Euroleague’de 10.Hafta.. Rakip Barcelona Lassa

Bu hafta yine bir deplasman maçında Barcelona’ya konuk oluyoruz. Sezona iki mağlubiyetle başladıktan sonra arka arkaya 5 maç kazanıp play off adayları arasına adını yazdıran Barcelona , Fenerbahçe karşısında sezonun en ciddi sınavlarından birini verecek.

 

Sezon başında Pangos ve Singleton gibi geçen yılın en formda en gözde iki oyuncusunu transfer ettiklerinde otomatik olarak kendilerini play off adayları arasına sokmuşlardı. Ancak sezona çok kötü başladılar. CSKA deplasmanında 20 yedikten sonra ligin zayıf ekiplerinden Gran Canaria’ya da deplasmanda yenilince başta koç Pesic olmak üzere tüm takım sorgulanmaya başladı. İşler daha da kötüye gidebilecek bir durumdayken imdatlarına fikstür avantaji yetişti. Arka arkaya oynadikları Bayern Munich , Darüşşafaka , Maccabi ve Khimki maçlarının tamamını kazanıp içine girmeleri olası kaostan kolayca çıktılar.

 

CSKA sonrasında oynayacakları ilk ciddi rakip olan Zalgiris deplasmanında ise aslında kimse Barcelona’dan bir galibiyet beklemiyordu. Ancak 4 çeyrek boyunca oyuna hükmedip pota altını çok iyi savunan Barcelona , normalde yayın gerisinden bu maça kadar maç başına 13,5 üç sayılık atış deneyen Zalgiris’i tam 22 atış denemeye mecbur bırakıp gayet rahat bir maç götürmüştü  taa ki karşılaşmanın bitimine 5 dk kalana kadar. O sırada skor tabelasında 59-72 yazıyordu ve tüm Zalgirislilerin maçtan ümidini kesmek üzereydi. O andan sonra başka bir maç oynanmaya başladı. Tamamen kilitlenmiş ne yaptığını bilmeyen bir Barcelona vardı parkede. Oyuncular tamamen şaşkınken koç Pesic’te bir türlü 17-4 biten seriyi durduramıyordu. Rakibini yakalayıp son hücumda topu eline alan Zalgiris bulduğu uygun şutu değerlendiremeyince maç uzatmaya gitti ve kendine gelen Barcelona uzatma döneminde maçı tekrar lehine çevirmeyi bildi.

 

Ardından oynadıkları Panathinaikos deplasmanında Pesic’in çok kötü gününde olan Singleton ısrarı ile çok basit hatalar yapıp maçı kaybettiler. Son olarak kendi evinde konuk ettikleri bir başka formda ekip Milan’ı da yine son çeyreğine 20 sayı farkla önde girip 10 sayı farkla yenmeyi başardılar.

İspanya Liginde ise 10 maçta 9 galibiyet ile lider durumdalar. Sadece deplasmanda Fuenlabrada’ya yenilen Barcelona son hafta kendi sahasında oynadığı karşılaşmada ezeli rakibi Real Madrid’i de Llull’un yokluğunda 69 sayıda tutup 17 sayı farkla yenmeyi başardılar.

 

Pesic, senelerdir yaptığı gibi hiç esnetmediği kendi doğruları ile takımını yönetiyor. 25 dakikanın üzerinde süre alan bir oyuncu bile yok tamamen dengeli dağıtılmış sürelerle rotasyon yapıyor. O gün kim formda kim değil çok da önemli değil. Onun için ana rotasyondaki Heurtel, Pangos, Kuric, Claver, Singleton ve Tomic genelde 20 dk üzeri süre alıyor. Oyun kurucularda Heurtel ve Pangos süreli paylaşırken, 2 numarada Kuric’i Blazic ve Ribas ile yedekliyor. 3 numarada aslen 4 numara olan Claver ilk tercihi iken onu Hanga ile tamamlıyor. 4 ve 5 numaralardaki Singleton&Tomic ikilisini, Oriola, Seraphin, Smits ve Pustovyi ile destekliyor.

Şimdi biraz kendi sahalarında oynadıkları maçlar özelinde Barcelona basketboluna bakalım.  Genelde savunmada topa baskı ve pota altını korumak üzerine bir stratejileri var. Rakiplerini 2 sayılık atışlarda %48 de tutmaları da daha gömülü savunma yapmalarından kaynaklanıyor ki bu istatistik en iyi 4.takım durumundalar. Üç sayılık atışlarda ise rakipleri biraz daha rahat : %41,3 ile atıyorlar.

Sadece iyi savunma yapmakla kalmayıp ribaundları da topluyorlar. Toplam ribaundlarda 40,3 ortalama ile ligin en iyisi onlar. Aynı zamanda rakiplerine sadece 24,7 ribaund vererek yine en iyi takım durumundalar. Tüm bunların sonucunda maç başına 70,3 sayı ile en az sayı yiyen takımlar. Tekrar belirtiyorum bu verdiklerim sadece kendi sahalarında oynadıkları maçların istatistikleri.

Bu maçlarda olumsuz öne çıkan tek özellikleri rakiplerinin 9 top çalma yapmalarına izin veriyor olmaları. Bu konu üzerine gitmek lazım mutlaka.

Pangos transfer edildikten sonra takımın birinci point guard’ı o olur diye düşünmüştük. Pek de öyle olmadı, istkirarsız ve dengesiz Heurtel şu Pesic’in birinci opsiyonu. 10,6 sayı 5,7 asist ile istatistik olarak bunu karşılıyor gibi görünüyor Heurtel. Onun savunmadaki büyük açıklarını takım savunması ile kapatıyor Pesic. Ancak hala karar anlarındaki gereksiz tercihleri ile takımına zarar vermeye devam etmesine bir çözüm bulabilmiş değil. Diğer yandan Saras’ın ona Zalgiris’de verdiği özgürlük ve liderliği bulamayan Pangos eski takımındaki performansından hala uzakta. Geçen sene de çok yüksek yüzdeyle atmadığı 3 sayılık atışlarda bu sene felaket durumda, şu ana kadar 23 deneme yapıp sadece 4 isabet buldu ve %17,4 de kaldı.

 

Takım üzerinde yaptığı en büyük etki Navarro emekli olduktan sonra Tomic’i takım kaptanlığına getirip eski formuna kavuşturması oldu. Sene başından beri harika bir performans sergileyen Tomic 13,2 sayı ve 5 ribuand ile takımın hem en skoreri hem de ribaund lideri. Onun sadece rakamlarına bakarsak oyun içindeki etkisini küçümsemiş oluruz. Sahayı yukardan görüyor da olması ve harika oyun bilgisi ile Barcelona hücumlarının önemli parçalarından biri olan topsuz koşuları çok iyi bulması çok önemli bir etki yaratıyor.

 

Yukarıda bahsettiğim gibi gerçekte 4 numara olana Victor Claver’i 3 numarada kullanıyor Pesic. Bu aslında bizim için problem yaratabilir. Kalinic’in genelde kendinden fiziksel olarak daha zayıf oyunculara karşı sırtı dönük oyunlardan oldukça fazla hücum opsiyonu yaratıyoruz. Karşısında Claver varken bu pek mümkün olmayacaktır.

Kuric oldukça formda. Her türlü şut atabilen ve yüksek yüzdeyle (%49) üçlük kullanan bir şutör. Bazen “bu da atılır mı” denilen şutları atıyor ve hatta isabeti buluyor. Savunmada mutlaka dikka etmemiz lazım.

 

Bireysel olarak baktığında (Heurtel, Tomic, Seraphin, Kuric gibi ) çok da iyi savunmacı olmayan oyunculardan kurulu olmasına rağmen takım savunmasını çok iyi yapıyorlar. Kostas üzerinde büyük ihtimalle Hanga ve Blazic ile baskı kurmayı denemeleri yüksek ihtimal. Ribaundlardaki iki çember altında da etkin olmaları çok tempolu ve pozisyon sayısını arttıran bir basketbol oynamamalarına rağmen genelde rakiplerinden daha çok top kullanıyor.

Palau  Blaugrana’da oynanan son 3 maçı biz kazanmıştık. Ancak bu maçın çok zor geçecek ve ev sahibi ekibin bu maça favori çıkıyor. Yine de bu sezon oynadığı tüm zorlu maçlarda farklı bir şekilde kazanma yolunu bulan Fenerbahçe’nin bu akşam da kazanmak için bir yol bulabileceğini unutmamak lazım.

 

Üç sayılık atışlardaki yüzdemiz ve ribaundlardaki dağılım maçın kilit konuları olacaktır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir