KIZILYILDIZ-FENERBAHÇE BEKO: 68-56.. 2.MAÇ 2.MAĞLUBİYET

Başlığa bakmayın, karalar bağlamaya gerek yok. Evet dün yine yenildik. Belki yenilmekten daha kötüsü maç boyunca neredeyse hiç kontrolü ele alamadık. Obradovic geldiğinden beri hiçbir sezona 2 mağlubiyet ile başlamamıştık. 2017 Mart ayında oynadığımız Real Madrid deplasmanından beri hiç 60 sayının altında kalmadık ( o maçta 56-61 yenilmiştik). Belki böyle maçlar kaybetmeye devam edeceğiz, beklemediğimiz daha doğrusu alışmadığımız sayıda mağlubiyet alabiliriz. Ancak bu mağlubiyetler bizim sezonumuza yardımcı olacak.

Karamsar mıyım, gerçekçi mi ? Takım kötü diye mi yeniliyoruz , hep yenilmeye devam mı edeceğiz. Önce biraz dünkü maça bakalım.

Maça sürpriz bir şekilde Jan Vesely ilk beş başladı. Bu adam ne zaman dönecek sağlıklı olmadan dönmesin derken bir baktık adam ilk beşte. Sadece o değil, olabilecek en iyi oyuncular ilk beşte. Kostas, Nando, Kaliniç, D-Will ve Vesely. Bütün sezon en kritik maçların sonlarını oynamasını beklediğimi beş bu.

Uzunca bir süredir forma giymeyen Vesely’nin çıkıp 20 sayı atmasını kimse beklememiştir. Hatta savunmada da çok fayda sağlamasa kimse neden diye sormazdı. Ancak onun savunmada olması bizim savunma düzenlerine hemen etki yaptı özellikle ilk çeyrekte. Show-up ları iyi zamanlamayla ve faulsüz yapması, rakip kısaların karşısında kalması ve geçilmemesi , doğru zamanlarda yardıma gelmesi ile hemen bir fark yarattı savunmada.

Bu çeyrekte RM maçının aksine mümkün olduğu kadar setleri oynamaya çalışsak da özellikle 2 sayılık atışlarda çok kötü bir yüzdeyle( 2/11) oynadık. Bunun yanında 4/4 üçlük atarak çeyreği 15-16 önde kapattık. Özellikle Kızılyıldız savunmasının uzunlara top geçirmemizi engel olmaya çalışması , D-Will’in 7 dakikaya yakın sahada kalıp hiç top kullanmaması, Nando’nun ise alışalagelmiş topsuz koşulardan bol bol yapması akılda kalan diğer notlardı.

İkinci çeyrekle birlikte maalesef işler iyice rayından çıkmaya başladı. Oynanmaya çalışılan setler oynanamadı, şutlar hiç girmedi, sahada bir türlü verimli bir beş yakalanamadı. Bir çok şey denedi Obradovic ama maalesef olmadı.

Bu sene guard rotasyonunu Nando ve Leo Westermann transferleri ile gayet iyi bir duruma getirdik. Ancak Kostas haricinde bu iki oyuncu takımı oynatabilecek kadar sisteme alışmış durumda değiller. Tabi Nando’nun çok büyük bir skorer olması, kendi skorunu yaratmasına neden oluyor ama takımın daha iyi oynayabilmesi için gerekli olan oyun kurucu desteğini verebilecek tek adam Kostas. Maalesef sezon başından beri Kostas hiç iyi durumda değil. Dünya Kupasına sakat girmiş olması, orada kötü bir turnuva yaşaması ve ardından bizim hazırlık kampını da kaçırmış olması form düzeyini oldukça aşağı çekmiş. Hani iyi Kostas’ı izlemek büyük keyif ya, kötü Kostas’ı izlemek de büyük işkence. Topu hücum süresinin büyük kısmında elinde tutup sonra çok kötü tercihler yaptı tüm maç boyunca. Onun bu haline rağmen sanırım Westermann’ın da koçun ihtiyaçlarını henüz karşılayamıyor olması tüm maç boyunca Kostas’ın eline bakmamıza neden oldu.

Bir türlü hücum ritmi yakalayamadık. Ara ara DeColo’nun yaptığı iyi işlerin haricinde hiçbir şekilde maça ortak olamadık. Maç yavaş yavaş elimizden kaydı gitti.

Tabi Kızılyıldız’ın seyircisinden aldığı yüksek enerjiyle hem hücumda hem savunmada çok istekli olması işleri iyice zorlaştırdı. Maçın sonlarına doğru iyice düzen dışına çıkan takım ikinci deplasmanından ikinci mağlubiyeti aldı.

Şimdi önümüzde kendi sahamızda oynayacağımız Baskonia maçı var. O maç öncesinde rakip ve durum analizi yine yaparız. Bununla beraber Vesely’nin takıma dönmesi, bir hafta daha takımın beraber anterman yapacak olması işleri daha iyi noktaya getirecektir.

Kostas, Kalinic, Datome gibi oyuncuların da kendilerini biraz toparlayıp takımın maç kazanması için bildiğimiz oyunlarına döneceklerini de umuyorum.

Takıma biraz sabır göstermek ve salonu doldurup takıma destek olmak bugünlerde yapmamız gereken bir görev olarak önümüzde duruyor.

Basketbolla kalın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir