REAL MADRID – FENERBAHÇE BEKO : 81-77 .. DÜZEN Mİ OYNADI BİREYSEL YETENEKLER Mİ ?

Fenerbahçe, sezonun açılış maçını, sezonun geri kalanı için bir çok resmi net gösterebilecek bir rakiple oynadı. Belki nispeten daha kolay bir rakip ile başlasaydık bazı şeyleri görmek için daha uzun zaman geçmesi gerekecekti. Bu bağlamda kazanıp kaybetmek ikinci planda kaldı.

Bir çok kişi takımın iki pivotunun birden olmamasını ve bunun takıma çok olumsuz yansıyacağını konuşuyor. Hem Vesely hem Lauvergne’in olmaması takımı çok etkiliyor doğru. Dün takımda Lauvergne olsaydı da biz bazı sıkıntıları yaşamaya devam edecektik.

Biraz geriye gidelim. Bu takım iki sene Ekpe Udoh ile oynadı. Ekpe’nin geldiği yılın ikinci yarısından itibaren, Obradovic kafasındaki basketbolu sahaya yansıtmaya başlamıştı. Neydi bu basketbol : Oyun kurucudan başlayıp pivota kadar giden 5 ayrı pozisyonun birbirinden çok farklı olmadığı, tüm pozisyonların birbiri içinde kayabileceği , çok yönlü oyunculardan oluşan beşler ve bu beşlerin yarattığı çarkların işlemesi. Hem savunmada hem hücumda sahadaki 5 oyuncu tek bir oyuncu gibi hareket etmeli, alışkanlık basketbolunu sahaya yansıtmalıydı. Obradovic’in görmek istediği şey buydu.

Kostas, Bogdan, Gigi(Kalinic) , Vesely, Ekpe beşi bu işi tam da beklenildiği gibi karşılıyordu. Ancak bu düzen içinde en kilit roller aslında uzunların rolleri idi. Dış şutu olmayan Vesely ve Ekpe gibi iki oyuncuya rağmen saha yerleşimi öyle bir kurulmuştu ki, hücumlar gayet akıcı bir şekilde oynanıyordu. Sezonun en önemli bölümü olan playoff kısmında Vesely sakatlanmış Ekpe tek başına kalmış, ama buna rağmen düzen işlemeye devam etmişti.

Bir sonraki sene normal sezon içinde yaşanan sakatlıklar Fenerbahçe’yi ilk dört dışına itse de, playoff zamanı sağlıklı bir şekilde sahada olan Fenerbahçe 3 playoff ve 2 F4 maçında rakiplerine göz açtırmamış ve rahat bir şekilde şampiyon olmuştu.

Sonrasında Ekpe takımdan ayrıldı, yerine Jason Thompson ve Nicolo Melli ikilisi dahil edildi. Hepimizin hatırladığı gibi Thompson beklentileri karşılayamadı ve az sorumluluk aldığı sezonun ardından takımdan ayrıldı. Bir sonraki sene ise takıma katılan uzun oyuncu Lauvergne oldu.

Bu dönemde Melli ve Vesely takım içindeki rollerini keskinleştirip Ekpe’den boşalan oyunun zeka kısmını oynayan uzun ihtiyacını birlikte karşılamayı başardılar. İkisi beraberken de , tek tek oynarlarken de çark gayet iyi işliyor düzen basketbolu aksamıyordu. Ancak Lauvergne bir türlü o rolü öğrenemiyor , bazen sudan çıkmış balık gibi ne yaptığını bilmeden saha içinde dolaşıyordu.

Yine hatırlayın, Obradovic, öncesinde Ekpe , sonrasında Vesely ve Melli’den bahsederken her zaman onların zekasına ve eşsizliğine parmak basıyor, bu oyuncuların ne kadar özel olduğunun altını çiziyordu.

Fenerbahçe’de en zor şeylerden biri bu rolü oynamak. Çünkü sadece kendi basketbolunu oynaman yetmiyor, takımın ihtiyacı olanı oynaman gerekiyor. Pas trafiğinin önemli parçası olmak, saha yerleşiminde hata yapmamak, kısalara alan açmak, savunmada doğru kaymalar ile yardım savunmasını yapabilmek.

Bu üç oyuncunun sahada olmadığı zamanlarda (Ekpe, Melli ve Vesely) Obradovic ne kadar elinde zaman zaman Lauvergne ve Ahmet olsa da kısa beşlerle ve bu işi yapabilecek Gigi ve Kalina ile bu sorunu çözmeye çalışmaya başladı.

Günümüzde Ekpe ve Melli tamamen yoklar. Vesely ne zaman dönecek belli değil? Lauvergne gelse bi tam olarak bu role ne zaman hazır olacak? Derrick Williams’ın bu işleri öğrenmesi ne kadar zaman alacak ?

Bu kadar uzun bir giriş yapmadan dünkü ve bir süre daha bizi bekleyen süreçteki maçları anlamak ve yorumlamak çok da doğru olmayacaktı.

Gelelim günümüze. Bu bahsedilen 5 numara rolünü takım içinde şu anda kullanabilecek durumda olan Ahmet ve Stimac’ın karşılaması mümkün değil. Ahmet senelerdir bu takımda ve maalesef olmuyor. Stimac’ın zaten kapasitesi belli. Dünkü maçta bir kaç pozisyonda ‘ben kimi tutuyordum, neredeyim ben’ bakışları ile hem yavaş ayaklarının hem de düşük oyun zekasının sonuçlarını sahaya net bir şekilde yansıttı.

Bu nedenle Ahmet dün sadece 3 dk sahada kalabildi. Ardından oyuna giren Stimac 23dk oyunda kalsa bile maalesef sahaya yansıtabildikleri ihtiyaç olunandan çok uzaktı.

Fenerbahçe’nin bugüne kadar alışık olduğu basketbolu oynayabilmesi için bir süre daha beklemek zorunda olduğumuzu kabul etmek gerekiyor.

Dün maçın başıyla birlikte Real Madrid , Campazzo’nun önderliğinde ipleri eline aldı. Çok üstün bir oyunla skoru 19-4 e taşırken Fenerbahçe Beko ise çaresiz bir şekilde sahada olanları izliyordu. Taa ki Nando DeColo oyuna el koyana kadar.

Oyunun geri kalanında sahada alıştığımız Fenerbahçe’yi yine izlemedik ama DeColo ve Williams’ın bireysel yeteneklerinden kaynaklanan inanılmaz resitaller izledik. Bu sayede geriden gelip öne geçmeyi bile başardı Fenerbahçe Beko.

Şimdi burada asıl farkedilmesi gereken konu şu : Dün oynanan, Obradovic’in belirlediği çizdiği basketbol muydu yoksa düzenin yürümediği yerde DeColo ve D-Will in olaya el koyması mıydı ?

Senelerdir DeColo ve D-Will gibi oyuncuların eksikliğini yaşadık. Özellikle işlerin sıkıştığı anlarda hep Kostas ve Bobby’nin eline baktık ve çoğunda patladık. Artık elimizde böyle oyuncular var. Ama onlar düzen işlemediği zaman devreye girmeli, her saniye kullandığın bir silah haline gelirse bir müddet sonra işlevini kaybedebilir.

Düzen içinde değiller dememin bir kaç sebebi var. Ama en önemli göstergesi DeColo’nun yaptığı 7 top kaybı. Nando EL kariyeri boyunca 7 ve üzeri top kaybı yaptığı sadece 4 maç oynamış. Geçen sene en fazla 4 top kaybı yaptığı maçları var. Tüm takım ise 17 top kaybı ve bunun yanıda sadece 12 asist yaptı.

Fenerbahçe Beko’nun dün bulduğu toplam 77 sayının sadece %37,7 si asist üzerinden. Oysa Real’e baktığınızda bu oran %69 a çıkıyor. Bu da düzenin değil, bireysel yeteneklerin skora yaptığı katkıyı işaret ediyor.

