İz Bırakanlar 3 – Arvydas SABONIS

Soğuk Ülkenin İnce Ruhlu Devi

 

19 Aralık 1964’ün buz gibi havasında o zaman adı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği olan ülkenin Litvanya Cumhuriyeti’nin Kaunas şehrinde dünyaya gelen çocuğun adını dünya basketboluna altın harfler ile yazdıracağını kendi ailesi dahil kimse bilmiyordu. Uzun boylu bir babanın oğlu olmasına rağmen kendi babası hiç basketbol oynamamış olan Arvydas, annesine çok daha yakın bir çocukluk geçirdi. Dünya basketbol ekolünün en üstlerinde yer alan bir ülkede doğmuş olması ve daha sonra boyunun bir dev boyutlarına ulaşması onu basketbol için en elverişli koşullar ile donattı. 13 yaşına kadar eline basketbol topu bile almamış olan Arvydas Sabonis, daha sonrasında boyunun çok hızlı uzaması ile 15 yaşında tüm ülkenin gözünü diktiği bir süper yetenek haline gelmişti bile. Onu ileriki yıllarında seyreden birçok kişi onun için “2.21 boyuna gizlenmiş bir oyun kurucu “diye söylemesinin nedeni, basketbola başladığı ilk yıllarda uzun boyu ile oyunun merkezinde durup oyunu yönetmesidir. 17 yaşında profesyonel ilk sözleşmesini kimsenin hayret etmeyeceği Zalgiris Kaunas takımı ile yapan genç çocuk henüz 18’inde Dünya kupası kazanan takımın bir parçası olmayı başardı. Tüm dünyanın Sabonis olarak bildiği dev oyuncu ülkesinde “Sabas” takma adı ile çağırılıyordu.

NBA’in henüz kapılarını yabancılara açmakta çok çekingen davrandığı yıllarda, 1985 yılında NBA Draft’ına girer 77. sıradan Atlanta Hawks tarafından seçilir fakat yaşı 21‘in altında olduğundan dolayı NBA yönetimi oynamasına izin vermez. 1986 yılında ciddi bir sakatlık geçirir, tüm uzun oyuncuların belası olan aşil tendonundan sakatlanan Sabonis neredeyse basketbolu bırakma noktasına gelmiştir, tedaviler sayesinde parkeye dönmeyi becermiş fakat ne eski hareketliliği ne de eski hızından eser yoktur artık. 1986 yılında bu sefer geçerli olacağını bildiği Draft’a bir kez daha girer 24. sıradan Portland Trail Blazers tarafından seçilir fakat zamanın S.S.C.B. yönetimi onun NBA’de oynamasına müsaade etmez ve Arvydas Sabonis NBA’e kavuşmak için 9 yıl bekleyecektir. 1989’da NBA de oynama izni çıkmasına rağmen o Avrupa’da efsane olmayı seçer.

 

 

Kariyerinin ilk 8 sezonunda Zalgiris Kaunas’ta kazanılmadık ödül, kazanılmadık kupa bırakmadı neredeyse. Bakın o yıllara sığan ödüllerin bazıları aşağıda:

• 4 × Euroscar Yılın Oyuncusu (1984, 1985, 1988)
• 2 × Mr. Europa Yılın Oyuncusu (1985, 1997)
• 3 × SSCB Lig Şampiyonluğu (1985–1987)
• Dünya Kupası Şampiyonluğu (1986)
• 4 × Litvanya Yılın Sporcusu (1984–1986, daha sonra 1996’da tekrar)
• Eurobasket Şampiyonluğu (1985)
• Eurobasket En Değerli Oyuncu (1985)

.
Henüz 25 yaşına gelmeden tüm bu ödülleri toplamak kolay iş değil hele ki 22 yaşında aşil tendonu sakatlığı yaşadıktan sonra.

O dönemde Drazen Petrovic ile Arvydas Sabonis arasında muazzam bir rekabet vardı. Karşılaşacakları maçların heyecanı günler önceden başlardı. Petrovic’in 1985-1986 yılında koçluğunu yapan Zeljko Pavlicevic o maçların önemini şöyle anlatıyordu : “Drazen için Sabonis’e karşı oynadığı maçların 2 farklı önemi vardı, birincisi maçı kazanmak ikinci ve asıl önemli olan ise Avrupa’da kimin daha iyi oyuncu olduğunu göstermek.”

 

 

 

 

1989 yılında Sovyet oyunculara transfer serbest bırakılınca sürpriz bir şekilde CB Valladolid takımına transfer olan Arvydas orada huzurlu ve sessiz bir 3 yıl geçirir. Kimilerine göre bu 3 yıl onun kendini asıl patlamaya hazırladığı 3 yıl olarak görülmektedir zaten 1992 yılında Real Madrid’e transferi ile beraber bu düşüncenin doğruluğu da kanıtlanmaya başlamış olacaktır.

1992-1995 yılları arası Avrupa’da tüm kupa ve ödülleri silip süpürme zamanı idi. Real Madrid’e geldikten sonra kazandıkları aşağıda listelenmiş durumda:

• Lega Basket All Star maçı En Değerli Oyuncu (1992)
• İspanya Kupası Şampiyonu (1993)
• 2 × İspanya ACB Ligi Şampiyonluğu (1993, 1994)
• 2 × İspanya Ligi Final En Değerli Oyuncu (1993, 1994)
• 2 İspanya Ligi En Değerli Oyuncu (1994, 1995)
• EuroLeague Şampiyon (1995)
• EuroLeague Final Four En Değerli Oyuncu (1995)

 

 

Listeden de görüldüğü gibi bu senelerde Avrupa basketbolunu resmen domine eden Arvydas Sabonis için 3 yılın sonunda nihayet NBA zamanı gelmişti. Artık Avrupa Basketbolunun bildiğini tüm dünyanın en büyük basketbol organizasyonunda göstermek Sabonis için en büyük hedefti. Ve Portland Trail Blazers ile masaya oturan Sabonis, 6 yıl sürecek bir maceraya çıkmaya hazırdı. Daha sonra bir gidiş dönüş ile beraber toplamda 7 sezon sürecek bu birliktelikte en büyük problem Sabonis‘in sakatlıkları oldu. 1997-1998 sezonunda 16 sayı, 10 ribaund ve 3 asist ortalaması ile kariyer zirvesini yaşayan 2.21’lik dev, NBA serüvenini 12 sayı, 7.3 ribaund ve 2 asist ortalaması ile tamamladı. Sakatlığı yüzünden kesinlikle NBA yapmaması gerektiği bir sürü hekim tarafından söylenmesine rağmen NBA’de sahaya çıktığı 470 maç herkesi şaşırttı fakat Arvydas’ı tanıyanlar için bu bir sürpriz değildi. Oynadığı tüm sezonlar takımı Portland Trail Blazers’ı Playofflara taşıma başarısı gösteren bu dev pivot, 1996 yılı Playofflarında oynadığı 5 maçı 23.6 sayı, 10.2 ribaunt ile tamamlayarak sakat oyuncu imajını daha ilk yılında silip atmayı başardı. Toplamda 51 Playoff maçı oynayan Sabonis ortalama 29 dakika sahada kalarak sağlığı hakkında ki tüm spekülasyonları toprağa gömmeyi başardı.

 

 

 

 

NBA kariyerinin en ilginç istatistiği kesinlikle 3 sayılık atış yüzdesidir. Oynadığı 6 sezon sonunda %33 gibi bir 3 sayılık yüzde tutturan Sabonis’in 2.21’lik bir pivot olduğunu hatırlayınca bu yüzdenin nasıl buralara geldiği büyük bir muamma. Yazının başında da söylediğim gibi o “2.21 içine gizlenmiş bir oyun kurucu” idi aslında. Kariyeri boyunca ve hâttâ hayatı boyunca onun peşini bırakmayacak olan soru “ ya sakatlanmasaydı” olacaktır. Bu kadar büyük bir sakatlık ardından böyle bir kariyer geçiren Sabonis şayet bu sakatlığı yaşamasaydı NBA’de bir Michael Jordan etkisi daha yapabilirdi.

Kariyerini 40 yaşında basketbola başladığı yer olan Zalgiris’te bıraktı. 2011 yılında Litvanya Basketbol Federasyonu Başkanlığına seçildi ve hâlen bu görevi devam ettiriyor.

Arvydas Sabonis özellikle yeni nesil tarafından pek hatırlanmıyor maalesef. Bu yüzden aşağıda birkaç video ile onun ne kadar muazzam bir oyuncu olduğunu hatırlatmak istedim:

 

 

 

 

 

“ O her şeyi yapabilen bir oyuncu idi. Onda Larry Bird ve Pete Maravich’in kabiliyeti, Kareem’in atletizmi vardı ayrıca 3 sayılık da atabiliyordu. Sahada hem top sürebiliyor, hem pas atabiliyor hem de potadan potaya koşabiliyordu. 1980’lerde onu kaçırıp burada oynatmak için plan yapmış olmamız lazımdı “ Bob Whittsit

“ Kariyerim boyunca çekindiğim tek oyuncu oldu. Arvydas Sabonis” Shaquille O’Neal

“ Bu adam eğer sakatlık yaşamasaydı David Robinson’dan bile daha iyi olabilirdi, inanın bana o kadar iyi idi. 1985 yılında Ralph Samson gibi koşup, 3 sayılık atabiliyor ve aynı zamanda topu smaç yapabiliyordu. 10 yıl üst üste NBA AllStar olabilirdi. Bu gerçek inanın bana.” Dino Radja

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir