EuroLeague ’18-’19 sezonunun başlamasına sayılı günler kala 4 yazarımızın 16 takımı sizler için değerlendirdiği serinin üçüncü bölümündeyiz. Önceki bölümleri bu bağlantılardan (EuroLeague ’18-’19 sezon öncesi değerlendirmesi ve EuroLeague ’18-’19 sezon öncesi değerlendirmesi (2. bölüm)) okuyabilirsiniz.
Zalgiris Kaunas
Yazar: Okan BAYTIN
Gidenler | Gelenler |
Vasilije Micic | Thomas Walkup |
Axel Toupane | Leo Westermann |
Kevin Pangos | Donatas Sabeckis |
Beno Udrih | Nate Wolters |
Gytis Masiulis | Marius Grigonis |
Paulius Valinskas | Martinas Geben |
Laurynas Birutis |
Geçen sene kimsenin beklemediği bir şekilde Final 4 yapan Zalgiris’te kadroda değişiklikler olması kaçınılmazdı. Takımın en önemli oyuncusu Kevin Pangos Barcelona’ya transfer olurken, Micic Efes’e, Toupane da Olympiacos’a gitti. Pangos zaten takımın lideriyken oyunu yönlendirmedeki en büyük yardımcısı Micic’in de takımdan ayrılması Jasikevicius’u yeni bir guard ikilisi bulmak zorunda bıraktı. İlk transferini, Beşiktaş’tan tanıdığımız Nate Wolters ile yapan Saras bunun ardından geçen sene ilk Avrupa deneyimini Almanya’da gerçekleştiren Thomas Walkup’ı kadroya dahil etti. Bu ikiliye bakıldığında aslında çok da riskli bir guard ikilisi gibi görünüyor ancak Saras’ın sihirli ellerinde adı sanı duyulmamış Kevin Pangos’un ve kariyeri bir türlü çıkışa geçemeyen Micic’in nerelere geldiğini görünce insan peşin hükümlü olmak istemiyor.
Yine de bu riski sanırım Saras da görüyor ki eski oyuncusu Leo Westermann’ı da bu rotasyona dahil etti. CSKA’da hem Serrod – De Colo ikilisinin dominantlığından hem de kendi sakatlıklarından bir türlü ön plana çıkamayan Westermann, ilk Zalgiris yılında yaşadığı çıkışı tekrar yaşamak için Saras’ın teklifini uçarak kabul etti.
Wolters&Walkup ikilisi oyunu kurup takımı yönetmekten çok kendi skorunu yaratan 1 numaralar. Aslında iki oyuncunun basketbol yetenekleri birbirine çok benziyor. Derilerinin rengine rağmen ikisinin de atletik özellikleri siyahi oyuncuları aratmayacak derecede yüksek. Hâttâ Walkup’ı sahada izlerken sanki 1 numara değil de 4 numara izliyormuş sanabilirsiniz. Üstelik boyu sadece 1.92 metre. Bu iki oyuncu da potaya korkusuzca gidebiliyor ve daha da iyisi bu potaya gidişlerinde savunmayı üzerlerine çekip boş oyuncuyu bulabiliyor. Walkup patlama gücü sayesinde hiç beklenmedik ribaundları ve blokları yapabiliyor. Bu ikiliyi Westermann gibi saha görüşü ve oyun zekası yüksek bir oyun kurucu ile destekleyerek çok sağlam bir kısa rotasyonu kurduklarını düşünüyorum.
İki numaraya Marius Grigonis eklemesi de oldukça ilginç. Yine Saras’ın bir bildiği vardır denilecek bir transfer. Genç takımlardayken geleceğin büyük yıldızı olarak nitelendirilip, Litvanya ekolünün yetiştirdiği önemli şutörlerden biri olması beklenen Grigonis bunu bir türlü yapamadı. Saras’ın yönetiminde farklı bir performans izleyebiliriz. Profil olarak biraz tanıtmak gerekirse en önemli özelliğinin dış şutlar olduğunu söyleyebiliriz. Milaknis’den farkı kendi şutunu yaratabiliyor olması. Dripling üzeri şutları ve şutuna çıkan savunmacısının altından geçip yüksek top tekniği ile potaya gidişleri oldukça etkili. Onun performansını gayet meraklı bir şekilde takip edeceğiz.
Üç numarada transferin gözde ismi Ulanovas yalnız kalmış görünüyor. Geçen senenin önemli oyuncularından Davies, White ve Ulanovas’ı kadroda tutmak için önemli bir bütçe ayırdılar ancak onları yedekleme konusunda kadronun sıkıntıları var. Jankunas ve Kavaliauskas da artık 34 yaşındalar ve performanslarını aynı seviyede sürdürmeleri zor. Üstelik Kavaliauskas’ın rolü zaten çok büyük değildi takımda. 4-5 rotasyonunu yine de döndürebilirler ancak 3 numaradaki sıkıntıyı bazen guardlar ile bazen de White ile kapatacaklarını düşünüyorum, tabii eğer yeni bir transfer yapmazlarsa.
Takımın en önemli kozu yine tabii ki Saras olacaktır. Bu sene de takımda kalarak hâlâ burada yapacakları olduğunu düşünüyor olmalı. Hem saha içi oynattığı oyun ile hem de kadrodaki oyuncuların performanslarını arttırması ile çok önemli bir koç olduğunu herkese gösterdi. Bu seneye de büyük takımların gölgesinde girecek olmalarına rağmen ben Playoff yapacaklarına kesin gözüyle bakıyorum. Ondan sonrası ise zor. Sıralamadaki yerleri ve Playoff rakipleri onların F4 şansını belirleyecek. Geçen sene Olympiacos’u nasıl sürpriz bir şekilde eledilerse bu sene de benzer bir senaryo yaparlarsa kimse şaşırmasın.
Anadolu Efes
Yazar: Can SÖNMEZ
Gidenler | Gelenler |
Erick McCollum | Adrien Moerman |
Toney Douglas | Rodrigue Beaubois |
Vladimir Stimac | James Anderson |
Metecan Birsen | |
Tibor Pleiss | |
Shane Larkin | |
Vasilije Micic | |
Sertaç Şanlı |
Sezona başlarken Anadolu Efes’e yakın kaynaklardan, koç Ergin Ataman’ın bu sene bütçe desteği aldığını öğrenmiştik. Bu sene transferler yapılırken hedef, oyuncu rotasyonunu genişletmekti. Bununla birlikte NBA’den yapılacak bir ya da iki transfer dahil kaliteyi yukarı çekmek amacı vardı. Evdeki hesap ne kadar çarşıya uydu bilinmez. Sonuç olarak Ataman kadronun tümüne yakın bir değişime gitti.
Pozisyon olarak oyunculara baktığımızda, Anadolu Efes guard tercihlerinde yine topu elinde seven oyunculara yöneldi. Larkin ve Beaubois kadroda varsa hızlı hücum yapacak, geçiş oyunlarını çok deneyecek bir takım kurulduğunu düşünebiliriz fakat bu iki oyuncunun eline topu verdiğinizde iki farklı oyun ortaya çıkabilir. Beaubois’nın topa baskısı, çalışkanlığı savunma tarafında tam katkı için yetmeyebilir. Ayrıca Beaubois sert savunmalara karşı çabuk yıpranıyor. Larkin özellikle hücumda büyük ölçüde katkı sağlayacaktır ancak onun da bazen takımı unutup kendi başına oynadığı maçları seyredebiliriz. Aslında bu iki oyuncu Ataman’ın yıllardır seyrettiğimiz oyun karakterine uygun basketbolcular. Ortaya çıkacak oyunu dengede tutabilecek oyuncu Micic gibi gözüküyor. Micic’in oyun kurma becerisi ve Simon’un yetenekleriyle bu pozisyonu dengeleyebilirler ve zaman zaman Doğuş’tan alacakları katkıyla da sayı olarak yeterli bir rotasyondan bahsedebiliriz. Bu konuda sıkıntı kimin ne kadar süre alacağı, bu saydığımız isimler içinde rotasyona giremeyenleri Ataman ne kadar mutlu edecek göreceğiz. Önceki yıllara baktığımızda koçun bu konuda sıkıntı yaşadığını, birkaç adama rol verip diğerlerini sezonun ilerleyen döneminde formda ve güleryüzle tutamadığını gördük. Alınan oyuncuların karakterleri aynı sinyalleri veriyor.
Kısa forvet pozisyonunda James Anderson önde gözüküyor. Birkan ve Metecan Euroleagu’de çok az süre alacaklardır. Uzun forvet pozisyonunda Moerman’ın savunma sertliğini istikrarlı olarak yakalaması zor. Efes seyircisi tarafından sevilen bir isim olan Motum geçtiğimiz sezon uzun süre ana rolde olmadı. Bu sene etrafındaki yeni guard rotasyonu ile neler yapacağı önemli.