Ahmet ve Stimac’dan istediğini alamayan Obradovic bir dakikadan sonra ikisinden birden vazgeçip D-Will ve 4 kısa ile oynamaya başladı. D-Will bu sürede 5 gibi oynamadı , 5 tutmaya çalıştı (gerçi sürekli adam değiştiğimiz için kimin kimi tuttuğunu söylemek çok mümkün değildi) ama hücumda düzenin ihtiyacı olan 5 numara gibi oynamadı. Pas trafiğini sağlayacak, alan açacak rolde değil, önüne rakip uzunu alıp yüzü dönük hücum etmeye çalıştı.

Uzun rotasyonunda sıkıntı yaşayan Fenerbahçe Beko’da kısa rotasyonu ise uzun zamandır olmadığı kadar geniş aslında. Leo Westermann, Kostas, Bobby, Nando gibi guard rotasyonunu dolduracak 4 oyuncusu olmasına rağmen sahada Nando’dan sonra ( 35dk saha kaldı) en çok süre alan guard 30 dk ile Melih oldu. Ve zaten Fenerbahçe Beko genelde kısa ağırlıklı beşlerle sahada kalırken en uzun beraber oynayan iki beşin içinde de Melih yer aldı. 16 farklı 5 ile sahada yer alan Fenerbahçe Beko’da en verimli beş ise : Kostas, Nando, Melih, Kalinic , D-Will beşi idi. 7dk 18 saniye sahada kalan bu beş +8 lik bir skor üretti.

Ancak bizim sahada kaldığımız ve verim aldığımız 5 kadar , Real Madrid’in sahada olduğu 5 de çok önemli idi. Onlar da Campazzo, Rudy, Taylor, Randolph, Tavares beşi ile tam 16dk 19sn sahada kaldılar ve bu sırada bize tam 23 sayı fark attılar. Burada en büyük faktör Campazzo idi. O sahadayken +22 yapan Real, onun yerine sahaya giren Llull ile -16 , Laprovittola ile -18 yapabildi.

Daha konuşabilecek çok rakam var ama konunun merkezi maalesef aynı. Kostas-De Colo uyumu henüz yok, Westermann daha takıma oturmadı, Gigi geçen sene yaşadığı sakatlıktan beri toparlayamadı, Kalina belirli bir çizgide oynuyor ama zaten onun da sınırları belli. Bobby artık 36 yaşında ve ondan beklentilerimizi çok kısa sürelere çekmeliyiz. Ahmet ve Stimac’ı zaten tekrar konuşmaya gerek yok.

Tüm bunlar eşliğinde Melih destekli DeColo-D-Will ikilisi ile bu kadar uzun süre sahada kalırsak başımıza hiç de istemediğimiz sakatlıklar gelebilir. Takım düzenlerinin oturması ve biran önce Vesely’nin sağlıklı bir şekilde sahalara dönmesini beklemek zorundayız.

Bu kadar formsuz oyuncuya ve olumsuzluklara rağmen maçı kazanma noktasına getirmek de takımın ne kadar yüksek potansiyeli olduğunun göstergesi.

Önemli bir konu ve gerçek daha var. Kostas artık takımın, tam anlamıyla başaramadığı liderlik rolünü Nando’ya devretmek zorunda. Bunu çok istedi çok uğraştı da ama gelmesi gereken yere gelemedi. Ve artık takımda Nando var. Buna alışmalı, ve buna göre oynamalı.

Nando ve D-Will’in düzen içinde bu verimlilikte oynadığını, Westermann ve Kostas’ın forma girdiğini, Gigi ve Kalinic’in her zamanki işleri sahaya yansıttığını ve Vesely’nin sağlıklı bir şekilde döndüğünü düşünün bir kere. Bu takımın önünde o zaman kim durabilecek çok merak ediyorum.

Tüm bunlar olana kadar yapmamız gereken tek şey sabır göstermek. Bu sene belki daha önceki sezonlarda olmadığı kadar sabır göstermeye mecburuz.

Güzel bir son için.

Basketbolla kalın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir