HAFTANIN TAKIMI: FC BARCELONA LASSA
İlk hafta alınan Panathinaikos galibiyeti sonrası arka arkaya alınan 3 yenilgi! Bunun yanı sıra İspanya liginde hesapsız iki mağlubiyet, acaba geçen sezonun tekrarı mı olacak sorusunu beraberinde getirmişti. İlk beş dakikada gelen sessizliğin ardından Liberte! tezahüratları eşliğinde politik bir atmosferde oynanan maçta Barcelona geçen sezonun finalisti Olympiacos’u ezdi. Maç boyu uygulanan baskılı savunma ve hızlı hücumlar, Alonso’nun 12 oyuncusundan da katkı alması, zaferi getiren başlıca unsurlardı.
HAFTANIN OYUNCUSU: NANDO DE COLO (CSKA Moscow)
HAFTANIN BEŞİ:
NANDO DE COLO (CSKA Moscow): CSKA sezona yavaş girdi. Şimdilik oyuncular üzerinden yürüyen bir takım. Bu hafta sıra Fransız oyuncudaydı. Takımının zaman zaman çok sıkıştığı Zalgiris maçında 25 sayı, 10 asist, 3 ribaund, 1 top çalma ve 37 verimlilik puanı ile haftanın oyuncusu olarak 5. haftaya damga vurdu.
JAYSON GRANGER (Baskonia Vitoria Gasteiz): Heurtel’i bırakan Efes’i bunun için bu sezon sanırız kimse fazla eleştirmeyecek ancak aynı şeyleri yanında oynayan Jayson Granger için söylemek kolay değil. Attığı 20 sayının 18’ini 6/7 üç sayılık isabeti ile bulan combo guard, döndüğü İspanya’da takımı ilk galibiyetini alırken kilit oyuncu oldu.
WILL CLYBURN (CSKA Moscow): CSKA’ya oyuncular üzerinden yürüyen bir takım demiştik. Beklenenin çok üzerinde zorlandıkları Zalgiris maçında ikinci kilit oyuncu Clyburn oldu. 26 sayı, 4 asist, 4 ribaund ve 34 verimlilik puanı ile Rodriguez’den sonra CSKA’nın en iyi transferi olarak göze çarptı.
JAN VESELY (Fenerbahçe Doğus İstanbul): Bazen istatistikler oyuncunun yaptığı katkıyı göstermeye yetmez. Vesely’nin Valencia maçındaki 12 sayı, 5 ribaund (4’ü hücum), 4 asist ve 2 top çalması da böyle istatistikler. Udoh’un yokluğunda onun yaptığı bazı işleri de üzerine alan Vesely, bu ağır yükün altından kalkmaya kararlı.
ALEX TYUS (Maccabi Fox Tel Aviv): Maccabi’de önceden bir şampiyonluğu bulunan Tyus, 2 sezon sonra döndüğü takımında yine eski rolüne büründü. Üstelik sezonun en spektaküler guard ikilisi olmaya aday Norris Cole / Pierre Jackson ikilisine de müthiş bir tamamlayıcı olduğunu gösterdi tıpkı önceden Rice/Hickman ikilisine yaptığı gibi. Milano maçını da double/double istatistiği ile bitirmeyi başardı: 12 sayı, 8’i hücum 15 ribaund.
6.HAFTANIN MAÇI
OLYMPIACOS PIRAEUS – PANATHINAIKOS SUPERFOODS ATHENS: Bu başlığın altına yazacak fazla şey var mı bilmiyoruz. İç savaş koşullarında oynanan kimilerine göre dünyanın en önemli derbisinin futbol sahası yerine basketbol salonunda oynanması pek bir şey fark etmiyor hâttâ son yıllarda salondaki derbi daha ilgi çekici hale geldi. Tek sıkıntılı durum Brose Bamberg – Fenerbahçe maçı ile aynı tarih ve saatte oynanacak olması. 10 Kasım Cuma TSİ 22:00
CRVENA ZVEZDA MTS BELGRADE – BROSE BAMBERG: 69-75
Maçın beşinci ile yedinci dakikası arasında 12-0 lık bir seri yakalayan Brose bu avantajını iyi değerlendirdi. İkinci çeyrekte sert savunma ile dengeyi sağlayan Kızılyıldız , son üç dakikasında skor bulamayınca ilk yarıda rakibini yakalayamadı. Üçüncü çeyreğin sonunda evsahibi maça ortak olmayı başardı. Bitime 02:40 kala fark iki sayıya kadar düştü. Son bölümde faul atışlarını avantaja çeviren, rakibine öne geçme şansı vermeyen Trinchieri’nin öğrencileri zor deplasmanı galibiyet ile kapadılar. Böylece Kızılyıldız bu sezon evindeki ilk mağlubiyetini almış oldu. İki takımın da çok top kaybı yaptığı maçta 27si Brose’den olmak kaydıyla toplam 41 faul atışı izledik. Bamberg bu atışların on sekizinden sayı buldu. Evsahibinde Rochestie 22 sayı, Lessort 14 sayı 9 ribaund , Bjelica 7 ribaundluk performans sergiledi. Konuk ekip 10 top çalma başarısı gösterirken bu top çalmaların dördüne Hickman imza attı. Rubit birkaçı kritik anlarda olmak üzere 15 sayı buldu.
