Eski basketbolcu ekranda SSCB – Yugoslavya arasında oynanan eski bir maçı seyretmektedir. Yıllar önce olmasına rağmen, oynanan oyun oldukça planlıdır, oyuncuların fizik durumları çok iyidir. Günümüz basketboluna uyum sağlayabilecek kadar kuvvetli olduklarını görür ve ifade eder . Bir çok önemli maç oynamış olmasına rağmen yukarıdaki yorumu yapan eski basketbolcu Volkov’un aklında kalan maç 1992 yılındaki Hırvatistan ile Rusya Federasyonu arasındaki bir sayıyla kaybettikleri maçtır. Oysa, o yıl bağımsızlığını kazanan Litvanya’ya üçüncülüğü vermişler, madalya alamamışlardır. Rüya takımın konuşulduğu, dağılan birliğin konuşulduğu oyunlarda Hırvatistan maçı Volkov’un turnuvadaki en başarılı maçıdır. Bu maçın hatırlanma sebebi bizi Volkov’un en önemli özelliği ile ilgili ipucuna götürür. Elinde çoklu kırık varken, ağrı kesicisiz çay bardağını dahi kaldıramazken, tedavisini yarıda kesip milli takıma koşacak kadar basketbolu seven Volkov, iyi oyun için elinden gelen her şeyi sahaya veren oyunculardandı.
Aleksander, bizlere Petrovic, Marciulionis, Sabonis gibi ünlü basketbolcuları hediye eden 1964 yılında dünyaya geldi. Basketbol sevdalısı mühendis bir ailenin çocuğu olan Aleksander çocukluğunu ve ilk gençliğini Chernigov’da geçirdi.Chernigov’daki her çocuk gibi, futbol, hokey ve boks oynayarak büyürken 9 yaşına geldiğinde bir futbol maçında iri cüssesi ile farkedildi. Koç Alla Vergun onu seçecek ve basketbola yönlendirecekti. Aleksander, hayatı boyunca iki kişiye minnet duydu babası ve koç Vergun. Babası basketbola başlayan oğluna hemen bir pota yapıp çalışmalarını kolaylaştırmıştı. Zaman ilerledikçe uzun boyu, gücü, agresifliği, gururu ve başarıya açlığı ile soyadının hakkını vermeye başladı. Volk = volf = kurt. Evet, Volkov bir kurt gibiydi. 2.06 boyu ve 105 kilo ağırlığına rağmen, dışarıdan oynayabilmesi, tahmin edilmesi zor pasları, defans yapma kabiliyeti onu özel bir oyuncu yaptı. On yedi yaşındayken Kiev’de ilk profesyonel takımında takım liderlerinden biri oldu. Uzak şutunun olması, birden dörde her pozisyonu oynayabilmesi sayesinde milli takım kapısını aralayan genç basketbolcu, ilk uluslar arası deneyimini 1983’de Mallorca’daki gençler dünya şampiyonasında yaşadı.
Erken yaşlarda deneyimini artıran Volkov , gelecekte basketbolu nasıl oynayacağının kararını, yirmi yaşındayken vermişti. Önce savunma yapılmalı, olabilecek en fazla sayıda hücum edilmeli ribaund kovalanmalıydı. 1986’ya kadar ulusal ligde şampiyonluk yaşayamadı Volkov. Sovyetler Birliği milli takımında, tıpkı yerel ligde olduğu gibi Litvanyalılar’ın ağırlığı vardı. Buna rağmen milli takımda, ilk beşte kendine yer buldu. Yerel ligde başarı gelmese de milli takımla birlikte başarıdan başarıya koşmaya başladı.1985’de Eurobasket altın madalyası ile toplanmaya başlayan ödüller, 86’da dünya ikinciliği, 87’de Avrupa ikinciliği, 88’de Olimpiyat şampiyonluğu, 89’da Avrupa üçüncülüğü, 90’da Dünya ikinciliği ile devam etti. 1991’de FIBA’nın 50 Greatest Players listesine adını yazdırdı. Genç yaşta başlayan serüven, Volkov’u, seksenlerin sonunda NBA’e giden bir kaç Avrupalı’dan biri yapacaktı.
