THY Euroleague 2018-2019 Normal Sezon Değerlendirmesi

Normal sezonun sonu geldi. Playoff öncesi sezonun nasıl geçtiğine bakmak faydalı olur düşüncesi ile bu yazıyı yazmaya karar verdim. Diğer yandan sevgili Okan Baytın da Zalgiris Kaunas-Fenerbahçe Beko serisi hakkında bir yazı dizisi hazırlıyor ve ilk 2 bölümü yayında, onu da kaçırmamanızı öneririm.

Sezonu 25 galibiyet 5 mağlubiyet ile tamamladık ve yeni formatın en iyi normal sezon sonucunu elde etmiş olduk. Diğer yandan sahamızda oynadığımız 15 maçın tümünü kazanarak bu alanda da yeni bir rekor kırmış olduk. Yani normal sezon bizim adımıza çok iyi bir netice ile bitti dersek yanlış olmaz. Her ne kadar basketbol seviyesi olarak şampiyon olduğumuz sezondan uzak gözüküyor gibi olsak da sahanın her yerinde doğruları otomatik olarak yapan bir takım haline gelmiş olmanın keyfini yaşadık.

Öncelikle istatistiklere bir göz atalım;

Sezonu 84.33 sayı ortalaması ile tamamladık ve herkesin gözündeki sadece savunma yapan takım algısının ne kadar yanlış olduğunu net bir şekilde gösteren bir sayı bu. Aslında bu sayı ilk 4 takım arasında 4. olmamıza neden olurken tüm lig göz önüne alındığında 5.lik koltuğunda olmamıza sebep olmuş. Yediğimiz sayı da ise 75.6 ile uzak ara birinciyiz. İlk dörtteki en yakın rakibimizden maç başına 3.5 sayı daha az yemişiz. Attıklarımız yediklerimiz bu durumda iken ribaundlar ve asistlerde ise durum çok farklı. Meselâ ribaundlarda ligin sondan ikincisi durumdayız, aldığımız maç başı ribaund 30.6. Bu kötü bir sayı hele ki Playoff’da başımıza çok daha fazla iş açabilir. Asistlerde ise durum o derece kötü değil. Maç başına 18.2 asist ile ligin 5.siyiz. Top kayıplarında ise maç başına sadece 11.67 ile 4. sıradayız. Son zamanlarda değerli bir istatistik olarak görünen asist-top kaybı oranında ise 1.56’lık oran ile sıralamada 3.yüz. Peki nasıl oluyor da ligi domine etmeyi başardık diye soruyor herkes kendi kendine sanırım. İşte burada etkili hücum devreye giriyor. %59 “2 sayılık” ve %43 “3 sayılık” ile ligin lideriyiz. Anlayacağınız az ama doğru hücum ediyoruz. Hücumlarımız sabırlı ve sonuca odaklı. Hem az top kaybı sağlıyor bize hem de sabırla yapılan hücum rakibi daha uzun savunma da tuttuğundan, rakip hücuma sabırsız olarak gidip bir an önce sayı bulmaya çalışıyor. 24 saniye süreyi sürekli sonuna kadar kullandığınız zaman savunmada kalan takımın konsantrasyonu da azalıyor doğal olarak. İşin hücum tarafında Kostas Sloukas’ın oyunda olduğu bölümler tüm taraftarların daha rahat maç seyrettiği bölümler oluyor genelde. Saygıyı sonuna kadar hakkeden Bobby’nin de gerekli zamanlarda inisiyatif alarak birebirleri müthiş oynaması da bize güç kattı dersek yanlış olmaz. Tek tek oyunculara girmeyeceğim ama şöyle bir bilgi vermek istiyorum ki Fenerbahçe Beko’nun nasıl bir takım olduğunu daha iyi anlayın. 5 ana istatistik var basketbolda, Sayı, Ribaund, Asist, Top Çalma, Blok ve bunların iz düşümü olan 6. istatistik de Index rating dedikleri. İlk 5 ana istatistikte tek bir yerde oyuncumuz var top çalmada Jan Vesely o da 3. sırada. Yine Jan Vesely Index Rating’de 3. sırada. Yani nasıl oluyor da Sayı, Ribaund, Asist ortalamalarının hiçbirinde ilk 5 sırada tek bir oyuncumuz yokken bu derece domine ediyoruz. İşte bunun için dönüp Koç’a bakmak lazım. Obradoviç bu sene otomatik bir takım yarattı. Her ne kadar pek de isabetli transferler yapmamış olsak bile takımı korumak ile ne denli önemli bir iş yapıldığı gösterilmiş oldu.

