Seksenli yılların sonu, doksanlı yılların başı, o dönemde TV karşısında milli maçları izlerken, Yugoslavya ve Sovyetler Birliği önderliğinde dev Amerikalılar’a kafa tutan Avrupalı beyazlarla beraber heyecanlanırdık. Aynı dönemde siyasal gelişmeler de baş gösteriyordu. Avrupa kıtasında değişim rüzgarları esiyordu. Özgürlükçü söylemler, Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar varacaktı. Avrupa basketbolunun iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladığı yıllarda bu değişim bağımsızlığına yeni kavuşan ülkelerde sporu ulusallık boyutuna taşımıştı. 1988 yılında Seul Yaz Olimpiyat oyunlarında altın madalya kazanan Sovyetler Birliği basketbol takımında 4 Litvanyalı oyuncu, takımın çekirdeğini oluşturuyordu. İşte bu Litvanyalılar için 1992 Barcelona Yaz Olimpiyat oyunları unutulmaz olacaktı. Litvanya, Sovyet Birliği’nden ayrılan ilk ülke oldu. 50 sene sonra Barcelona, Litvanya için ilk özgür Olimpiyat oyunlarıydı. Basketbol açısından bu Olimpiyat oyunlarının bir başka heyecanı daha vardı. Profesyonel NBA oyuncularının Olimpiyat oyunlarında yer almaya başlamasıyla hepimizin dünyasına “Dream Team“ Rüya Takım kavramı girdi. Rüya takım rüya gibi bir turnuva geçirirken, diğer bir takım başka bir rüyanın peşinde koştu. Bu bir bağımsızlık ve özgürlük rüyasıydı. Ülke, ekonomisini yeni kurmaya çalışıyordu. Litvanya’nın olimpiyat oyunlarına katılacak parayı bulması bile şüpheliydi; katılım parasını bir müzik grubunun sponsorluğu ile temin etti. Ülke bayrağının sarılı, yeşilli, kırmızılı renklerinden oluşan konser tişörtü ile seyahat eden milli takımın o tişörtü bugün halen Litvanyalılar tarafından giyiliyor. Sovyet milli takımının dört Litvanyalısı Sabonis, Chomicius, Marciulanis ve Kurtinaitis, daha önce iz bırakanlarda hikayesini okuduğumuz Karnisovas’ı da aralarına katarak yazılan tarihin öncüleri oldular.
Madalya maçında sokakları boşaltan, TV karşısına maçtan saatler öncesinde geçen Litvanyalılar bu kez kendi kahramanlarını seyrediyordu. O takımın yıldızlarından Kurtinaitis bir önceki olimpiyat oyunlarında yarı finalde ABD potasına 28 sayı bırakmış, sonrasında Sovyet Milli takımı ile altın madalyaya ulaşmıştı. 1985’de Avrupa Şampiyonu, 1986’da Dünya ikincisi, 1989’da Avrupa üçüncüsü olan Sovyet milli takımının değişmez oyuncusu Kurtinaitis, Litvanya forması ile başarılarına devam etti. 1992’de gelen olimpiyat üçüncülüğünü 1996’da koruyan Litvanya, 1995’de Avrupa ikincisi olmuştu ve şutörü hep aynı adamdı. Litvanyalı ise mesafe tanımaz, her yerden şut sokar kavramını basketbolseverlerin beynine kazıyan adam Rimas Kurtinaitis 1960’da gözlerini açtığı dünyada basketbol için yaşadı. Hâlen aktif olarak koçluğa devam eden başarılı çalıştırıcı Avrupa basketbolunun iz bırakanlarından biri oldu.
Rimas’ın Litvanyası 1990’lardaki sükseli kadrosundaki bir çok oyuncuyu NBA’e gönderdi. Alışık olunan yolun tersine Avrupa’dan Amerika’ya gitmeye başlayan basketbolcular başarı elde ettikçe Avrupa’ya ilgi arttı. Rimas NBA heyecanını tadamadı. Ülke bağımsızlığa kavuşup serbest dolaşım elde ettiklerinde Kurtinaitis 30 yaşını bulmuştu. Ondan daha genç olan arkadaşları fırsat buldular ancak o, hayallerinin takımı Real Madrid ile yetindi. Her ne kadar Avrupa’da kalmış ve NBA transferi yapmamış olsa bile, Kurtinaitis NBA All Star’da yer alan ilk ve tek şampiyona dışı basketbolcu olarak adını NBA tarihine yazdı. Kuşkusuz bu davette Rimas’ın öldürücü şutları etkili olmuştu. Rimas akıl almaz şut yeteneği, gözü kara penetreleri ile görev aldığı her ekipte birinci sayı opsiyonu oldu. 1997’de tatsız Chalon macerasından sonra aktif basketbolculuğu bırakmak istese de her mesafeden isabetli şut atmasını sağlayan yeteneği onu oyunun içinde tuttu. 46 yaşına geldiğinde koçluğa çoktan başlamıştı ama çalıştırdığı Gala Baku takımında basketbol oynamaya devam etti.
Avustralya ulusal basketbol liginde oynayan ilk Avrupalı basketbolcu olan, CSKA, Zalgiris, Rytas gibi basketbol sporunun güzide kulüplerinde oynayan Kurtinaitis gençliğinde bir futbolsever olarak Real Madrid kulübüne sempati duyuyordu. Güçlü kulübün basketbol organizasyonuna da hayrandı. 1993’den 1995’e kadar hayran olduğu kulüpte oynama fırsatı yakaladı. En mutlu olduğum, oynamayı en sevdiğim yer dediği Madrid’in tam tersi Fransız Chalon takımında kötü günler geçirdi. Saha içinde alınan istenmeyen sonuçlardan sorumlu tutulduğu Chalon ile kontratını sonlandırdıktan sonra ülkesine döndü. 2002’de Azerbeycan macerası onun hem koçluk deneyimini edinmesini sağladı hem de oyuncu/çalıştırıcı olarak Azerbeycan basketboluna bir çok genç oyuncu kazandırdı. 2007’de Polonya’da Wroclav’ı çalıştıran Kurtinaitis 2008’de göreve başladığı Rytas ile 2009’da Eurocup’ı kazandı. Daha sonra Khimki ile iki kez daha mutlu sona ulaşıp Eurocup’ı en çok kazanan koç ünvanını elde etti. Halen Rytas’da koçluk yapan Kurtinaitis, Prokom, Cantu, Khimki gibi köklü basketbol camialarında da görev yaptı. Kurtinaitis oyunculuğunda 5 kez Sovyetler Birliği Ligi şampiyonluğu, 1 kez İspanya ligi şampiyonluğu gördü. Koç olarak 1 kez Rusya VTB ligi, 2 kez Litvanya ligi, 1 kez Baltık ligi şampiyonluğu yaşadı. 2014 yılında VTB liginde yılın koçu seçildi.
Sayı canavarı bu adam şöhreti yakaladığı Sovyet Milli Takımında bir dönemin kapanışında yer almıştı. Litvanya’nın gönüllerde taht kuran başlangıcında çok başarılı olan arkadaşlarıyla birlikte inanılmaz bir dönem yaşadı. Bir grup başarılı adam, uzun adamları ile hızlı hücum yapan, kısası uzunu şut sokan ekolün yaratıcısı olurken, Kurtinaitis Avrupa basketboluna izini bırakıyordu.
Can Sönmez
İstanbul 21 Mart 2018