Efes en doğru kararı Dunston’ı elinde tutmakla aldı. Diğer uzun tercihleri Pleiss ve Sertaç konusunda ise bazı soru işaretleri var. Pleiss ile ribaund istatistikleri kağıt üzerinde dolabilir ancak bu arada savunmada aksayacağı su götürmez bir gerçek. Ergin Ataman’ın Pleiss’ı tekrar bir takımına alması en ilginç transfer kararı oldu. Sertaç çalışkan bir oyuncu. Oyununu oldukça geliştirdi. koç Ufuk Sarıca ona milli takımda da çok önemli roller verdi. Euroleague’de sezon başı maçları Sertaç için kritik olacak. Her ne kadar bugüne kadar tecrübe edinmiş olsa da çıkacağı yeni arenada kendini yeniden ifade etmeye ihtiyaç duyacaktır.
Anadolu Efes’in hedefi koçun ifadesine göre Euroleague kupası. Kulüp tarihi itibariyle bunun telaffuz edilmesi normal ancak ilk sekiz için beşten fazla kuvvetli aday var. İlk sekiz içinde alınabilecek bir-iki takımlık yer için dört beş takım mücadele verecek. İstikrar yakalayamazsa Playoff dahi gerçekleşmeyebilir. Ergin Ataman bu takıma savunma yaptırabilir ama oyuncular savunma için ne kadar istekli ve istikrarlı olur? Bu rotasyon koçun elinde ne kadar verimli olur? 8 oyuncunun geldiği takımın, adaptasyon döneminde özellikle iç sahada galibiyetlere ihtiyacı olacak.
Khimki
Yazar: Furkan ZENGİN
Gidenler | Gelenler |
James Anderson | Dee Bost |
Marko Todorovic | Tony Crocker |
Ruslan Pataev | Casey Prather |
Tom Robinson | Jordan Mickey |
Petr Gurbanov |
Khimki takımı geçen yıl yakaladıkları Playoff başarısını bu sene de tekrar etmek için kadroda ciddi bir revizyona gitti. En önemli değişikliği kısa rotasyonuna yapan Khimki, James Anderson gibi sayı potansiyeli yüksek ama takım oyununa uzak isimle yolu ayırdı. Bartzokas en sonunda takıma bir tane Shved yeter onun etrafına, onu tamamlayacak parçalar koyalım demiş anlaşılan. Shved, Markovic ve Jenkins üçlüsünün yanına daha önce ülkemizde Trabzon forması giyen, geçen seneye Zalgiris’de başlayıp SIG Strasbourg’da Fransa Kupası kazanarak bitiren Dee Bost’u koydular. Boost’tan beklenti sayıdan ziyade topu yönlendirip asistleri ile takıma katkı vermesi şeklinde. Tabii bunun için öncelikle Shved ve Markovic’den hâttâ Jenkins’den kendisine fırsat kalması gerekiyor. İşin skor katkısı yönünde ise asıl beklenti geçtiğimiz yıl Tofaş’da iyi bir sezon geçiren Tony Crocker üzerinde olacak. Crocker iyi bir şutör ancak aşırı sert EL savunmaları karşısında uzun maratonda nasıl bir performans verecek göreceğiz. Khimki, Avrupa deneyimi pek olmayan Casey Prather’ı, geçen sene basketbolunu bir seviye üste çıkaran Egor Vialtsev’in yanına alarak kısa rotasyonunu tamamladı. Uzun rotasyonunda ise Khimki’nin takviyelerinden çok elinde tutmayı başarabildiği Anthony Gill ve Malcolm Thomas ikilisi dikkat çekiyor. Geçen senenin büyük çoğunluğunda birlikte oynayan ikiliye Thomas Robinson destek veriyordu. Geçen yıl Euroleague’in en çok hücum ribaundu alan takımı olan Khimki bu ünvanı bırakmamak için Robinson’un boşluğunu bir başka NBA patentli isim olan Jordan Mickey ile doldurdu. Mickey iyi bir ribaundcu olduğu kadar iyi bir blokçu aynı zamanda. Uzun rotasyonuna eklenen diğer iki isim takım kaptanı Sergey Monya ve bir dönem Khimki forması da giymiş olan Petr Gubanov. Monya tecrübesi ile özellikle Euroleague’de Khimki için çok önemli bir isim olacaktır. Gubanov ise Euroleague’den ziyade daha çok VTB ligi için yapılmış bir takviye gibi duruyor.
Bartzokas aslında savunmayı seven bir koç ama elde Shved, Markovic ve Jenkins gibi kısalar olunca oyun planını da ona göre kuruyor. Geçen yıl en çok hücum ribaundu alan takım olmuşlardı. Bu sene de özellikle ikinci şansları bol bol bulabilecekleri bir kadro yapıları var. Geçen seneye göre biraz daha nitelikli bir kadroları var. Her şey yolunda gider, Shved sezonun bir bölümü delirip takım yerine kendine oynamazsa bu sene de Playoff için iddialı olduklarını düşünüyorum. Kağıt üzerindeki kadroya göre tahminim sezonu 7-10 arası bir yerde bitirmeleri yönünde…
Maccabi FOX
Yazar: Jacko NAMET
Gidenler | Gelenler |
Pierre Jackson | Jeremy Pargo |
Art Parakhouski | Scottie Wilbekin |
DeShaun Thomas | Angelo Caloiaro |
Karam Mashour | Johnny O’Bryant |
Norris Cole | Tarick Black |
Jonah Bolden | Kendrick Ray |
Itay Segev | Nimrod Levi |
7 gelen, 7 giden ile Maccabi transfer piyasasının yine en aktif takımlarından biri oldu. Yılların F4 gediklisi takım uzun zamandır bırakın F4, Playoff’da bile boy göstermiyor ve taraftarların sabrı taşmak üzere. Senelerdir harcanan dehşet paralar ile bir türlü gelmeyen başarı Israil ekibinde büyük bir stres kaynağı. Aldıkları oyunculara bakılınca Scottie Wilbekin’i ne ara, nasıl kaptıklarını anlamak çok zor. TR pasaportu da almışken Türk ekiplerinin elinden almış olmaları büyük başarı. Tekrar takıma dönen Pargo da bir süper yıldız ama bakalım sahada bu ikili topu nasıl paylaşacak. Sanki maç içinde top kimde duracak diye kavga etme ihtimalleri bile olan iki oyuncu. Tarick Black ve Johnny O’Bryant’ın performansları bu seneki gidişatlarını belli edecek. Bu iki oyuncudan gelecek özellikle savunma tandanslı oyunlar Maccabi’yi bir üst seviyeye çıkartabilir. Özellikle O’Bryant müthiş bir potansiyeli olan ama oyun disiplini çok da yüksek olmayan bir oyuncu. 2,06 boyundaki forvet hem şut atabilen hem sırtı dönük oynayabilen bir oyuncu, disipline olursa Euroleague için çok değerli bir oyuncu olabilir. Tarick Black ise büyük değer. 27 yaşında ve biraz undersize bir oyuncu olmasına rağmen pota altında hareketli ve oyun bilgisi yüksek. Ayrıca mücadeleci ve savunma yapmayı seviyor. Hele ki blok peşinde koşmaya bayılıyor ama her blok sever uzun gibi blok sevdası kolay elimine edilmesine sebep oluyor. Kariyerinde 220 NBA maçı olan Black’in Avrupa semalarına gelmesi bence çok ilginç oldu ve hepimize keyifli bir basketbol seyrettireceğine eminim. Yine bu sene kadrolarına katılan Caloiaro’yu Türkiye liginden hatırlıyoruz, görev adamı olan Caloiaro, Maccabi için şapkadan tavşan çıkaran adam rolünde olabilir. Ayrıca yine kadroya bu sene katılan Kendrick Ray için de olumlu düşüncelerim olsa da henüz ilk Euroleague deneyimi olacağı için olumlu ya da olumsuz yorumdan kaçıyorum. Ayrıca takımın geçen yılki en kuvvetli oyuncusu olan DeAndre Kane’i kadroda tutmayı başarmış olmaları da takımın savunması adına çok iyi bir hamle. Ve büyük yetenek Yovel Zoosman’ı bu sene dikkatle izlemenizi tavsiye ederim, 20 yaşındaki genç bu senenin patlama yapmaya en büyük adaylarından birisi.
Maccabi her sene olduğu gibi bu sene de kağıt üzerinde çok iyi bir kadro kurdu fakat koç Neven Spahija’nın bu kadroyu nasıl yöneteceği çok kilit. Koç bir türlü savunmasını oturtamadı geçen yıllarda ama bu sene kurulan kadro buna daha müsait. Eğerki ilk 9 haftayı az hasarla atlatırlarsa; (Pana (D), CSKA(E), Buducnost(D), Oly(D), Barca(D), Real(E), Canaria(D), Efes(D), Fenerbahçe(E)) bu zor virajdan 5-6 galibiyet ile çıkmayı başarırlarsa o zaman gözlerini tekrar F4’e dikebilirler, aksi durumda olacak üst üste başarısızlıklar ise Spahiia’yı koltuğundan edebilir. Kendi sahalarında yıllardır kapalı gişe oynayan Maccabi’yi evinde yenmek bu sene her seneden daha da zor olacak fakat Koç Spahijia’yı çok zorlu bir başlangıç bekliyor. Sezon tahminim 5.-10. sıra arası bitirecekleri yönünde.