1985’deki şampiyona yetişkinlerde boy gösterdiği ilk turnuvaydı ve ilk beşte başladığı bir çok maçta göz önüne çıkıyordu. 1986’da rakiplerini en az 30 farkla yenip gövde gösterisi ile grup maçlarını tamamlayan ve yarı finalde Yugoslavya’yı da yenen takımda önemli pay sahiplerinden biriydi. Finalde Arjantin’e kaybetmişlerdi ancak SSCB 1287 sayı ile turnuvayı tamamlarken ABD’nin 1038 sayısını geçmişlerdi. Sayıların 111’i Volkov’dan gelmişti.Gelen başarılar sonrasında Selikhov yönetimindeki CSKA’ya transfer yapan Volkov, Sabonis’li Zalgiris’i geçerek lig şampiyonu olurken ilk yerel başarısını elde etti. 1988’de tekrar Kiev’e dönen Volkov, Olimpiyat’a müthiş bir hazırlık yapan milli takımda yine yerini almıştı. Atlanta koçu Fratello ve koç Gomelsky’nin yakınlığı, Gorbacov’un girişimleri ile NBA oyuncuları ile kamp yapma şansı yakalayan oyuncuların ufku açılmıştı ve çekingenliklerini üzerlerinden atmışlardı. 1972’den sonra ilk defa 1988 Yaz Olimpiyat Oyunlarında karşılaşan iki takımdan galip gelmeyi başaran Sovyetler Birliği oldu. Turnuvanın en iyilerinden biri Volkov’du. İlk profesyonel olduğu takım olan Kiev’e 1989 da tarihinin ilk ve tek şampiyonluğunu kazandıran Volkov, yolunu NBA’e çevirdi ve Atlanta ile kontrat imzaladı. Divac, Petrovic, Paspalj gibi NBA şansı yakalayan az sayıda Avrupalı’dan biri oldu.
İlk sezonunda takımının en başarılı uzak mesafe şutörü oldu.İkinci sezonunda 27’sinde ilk beş çıktığı 77 maç oynadı.NBA kariyerinde toplam 149 maçta ortalama 19.7 dakika alarak 8.6 sayı 3.4 ribaund ortalamalarına ulaştı. NBA’in ağır temposunda şanssız sakatlıklarla boğuşmasına rağmen geri adım atmadı. Ciddi sakatlığının tedavisi tamamlanmadan katıldığı 1990 dünya kupasında toplamda 55 ribaund ve 141 sayılık bir performans gösterdi.Amerika yıllarında İki ciddi operasyon ve uzun bir tedavi dönemi yaşamasına rağmen en iyi elli basketbolcu arasına girdi. Panasonic’in sponsorluğunda Calabria Volkov’a iyi bir transfer teklifi yaptı ve oyuncu Avrupa’ya döndü. Bu kez diz sakatlığı Calabria’da süre almasını engelledi. Takip eden yıl Panathinaikos’a transfer oldu. Euroleage üçüncüsü olan takımın bir parçası olmayı başardı. Ezeli rakip Olympiacos rakibinin silahını, Volkov’u transfer etti ve Yunanistan şampiyonu olurlarken Avrupa’da final oynadılar. Madrid’le oynadıkları final maçı Volkov adına talihsiz bir sonu hazırlıyordu. Omurundan ciddi bir yaralanma alan Volkov , günler boyu acılar çekti. Dr.Salarov’un tedavisi ile ancak hareket etmeyi başarabilen Aleksander uzun bir fizyoterapi süreciyle sağlığına kavuştu. Sağlık durumu üst düzey basketbol oynamasına el vermeyeceğinden basketbolu bıraktı. 1999 yeni bir başlangıç noktasıydı ve uzun süredir düşlediği rüyasını gerçekleştirdi. Volkov, bir basketbol kulübü kurdu ve başkanı oldu.Kurduğu Kyiv takımının bazı maçlarında az süreler alarak basketbol özlemini bir nebze giderdi. BC Kyiv, on yıl içinde defalarca Ukrayna şampiyonluğunu kazandı, kupalar aldı. Politikaya atılan Volkov bugün ülkesinin adı bilinen politikacılarındandır.
1986 yılında dünya şampiyonasında grubunu domine etmiş ve yarı finale çıkmış, Sabonis, Kurtinaitis, Chomicius gibi çok iyi oyunculardan kurulu SSCB, Petrovic, Vrankovic, Divac’lı kadrosuyla gösterişli Yugoslavya ile eşleşmişti. Yugoslavya turnuvanın en parlak sonuçlarını almış SSCB karşısında son dakikaya 9 sayı önde girmişti. Unutulmaz maçın, unutulmaz son dakikasında savunmada devleşen Sovyet oyuncular, Yugoslavya’nın topu kullanmasına izin vermeyerek peş peşe 3 üç sayılık isabet bulmuşlar ve uzatmaya götürdükleri maçı kazanarak finale çıkmışlardı. Yıllarca benzeri tekrarlanmayan bu maçın kahramanlarından biri de tıpkı maçın sonu gibi belleklerde iz bıraktı.Basketbol için yaratılmış fiziği, inatçı savunması, kilit açan şutları, sürpriz pasları ile Aleksander Volkov basketbol tarihinde yerini aldı.