Real Madrid maçı öncesinde takımın hazır olmadığını, uzunsuz oynamanın takım düzenlerini çok etkiliyeceğini bu nedenle galibiyet şansımızın az olduğunu konuşmuştuk. Maçın belirli bölümlerinde özelle DeColo ve Williams önderliğinde Melih ve Kalinic desteği ile bireysel katkılar alan Fenerbahçe Beko , rakibinin de çok iyi oynamadığı maçı ortaya hatta kazanma noktasına getirmeyi başardı. Ancak sonuçta Madrid deplasmanında işler senin açından çok iyi gitse de şartlar bir anda terse dönebilir, Williams’ın şuta kalktığı Rudy’nin savunma yaptığı anlar gibi.
Ardından Fenerbahçe Beko BSL’de , cezası nedeniyle seyircisinden mahrum çıktığı maçta Gaziantep’i ağırladı. Olabilecek en iyi yabancı tercihleri ile sahaya çıkıp , maçın büyük bölümünde as oyuncuları ile parkede kaldı. Buna rağmen rakibine üstünlük sağlamak için ancak maçın sonunun gelmesi gerekti. Özellikle savunmada yapılan hatalar, hücumda devam eden basit top kayıpları , takımın sahaya istediği basketbolu yansıtmasına engel oldu.

Aslında bunların hepsi olağan, beklenti dahilinde olan şeylerdi. Fenerbahçe Beko bir düzen takımı. Obradovic önderliğinde her zaman oyun düzeni bireysel yeteneklerden önce geldi. Bu düzenin en önemli parçalarından biri de uzun oyuncular. Önceki yazıda da değindiğimiz gibi Udoh, Vesely ve Melli ile bu düzen takır takır işliyordu. Hücumda pas trafiğinin sağlanması, ikili oyunların hem kısa devrilmelerle hem de uzun devrilmelerle yapılabilmesi, uzundan uzuna sayı paslarının verilebilmesi, savunmada özellikle delici kısalarla oynayan rakiplere hem birebirde yenilmemeleri hem de bizim kısaların kolay geçilmesi sonrasında doğru kaymalarla hem alanın kapatılması hem de potanın korunması anlamında çok önemli görevleri yerine getiriyorlardı.
Şimdi bu görevleri yerine getirecek bir oyuncu takımda yok. Bunu yapabilecek tek oyuncumuz Vesely uzunca bir süre takımda olmayacak. Ahmet’in bunların çoğunu yapamadığını biliyoruz. Stimac da yavaş ayakları ve düşük oyun zekası nedeniyle bu görevi üstlenemeyecek. İki maçtır izlediğimiz Derrick Williams ise Obradovic tarafından bu göreve en azından şimdilik verilmiyor. Ondan başka türlü yararlanmayı tercih ediyor.

Nedir bu görev : Hücumda D-Will’in 5 oynadığı anlarda daha çok dışarıdan topla oynaması tercih ediliyor. Genelde bizim alıştığımız 5 numaralar topsuz oyunda görev alırken D-Will ise 5 dışarda oynanan hücum setinde, özellikle rakip 5 numara üzerinden yüzü dönük hücum ediyor. Bu aslında ara ara kullanılabilecek ve geçici çözüm sağlayabilecek bir düzen. Onu aslında güçlü fiziği ve oyun bilgisi ile alçak posttan sırtı dönük oyunlarını , köşelerden set üzerinden boş üçlüklerini ve topsuz koşularla potaya yöneldiğinde sayıya gitmesi şeklinde de kullanabiliriz. Ancak bunları 4 numara oynarken yapabilir.
Diğer konu ise kısaların durumu. Westermann zaten düzenin bir parçası olarak düşünülerek transfer edildi. Bunun için takıma alışması , setleri öğrenmesi ve zaman geçmesi gerekiyor. Şu aşamada bu katkıyı ondan alamıyoruz. Onun bireysel yetenekleri de bir DeColo olmadığı için henüz yeteri kadar katkı alamıyoruz.

DeColo çok büyük bir oyuncu. Onun için sayı üretmek su içmek gibi. Her şekilde her düzende sayı bulabilir. Şu aşamada da yaptığı bu. Ancak bu kadar takımın onun eline baktığı , sistemin ve düzenin değil bireysel yeteneklerinin sayı ürettiği maçlar onu çok yorabilir. Sonuçta 32 yaşında ve bütün sezon bu tempoyla oynayamaz. Diğer yandan, onu düzenin içinde kullandığımızı, takımın işlediği , saha yerleşiminin oturduğu, pas trafiğinin sağlandığı bir düzen içinde düşünürsek faydası ne kadar artar şimdiden görülüyor. Ayrıca şu an onun ve Kostas’ın yaptığı top kayıplarının fazla sayıda olmasının nedeni de maalesef bu düzenin oturmamış olması.
Peki bu hafta bizi Kızılyıldız deplasmanında ne bekliyor. Geçen seneyi Eurocup’da geçiren Kızılyıldız bu sene Euroleague’e geri döndü. Takımın başına geçen sene Milan Tomic’i getiren Kızılyıldız, bu sene EL deneyimi yüksek bir kaç oyuncu daha transfer etti. Panathinaikos’tan James Gist, geçen seneyi boş geçiren Derrick Brown, son yıllarını NBA, Çin ve NBDL de geçiren Lorenzo Brown ve eski oyuncuları Charles Jenkins kadroya dahil oldu.
Genelde Sırp oyuncular temeline kurulmuş kadrolar görmeye alıştığımız Kızılyıldız’da artık Amerikalı oyuncular temelinde bir kadro var. Bunun yanında Simanic ve Davidovac gibi potansiyel Sırp oyuncular da parlatılmak üzere bekliyor.

Geçen haftayı Panathinaikos deplasmanında geçiren Kızılyıldız, eski Panathinaikos’lu James Gist’in 22 sayı 7 ribaundluk performansına rağmen sahadan mağlubiyetle ayrıldı. Bunun yanında Billy Baron 15 sayı, 5 ribaund 6 asist, Perperoglou da 15 sayı 3 ribaund 3 top çalmayla diğer öne çıkan oyuncular oldular.
Genelde rotasyonunun tamamından yararlanmaya çalışan Tomic’in takımı hafta sonu ABA liginde oynadığı maçta ise Primorska’yı 90-64 ile farklı geçti. Bu maçta da özellikle Lorenzo Brown 18 sayı 10 asist ile öne çıktı.

Skor bulmakta sıkıntı çekmedikleri ortada. Gist, Baron, Lorenzo Brown, Derrick Brown, Perperoglou gibi skor gücü yüksek oyuncuları var ancak işin savunma tarafında bireysel olarak öne çıkan Jenkins harici bir oyuncuları yok. Takım savunmalarının da çok oturduğu söylenemez, sonuçta bir çekirdeği olmakla birlikte ana rotasyonda yeni oyuncuları fazla.

Bu nedenle bol skorlu bir karşılaşma izleme ihtimalimiz yüksek. Geçen sene EL’de olmamaları ve kendi sahalarındaki ilk maç olması nedeniyle oldukça iştahlı bir seyirci grubuna karşı oynayacak Fenerbahçe Beko. Takım kalitesi açısından ne kadar büyük fark olsa da , dolu ve ateşli Sırp seyircisi önünde herkesi yenebilecek bir takım Kızılyıldız.
Fenerbahçe Beko açısından da, ilk 10 haftadaki zorlu deplasman sayısının çokluğunu düşününce kazanılması gereken maçlardan biri olarak ortaya çıkıyor Kızılyıldız maçı. Bu maçın da kaybedilmesi durumunda önündeki periyotta sıkıntı verici bir pozisyonda kalabilir. Bu nedenle Fenerbahçe Beko bir şekilde kazanmak için yapılması gerekenleri yapıp maçı kazanacaktır diye düşünüyorum.
Herkese iyi seyirler.
Basketbolla kalın.