YENİ SEZON DEĞERLENDİRMELERİ BÖLÜM 6..FENERBAHÇE BEKO

Transfer döneminin henüz başlarında Polonara, Henry ve Booker gibi Euroleague pazarının önemli oyuncuları çok kısa zamanda eklenince camianın yeni sezon için beklentileri bir anda yükseldi. Bunun üzerine BSL den Kanadalı Marial Shayok ve yerli oyuncu pazarından İsmet Akpınar ve Metecan Birsen eklemeleri gelince kadro iyice güçlendi.

Guard rotasyonuna yapılak ek bir oyuncu ile F4 hedefi konuşulur mu diye düşünceler başlarken Kokoskov krizi patladı ve birden tüm hedef ve beklentiler güncellendi.

Çok da geniş olmayan koç pazarından Djordjevic seçilip hızlıca takımın başına getirilmesine rağmen hem çok parlak olmayan koçluk kariyeri hem de takımı eski koçun kurmuş olması nedeniyle takımın başarısı ile ilgili şüpheler artmaya başladı.

Yukarıda adı geçen transferlerden sonra şube yönetiminin rotasyonu 16 kişi tutacaklarını belirtmiş olmaları doğrultusunda takıma eklemeler yapılacağı düşündük. Toplam 14 kişi olan bu rotasyonda özellike guard sayısındaki azlık sezon içinde büyük sıkıntılar yaratabilirdi.

Bir diğer taraftan transfer sezonunun neredeyse tamamında Şehmus Hazer transferi gündemi meşgul etti. Oyuncunun FB Beko’ya gelmek istediği, FB’nin de onu istediği ancak BJK Yönetiminin büyük buyout beklentisi ile transferin tıkandığı haberleri bütün yaz dolaştı.

Geçen hafta netleşen pazarlıkların ardından Şehmus da takıma dahil edildi. Bu transferin ardından rotasyondaki oyuncu sayısı 15’e ulaştı. Takıma başka bir ekleme yapılıp yapılmayacağı henüz bilinmiyor. Şube yönetimi koçun takımı gördükten sonra bir talebi olursa bu doğrultuda bir ekleme yapılabileceğine dair bir açıklaması olmuştu. Ancak Şehmus transferinden sonra bu açıklama hala geçerliliğini koruyor mu bilemiyoruz ?

Şimdi rotasyona bakıp bölge bölge incelemelerimizi yapalım.

GUARD: Pierria Henry, Nando De Colo, İsmet Akpınar, Melih Mahmutoğlu, Marko Guduric, Marial Shayok, Şehmus Hazer

FORVET: Dyshawn Pierre, Tarık Biberovic, Metecan Birsen, Danilo Barthel, Achille Polonara

CENTER: Jan Vesely, Devin Booker, Ahmet Düverioğlu

GUARD ROTASYONU

Geçen sene takımı en çok zorlayan konuların başında oyun kurucular geliyordu. Adet olarak çok fazla sayıda oyun kurucu olmasına rağmen Koç Kokoskov’un CSKA ve son FB sezonunda 2 numarada oynayan Nando’yu 1 numaraya çekmesi işi başka bir boyuta taşımıştı.

Bu tercih iki farklı şekilde yorumlanmıştı:

  1. Nando’nun oyun kurucu pozisyonunda daha verimli olacağının düşünülmesi
  2. Diğer oyun kurucuların hiçbirinden tam olarak verim alınamaması.

Geçen seneki guard rotasyonunda yer alan Lorenzo Brown, Kenan Sipahi, Alex Perez ile yollar ayrıldı. Bobby nin durumunu herhangi bir açıklama olmadığı için halen bilmiyoruz.

Bir şekilde geçen sene bu bölgede yer alan tam 4 oyuncu gitti. Yerlerine Henry ve İsmet geldi.

