Çift maçlı haftanın ilk maçında şampiyonluk yolundaki en ciddi rakiplerimizden biri olan CSKA’yı konuk edeceğiz. 12 hafta sonu itibariyle 1 mağlubiyetimiz var ve eğer bu karşılaşmadan galibiyet ile ayrılırsak CSKA ile aramızdaki galibiyet farkı 2 maça çıkacak.
Rakibimiz bu maça kadar 2 mağlubiyet aldı ve bu iki mağlubiyeti de deplasman maçlarında aldı. İlk 8 hafta namağlup devam etmelerine rağmen önce Buducnost’a bir hafta aradan sonra da Baskonia’ya yenildiler ki bu iki maçın arasında Real Madrid deplasmanından çok önemli bir galibiyet çıkarttılar. Sergio Llull’un yokluğunu iyi değerlendiren CSKA o maçı da kaybetseydi 3 maç arka arkaya kazanamamış olacaktı.
Oynadıkları 12 maçın 10’unu kazanmış olmalarına rağmen çok dominant bir basketbol oynadıklarını söylemek mümkün değil. 10 maçın 6’sı 5 veya daha az sayı ile sona erdi. Aynı şekilde kaybettikleri iki maçı da 3 ve altı sayıyla kaybettiler.
Kadro zenginliği açısından değerlendirdiğimizde şöyle bir tablo çıkıyor :
PG: Sergio Rodriguez, Daniel Hackett
SG: Nando De Colo, Corry Higgins
SF: Will Clyburn, Nikita Kurbanov
PF: Alec Peters, Joel Bolomboy, Andrey Vorontsevich
C : Kyle Hines, Othello Hunter
Bu kadroya şöyle bir baktığınızda “ya şu bölgesi de eksik” diyebileceğiniz hiçbir yer yok. Geçen seneye kadar kısaları her zaman harika olmakla birlikte uzun rotasyonunda sıkıntılar yaşayan CSKA bence bu sene yaptığı Alec Peters ve Joel Bolomboy transferleriyle bu açıklarını iyi bir şekilde kapattı. Bolomboy’un 5 numara da oynayabildiğini düşünürsek tam 5 uzuna sahipler.
3 numarada geçen sene başlattığı çıkışı bu sene de devam ettiren Clyburn ve sertliği ile tamamlayıcı rolüyle çok verimli olan Kurbanov ile bu bölge de gayet tatmin edici.
Kısa rotasyonunda ise belki bu seviyenin oyuncusu değil diyebileceğimiz Hackett haricinde 3 olağanüstü oyuncuya sahipler : Rodriguez, De Colo ve Higgins.
Bu bol alternatifli kadronun en pahalı ve en gözde iki oyuncusu Rodriguez ve De Colo olmasına rağmen takımın en skorer ve en istikrarlı oyuncusu Higgins oldu. %50’nin üzerindeki yüzdelerle hücum edip 16.8 sayı ortalaması yakalamış durumda. En az bunun kadar önemli bir konu daha var ki, en zor zamanlarda topu kullanan isim De Colo ve Rodriguez değil Higgins olmaya başladı. Hücumda her şekilde sayı üretebilen eski Gaziantep oyuncusu şu an belki de tüm Euroleague’in en iyi 2 numarası. Hücumdaki bu verimliliğinin yanında savunmada da rakibin en iyi oyuncularını tutan o oluyor. Maç başına 17.2 verimlilik ile Clyburn’den ( 18.2 ) sonra en verimli CSKA oyuncusu.
Yolu Türkiye’den geçen diğer bir oyuncu olan Clyburn de başka bir sürpriz istatistiğin altına imza atıyor. 3 numara oynamasına rağmen 6.9 ortalama ile takımın en iyi ribaundcusu. %26’lık üçlük yüzdesini göz ardı edersek takıma en çok katkı veren oyuncuların başında geliyor.
De Colo bu sene bildiğimiz De Colo değil. Daha az top kullanması ve daha düşük yüzdelerle hücum etmesi beni şaşırtıyor. Geçen sene %49 ile üçlük atan Fransız guard bu sene %37.8 ile atıyor. Yine geçen sene %56.9 ile 2 sayılık atışları kullanırken bu sene %52 ye gerilemiş durumda. Daha önce de belirttiğim gibi asıl konu el yakan toplarda hem Higgins’in hem de Rodriguez’in arkasında kalıyor.