FENERBAHÇE DOĞUŞ – VALENCIA BASKET: 79-66
Fenerbahçe evinde ikinci, ligde üçüncü galibiyetini elde ettiği maçta konuk Valencia’yı ağırladı. Ev sahibi karşılaşma boyunca üstün bir oyun sergiledi. Konuk ekip aldığı hücum ribaundları ile maçtan kopmadı. Fenerbahçe yaptığı ön alan savunması ile rakibini top kayıplarına zorladı. 22 asist ile topu paylaşan Sarı Lacivertliler, oyun kurucusu Sloukas’ın 7 asist ile öne çıktığı maçta Datome ve Nunally’den bulduğu sayılar ile skoru önde götürdü. İkinci çeyrekteki iyi oyun sonrası yakalanan 8 sayılık fark, sonraki çeyreklerde ara sıra dört beş sayılara kadar indi ancak skor, pota altını Çek uzunu Vesely ile domine eden, evsahibi lehine oldu. Valencia’da Thomas 8 ribaund bulurken, San Emeterio’nun 11 sayısından sonra Pleiss 10 sayı ile takımın ikinci skoreri oldu. Gecenin bir diğer ilgi çekici notu Erick Green’in saha içi isabeti bulamamış olmasıydı.
BASKONIA VITORIA GASTEIZ – PANATHINAIKOS SUPERFOODS: 85-84
Bu seneye hiç iyi başlamayan Baskonia, yine çok da iyi durumda olmayan Panathinaikos’u konuk etti. Koç değişikliğinin ardından yeni bir hava arayan ev sahibi takım büyük çekişmeye sahne olan karşılaşmayı son saniyede kazandı. Maçın son anlarına 83-84 geride giren ev sahibi ekip hücum sırası da Panathinaikos’tayken Shengelia’nın bloğu sonrasında dönen topu alan Beaubois’in tüm sahayı geçip son saniye turnikesinı atmasıyla maçı bir sayı farkla kazanmayı başardı.
%52 ile üç sayı atan Baskonia’da Granger 20 sayı 4 ribaund 3 asist ile karşılaşmanın en değerli oyuncusu oldu. Panathinaikos’un da %50 ile üçlük atıp rakibinden 10 fazla ribaund almasına rağmen yenilmesinde en büyük etken %61 ile kullandığı serbest atışlardan 8 atışı kaçırmalarıydı. Pappas’ın 22 sayı attığı gecede toplam 84 sayının 79’unun 5 oyuncudan gelmesi ve geri kalan oyuncuların neredeyse hiç katkı vermemesi de mağlubiyetin sebeplerinden biriydi.
MACCABI FOX TEL AVIV – AX ARMANI EXCHANGE OLIMPIA MILAN: 79-68
İki eski Fenerbahçeli koçun çalıştırdığı Maccabi-Milan maçında gülen Neven Spahija yönetimindeki ev sahibi Maccabi oldu. 19’u hücum olmak üzere toplam 49 ribaund alan Maccabi’de 8’i hücum olmak üzere 15 ribaund ile kariyer rekoru kıran Tyus attığı 12 sayı ile de önemli bir katkı verdi. Tüm takımın %16 ile üçlük atmasına rağmen pota altında kurduğu inanılmaz üstünlük ile rakibini hiç oyunun içine sokmadı.
İtalya temsilcisinde ise iki point guardın çok kötü gününde olması onların bir türlü ivme yakalayamamalarının en temel nedeniydi. Jordan Theodore ve Mantas Kalnietis ikilisinin 3-11 şut isabetiyle toplamda 10 sayı bulduğu gecede toplamda yaptıkları 9 top kaybı ile takımın el freni durumunda oldular.
REAL MADRID – KHIMKI MOSCOW: 80-86
Real Madrid’in bir yerde takılacağı âşikardı zira Luka Doncic’in bu formunu sonsuza kadar sürdürmesi imkansız idi. Genç süper yıldız egosuna yenik düşerek oyunu takımdan çok kendine oynama isteğine kapılınca mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Anthony Randolph geri dönmüş olsa da henüz hazır değil ve Real Madrid’in guard rotasyonunda Sergio Llull’un eksikliği giderek daha çok etkisini gösterecek.
Khimki ise bu senenin sürpriz takımı olmaya aday. Kimi yenecekleri kime yenilecekleri belli değil. Alexey Shved gibi bir süper star var, ve eğer Stefan Markovic bu şekilde oynarsa rakiplerinin işi gerçekten zor. Keskin şutör James Anderson da forma girmeye başladı bakarsınız hiç beklenmeyen yerlerde karşımıza çıkabilirler, yalnız ribaund ve savunma meselesini biraz daha ciddiye almaları lazım her maçı atarak kazanamazlar.
CSKA MOSCOW – ZALGIRIS KAUNAS: 94-91
Haftanın en az mücadeleye sahne olması beklenen maçı haftanın maçı oluyordu az daha. Zalgiris Kaunas saygı duyulacak bir performans ile CSKA Moscow’a hem de deplasmanda kafa tuttu ve çok iyi bir koç takımı olduğunu gösterdi. Vasilje Micic zamanında kendisini süper star adayı gösterenlere haksız olmadıklarını göstermek istercesine başladı sezona, tabii ki bunda Saras!ın payı mutlaka büyüktür.
CSKA Moscow’da ise haftanın lokomotif oyuncusu Will Clyburn oldu. Bu şekilde 3 sayılık atışını istikrarlı hale getirirse CSKA Moscow’un eli çok rahatlar yalnız onlar da Nando DeColo ve Sergio Rodriguez’i beraber oynatmayı öğrenmesi lâzım, bu iki oyuncu birbirlerinin alternatifi gibi oynuyorlar ki bu da CSKA Moscow’un gerçek yüzünü sahaya yansıtmasını imkânsız hale getiriyor.
ANADOLU EFES – UNICAJA MALAGA: 74-79
Anadolu Efes için artık söyleyecek söz bulmakta zorlanıyoruz. 5. Hafta sonunda EL’nin galibiyeti olmayan tek takımı konumundalar. İlk çeyrek gelen Malaga üstünlüğünü 2. ve 3. çeyrekte doğru oyunla püskürten Anadolu Efes son çeyrek adeta kontak kapatarak rakibinin 26 sayı atmasına izin verdi. Bu tip durumlarda geriden gelen her zaman psikoljik olarak avantajlıdır ve Malaga da bunu kullanarak maçtan galip ayrılmasını bildi. Efes’te Stimac haricinde nerede olduklarının, ne oynadıklarının farkında olan biri yok gibi. Sene başı, kurulan kadronun ilk transferleri geldiğinde; Perasoviç Baskonia’da olduğu gibi bir takım kuruyor diye düşündük. Gelinen noktada kendisinin bu sezonu bitirebilmesi imkânsız gözüküyor.
Malaga mahşerin üç atlısı Nedovic, Shermadini ve McCallum ile yürümeye devam ediyor. Bu üçlünün yanına ek katkı veren Augustine, Milosavljevic gibi isimler bu katkılarını kaç maça yayarsa Malaga o kadar kazanmaya yakın olur. üç oyuncusundan da 13’er sayılık katkı alan Malaga son çeyrekte basketbolun doğrularını yapıp, Efes’in paniklemesini de kendi lehine kullanarak maçı kazandı.
FC BARCELONA LASSA – OLYMPACOS PIREAUS: 73-51
Barcelona reaksiyon vermesi gereken maçta fazla reaksiyon verip Olympiacos’u adeta salona gömdü. Kadro yapısı olarak bakıldığında bugüne kadar aldığı sonuçlar sürpriz olan Barcelona, sezon başından beri ilk kez istediklerini sahaya yansıtınca farka koşması da zor olmadı. Phil Pressey’in az sayılı bol asistli (5) performansı ve takım halinde yaptıkları baskılı savunma sonrası buldukları hızlı hücum sayıları Barcelona’yı rahat bir galibiyete götürdü. Takımın skor yükü her ne kadar Seraphin’de olsa da Oriola ve Pressey’in performansları da galibiyette kilit rol oynadı.
Olympiacos VSpan’ın yokluğunda Printhezis önderliğinde bir şeyler yapmaya çalışıyor. Barcelona maçında hızlanan tempo ve top kayıpları hezimeti beraberinde getirdi. Pappapetrou dışında çift haneye ulaşan oyuncu bulamadıkları gibi maçı da 21 top kaybı ile bitirdiler. Olympiacos için hatırlamak istemeyecekleri bir gece oldu.