Beş maç oynadık bu sezon Euroleague’de. Bir tane kendi evimizde dördü deplasmanda. 4 Deplasmanda da yenildik. Sadece yenilmedik, kötü basketbol oynadık. Bunlar yetmezmiş gibi BSL’de de GS yenilgisi gelince takımın üzerinde kara bulutlar dolaşmaya , eleştiri dozları yükselmeye başladı.
Bu akşam yine zorlu bir maça çıkacak Obradovic ve oyuncuları. Karşılarında kendilerine benzeyen bir rakip bulacaklar.
Zalgiris de sezona çok parlak başlamadı. Kendi evinde Baskonia yenilgisinden sonra deplasmanda Milan’a da yenildiler. Ancak arkasına kendi sahalarında aldıkları Real Madrid galibiyeti üzerine yine evdeki Asvel maçında da kazanmaları kara bulutları dağıttı derken Zenit’e de Kaunas’da yenilmeleri Zalgiris tarafında da bir çok şeyin oturmadığının göstergesi.
Sonuçta bu akşam aynı koç mantalitesi ile yönetilen , henüz düzenleri oturmamış iki koç takımının maçını izleyeceğiz.
İki takım da galip gelmek isteyecek ancak Fenerbahçe Beko’nun bu galibiyete çok daha fazla ihtiyacı olduğu da aşikar.
Bir kaç gün önce Sarunas Jasikevicius yaptığı açıklamada, Fenerbahçe Beko’nun içinde bulunduğu durumun geçici olduğunu, bu takımın Avrupa’nın en iyi 3 takımından biri olduğunu, ve Nisan ayında sağlıklı olmaları durumunda şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu söyledi.
Şu açıklamayı kaç tane Fenerbahçe seyircisi yapabilecek durumda. Bizim seyircimiz taraftarımız şu aralar ne diyor : Kostas gitsin, Gigi gitsin, Kalinic gitsin, hatta yetmez Obradovic’in miyadı doldu o da gitsin.
Bu takımın yaptığı bunca güzel şeye rağmen kendi taraftarından bu sözleri duymak çok üzücü. Bunları kelimelere dökmek çok da mümkün değil. Tek dileğim var o da bu seslerin takıma ve koça çok gitmemesi ya da onlar tarafından dikkate alınmaması.
Ben bir Fenerbahçe Beko taraftarı olarak tam 6 yıldır Avrupa’nın zirvesinde olmanın gururunu yaşıyorum. Kendimi daha önce hiç hissetmediğim kadar değerli hissediyorum. Sadece kendi hislerimden kaynaklanmıyor bu. Deplasman maçlarında Avrupa’nın neresine giderseniz gidin, üzerinizde Fenerbahçe formasını gören rakip takım taraftarları da size bunu hissettiriyor.
Obradovic’in bizde olduğu için ne kadar şanslı olduğumuzu ve ne kadar büyük oyunculardan oluşan bir takıma sahip olduğumuzu her gördüklerinde söylüyorlar. Oynadığımız basketbol nedeniyle hayranlıklarını iletiyorlar.
Peki biz ne yapıyoruz. Sezonun daha 5.haftasında takımı gömüyoruz.
Yıllardır yapılanları unutuyoruz.
Bizden hiçbir zaman bir spor seyircisi olmayacak. Biz her zaman fanatik taraftarlar olacağız. Olayları, maçları doğru değerlendiremeyeceğiz, objektif ve anlayışlı olamayacağız. Saha sonuçları kötü gitmeye başladığı anda takıma sırtımızı dönmeye başlayacağız.
Maalesef böyle bir kesim var. Bu takımı hak etmeyen.
Ancak başka bir kesim daha var. Özellikle Ülker Arena’da her maça gelen, takım kötü de gitse arkasında olan, her şartta takıma güvenmeye ve destek vermeye devam eden bir kesim. Onlar bu akşam salona gelecekler. Takım ne oynarsa oynasın , ne sonuç olursa olsun, takımı alkışlamaya ve destek vermeye devam edecekler.
Onlardan biri olabilirsiniz, ya da elindeki koçun ve takımın değerini bilmeyen ve bir daha asla böyle bir takımı olmayan spor düşmanlarından biri olabilirsiniz.
Seçim sizin.
Evet rakip analizi yapmadım. Gerek de yok. Yenmenin yenilmenin de önemi yok. Bu akşamın tek önemi var, taraftarımız takımımızı nasıl karşılayacak , senelerdir onlara mutluluk veren bu takıma bu akşam ne verecek.
Ben kendi adıma bu takımla gurur duyuyorum. Bu formayı giydikleri sürece de onlarla gurur duymaya devam edeceğim. Başta koça sonra takımdaki her bir oyuncuya sonuna kadar inanıyorum. Bırakın bu akşamı, bütün bir sezon çöpe gitse bile benim için hiçbir şey değişmeyecek.
Basketbolla kalın.