Henüz 17 yaşında iken kendi semtinin Yugoplastika Split takımında başlayan kariyerinin buralara geleceğini kendisi bile tahmin edemezdi. O zamanlar Yugoslavya’nın altyapı çalışmaları harika idi, oyuncular belirli bir yaşa kadar pozisyonsuz oynamayı öğreniyor daha sonra da yetenekleri doğrultusunda pozisyon sahibi oluyorlardı. Kukoç da bu altyapının faydalarını görerek 2.08’lik boyuna rağmen muazzam bir oyun görüşüne sahipti. Birçok kişi genç yaşlarında merakla oynadığı Masa Tenisinin onun gelişiminde ve el-göz koordinasyonunda çok faydası olduğunu söyler. 1985-1991 yılları arasında 6 sezon Split’te oynamaya devam etti Kukoç ve bu 6 yıl içerisinde 3 EuroLeague, 4 Yugoslavya şampiyonluğu ve 2 Yugoslavya kupası kazanmayı başardı. Kalitesi Avrupa basketbolunun başını döndürmeye başlamıştı ki zamanın flaş takımlarından Benetton Trevisio’ya transfer oldu. Kupalar gelmeye burada da devam etti. İtalya Şampiyonluğu, İtalya Kupası’nı kazanmayı başaran Kukoç, 1993 yılında Euroleague’de Final Four oynayan takımın yıldızı idi artık. 1993 Final Four’unun Yarı Final maçında tam 40 dakika sahada kalarak 15 sayı, 8 ribaund ve 10 asistlik bir performans ile Triple-Double’ın köşesinden dönmüş fakat takımını finale çıkarmayı başarmıştı. Finalde karşılarında zamanın güçlü ekiplerinden Limoges vardı ve 55-59 ile boyun eğdi Benetton rakibine. Kukoç, EuroLeague tarihinde 3 defa Final Four MVP (En Değerli Oyuncu) olarak bu alanda kırılması çok zor bir rekora da imza atmıştı. Ve artık Kukoç’un Yeni Dünya’ya uçma zamanı gelmişti. 1990 yılında girip 2. tur 29. sıradan seçildiği Chicago Bulls’a doğru yol almaya başladı o yaz.
NBA’e gittiğinde Chicago Bulls ilk three-peat’ini yapmıştı. Michael Jordan’ın liderliğinde ligi domine ediyordu. 3 şampiyonluk kazanan kadroya dahi oldu Kukuç, olmuştu olmasına ama.. Michael Jordan babasının vefatının ardından basketbolu bıraktığını açıkladı. Bu haber NBA’e bomba gibi düşmüştü fakat en çok üzülenlerden birisi de Kukoç oldu, haber aldığı soyunma odasında göz yaşlarına engel olamadığı söylenir hâttâ.
Çaylak sezonunda Scottie Pippen ve Horace Garnt’in ardından takımın en büyük kozuydu. Sezon sonunda en iyi 2. çaylak takımına seçildi.
Takım içinde her türlü rolü alıyordu Kukoç, bir bakıyorsunuz Şutör Guard oynuyor bir bakıyorsunuz Pivot oynuyor bir sonraki hücumda oyunu kuruyordu. 1993-94 sezonun Play-off maçlarında Chicago Bulls, New York Knicks ile eşleşmişti. 3. Maçın son hücuma girilirken top Bulls’taydı ve skor berabere idi. Maçın bitimine sadece 1.8 saniye vardı ve molayı alan koç Phil Jackson hücumu çaylak Toni Kukoç üzerine çizdi. Scottie Pippen o anki sinir ve hırsından oyuna geç girdi, yüzü düşmüştü. Kukoç, potaya sırtı dönükken topu eline aldı ve dönerek atışını yaptı. Sonuç: hâlâ jeneriklerde gösterilen o basket. Kukoç o günden sonra asla geri adım atmadı, basketbolundan ve bir efsane olma yolunda ki ilk adımını hiçbir zaman unutmadı.
Sezon sonunda Horace Grant’in Shaq ve Penny’li Orlando’ya gitmesinden sonra ilk 5’te çıkmaya başladı. Scottie Pippen’ın ardından sayı, ribaunt ve asistlerde takımın en iyi ismiydi.
Ve efsane 95 – 96 sezonu. Michael Jordan geri dönüyor, takıma yarı deli, yarı basketçi yarı ribaund ilahı Dennis Rodman ekleniyor, Kukoç ise “en iyi altıncı adam” olmak üzere bençe gidiyordu. Jordan’ın dönüşüyle birlikte Chicago Bulls efsane oyununa geri dönmüştü. Kukoç, bençten gelse de takımın en skorer 3. ismi olmuştu Chicago Bulls ligi 72-10 gibi inanılmaz bir seriyle bitirmişti, Toni Kukoç ise bu altın yılında en iyi altıncı adam seçiliyordu. Maç başına 13.1 sayı, 3.5 asist ve 4 ribaund ile oynadığı sezonda ortalama 26 dakika oyunda kaldı sezon boyunca.
Sonraki 2 yılda, Bulls yine şampiyon oldu ve Toni Kukoç da o yıllarda muhteşem katkılar yapmaya devam etti.
Muazzam bir basketbol bilgisi vardı, oyunu beyniyle oynuyordu. Uzun boyundan dolayı üstün oyun görüşünü sahaya yansıtmakta hiç zorluk çekmedi. Onu savunan adama göre hücumunu sürekli değiştiriyordu. Onu savunan adam kısa kalıyorsa hemen pota altına kaçıp birebirde sayı yapıyordu bunu gören karşı takım koçu daha yapılı bir adama savunma yaptırmaya kalktığında dışarı çıkıyor, rakibi üstüne çekip içeri drive ederek onu geçiyordu. Savunmacısı üstüne gelmezse zaten şutunu atıp sayıyı buluyordu. Adeta miss-match’in kitabını yazıyordu Kukoç.
Chicago Bulls’un 2. three-peat’inde en büyük paylardan birisine sahipti Toni Kukoç.
1998’de Michael Jordan basketbolu bırakıyor, Scottie Pippen da takımdan ayrılıyordu lokavt olan o sezon lig geç başlamıştı ve daha az maç oynanmıştı. Kukoç takımın lideri olarak iyi bir sezon geçirmişti. 18 sayı, 7 ribaund, 5 asist ortalaması ile sezonu bitirdi.
1999 – 2000 sezonunda Bulls yeniden yapılanmaya gitti ve bu süreçte Toni Kukoç’u 76ers’a takas etti.
2000 – 2001 sezonun ortasında da 76ers’tan Atlanta Hawks’a takas oldu. Atlanta’da kısa süre oynasa da çok iyi maçlar çıkardı, takımın ana hücum opsiyonu idi ve uzun süreler alıyordu.
Atlanta Hawks macerasından sonra da 2002 – 2006 yılları arasında Milwaukee Bucks’ta oynadı. Aldığı süreler düşmeye başlamış olsa da bir veteran gibi oynamadı. Tüm varlığını sahaya koyan takımı için hiç geri adım atmayan bir oyuncu idi Toni Kukoç. Tam 13 sezon oynadı NBA’de. 37 yaşını bitirdiği yıl emekliliğini ilan etti. Kariyerini 846 NBA maçı ile tamamladı ve NBA severlerin her zaman severek hatırladığı bir oyuncu oldu.
Aşağıdaki söz kendisine aittir ve onun oyun felsefesini en iyi açıklayan cümledir. Toni Kukoç’un en sevilen lakabı “The Waiter” yani Garson’dur. Takım arkadaşlarına çok iyi servis yaptığından ve bundan zevk aldığından dolayı almış olduğu bu lâkap bence kendisine çok yakışmıştır.
“One Score makes happy ONE player, one assist makes Happy TWO.”
“Bir sayı BİR oyuncuyu mutlu eder, bir asist İKİ oyuncuyu.”
Toni Kukoç
Toni Kukoç
- 3×NBA Şampiyonluğu (1996–1998)
- NBA En İyi 6. Adam (1996)
- NBA En İyi Rookie İkinci Beş (1994)
- 3×EuroLeague Şampiyonluğu (1989–1991)
- 2×EuroBasket Şampiyonluğu (1989, 1991)
- 4×Yugoslav Ligi Şampiyonluğu (1988–1991)
- 2×Yugoslav Kupası Şampiyonluğu (1990, 1991)
- İtalya Ligi Şampiyonluğu (1992)
- İtalya Kupa Şampiypnluğu (1993)
- 3×Hırvatistan Yılın Spor Adamı (1989–1991)
- FIBA Dünya Kupası En Değerli Oyuncu (1990)
- 3×EuroLeague Final Four MVP(1990, 1991, 1993)
- 4×Mister Europa Yılın Oyuncucu (1990–1992, 1996)
- 5×Euroscar Yılın Oyuncusu (1990, 1991, 1994, 1996, 1998)
- FIBA EuroBasket MVP(1991)
- FIBA’nın En İyi 50 Oyuncusundan Biri (1991)
- EuroLeague 50 En İyi Oyuncudan Biri (2008)