Sergio Rodriguez ise bu sene çok istikrarsız bir grafik çiziyor. Zalgiris maçında son 3 dakikaya 9 sayı geride giren CSKA’nın maçı uzatmaya götürmesinde, bu sürede 11 sayı bulup başrolü oynamış tüm maçı da 24 sayı 6 asistle tamamlamışken sonraki iki maçta – Buducnost ve Baskonia maçları (Real Madrid maçında yoktu) – toplam 9 sayı ve 4 verimlilik ile oynadı.
Bir parantez de Peters ve Bolomboy’a açalım. 2017 yılında Phoenix Suns ile adım attığı NBA’de sadece 20 maça çıkıp CSKA’nın yolunu tuttu Peters. NBA normlarına pek uymayan forvet aslında, Avrupa basketboluna çok daha uygun. Çok yönlü bir hücum silahı Peters. Yayın gerisinden %57.5 gibi inanılmaz bir yüzdeyle atıyor ve şu anda bu kategoride Euroleague’in, takım arkadaşı Higgins’in (%52.4) önünde, lideri. Itiodis henüz onu sadece yayın gerisinde kullanıyor ancak onun harika bir saha görüşü ve hiç de fena olmayan fundamental yetenekleri ile daha fazla katkı verebilecek bir oyuncu. Topla potaya gidebilen, sırtı dönük oynayıp hem bitirebilen hem de ikili sıkıştırma sonrasında boştaki oyuncuyu çok rahat bulabilen bir uzun. Ancak atletizm ve savunma konusunda ciddi zaafları var. Onun bu açıklarını da Bolomboy tamamlıyor. 4 ve 5 iki pozisyonda da oynayan Bolomboy inanılmaz bir atlet. Sahayı çok çabuk koşması, inanılmaz zıplama yeteneği ve çabukluğu çok fark yaratıyor. Ayrıca hiç de fena olmayan şut mekaniği olmasına rağmen genelde potaya yakın oynuyor. Onun en önemli eksiği ise oyun bilgisi ve görüşünün çok düşük olması.
Takım istatistiklerine baktığımızda yazının başında söylediğim maçları domine etmiyor olmalarının ispatını da görüyoruz. En öne çıkan istatistikleri sadece 10.9 top kaybı ile en az top kaybeden takım olmaları. Rakiplerine de 13.1 top kaybı yaptırarak bu kategorideki en iyi 3. takım oldular. Yine en iyi oldukları bir başka istatistik de %82.9 luk serbest atış yüzdeleri.
Özellikle savunma ribaundunu net bir şekilde aldıklarında Clyburn ve Higgins ile hızlı hücum sayıları bulmaları kaşla göz arasında oluyor. Buna izin vermemek lâzım.
Diğer etkili oldukları hücum şekilleri de topsuz koşuları iyi yapmaları. Sahayı iyi görebilen çok sayıda oyuncularının olması ellerini kolaylaştırıyor. Vorontsevich ve Clyburn haricinde yayın gerisinden de harika attıklarını söyleyebiliriz. Ancak ikili oyunları geçen senelere göre çok da etkili değil. Bunu sadece Hunter ile yapabiliyorlar ancak o da sınırlı gerçekleşiyor.
Bizim maçta hücum ribaundlarını çok zorlayacaklarını ve ikinci şans sayılarını kovalayacaklarını düşünüyorum. Geçen senelerde 3 sayı savunmasını çok iyi yapamayan Fenerbahçe %34.1 ile şu anda en iyi takım olmasına rağmen bu maçta buna çok dikkat etmesi gerekiyor. Eğer rakip bir şekilde yayın gerisinden ritim bulursa ki bu ritmi yakalayabilecek çok oyuncuları var ciddi bir problem oluşturabilir.
Bugüne kadar her rakibe karşı farklı basketbol oynayıp farklı kazanma yöntemleri bulduk. Ribaund sorunumuz var diye yanıp tutuşurken Euroleague’in en ribaundcu iki takımı olan Barcelona ve Panathinaikos’u denize döktük, 3. çeyrekleri iyi oynayamadığımızı söylerken arka arkaya maçları bu çeyrekte kazandık, çok top kaybı yapıyoruz derken 7 top kaybı ile maçları tamamladık. Bu maçı da kendi seyircimiz önünde kazanmak için belki bir iki şeyi kötü yaparız ancak yine de kazanmanın bir yolunu buluruz diye düşünüyorum.
Yine dolu salon önünde enerjik bir seyirci ile güzel bir galibiyet olması dileğiyle herkese iyi seyirler.