Takımın ilk beşi maç başına ortalama 22 dakika sahada kalırken, kenardan gelen oyuncuların ortalama süresi 18 dakika. Bu bana ilk beş yedek kavramının Fenerbahçe Beko için pek de geçerli olmadığını düşündürüyor. Böyle olunca da her maçta başka bir kahraman çıkıp maçı kazanmamıza yardımcı oldu. Genel olarak formu en yüksek oyuncular Jan Vesely ve Kostas Sloukas olurken, belirli bir standart altına düşmeyen Kalinic, Gigi, Bobby oldu. Ne yapacağı pek kestirilemeyenler ise başta Guduric, Melli ve Green olarak görüldü. Takımın en can yakıcı gücü attığı 3 sayılıklar idi, sezonu %43.5 yüzde ile bitirdik ve bir önemli konuda rakibi %35‘de tutuyorlardı. Bu zaman da 3 sayılıkların önemini düşündüğünüzde hem atıp hem de yemiyorsak bu aradaki farkı yaratıyor. Ayrıca bu sezon serbest atışlardaki %80 üzeri ortalamamız bizi rakiplerin kolay faul yapamayacağı bir takım haline getiriyor. Eksik yanımız senelerdir eksik olan içeri penetre edecek bir oyuncu. Tyler Ennis bu işi çözebilecek bir oyuncu idi ama erken sakatlık yüzünden takımdan ayrı kaldı ve yerine Erick Green geldi, onun da güçlü yanı şutları. Yani aslında Nunnally ayrılırken farklı bir yere gitmek isteyen Obradvic Tyler’ın sakatlığı yüzünden aynı geçen seneki takım formatına dönmek zorunda kaldı özellikle de hücumda. Savunma da ise rakipleri 76 sayı altında tutmayı başardık tüm sezon ve bu konuda Euroleague’in en iyi takımıyız. 18.2 asist ortalamamız var, fena değil denebilir bir sayı ve savunma gücümüzü gösteren değer ise rakiplerimizi 16.8 assist’te tutmak oldu. Maç başı aldığımız ribaund ise bizi en çok üzen ve yoran istatistik. Maalesef Joffrey’nin bir türlü istenen yere gelmeyişi ve ardından yaşadığı sakatlık bizi takım ribaundu olarak ligin sondan 2.si durumuna soktu. Bu gerçekten sıkıntılı bir istatistik ve Playoff’da oynayacağımız rakibi düşününce uykularımızın kaçmasına sebep olabilir. Maç başı rakiplerimize 8 ‘en fazla ribaund veriyoruz, koçun 4 kısayı bu sene çok kullanması da bunun sebeplerinden biri.  Hücum tarafında ilginç bir istatistik demaç başı yediğimiz blok. Bu alanda maç başına 1.93 ile Euroleague’in en az blok yiyen takımıyız. Sabırlı hücum, akıllı oyuncular sayesinde edindiğimiz bu istatistik bence çok değerli zira bir hücumun en moralini bozan şey yenilen bloktur.

Takımın hücumda gösterdiği sabır ve rakiplerini 24 saniye sonuna kadar savunmada tutma çabası bence bu seneki domine edişimizin en büyük sebebi. Yaklaşık 20 saniye iyi bir tempo ile top çeviriyoruz, son 4 saniye de en çok top kullanan ve en isabetli kullanan takımız. Böyle olunca rakipte iki şey oluyor. Öncelikle savunmada sıkılıp bir an önce hücuma gitmek istiyor bir diğeri de 24 saniye savunup bir de basketi yiyince hücumda hızlıca rövanş almak istiyor rakip ve saçma hücumlar yapıyor. İşte bu sene her ne kadar iyi değiliz gibi gözükse de oyuncuların Koç’u %100 dinlemesi ile takım ligi domine etti. Peki Playoff ve F4 ne olacak? Şu anda sevgili Okan Baytın Zalgiris Kaunas-Fenerbahçe Beko analizlerini yazıyor. Zalgiris’i onun kadar iyi yazacak adam çok yok  onun için herkese tavsiye ederim bu yazı dizisini okumalarını. Birde podcastimiz var onda da biz çene çaldık biraz dinlerseniz Playoff düşüncelerimize de ulaşabilirsiniz.

Sevgiyle Kalın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir