EL’DE 4.HAFTA..MİLAN DEPLASMANINDAYIZ

4.Haftada üçüncü deplasman maçına Milano’ya gidiyoruz. Yeni bir oluşum içinde olan Milan ilk hafta aldığı Bayern Munich yenilgisinin aradından, önce kendi evinde Zalgiris’i ardından deplasmanda Panathinaikos’u yenerek 2 maçlık galibiyet serisi yakalamış durumda. Kendi liginde 5 maçta 3 mağlubiyet alan Messina’nın takımı bu maça Nedovic ve Brooks olmadan çıkacak. Fenerbahçe’de ise rotasyona dönen Lauvergne ile tam kadro olma ihtimalini sakatlığı bulunan Kalinic’in kadroda olmaması nedeniyle bu hafta da kaçırdı.

Senelerdir yüksek bütçelerle sezona girip sürekli hayal kırıklığı yaşayan İtalya temsilcisi takımın başına Ettore Messina’yı getirerek bu gidişata son vermeyi umuyor.

SERGIO RODRIGUEZ

Ettore Messina bu ligin Obradovic’ten sonraki en kariyerli koçu. Daha önce 2 defa Virtus Bologna 2 defa da CSKA ile Euroleague şampiyonluğu yaşayan İtalyan koç son 5 yılını NBA’de Popovic’in yardımcısı olarak geçirdi.

Milan’ın teklifi geldiğinde kabul etmek için tüm basketbol operasyonlarının başına geçmeyi isteyen Messina hatta imzayı attıktan sonra şöyle bir açıklama yapmıştı : Eğer işler yolunda gitmezse kendimi kovup başka bir koç getirebilirim.

Obradovic ve Messina arasındaki çekişme de EL’in en önemli çekişmelerinden biri. Defalarca kez karşı karşıya gelen bu ikili 3 kez de F4 Finalinde karşılaştılar. 2002’de Bologna, 2007 ve 2009’da ise CSKA ile Obradovic karşısına çıkan Messina bu üç finali de kaybetti.

MICHAEL ROLL

Messina , Milan için imzayı atmasının ardından kadro üzerinde çalışmaya başladı. Elinde uzun süreli bir çok kontrat olan Messina kendi takımını kurmak için çok fazla opsiyona sahip değildi. Elinde çözmesi gereken bir Mike James problemi varken zaten çok da kurşunu yoktu. James’i zorlu bir sürecin ardından gönderip bir senelik daha kontrat bedelini daha ödediler. Onun yerine NBA’den Shalvin Mack ve CSKA’dan Sergio Rodriguez’i aldılar. Ayrıca Michael Roll da kısa rotasyonuna ilave edildi.

Uzun rotasyonuna ise Zalgiris’ten Aaron White ve Venezia’dan Paul Biligha eklemelerini yaptılar. Son bölümde ise harika bir Dünya Kupası geçiren Luis Scola’yı da kadroya kattılar.

VLADIMIR MICOV

Messina kadroyu kurduktan sonra ilk iş olarak senelerdir rezalet savunma yapan takımının bu problemini çözmeye soyundu. Sezon öncesi hazırlık turnuvasında Fenerbahçe Beko ile oynadıkları zamanda kötü başladıkları maçı savunma direnci ile kazanmışlardı. Ancak bu savunma konsantrasyonları hücum düzenlerinin oturmasında da onlara ekstra zaman kaybına neden oluyor ve mevcut dönemde skor üretmek oldukça sıkıntı yaşıyorlar

Her perdede adam değişerek savunmaya çalışıyorlar ve bu savunmanın önemli defolarından biri olan ters eşleşmeler için de zayıf taraftan yardım getirmeye özen gösteriyorlar. Aynı Fenerbahçe Beko gibi düzenlerin oturması için zamana ihtiyacı olan Milan bu geçiş döneminde çok maç kaybetmesi yüksek ihtimal.

EL’de oynanan 3 maçın ardından takımın en skorer isim Micov oldu. 15,5 sayı ortalaması ile oynayan Sırp oyuncuyu 15 sayı ile Scola ve 13,7 sayı ile Rodriguez takip ediyor.

Karşılaştırmalı istatistiklere baktığımızda genelde rakibinin hücum düzenlerini bozmaya çalışan , rakibi asist üzerinden değil de bireysel hücumlara itmeye çalışan bir oyun ortaya koydukları anlaşılıyor. Maç başına 12,3 asiste izin veren Milan için bir diğer çarpıcı istatistik de rakiplerinin 3 sayılık yüzdeleri. %26,3 ile bu konuda en iyi takım Milan. Üstelik Milan’ın üçlük yüzdesi %40,3.

LUIS SCOLA

Gudaitis’in de dönmesiyle 3 iyi uzun ile pota altında zengin bir rotasyona sahipler. Hem Gudaitis hem Tarchzewski fizikli ve sert uzunlar. Genelde kısaların onları beslemesiyle skor üretebilen oyuncular. Zaten Scola transferi de bu nedenle yapıldı. Orta ve uzun mesafe şutun olan Scola, sırtı dönük de birebir oyunlarla skor yapabiliyor.

Yine de takımın önemli silahları kısalar. Nedovic’in hala dahil olmadığı rotasyonda Rodriguez, Micov ve Roll önemli roller alıyorlar. Mack henüz tam anlamıyla adaptasyon sorunlarını halletmiş durumda değil ancak o da takımı oynatmaya yönelik bir basketbol anlayışı var.

Lauvergne’in de dönmesiyle uzun rotasyonunda bizim de elimiz güçlendi. Kostas ve De Colo uyumunun da her geçen gün iyiye gittiği yerde bizleri güzel bir karşılaşma bekliyor olması yüksek ihtimal.

Kalinic’in olmadığı akşamda oldukça formda olan Micov savunmasında kimi tercih edeceğimiz maçın kilit noktalarından biri.

Umarım kaybettiğimiz iki deplasmandan sonra kazanmaya başladığımız ilk deplasman galibiyeti olur.

Basketbolla kalın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir