Sezona bu seneki Final 4’un ev sahipliğini yapacak olmanın da verdiği iştahla başlayan Baskonia ilk maçında deplasmanda Zalgiris Kaunas’ı yenince bir çok kişi tarafından F4 için önemli bir aday olarak değerlendirilmeye başlamıştı.
Ancak devamında gelen 3 maçta ki birini kendi sahasında oynadığı Olympiacos diğeri de göreceli olarak zayıf bir rakip olarak görünen Bayern Munich olmak üzere hiç galibiyet alamadan ayrılınca takımdaki bazı defolar ortaya çıkmaya başladı.
Geçen hafta kendi sahasında karşılaştığı Darüşşafaka’yı yenmiş olsalar da yine de aynı sorunlar devam ediyor. Bu sorunların başında hücum organizasyonları geliyor. Takımın oyun kurucuları Jayson Granger, Marcelinho Huertas ve Luca Vildoza’nın, takım arkadaşlarına pozisyon hazırlamada çok yetersiz kaldıkları ortada. Üçünün toplam asist rakamı maç başına 8,8 , zaten takımın toplam asist rakamı da 17,8. Oyun kuruculardan bu konuda çok katkı alamayan Baskonia’nın şut yüzdeleri de haliyle çok düşük kalmış durumda. Hem iki sayılık ( %53 ) hem de üç sayılık ( %32) atışlarda 16 takım içinde en kötü 4-5 takım içindeler.
Aslında uzun rotasyonunda çok önemli oyunculara sahipler. Tornike Shengelia zaten tüm uzun forvertler için en iyi 3 oyuncudan biri. Bunun yanında geçen seneden beri büyük bir çıkış yakalayan Fransız pivot Vincent Poirier her geçen gün üzerine koymaya devam ediyor. Ayrıca hem hareketli oyunları hem de boy avantajları ile Voigtmann ve Diop da potansiyelli oyuncular. Eğer bu uzunları yeteri kadar besleyip değerlendirebilseler çok daha korkutucu bir takım olabilirler. Bunun aksine bu oyuncular genelde kendi ekmeğini kendileri çıkarıyorlar.
Takıma bu sene eklenen Hilliard ve Shields de henüz istenen seviyede destek olamadılar. Bu oyunculardan skor tarafında büyük katkı bekleyen koç Martinez beklediğini alabilmiş durumda değil.
Basketbol tarzı olarak bildiğimiz çizgiden sapmadılar. Aynı geçen sene gibi mümkün olduğu kadar savunma ribaundunu net alıp tempoyu arttırmaya çalışıyorlar. İkili oyunları çok iyi oynadıkları söylenemez daha önce de bahsettiğim gibi oyun kuruculardan bu konuda çok verim alamıyorlar.
Üçlük yüzdelerinin çok da iyi olmaması Fenerbahçe için bir avantaj gibi olsa da , 16 takım içinde rakibine en yüksek yüzdeyle üçlük attıran takım olmamız (%42,7) Baskonia’nın %32 olan ortalamasının bu maçta yukarıya taşıma ihtimalini arttırıyor.
Genelde hücum ribaundlarına çok girmiyor ve geri koşmayı tercih ediyorlar, bu da yine Fenerbahçe’nin sıkıntı yaşadığı kendi pota altındaki ribaund pozisyonları için Fenerbahçe’nin lehine bir sonuç doğurabilir.
Kostas’ın oyun kurucu pozisyonunda tek kalmış olmasına rağmen, genelde iyi hücum eden Fenerbahçe , çok formda olan Vesely ve Kalinic ile yine hücumda sıkıntı yaşamayacaktır. Ancak sezon başından beri henüz oturmayan savunma düzeni ve üçüncü çeyreklerde yaşanan tıkanıklık maçın bir anda rakibin eline geçmesine neden olabilir.
Son zamanlarda bir iki galibiyet almış olsak da Baskoina deplasmanları Fenerbahçe için hep çok zorlu geçmiştir. Bu maçın deplasmanda değil de İstanbulda olması durumunda maç ile ilgili sonuç yorumumun çok net Fenerbahçe kazanır şeklinde olurdu. Takım kadroları, oynanan basketbol bunu gösteriyor olsa da özellikle kendi salonlarında momentumu ele geçirdiklerinde tepeden yuvarlanan bir kar topu misali gittikçe coşan Baskonia , kendi sahasında her zaman ters bir takım olmuştur.
Uzunlarıyla üstünlük kuran tarafın galibiyete daha yakın olacağı bir karşılaşma olması yüksek ihtimal. Bu haftayla başlayacak zorlu fiktstür içinde alınacak bir galibiyet Fenerbahçe’nin bir sonraki haftaya daha güvende girmesini sağlayacaktır.
Sakatlık olmayan ve hakemlerin etki etmediği bir karşılaşma olması umuduyla, herkese iyi seyirler.