Oluşan kadroda saf oyun kurucu olarak görünen, başka bir tabirle net 1 numara olan tek oyuncu Henry. Nando’nun 2 numaradaki kariyeri, skorer yönü, baskı karşısında topu getirmede yaşadığı zorluklar,  ve 1 numara oynamanın getirdiği ekstra sorumluluklarla yükünün artması ve maçın sonlarına diri kalamaması gibi bir çok etken onu 2 numara olarak kullanmanın çok daha faydalı olacağın görüşünü savunanlar çok.

Aslında ben de Nando’nun 2 numara oynaması, top getirmekle ve baskıyla yorulmaması, oyun kurma beceresini 2 numaradan sahaya dökmesi taraftarıyım.

Obradovic Nando’yu transfer etmesinde, Bogdan zamanında 2 numaradan skor bulma ve oyun kurma eksiğini bir türlü kapatamamış olmasının büyük etkisi vardı. Sadece 1 numaralı pozisyondan oyunu kurma ve okuma beceresini almak yeterli olmuyor. Bunu saha içinde ne kadar çok oyuncudan alabilirseniz hücumda o kadar rahat edersiniz.

Geçen sene harika bir performans sergileyen Nando’nun 1 numarada yapamadığı gibi bir düşüncem yok. Ancak onu 2 numarada kullanmanın daha efektif olacağını söylemeye çalışıyorum. Üstelik tam saha baskı yediğimiz maçlarda onun top getirirken ne kadar yıprandığı gerçeği de ortada.

Diğer bir guard İsmet ise yine Nando gibi kariyeri boyunca daha çok 2 numarada yer aldı. Benim transferine çok sevindiğim takıma katkı verebilecek bir oyuncu. Saha görüşü, şut yeteneği, topla ilişkisi gayet iyi. Saf bir oyun kurucu olmaması nedeniyle Euroleague için Henry’nin ardından ikinci oyun kurucu olarak sadece İsmet yeterli mi sorusunun cevabı bende hayır.

Marko ile 2 numaradan oyun kurulabilir, İsmet top getirir, Henry ve Nando da 1 numara oynayabilir. Bu da bir görüş ama ben pek katılamıyorum. Marko’nun hem istikrar sorunu var hem de topu ona sürekli teslim etmek karar mekanizmasında sorunlar çıkarıyor.

Şehmus konusuna gelince. Bu çocukta bazı yetenekler çok nadir bulunan türden. Çok hızlı bir kere. Harun Erdanay’dan sonra topla yarı sahayı en hızlı geçen Türk oyuncu benim izlediğim. Delici özelliği ile potaya gitme konusunda da özellikle dengesini bulamamış savunmalara karşı etkili. Atletik özellikleri de bir o kadar gelişmiş. Ancak asla ve asla topu teslim edip oyunu kurma görevi verebileceğiniz bir oyuncu değil. Ceza şutlarını sokmakla beraber kendi şutunu yaratmak ve şut istikrarı yakalamak konusunda da sınırlı. Tüm bunlar doğrultusunda 3.oyun kurucu olarak onu değerlendirmenin de mümkün olmadığını söyleyebilirim.

Bu şartlar altında takıma güvenilebilecek bir oyun kurucu eklemesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Bu oyuncunun profili farklı olabilir. Belki 10-15 dk süre verebileceğiniz ortalama bir oyuncu ya da 20-25 dk süre verebileceğiniz yıldız bir oyuncu. İkisini de takım içinde yönetilebileceğini düşünüyorum.

Henry konusunu da geçmemek lazım. Henry benim bu takıma en çok istediğim oyun kuruculardan biriydi. Topu tempolu getirebilen, baskıyla başa edebilen, delici özellikleri olan, sahayı iyi gören, ikili oyunları oynayabilen ve ceza şutlarını sokabilen bir oyuncun olmasının yanında belki de ligin en iyi baskı yapan kısa savunmacısı. Ancak bu kadar iyi özellikler saymışken hiç mi kötü yanları yok? Maalesef var.

En önemli sorunu bazı maçlarda dengeyi kaybetmesi. Öyle bir raydan çıkıyor ki o dönemde bir iki dakika içinde takımını 10 sayı geri düşürebiliyor. Kendi başına toparlamaya çalışıyor ama asla bunu başaramıyor. Mutlaka kenara alınması gerekiyor.

Bir başka sorunu da şut istikrarı yakalayamamış olması. Çok kötü bir şutör olduğunu söylemek haksızlık olur ancak şutuna da sürekli güvenebileceğiniz bir guard değil.

Sahada 25-28 dk arası kalacağını düşünsek bile bu dönemlerde bile bazen dengelenmesi gerekecek. Ve o dönemlerde sadece Nando ile oynamayı düşünmek bence büyük bir risk olacaktır. Bu işin sakatlık ihtimalini de unutmamak lazım.

2 Numara pozisyonu ise en azından nicelik anlamında daha rahat görünüyor. Marko ve Shayok bu pozisyonu doldurabilirler. Marko biraz daha top yönlendirme Shayok ise sıkışan oyunda biraz daha yaratıcılığı ile skor bulma yolunda katkı sağlayabilir. Henry ile Nando nun beraber oynayacağı süreleri de düşünürsek Nando’nun belirli zamanlarda 2 numaraya kayacağı da kesin. Yine rakiplere ve maç içindeki momentuma göre Melih, İsmet ve hatta belki Şehmus burada süre bulabilir. Sonuçta bu pozisyon için de 40 dakikalık bir pasta var bunu paylaşabilecek kadar da oyuncu.

Marko ve Shayok’un ayrıca 3 numara pozisyonunda da oynayabileceğini ve hatta rakibin 3 numarasına göre fizik sorunu yaşamadıklarında daha verimli olabilecekleri de bir gerçek.

FORVET ROTASYONU

Kısa forvet ile başlayalım. Geçen senenin en büyük kazanımı olan Pierre, bu sene de gelişmeye devam eden, daha fazla sorumluluk alan, oyunun her iki tarafında da büyük katkı alacağımız en güvendiğimiz oyuncuların başında geliyor. Onunla beraber geçen sene kendini göstermeye başlayan Tarık’ın da bu sene ana rotasyonda olması benim dileğim. Yerli rotasyonu ile kadroya dahil edilen Metecan yine rakibin durumuna göre 3 numaradan süre bulabilir.

3 Numara pozisyonu aslında tam bir joker pozisyon. Buraya 2 numaradan da, 4 numaradan da oyuncu kaydırabilirsiniz. Bizim kadro yapımız gereği buna uygun oyuncu sayısı da fazla. 2 Numaradan Marko ve Shayok, 4 Numaradan Polonara ve Metecan bunun örnekleri.

Uzun forvet pozisyonuna bu senenin en flaş transferlerinden biri olan Polonara eklendi. Ve belki de çok uzun zamandır ilk defa bir seneye gerçek pozisyonu 4 olana iki oyuncu ile birden başlıyoruz (Barthel ve Polonara)

Barthel konusu takımın önemli soru işaretlerinden bir diğeri. Geçen sene covid olayından sonra düşen performansı, sahada zaten yapamadığı bazı şeylerin üzerine eklenip iyi yaptığı şeyleri de yapamayınca en çok eleştirilen oyuncuların başında gelmeye başladı. Devam eden sözleşmesi nedeniyle takımda kalan Barthel geçen sene başında verdiği katkıya benzer bir katkı vermesi durumunda bu eleştiriler sona erebilir. Onun her iki uzun pozisyonunu da oynama yetisi var. Hatta birçoklarına göre 5 numarada daha verimli. Tabii 4 numara oynarken şut konusunda bu kadar çekingen davranın bir oyuncunun 5 numarada olması daha kabul edilebilir.

Aynı Barthel gibi Polonara da her iki uzun pozisyonunu oynayabilen bir forvet. Geçen sene Baskonia da yaptığı çıkış ile transfer piyasasının önemli oyuncularından biri olmuştu. Polonara benim gözümde komple bir oyuncu. Oyunun her tarafına katkı verebilen bir isim. Hücumda yüzü dönük topla potaya hareketlenmeleri, ceza şutlarını sokabilmesi, hücum ribaundu kovalayıp ikinci şans sayıları bulabilmesi, rakibe göre sırtı dönük oyunlarla potaya yaklaşabilmesi onu iyi bir hücum silahı olarak tanımlanması için fazlasıyla yeterli.

Savunmada da fiziksel oyunu sevmesi, kısa karşısında durabilmesi önemli özellikleri. Eleştirilebilecek yanı ise pozisyon bilgisinin çok yüksek olmaması. Yardım savunması konusunda bir Melli beklememek lazım, bazen hatalar yapabiliyor. Ama en önemli özelliği enerjisi ve kazanma arzusu. Bu iki özellik onu eksiklerini kapatmakta yardımcı oluyor.

Pierre’in ve Metecan’ın da bu pozisyonda süre alabileceğini belirtmiştim. Ayrıca bazı durumlarda Vesely de 4 numara pozisyonuna kayabilir. Uzun rotasyonunun en büyük avantajarından biri zaten bu. Ahmet hariç tüm oyuncular her iki pozisyonda da süre alabilir.

CENTER ROTASYONU

Maalesef Ekpe Udoh’dan sonra takıma bir tane bile çember savunucu atletik bir uzun ekleyemedik. Her transfer döneminde de bu tarz bir oyuncu gelir mi diye bekleyip durduk. Bu sene Jordan Mickey’nin transfer piyasasında olması açıkçası beni umutlandırmıştı. Ayrıca Zenit forması giyen Poythress da Mickey tarzı atletik ve çember savunucusu bir uzun olarak beğendiğim bir oyuncu. Üstelik bu iki oyuncunun da hücumda önemli silahları mevcut.

Fakat Fenerbahçe eski koç Kokoskov’un özel talebiyle Devin Booker’ı transfer etti. İşin hücum tarafında çok da sorgulanmayacak bir oyuncu olmasına rağmen biraz önce bahsettiğimi çember savunma, atletizm ve oyuna sertlik katma anlamında eksik bir oyuncu.

Diğer yandan iki pozisyonu da oynayabilmesi ve özellikle ikili oyunları bitirmedeki zamanlama ve beceresi ile fark yaratabilecek bir pivot.

Vesely yetenekleri ile EL içinde en önemli oyunculardan biri. Her geçen sene oyununa kattığı şeylerle takımın eksikliği en çok hissedilen oyuncusu oldu. Yeri hiçbir şekilde dolmuyor. Geçen sene bir de hücum sisteminin kilit parçalarından, pas trafiğinin önemli dişlilerinden biri olunca onsuz oynamak iyice zor hale gelmişti.

Fakat bildiğimiz gibi Vesely çabuk sakatlanabilen bir oyuncu. Sahada kaldığı süreler için herşeyi yapma isteği onu diğer oyunculardan daha fazla efor harcamaya iten bir etmen. Sahada 30dk kaldığı zaman belki de 35dk kalan bir oyuncuya göre çok daha fazla efor sarf ediyor. Bir şekilde onun dakikalarını iyi ayarlamalı ve sezon boyunca onu koruyacak şekilde kullanmalıyız.

Bir de Ahmet konusu var tabii. Sonuçta uzun rotasyonunda yer alan ve kısıtlı süreler oynadığı zaman katkı verebilen ancak bazı konularda senelerdir süre gelen hatalarını bir türlü düzeltemeyen bir oyuncu. Nispeten kolay görünen bazı maçlarda Vesely’nin tamamen dinlendirilip onun sürelerinden bir kısmı Ahmet’e verilebilir. Daha da önemlisi BSL maçlarında hiç süre almayacak şekilde Ahmet kullanılabilir.

Şimdi tüm bilgiler çerçevesinde takıma yeni bir oyun kurucu katılması ve katılmaması durumunda benim aklımda oluşan pozisyon bazlı süre dağılımını da sizinle paylaşayım.

