Maçla ilgili yazacak o kadar çok şey var ki.
Bir taraftan takımın skor, ribaund, top çalma, blok, 2 sayı yüzdesi , serbest atış yüzdesi, verimlilik kategorilerinde lider, asist kategorisinde ikinci oyuncusu Vesely’nin olmaması.
Bir taraftan geçen hafta ezeli rakibine yenilip 6 maçta 3 mağlubiyet almış olması nedeniyle bu maça mutlak galibiyet parolası ile çıkmış Olympiacos.
Bir taraftan enerjisi yüksek, salonu doldurmuş iştahlı Yunan seyirci…
Karşılaşmaya Kostas, Melih, Kalinic, Melli ve Ahmet beşi ile başlayan Obradovic, maç öncesinde Vesely’i kadroya almayarak bu maçı savunmayla, yüksek mücadele ile ve oyuncularının karakterleri ile kazanacağını net bir şekilde ifade etti. Gerçekten de maçın tamamı bu şekilde geçti. Her top için, her ribaund için inanılmaz bir mücadele vardı sahada.
Maç öncesinde işin taktik tahtasına baktığımızda maçın ya kısalar arasında geçeceği ya da uzunlar arasında geçeceği düşünülüyordu. Goss-Spanoulis ikilisinin , Strelnieks’in de sakatlıktan çıkıp sahada olmasıyla Olympiacos kısalarının Fenerbahçe kısalarına üstünlük sağlayacağını düşünen çok kişi vardı.
Diğer taraftan Vesely’nin yokluğunda, Oly uzunlarının bizim uzunlarımızı denize dökeceği, formsuz Melli’nin, basit hatalar yapan Ahmet’in ve hala savunmada büyük açıklar veren Lauvergne’in direnemeyeceğini düşünen de çoktu.
Zorlu deplasmandan Fererbahçe’nin galibiyet çıkaracağını düşünenlerin de sayısı maalesef çok azdı.
Ancak tabii bu takımın birbirine ne kadar bağlı, kenetlenmiş bir takım olduğunu, ve bazen tekniğin taktiğin yeterli olmayıp yüreklerin kazanacağını unutmuştu bunları düşünenler.
Maç önü beklentilerin neredeyse hiçbiri gerçekleşmedi.
Ne kısaları kısalarımızı denize dökebildi, ne uzunları uzunlarımızı. Aslında maçın kilit anlarında çoğu zaman da kısalar ve uzunlar değildi ön planda olan, 3 numaralardı. Kalinic ve Papanikolaou arasında büyük bir düello vardı. İkisi de harika oynadı.
Maçı Fenerbahçe’nin takım ruhu kazandı. Bir çok kahramanı ile takım olarak kazandı Fenerbahçe.
Kostas. İstatistik kağıdına baktığında veya maçın son anlarını izlediğinizde bu maçı alan kişi olarak Kostas’ın adını yazabilirsiniz. Haksız sayılmazsınız. Harika bir maç çıkardı Kostas. Hiçbir rakibine geçilmedi, hiçbirine yenilmedi, takım organizasyonunda, skorda, savunmada harika oynadı. Tüm bunların üstüne bu sene sinyallerini verdiği “Bu takımın lideri benim” mesajının altını o kadar kalın çizdi ki hiçbir soru işaretine yer kalmadı. Teşekkürler Kostas, eline yüreğine sağlık.
Kalinic. Neler söylendi bu arkadaşımızla ilgili ilk geldiği zamanlar. Sonra yavaş yavaş yıktı hepsini sağolsun. Büyük maçların veya Playoff zamanlarının adamı oldu önce Ama bu sezona bir başka başladı. Takımın artık sadece savunmasında ön plana çıkan bir oyuncu değil artık o, aynı zamanda önemli bir skor opsiyonu. Dün de yine harika oynadı. Genelde fizik olarak kendinden daha zayıf oyuncularla oynarken dün karşısında taş gibi 3 numaralar vardı. Buna rağmen hiç geri adım atmadı. Her şeyi yaptı, her şeyi. Teşekkürler Kalina, eline yüreğine sağlık.
Melli. Sezon başından beri ona bir şeyler oldu. Bildiğimiz , alıştığımız Melli’den eser yok. Şutun girmez, pasın gitmez tamam da bizim bildiğimiz Melli sadece bunlarla değil daha bir çok konuda katkısıyla oynar. Pek göremedik, yavaştan eleştirmeye de başladık ama dün Vesely’nin olmaması en çok onu etkilemiş sanırım. İnanılmaz bir Melli vardı sahada. Sırtı dönük oyunların uzmanı Printezis karşısında inanılmaz oynadı. Neredeyse hiç yenilmedi. Ribaundları aldı. Blok yaptı, üçlük attı, yüreğini koydu. Teşekkürler Melli, eline yüreğine sağlık.
Melih. Kaptan çoğu zaman eleştirilir, bir türlü kendini geliştiremiyor diye. Lütfen dünkü maçı izlemeyen varsa izlesin, izleyenler bir kez daha izlesin. Melih’in savunmada neler yaptığını, hücumda sadece ayakları sabitken şut atıyor diye eleştirilen Melih’in perdeden çıkıp attığı şutları, dripling üzerinden attığı şutları, kendine pozisyon yaratıp attığı şutları, el üzerinden attığı şutları, hem de bunları en kritik yerlerde attığını herkes izlesin. Guduric’in neredeyse hiç oynamadığı akşamda yüksek performansı ile nasıl sahada kaldığını herkes görsün. Teşekkürler kaptan, eline yüreğine sağlık.
Ahmet. Tüm Fenerbahçeliler sever Ahmet’i. Çabasından, mücadelesinden ötürü, iyi niyetinden ötürü seveni çoktur. Yine istatistik kağıdına bakanlar derler ki Ahmet ne yaptı dün. Ne yapmadı ki?Bakmayın siz aldığı ribaundlara, asıl aldırmadıklarına bakın. Her topta nasıl mücadele ettiğine iyi bakın, savunmada ne kadar açık kapattığına bakın. Ne kısalara ne uzunlara asla geçilmediğine bakın. Teşekkürler Ahmet, eline yüreğine sağlık.
Bobby. İlk yarı hiç süre almadı. Kenarda çokça Green ile sohbet ederken ekranlara yansıdı. Sonra 3. çeyrekte oyuna girdi. Kimse Bobby’nin yüreği hakkında en ufak bir şüphe duymaz. Aynı zamanda onun sokaktan gelen biri olarak bazen olayları nasıl kişiselleştirdiğini de çok kimse bilir. Dün girdi oyuna, yaptı yapacağını. Lütfen yine sadece görünenlere bakmayın, Spanoulis’i nasıl raydan çıkardığına da bakın. Takım sıkıştığında potaya nasıl gittiğine bakın, savunmada nasıl aktif olduğuna bakın. Yüz yaşına da gelse bu adam bunları hep yapacak. Teşekkürler Bobby, eline yüreğine sağlık.
Ben hiçbirini birbirinden ayıramam dün akşam için. Hepsi kahramandı. Tüm takım kahramandı dün ama bu kahramanlara kahraman olma şansını veren Obradovic’ti. Maç öncesinde Vesely’i oğluyla bırakması da ikinci yarıda hiç mola almaması da. Evet bu kadar yakın geçen bir maçta Obradovic oyuncularını bir kere bile yanına çağırmadı ikinci yarıda çünkü onun istediği zaten olmuştu. Takım inanılmaz mücadele ediyordu. O da kenardan bunu gururla izliyordu. En az müdahale ettiği maçlardan birini oynadı Obradovic. Çünkü zaten yıllardın temellerini attığı takım karakteri kendini gösteriyordu. Herkes takım için ve Vesely için oynuyordu. Teşekkürler Obradovic iyi ki varsın iyi ki bize bunları öğretiyorsun.
Mutlu uyudum dün gece maçtan sonra. Mutlu uyandım sabah yine. Çok mutluyum, bu takım beni mutlu ediyor. Gururlandırıyor.
