Bir Maçtan Fazlası..Rakip Valencia

Sezonun en kritik bölümlerine geldik. Geriye kalan 6 maçlık dönemde belki de son yılların en sürpriz sonuçlarına şahit olup, son haftaya kadar sıralamanın değişeceği maçlar izleyebiliriz.

Ancak bu haftaki rakibimiz Valencia açısından durum pek de böyle değil. An itibariyle 14 galibiyette olan Valencia 8.sıradaki bir maçı eksik Zenit’ten 2 maç geride. Zenit’in eksik olan Panathinaikos karşılaşmasından da galibiyetle ayrılacağını düşünürsek Playoff potasından 3 maç uzakta olduğunu söyleyebiliriz. Haliyle bu maç onlar için bir ölüm kalım maçı haline gelmiş durumda. Yenildikleri takdirde Zenit’in bu hafta Olympiacos’a deplasmanda yenilmeleri halinde bile 3 maç fark olacak ve geriye sadece 5 hafta kalıyor.

Fenerbahçe Beko açısından da yine çok kritik bir maç. Yendiğimiz takdirde rakibi devre dışı bırakmanın haricinde bir deplasmandan daha galibiyetle dönerek kalan 5 hafta içinde ihtiyacımız olan galibiyet sayısını bir maç daha azaltmanın rahatlığına erişeceğiz.

Bu şartlar Valencia’nın maça büyük bir enerji koyacağını işaret etse de, aynı zamanda baskının da çok olacağı âşikar.

Tüm sezon boyunca atarak kazanan bir takım oldu Valencia. Ligin en verimli hücum eden 3.takımı ama aynı zamanda en kötü 3. savunma takımı. 80 Sayının altı ve üstü de onlar için kilit bir eşik. 80 üzerinde 14/12 galibiyetleri varken 80 altında 14/12 mağlubiyet aldılar.

Onların hücum performansını arttıran en önemli konu top trafiği. Ligin 20,2 ile en çok asist ortalaması yakalamış takımı Valencia. Topu o kadar çok dolaştırıp o kadar çok pas yapıyorlar ki her hücumda neredeyse herkesin eline en az bir kez, bazen 2 kez bile değebiliyor. En doğru atışı bulana kadar top dönüyor. Takımın çok önemli ve kariyerli bir oyun kurucusu veya dripling üzerinden adam eksilten oyuncuları yok ama yine de bu top trafiği sayesinde doğru pozisyonları ve şut seçimlerini yakalayabiliyorlar. 28 Maç boyunca 14 asistin altına hiç düşmezlerken 20’nin üzerinde tam 15 maç oynadılar.

Bu kadar pas üzerine oynayan takımların top kaybı sayıları da normalde yüksek olur. Ancak Valencia bu konuda da ligin iyi takımlarından. Maç başına top kaybı ortalamaları 12,9. Bu istatistiği asist/top kaybı oranları ile de bakınca yine ligin en başarılı ikinci takımını karşımızda buluyoruz.

Bu pas trafiği onlara ligin en yüksek yüzdeyle iki sayılık atış kullanan takım ünvanını da getiriyor. Bu yüzdenin yükselmesinde oyuncuların bitirme becerilerinin de altını çizmek gerekiyor. Labeyrie bu istatistikte %76,2 ile ligin zirvesinde yer alıyor. Sadece o da değil, ilk 30 oyuncu içinde toplam 4 Valencia oyuncusu bulunuyor. Tobey %65,3 (15) , Vives %62,9 (22) ve Kalinic %62,3 (26) ile diğer oyuncular.

Hücumdaki bu pas trafiğinin haricinde önemli silahlarından biri de Dubljevic ve Kalinic’in sırtı dönük oyunlar üzerinden yarattıkları pozisyonlar. Bu iki oyuncu belki de kendi pozisyonlarının en iyi sırtı dönük hücum eden oyuncuları. Onlara bu işte iyi noktaya getiren konu bu oyunlar üzerinden sadece kendileri bitirmeleri değil, savunmanın açıklarını görüp boştaki arkadaşlarını çok kolay bulabilmeleri.

Bir başka hücum silahları da ikili oyunlar. Yine Dubljevic merkezli ama onun dışında hem Tobey ile hem de Labeyrie ile potaya çabuk devrilip , bazen kısa devrilmeler yapıp hücuma varyasyonlar katıyorlar.

Gelelim en önemli hücum silahlarına. Günümüz basketbolunda alan açma tabirini sıkça duyuyorsunuzdur. Hem saha yerleşimi hem de alanı açma hücum akışkanlığı açısından çok önemli iki konu. Alanı açabilmek için sahadaki beşte dış şut riski olan oyuncu sayısının fazla olması gerekiyor. Valencia kadrosunda yer alan tüm oyuncuların dış şut riski var, üçlük atamayan bir oyuncuları bile yok. Bu da onların her türlü hücum silahından fazla verim almalarını sağlıyor.

Kadro kalitesi anlamında da belki ligin en büyük yıldızlarını barındırmıyorlar ancak tüm kadrodan belirli bir katkı alabilecek orta seviyede çok oyuncuları var. Bu da onlara çok dengeli bir rotasyon imkanı sağlıyor. Dakikalar ve sorumluluklar paylaşılıyor.

Buraya kadar anlattıklarımızdan aslında takım halinde hareket edip farklı hücum silahları ile hücum eden iyi bir takım resmi çizmişken nasıl oluyor da ligin 14.sırasında ve bu hafta ölüm kalım maçına çıkan bir takım oluyorlar. Cevabı basit. SAVUNMA

Takımda Kalinic haricinde sahaya sertlik koyabilen hiçbir oyuncuları yok. Tabii ki sadece sertlik ihtiyacı değil konu, aynı zamanda takım olarak savunmayı bitse de biran önce hücuma geçsek gibi oynuyor olmaları, aynı Alba Berlin gibi. Zaten bu iki takım Kızılyıldız ile beraber ilgin en kötü savunma yapan 3 takımı.

Baskı ve sıkıştırmalı savunmayı yapmakta zorlanıyorlar. Rakiplerine top kaybı yaptırmakta ligin en kötü ikinci takımı durumundalar. Rakipler onlara hücum etmekte hiç de zorlanmıyor. Rakiplerin asist/top kaybı oranları, iki sayılık atış yüzdeleri, 3 sayılık atış yüzdeleri hep en yüksek sıradalar.

Oyuncu bazında baktığımızda da savunma problemi yaşayan çok sayıda oyuncuları var. Hem kısa rotasyonu hem de uzun rotasyonu daha önce belirttiğim gibi Kalinic haricinde savunma merkezli olmayan oyunculardan kurulu.

Birebir savunmada da, ikili oyun savunmasında da büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Onları savunmada delik deşik edebilecek bir çok hücum silahına sahibiz.

OYUNCU ANALİZLERİ

Kalinic Fenerbahçe’den neden ayrıldın sorusuna ‘ Takım içindeki rolümün artacağı bir oluşumda yer almak istiyorum’ demişti. Valencia’da bu ortamı buldu. Takımın en çok süre alan en çok top kullanan oyuncusu. Bunun yanında en çok sayı üreten ve en verimli ikinci oyuncusu. Bu sezon takımın yıldızı kesinlikle Kalinic. Bunu en iyi ifade eden istatistik ise o sahadayken Valencia +44 iken, o yokken -55. Kalinic sahadayken takımın ofansif gücü artarken, savunmada da daha güçlü hale geliyorlar.

Fenerbahçe’de iken daha çok sırtı dönük oyunlar ve ceza şutları ile etkili olmaya çalışırdı. Valencia’da ise yüzü dönük hücumları da sıklıkla kullanıyor. Hücumunu daha çeşitlendirdiğini ve daha fazla sorumluluk aldığını söylemek yanlış olmaz.

Dubljevic uzun zamandır bu takımda oynuyor. Eski usül pivotlara önemli örneklerden biri olmakla beraber üçlük tehdidi ile de fark yaratan bir uzun. Kalıplı fiziği sayesinde hücum ribaundlarına da katkı veriyor. Birebir savunmada gücü sayesinde açık vermemesine rağmen, yardım savunması ve ikili oyun savunmalarında sıkıntı yaşıyor.

Prepelic ve Marinkovic takımın önde gelen şutörleri. Daha önce belirttiğim gibi herkesin şut atabildiği bir takım Valencia ancak bu iki oyuncu diğerlerinden şut stilleri nedeniyle bir nebze ayrılıyor. Özellikle Prepelic ligin topu elinden en hızlı çıkaran bir koç şutöründen biri. Perde çıkışı, dripling üzeri, hareketli şutlar hepsini atabiliyor.

Williams’ı hepimiz çok yakından tanıyoruz. Gününde olduğu zaman çok önemli bir hücum silahı ancak savunma kafası hiç yok. Ancak bu maçta onu savunmakta sıkıntı yaşama ihtimalimiz yüksek. Ona alan bırakmadan atletizmini kullanmasına fırsat vermeden savunma yapmak doğru strateji olacaktır.

Labeyrie de hem atletik özellikleri, hem dış şutu, hem ribaund etkinliği ile önemli bir oyuncu. İki sayılık atış yüzdesi ile ligin lideri olduğunu daha önce belirtmiştim. Savunmada nispeten daha iyi bir parça olduğunu ve perde kalitesinin yüksek olduğunu da belirtelim.

Van Rossom ve Hermannsson bu hareketli hücum düzeninin yön vericileri. İkili oyunları iyi oynayan, ceza şutları sokan, potaya gitmeyi seven özellikle gözyaşı damlası şutları ile dikkat çeken oyuncular. Büyük yıldız olmasalar da takımı iyi yöneten oyun kurucular. Baskılı savunmayı çok sevmiyor olmaları bizim oyun kurucularımız için bir avantaj olacaktır.

FENERBAHÇE’DE SON DURUM

Çift maç haftasından iki galibiyetle çıkıp yarışta önemli bir virajı dönen Fenerbahçe’de, Anadolu Efes mağlubiyetinin izlerinin silinmiş olduğunu gördük. Ayrıca bu iki maçta 95 sayı ortalama tutturan takımın artık daha iyi hücum ettiğini de söyleyebiliriz. Barthel’in toparlanması, O’Quinn’in daha çok süre alması, Nando ve Vesely’nin devam eden yüksek formları sevindirici. Ne kadar Eddie’nin düşen formu ve küçülen rolü ile rotasyon dışı kalmış olması bir dezavantaj olarak görülse de  Ahmet’in de tekrar aldığı dakikalar ile bu açığı kapattığını görüyoruz. Asıl kritik konu Guduric’in ne yapacağı. Şut istikrarı yakalayıp iyi oynadığı zaman Fenerbahçe Beko için her şey çok kolay oluyor.

MAÇIN KİLİT NOKTALARI

Daha iyi hücum edenin kazanacağı bir maç gibi görünmekle beraber bambaşka bir senaryo ile de karşılaşabiliriz. Hücum düzenleri üzerinde savunmalar ne kadar etkili olacak asıl konu burada. Son iki maçta ne kadar skor gücünü yükselten bir Fenerbahçe Beko görmüş olsak da aynı zamanda bu iki maçta ortalama 89 sayı yediğini de unutmamak lâzım. Rakip takımın hücum düzenlerini bozup asist sayılarını aşağı çeken ekip bir adım önde olacaktır.

Herkese iyi seyirler.

Basketbolla kalın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir