Harika bir normal sezon ve ardından çok güzel bir playoff serisi sonrasında sezonun en heyecanlı noktasına gelmiş bulunuyoruz. Bütün sezon mümkün olduğu kadar maç önlerinde rakiplerimizi inceleyerek analizlerini çıkardım. Şimdi karşımızda yakından tanıdığımız Anadolu Efes var. Son 15 gündür de Efes’i detay istatistiklerle inceledim. Elimde bir dolu rakam bir dolu sonuç var. Bir kısmını Basketbolkeyfi’nin diğer üyeleri ile yaptığımız podcast’te anlatmıştım. Bu yazıyı ise rakamlara değil başka şeylere ayırdım.
Bu takıma bundan bir kaç yıl önce bir isim konuldu : DÜNYANIN EN GÜZEL TAKIMI. Tüm taraftarların hoşuna gitti bu isim, herkes benimsedi, yakıştırdı. Dünyanın en iyi takımı, dünyanın en güçlü takımı, dünyanın en başarılı takımı gibi isimler takılmadı. GÜZEL dendi bu takıma. Neden güzel dendiğini düşündünüz mü hiç ? Neden böyle bir sıfat seçildiğini ? Ne yaptı ki bu takım biz bu takıma GÜZEL dedik ?
Daha önce bu sitede bir kaç ayrı Obradovic yazısı yazdım. Sadece yazılarımda değil her söylemimde Obradovic’e hayranlığımın ne kadar büyük olduğunu çevremdeki herkes bilir. Benim için bir koçtan, bir spor adamından çok daha ötedir Obradovic. Her söylediği her yaptığı ile her geçen gün hayranlığım daha artar ona.
Bu güzel takım tabi ki onun eseri. Sadece doğru oyuncuları transfer ederek yapmadı bunu, oyuncuların hepsine basketbol mantalitesini aşıladı. Zaten tek tek düzgün karakterli olan bu çocuklardan harika bir takım oluşturdu. Saha dışında eğlenen, saha içinde birbirine yardım eden bir takım yarattı. Hiçbir zaman en iyi oyunculardan oluşan takım olmadı Fenerbahçe ama her zaman en iyi takımlardan biri oldu.
Bu takımın bizde yarattığı ilk his “güven” oldu. Neydi bu güven : Bu takım her zaman elinden geleni yapar, hiçbir zaman vazgeçmez, sonuna kadar mücadele eder. Defalarca kez bunu kanıtladı takım. Yenilse bile bu takımı destekleyen herkes , tüm takımın elinden gelenin hepsini sahaya koyduğunu bildi. Sakatlıklardan veya herhangi bir sebepten eksik olduğumuz zamanlarda 35 dakika oynamak zorunda kalan oyuncularımız oldu. Sakatlığına rağmen sahaya çıkıp arkadaşlarına yardım etmek isteyenler de.
Bütün zorları başardı bu takım. İlk iki Final 4’a son şampiyonları playoff’ta süpürerek geldi. Üçüncü F4 öncesi bütün sene sakatlıklar ile uğraşmaktan kaçırdığı saha avantajına rağmen, deplasmanda hiç galibiyet alamadığı OAKA’dan iki maçı birden kazanıp döndü. Bir sene önce 21 sayı geri düştüğü final maçında bir ribaund yüzünden kaçırdığı şampiyonluğu , birbirine inanan ve o şampiyonluğu almadan takımdan ayrılmak istemeyen oyuncuları sayesinde kazandı. Bu sene sezonun ilk yarısında , 6 haftalık periyotta Euroleague’in en zorlu 5 deplamasının tamamından galip ayrılırken Vesely’siz , Kostas’sız oynadı.
Tüm sezon boyunca hiç bitmeyen sakatlık belaları ile uğraşmasına rağmen sezonu harika basketbol oynayarak lider bitirdi. Geçen seneye göre tüm takım olarak bir eksik oyuncu ile sezona girdi. Nunnanly yerine bir transfer yapılmadı. Sezonun hemen başında Tyler Ennis’i (Ennis’in yeri Green ile dolduruldu) , Şubat ayında Joffrey Lauvergne’i kaybetti . Playoff’ta Kalinic’i, lig maçında Gigi’yi kaybetti. Menüskün ameliyatından sonra bir türlü tam anlamıyla iyileşemeyen Vesely bunlara eklendi.
Şimdi sezonun en önemli bölümüne, takımın uzun rotasyonundan 4 önemli eksik ile giriyoruz. Gigi ve Joffrey kesinlikle oynamayacak. Görüntüye bugüne kadar 3 haftadır antremanlara çıkamayan Kalinic ve Vesely de sahada olamayacaklar. Normal şartlar altında bir çok takım burada teslim bayrağını çekerdi. Ama ne takımdaki herhangi bir oyuncudan ne de koçtan bir tane bahane duymadık. Onlar inanıyorlar, onlar kendilerine güveniyorlar.
Onlar bu kadar inanmış ve güvenmişken bizim tersini yapmaya hakkımız var mı ? Ben bu takıma güveniyor ve inanıyorum. Önce Efes’i sonra da gelecek takım kim olursa olsun onu yenip kupayı kazanacağına inanıyorum. Bunu yaparken belki sahada Egehan’ı , belki Biberovic’i göreceğiz. Belki Guduric’i 5 numaranın arkasında göreceğiz, bilmiyorum. Çok da önemli değil. Önemli olan sahada birbirine kenetlenmiş ve taraftarından yardım bekleyen bir takım olacağı. Ben şimdiden takımın alacağı sonuçtan bağımsız verilecek mücadeleden eminim, ne olursa olsun onlar benim için yine DÜNYANIN EN GÜZEL TAKIMI olmaya devam edecek. Ve onlar sahada olduğu sürece benim için her maçın favorisi FENERBAHÇE BEKO olacak.