Galibiyet serisini 11. maça taşıyamayan Fenerbahçe Beko çift maç haftasının ilk maçında zorlu Milano deplasmanına gidiyor. 17 galibiyet 9 mağlubiyet ile ligde 3. sırada bulunan Milano evinde oynadığı 14 maçta 10 galibiyet aldı. Sezonun ilk bölümünde istikrarlı bir görüntü çizemeyen İtalya temsilcisi, ikinci bölümünde oynadığı 9 karşılaşmanın 8’inden galip ayrılmayı başardı.
Koç Messina’nın ikinci yılında artık bir Final Four başarısı görmek isteyen İtalyanlar, saha avantajını elde edebilmek için ilk dört mücadelesi yapıyor.
TAKIM İSTATİSTİKLERİ
Çok çeşitli hücum opsiyonlarına sahip olmalarına rağmen yüksek tempoyu tercih etmemeleri sebebiyle ligin en skorer takımları arasında değiller. Yukardaki grafikte de görüldüğü gibi maç başına 81,6 sayı ortalamaları var. 80 sayının üzerinde çıktıları 14 maçta 12 galibiyet alırlarken 80 sayının altında kaldıkları 12 maçta 7 mağlubiyet aldılar.
Yedikleri sayılara baktığımızda kazandıkları kaybettikleri maçlar arasındaki fark dikkati çekiyor. Kaybettikleri maçlarda 10 sayı daha fazla yiyorlar. Zaten rakipleri 80 sayının üzerine çıkarsa kazanma şansları artıyor. 80 sayının üzerinde yedikleri 10 maçta 7 kez yenildiler.
Şut yüzdelerine baktığımızda çok korkutucu görünmeyen bir orana sahipler. %50,7 TS oranına sahip olan Milano, 51 ve üzeri yüzde yakaladıkları 9 maçın 9’unu da kazanmışlar. Bu oran 48 in altına düştüğü 8 maçın da 7’sini kaybetmişler.
Detaya inip 2 sayılık atışlara baktığımızda Milano’nun istikrarlı yüzdelere sahip olduğunu görebiliyoruz. Burada önemli olan rakiplerinin yüzdeleri. Rakiplerini 50’nin altında tuttukları 11 maçın 10’unun kazanmışlar, sadece CSKA’ya yenilmişler.
3 Sayılık atışlarda durum biraz farklı. %42,1 ile ligin en iyi üçlük yüzdesine sahip takımı Milano. Bu departman da onların galibiyet yüzdelerini yakından etkileyen bir departman. %43 ve üzeri üçlük attıları 10 maçın tamamını kazandılar. Olumsuz anlamda baktığımızda da %37’nin altında kaldıkları 7 maçın tamamını kaybettiler. Rakiplerini %37’nin altında tuttuları 8 maçtan 7 galibiyet çıkartırken yenildikleri tek takım yine CSKA.
Çok asist yapan bir takım değiller. Hatta kaybettileri maçlardaki 13,4 ortamala ile ligin en kötü takımı. Maç başına 16,2 asist ortalamaları var. Buradaki kilit sayı da 17. Bunun üzerinde asist yaptıkları 10 maçta 10 galibiyet aldılar.
Ribaund istatistiklerinde de ligin kötü takımlarından biriler. Kazanırkenki ortalamaları bile rakiplerinden kötü. Bununla beraber ribaund yüzdelerini 50’nin üzerine çıkardıkları 10 maçta 9 galibiyet aldılar. Ribaund almadan da kazanmanın yolunu buluyorlar ancak ribaundları topladıkları maçları daha rahat kazanıyorlar.
OYUNCU ANALİZLERİ
Milano takımı kadro yapısı itibariyle Fenerbahçe Beko’ya benziyor. Kadro kalitesi demiyorum bu yanlış anlaşılmasın kadro yapısı. Nedir bu kadro yapısı. Bir tarafta Rodriguez, Roll, Micov , Datome ve Hines gibi daha düşük tempolu ancak oyun zekası yüksek oyuncuları varken, diğer tarafta Delaney, Punter, Shields, Leday ve Tarczewski gibi atletik ve tempolu oyuncuları var. Koç Messina bu geniş kadrodan istediği şekilde yararlanabiliyor.
Oyuncu istatistiklerine bakarken, kısa ve uzun oyuncuları kendi aralarında değerlendirmek istedim. Kısa oyuncuların içinde sahada en çok kalan oyuncu Shields. 13,1 sayı 4,2 ribaund %52,9 şut yüzdesi ve 15 verimlilik ile oldukça iyi istatistikleri sahip olmasına rağmen takıma faydası o kadar da iyi değil. O sahadayken +19 averaj yapan Milano o yokken +82 ye yükseliyor. Tüm takımın hücum verimliliği o yokken 106 iken o sahadayken 100,5 e kadar geriliyor.
Kısalar içinde en skorer oyuncu Punter. Geçen sene Olympiacos tarafından beğenilmeyip gönderilen Punter , Messina’nın elinde elit bir skorer olma yolunda ilerliyor.
Tabii ki bu takımın patronları oyun kurucular. İki tane çok yüksek kalite oyun kurucuya sahip Milano’da genelde birbirlerini yedekleyen Delaney ve Rodriguez bazı dönemlerde beraber de sahada kalıyorlar. İkisinden toplam 21,5 sayı 8,4 asist katkısı alan Messina onları çok dikkatli kullanıyor.
Kısa rotasyonunun son bölümünde ise 3 numaralar var. Bu pozisyonda yine çok kariyerli iki oyuncuyu görüyoruz: Datome ve Micov. Oyun zekaları yüksek, topu yönlendirebilen, yüksek şut yüzdesine sahip bu iki oyuncu bazen 4 numaraya da kayarak Messina’nın elini çok zenginleştiriyor. Özellikle Leday’ın sakatlanması ile beraber onları 4 numarada daha çok görme ihtimalimiz yüksek. Messina’nın bu sene eleştirilebilecek yanlarından biri Datome’nin dakikaları. Takımın en iyi üçlük yüzdesine, en iyi ikinci şut yüzdesine ve o sahadayken en yüksek averaj sayısına sahip oyuncu olmasına rağmen ortalamada 18 dk sahada kalıyor. Şahsen böyle bir oyuncu varken Moraschini’ye verilen 12 dk süreyi çok anlamsız buluyorum.
Uzun rotasyonuna bu sene Hines ve Leday eklemesi yapan Messina istediği sonucu aldığı söylenebilir. İlerleyen yaşına rağmen ligin en elit uzunlarından biri olan Hines, sadece sahaya koyduğu görünen katkılarıyla değil, aynı zamanda soyunma odasında yaptığı birleştiricilik ve liderlik özellikleri ile çok sıra dışı bir oyuncu. Bir pivot için oldukça kısa olmasına rağmen geniş omuzları ve sıçrama yeteneği sayesinde bu dezavantajı hiç hissettirmeden oynayabiliyor. Ayrıca Messina bu sene onu top getirmek dahil olmak üzere çok fazla yüzü dönük oyunları oynatarak değişik katkılar da alıyor.
Ligin bana göre en eksiksiz en nitelikli kadrosu Milano. Şurada da eksikleri var şunu da alalım denebilecek bir tane bile pozisyon bulamıyorum.
FENERBAHÇE BEKO’DA SON DURUM
A.Efes karşısında alınan ağır yenilgi hem seriyi bitirdi hem de Playoff yarışında önemli bir avantajın kaybolmasına neden oldu. Ancak en az bunlar kadar önemli iki husus var ki bundan sonraki maçlar için risk yaratıyor. Barthel Covid19 dönüşü henüz kendini bulmaktan hayli uzak. Yokluğunda sıkıntı çekmeyen takım o döndükten sonra varlığı ile sıkıntı çekmeye başladı. Barthel’in bu durumuna lige verilen ara sonrası büyük bir düşüş yaşayan Guduric de eklenince sıkıntı büyümeye başladı. Yapılan 10 maçlık seride neredeyse her maçta Nando, Vesely ve Guduric üçlüsünden yüksek verim alan Kokoshkov şimdi buna bir çözüm aramak zorunda.
KARŞILAŞMANIN KİLİT NOKTALARI
Bana göre ribaund verimliliği oldukça önemli olacak. Fenerbahçe Beko’nun özellikle savunma ribaundları alıp tempoyu yükseltmeye ihtiyacı var. Hem kolay sayı bulma hem de temponun yükselmesi Fenerbahçe Beko’nun lehine olacaktır. Hücum stratejileri için Rodriguez’e yapılacak hücum aktiviteleri de onları zorlayabilir. Hem fiziksel zaafiyeti hem de savunma enerjisi bu konuda rakiplerine hep bir avantaj olarak dönüyor.
Üçlük yüzdesi de önemli bir kriter olarak görünüyor. İki takım için de yüksek yüzdeyle atıp rakibinin yüzdesini düşürmek galibiyetin anahtarlarından biri olacak.
Kalan 8 maçta en az 4 galibiyete ihtiyacı olan Fenerbahçe Beko için umarım bunlardan ilki bu maçta gelir.
Herkese iyi seyirler.
Basketbolla kalın.