KOÇ DJORDJEVIC

Djordjevic bugüne kadarki koçluk kariyerinde belki istenilen seviyeye gelemedi. Belki büyük takımlarda görev alamadı. Belki yeteri kadar saygınlık kazanamadı. Bazı güçlü bazı zayıf yönleri de olduğu kesin. Sonuçta Zeljko Obradovic’den sadece bir tane var. Kimse onun gibi olamaz.

Bizim Fenerbahçe taraftarı olarak Djordjevic’ten beklentimizi iyi tanımlamamız lazım. Onun üzerinde eğer “Zaten iyi koç değil, mecburen transfer edildi” gibi eleştiriye açık bir şekilde beklersek ve olası her kötü senaryoda ona tüketmeye başlarsak yine kaybeden biz oluruz.

Fenerbahçe Basketbol şubesi Avrupa’da elit bir seviyeye geldi. Bunun getirdiği bazı sorumluluklar taraftar için de var. Evet Fenerbahçe taraftarı beklentisi yüksek bir taraftardır ve Obradovic’ten sonra bu beklenti iyice yükseldi. Ama eğer çıktığımız elit  seviyeyi korumak istiyorsak taraftar olarak bizim de elit seviyeye çıkmamız gerekiyor.

Olan oldu ve takımın başında Djordjevic var. Ona her şekilde destek olmalı ve sabır göstermeliyiz. Bu sene az da olsa seyirci salonda olacak. Hem salonda hem de sosyal medyada taraftarın her şekilde sabırlı olması ve takıma destek vermesi gerekiyor. Fenerbahçe taraftarının senelerdir her konuda yaptığı gibi ayrışması ve ikiye bölünüp bir kısmının destekleyip bir kısmının sürekli eleştirdiği bir hale devam edersek bu şube için hiç de iyi olmayacak.

Önümüzde çok net bir Panathinaikos örneği var. Onlar da Obradovic’den sonra bir dönem Djordjevic denediler ve maalesef çöküşü durduramadılar.

Ya biz de onlar gibi yarattığımız bu değeri yok edip sıradan bir Euroleague takımına döneceğiz ya da taraftarlar olarak biz de Fenerbahçe Basketbol Şubenin çıktığı elit seyiyeye çıkıp takımın seviyesini korumaya yardım edeceğiz.

Umarım ikinci yoldan gideriz.

SONUÇ

Kadro kalitesi olarak geçen seneye göre en az iki seviye yükselmiş bir takım var elimizde. Vesely, Nando, Pierre, Marko, Polonara ve Henry gibi çok üst düzey, kafa takımların tamamında yıldız kategorisinde oynayabilecek oyuncuların yanında Booker, Barthel, Shayok, Tarık, İsmet, Metecan, Ahmet, Melih ve Şehmus gibi tamamlayıcı oyuncularımız var.

Bununla beraber iki senedir koç değiştirmek zorunda kalan, ve gelen koçların sistemleri açısından benzerlik taşımaması nedeniyle sil baştan yapılacak bir düzen var.

Takımın ve koçun işi hiç de kolay olmayacak. Bununla beraber kafada 5 takım var ki hem kadro kalitesi ve hem koç istikrarı nedeniyle fazlasıyla hazır takımlar.

Bu şartlar altında bu takımdan Final 4 beklemek çok fazla iyimserlik olur. Geçen sene başında dediğimiz PlayOff yapmak başarıdır beklentisi de bu takım için az kalır.

Açıkcası benim beklentim 21-13 galibiyet oranı ile 6 veya 7.sıradan PlayOff yapmak ve sonrasında da sonuna kadar mücadele eden bir performans göstermek yeterli olacaktır.

Bizim sağlık ve form durumumuz ile rakibimiz sağlık ve form durumu bizim lehimize olur da bir de Final4 yaparsak bu harika olur.

Konu Fenerbahçe olunca kısa kesmek çok mümkün olmuyor. Sabrınız ve ilginiz için çok teşekkürler.

Umarım güzel bir sezon olur. Basketbolu çok özledik.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir