Panathinaikos Serisi Öncesi 5 Soru 6 Yazar.. Bölüm 3

Günün sorusu ve yazarlarımızın cevapları :

Bu sezon Pascual’ın Panathinaikos’u yukarı çeken (+)’ları ile Obradovic’in Fenerbahçe’yi aşağı çeken (-) nelerdir, ve coach’lar bu seriye ne kadar etki eder.

 

Okan Baytın :

Xavi Pascual ile başlayalım. Senelerdir Barcelona’da sıklıkla eleştirilen İspanyol coach önemli bir karar ile zor durumdaki Pana’nın başına geçti. Geldiğinde pek de içaçıcı olmayan durumdaki takımı 4.sıradan play off lara sokarak rüştünü ispat etti. Sadece bu sırada play off yapması değil sahasında neredeyse herkesi yenmesi(Olypmiacos hariç)  ve kilit maçların tamamını kazanması ile bence oldukça başarılı bir sezon geçirdi. Peki neleri iyi yaptı? İlk olarak göze çarpan James&Calathes ikilisi gibi birbirinden tamamen farkı basketbol tarzları olan iki point guard ı  takım için harika bir şekilde harmanladı. Bana sezon öncesi sorsalar Calathes çıkıp James girdiğinde ne olacak diye takım ne oynayacağını anlayana kadar 10 sayı geri düşer derdim. Ancak hiç böyle olmadı, iki pg da farklı şeyler yaparak takımlarına destek oldular. Calathes tüm takımı oynatıp oyunun her alanında katkı verirken, James de ekstra skoru ve temposu ile başka katkılar yaptı.

Diğer bir çelişki de pivot mevkiinde yaşanması olası idi. Singleton ve Bourousis birbirinden çok farklı pivotlar. Geçen sene tüm Laboral takımı yunan pivotun çevresinde şekillenirken ve tüm oyunu Bourousis kurarken bu sene farklı bir role soyunmasına ikna etti. Yunan oyuncu dış şutu da olmasına rağmen genelde eski tip pivotlar gibi alçak posttan sırtı dönük oyunları oynamayı seven ve gelen ikili sıkıştırmaların ardından boştaki oyuncuyu bulacak kadar oyun görüşü olan bir stile sahip. Singleton ise neredeyse hiç sırtı dönük oynamayan, yüzü dönük hücumları ve dış şutu ile hücum eden bir pivot. Bu farklılıklara rağmen takım her iki pivottan da katkı almayı başardı. Tabi ki Bourousis’in geçen sene Laboral’deki etkinliğini görmüyoruz hatta Singleton’ın gölgesinde kaldığını bile söyleyebiliriz ancak burada Singleton’ın artan performansındaki Pascual’in rolünü atlamamalı ve Bourousis’i bu role ikna etmesini takdir etmeliyiz.

Ama bence Pasccual’in en büyük artısı takım savunmasını çok yukarı çekmesiydi. Bireysel olarak baktığın zaman çok da iyi savunmacılardan oluşmayan bir takımı gerçek bir savunma takımına dönüştürdü.

Obradovic bu sene hiç beklemediği bir sene yaşadı. Bir çok etken onu beklemediği sonuçlarla karşı karşıya bıraktı. Onu eleştirmek bizim haddimize değil ama nacizane gördüğüm eksikliği aktarmaya çalışayım. Bu takım kesinlikle Kostas-Bogdan-Gigi üçlüsünün takımı ve onlar olmadan hücum edemiyor. Top akmıyor, pas gitmiyor, pozisyon üremiyor. Obradovic gibi bir hocanın buna bir çözüm bulmasını beklerdim. Bütün sezon boyunca Fenerbahçe hücumunu izlemek neredeyse işkenceye dönüştü. Bireysel performanslar hariç takım hücumu bizi hiç tatmin etmedi.

Rotasyon konusu çok konuşuldu ben değinmek istemiyorum coach un tercihidir. Nasıl istiyorsa öyle oynar. Sakatlıkların bu şekilde olduğuna çok inanmıyorum, sakatlıkların hiçbiri kas sakatlığı değildi, ya pozisyon gereği ya darbe ile oldu.

Gelelim coach ların seriye etkisine. Artık  sezonun gerisinde kalan herşeyi unutun, yeni bir dönem başlıyor ve buraların efsenasi yine efsaneliğini gösterecektir. Bizim düşünemeyeceğimiz bu da nereden çıktı diyeceğimiz sürprizleri olacaktır. Pascual’ın bunları çözebileceğini hiç sanmıyorum. Geçen sene Laso’nun yaşadığı çaresizlikleri bu sene de Pascual yaşayacaktır. Üstelik tam kadro ve sağlıklı bir şekilde sahada olacağımızın da Obradovic’in elini çok güçlendirdiğini unutmayalım.

 

Kaan Kızıltan :

Panathinaikos’ın çok fazla maçını izlemediğim için Pascual değerlendirmesi yapmaktan kaçınacağım. Koçunuz Obradoviç ise eleştirmek çok kolay değil ama 30 maçta Obradoviç’in en çok eleştirildiği nokta -sanıyorum- rotasyondur. Udoh’un özellikle 2 gün arayla oynanacak maçlarda 35+ dakikalık maçlar çıkarması seri uzadıkça Fenerbahçe’nin aleyhine olur, öte yandan oynadığı her maçta özellikle de iç sahada seyircinin desteği ile olumlu işler yapan Ahmet Düverioğlu’nun daha çok oynaması Fenerbahçe’nin lehine olacaktır. Melih, Ahmet, Bennett gerektiğinde kısa süreler de olsa oynarsa 12 kişinin de oynadığı ve katkı verdiği maçlarda Fenerbahçe’yi yenmek zorlaşır. Seriye etki açısından Obradoviç 1 değil 10 adım önde. Yakın örnek geçen sezon Vesely sakat iken Real Madrid serisinde Kaliniç’in pivot oynaması, zor durumlarda hep değişik bir şey ile herkesi şaşırtması. Uzak örnek ise Euroleague 2010-2011 sezonunda çeyrek final serisi: F4 Barselona’da, saha avantajı Pascualli Barselona’da ancak Obradoviçli Panathinaikos deplasmanda 1 maç kazanıp 3-1 ile F4’a kalıyor, Pascual’ın bu seriyi unutabildiğini sanmıyorum.

 

Hakan Ünseven :

Öncelikle iki koçun karşı karşıya EL istatistiklerine bakalım. İlginçtir Pascual Obradovic’e karşı 11 galibiyete 6 mağlubiyet ile net üstün. Obradovic Pana’nın başındayken bu üstünlük 6-3, bu sezonu saymazsak Fenerbahçe başındayken ise 4-2. Bu sezonun rekoru da 1-1 (Ayrı bir not olarak oynanacak 4 serinin de sezon içi durumu 1-1). Ancak ikisi arasında en önemli karşılaşma 2010-11 sezonundaki play-off mücadelesi idi. O sezon F4 Barcelona’da oynanacaktı ve play-off’da Obralı Pana, Pascual’in başında bulunduğu Barca ile eşleşti. Tıpkı bugünkü gibi saha avantajı Pascual’deydi ama Obra Barcelona’daki 2.maçı çalıp Atina’ya 1-1 döndü ve orada iki maçta da işi bitirdi. F4’de finalde Maccabi’yi yenerek şampiyon oldu. Bu 8 EL şampiyonluğunun sonuncusuydu. Bakalım tarih tekerrür edecek mi?
Bu sezonki Pana, Obradovic ayrıldığından beri en iyi durumdaki Pana ve kuşkusuz bunda Pascual’in ciddi payı var. Oysa Pascual sezon başı takımın başında bile değildi ve ancak 3.hafta direksiyona geçti. 10.hafta sonunda 5/5’lik performansla takım yedinciydi ve geçen senelerden bir farklılık gözükmüyordu. İç sahada ezeli rakipleri Oly’e kaybedilmiş, dahası tarihinin en kötü sezonlarından birini geçiren Pascual’in eski takımı Barca’dan 15 sayı fark yenmişti. 11.hafta GS maçıyla çıkış başladı. Oly’den sonra kendi sahalarında maç kaybetmediler ve sezon sonu saha avantajı yakalandı. Pascual’in yaptığı en önemli iş Calathes’in üzerindeki ağır yükü alıp bunu Mike James ile paylaştırması ve bu ikilinin görev tanımlarımı netleştirmesiydi. Barca’da Oleson’dan bulduğu verimi burada KC Rivers’dan almayı bildi. Şutör uzunlarını alan açmada ustaca kullanınca da ortaya bu tablo çıkmış oldu.
Obradoviçli Fenerbahçe sezona 4/4 girince herkes normal sezonu Fenerbahçe’nin CSKA ile beraber ilk iki sırada bitireceğini tahmin ediyordu. Oysa böyle olmadı. Sezon içinde iki kez üçer maçlık seri mağlubiyetler alındı hatta ikincisi takımın saha avantajını vermesine neden oldu. Obradoviç’in en çok zorlandığı konu takımın hücum ritmiydi. Sakatlıkların ciddi payı olsa da özellikle transition oyunu zaman zaman çok aksadı. Son iki maçta normal sürede 56 ve 58 sayı atıldığını hatırlarsak sıkıntıyı daha iyi anlarız. Geçen sezon Fenerbahçe üst düzey savunma yaparken buradan hücumunu da besliyordu. Bu sezon savunmasında herhangi bir düşüş yaşamamasına rağmen buradan hücum verimi alınamadı. Yine geçen sezon sıkça görülen uzunların birbirlerine yardımları da bu sezon aranır oldu. Bir başka eksiklik de rotasyonun dar bir kadroya sıkışmasıydı. Bu da takımın kilit oyuncularının aldığı dakikaları anormal seviyelere çıkarırken yorgunluğu da arttırdı.

 

Can Sönmez :

Pascual sekiz yılllık Barcelona deneyiminden sonra , Panathinaikos gibi bir basketbol devine adım attığında aldığı büyük riskti. Her iki kulübün de DNA sında mutlak kazanma kodları olmasına rağmen arada bir fark vardı. Panathinaikos’un ülke ana sporunda lokomotif kulüplerden biri olması ve pırıltılı geçmişi Pascual’in önündeki bir numaralı zorluktu. Xavi Yunanistan görevini kabul ederken aldığı risk gibi maç yönetirken de risk almaktan korkmayan bir teknik adam. Bazen dış şutları çok yüzdeli atan takımlara karşı alan savunması yaptırarak en zor şeyi savunmayı seçebiliyor. Rotasyonda aynı anda oynayan beşte savunması verimsiz iki adamı oyunda tutup hücum tercihinde bulunabiliyor . Elindeki oyuncular ile iyi bir kimya oluşturdu. Onlardan kapasitelerine göre maximum verim almasını biliyor. Takımını James ile set oyunu oynarken , Bourousis üzerinden oyun kurarken görebiliyorsunuz.

Obradovic’in takımında bu sene bir çok maçta hücumun aksadığını gördük. Takımın alan paylaşımı oldukça yeterli gözükse de geçiş hücumunu tam olarak uyguladığını söyleyemeyiz. Pozisyon sayısını azaltıp yerleşik hücumu seçmek bir tercih gibi duruyor. Play off serisi bunun sakatlıklardan dolayı zorunlu bir seçim mi yoksa bir tercih mi olduğunu bize gösterecek.Hücum böyle olduğunda pas temposu düşüyor. Tempoyu kaybeden hücumda Dixon, Datome gibi oyuncuların aksayan ritmi savunmaya yapacakları agresif katkıyı tehlikeye atıyor. Oyuncuların fazla süre alması , rotasyonun darlığı , fiziksel yıpranmışlık bu deneyimde bir teknik adamın es geçeceği konular değil. Dolayısıyla bu konuda Obradovic’e güvenilmelidir, 8-9 baz adamın sezon için yeterli olacağını söylemeliyiz. Oyuncu tercihlerinde eleştiri getirilecek tek bir nokta var. Fenerbahçe hücumda ve savunmada ekip olarak yardımlaşarak oyuncuların bireysel performansını artıran bir ekip. Bu da hem hücum hem savunma da bir oyuncunun diğerinin kapasitesini tamamlamak için çaba göstermesi demek, yani Dixon ve Datome’nin savunmasına yardım etmek, Kalinic’in hücum açığını, Antic’in savunma açığını kapatmak demek oluyor. Bunlar ortadayken James Nunnaly ve Bennet tercihleri takıma ne kadar ek yük getiriyor tartışılmalıdır.

Yukarıda Pascual’in artılarını anlatırken bahsettiğimiz cesur tercihleri aynı zamanda onun yumuşak karnı. Takımı birebirlerde yenilirken rotasyon tercihleri, rakibin ritmine göre değil kendi planına göre savunma değişiklikleri Obradovic gibi oyunu çok iyi okuyan bir hocaya açık kapılar bırakabilir. Obradovic’in tartışmasız üstün olduğu taraf ise yaratıcılığı olacaktır. Zeljko’nun takımları her detayı çalışır, her problemin çözümü vardır, formüller çözümlere yetmediğinde pivotların oyun kurucuları savunduğunu, üç numaraların iki numaralarla PnP lar oynadığını görebilirsiniz. Şapkada bu kadar çok tavşan varken Pascual’in planları yetmeyecektir. Daha fazlasını istiyorsa Atina’da yeni bir hikaye yaratmak zorunda.

 

Jacko Namet : 

Koçları karşılaştırırken Obra’nın yerinin Avrupa basketbolu için çok farklı olduğunu söyleyerek başlamak isterim. Pascual’da çok uzun zamandır kafaya oynayan takımları yönetti ama bugüne kadar kendi ekolünü yaratmış değil. Yani ver takımı Pascual’e rahata kavuş gibi bir durum yok ortada. İşin doğrusu Pana’da bu kadar başarılı olacağını hiç düşünmemiştim. 2009-2010 şampyionluğu dışında Barcelona’da çok iyi işler yapabilmeiş bir antrenör olarak göze çarpmıyordu. Zaten bir daha da bu kupayı eline alamadı. İyi bir ekibin başına gelmediğini düşünürsek gerçekten yaptığı işe ve geldiği noktaya saygı duymamak elde değil. Sokak çocuğu Mike James, Pana taraftarının hiç sevmediği Olimpiakos’lu Bourusis kadroda senelerce herkesn sahada görmeye alıştığı Diamantidis ise artık tribünde iken Pascual’in yaptıklarını takdir etmemek hata olur. Oyunu oynarken bence çok risk almayı seven bir yapı sergiledi bu sene takımı Mike James sakat iken Calathes’e emanet etti ve onun oyun zekasını kullandı, fakat küstü denilen Mike James’i tekrar rotasyona sokması ve ondan ciddi verim elde etmiş olması onun koçluğu adına büyük başarı. Oyuncularına saygı duyduğunu gösterdikçe ve görevlerini netleştirdikçe Pana’lı oyuncular da ona daha çok inanmaya başladı ve sonuçta formları giderek yükseldi. Son 5 maçta aldıkları 5 galibiyet ile bu seriye çok formda giriyorlar. Stres kaldırma konusunda ise bu sezon EL de oynadığı 2 Olimpiakos maçlarında geçer not alamadı. Onun planlarına, daha akıllı planlar ile cevap verebilen bir koça karşı oynayacak ve bu Pasqual için hiç de kolay olmayacak.

Obra ise bu sezon takımda ki hiç bir oyuncunun geçen sene ki formunu yakalayamamasından dolayı bir türlü istediği basketbolu sahaya süremedi. Sene başında paranın büyük bölümünün Vesely-Udoh ikilisine harcanması ile transferde riskli işler yapmak zorunda kaldılar. James Nunnaly gibi yumuşak bir oyuncu, Ahmet gibi genç, potansiyeli olan ama alacak yolu çok olan bir oyuncu ve sonradan alınan halen de kapalı kutu olan Anthony Bennet. Takımın tüm sezon boyunca Gigi,Bogdan,Kostas üçlüsünü sahaya sürebildiği maç o kadar azdı ki koç hücum sorunlarına bir türlü çare bulamadı. Savunma da ise Vesely’nin performansı bir türlü yükselmezken açığı kapatmaya çalışan Udoh aşırı yoruldu. Obra’ya yapılan en büyük eleştiri rotasyon konusunda yapıldı fakat koç bunlara kulaklarını tıkayıp bildiği gibi devam etti, kimbilir belki de bu kadar sakatlığın sebebi bu dar rotasyondur. Ama takımın başına Obra gibi birini getirdiğiniz zaman ona inanmaktan başka seçeneğiniz kalmaz. Oyuncularına bağırıp çağırsa da oyuncuların onun sadece oyunla ilgili bağırdığını anlayabiliyor olması çok mühim. Şimdi sezonun en önemli yerine geldik, tüm sakatlar iyileşti. Takımın artık mazareti kalmadı, Obra’nın yapması gereken ise Pana geçmişini unutmak ve Fenerbahçe’nin başına geçtiğinden beri hiç galibiyet alamadığı OAKA’dan en az 1 galibiyet ile İstanbul’a dönmek.

 

Furkan Zengin : 

Xavi Pascual de sihirli degnek mi var ? Hic sanmiyorum, PAO belli bir kapasitesi olan takim zaten. Pascual’in takim olarak hareket etmelerine bir katki verdigi kesin. PAO’da temel sorun yanlis coach secimleriydi he Pascual ne kadar dogru o da tartisilir ama en azindan oyuncularin saygisina sahip oldugunu gormek zor degil. Pascual’in kisitli kadrolar ile ne yapacagi muamma. Her ne kadar sezonun son bolumunu harika gecirseler de bu konu hala soru isareti bence. Evet OAKA cok zor deplasman ama Play Off da cocuklarla adamlarin ayrildigi yer.  Daha onceki yazilarda da degindik PAO’nun alternatifleri ve rotasyonu oldukca dar. Bir mac iki mac rakibi sasirtirsiniz ama seri de sasirtmak o kadar kolay degil. Hele hele Pascual gibi radikal degisikliklere bakisi sinirli bir coach icin.

Radikal degisiklik dedigimiz zaman da ibre Obradovic’e donuyor. Kimse onun ne yapacagini kestiremiyor. Gecen yil 5 kisa ile Madrid’i silmisti sahadan. Vesely’siz bitti denilen takimla ustelik. Bu sene de ne yapacagini bilmiyoruz hicbirimiz. Coktan PAO’yu ezberine almis kafasinda oynamaya baslamistir maclari. Uzun uzun Obradovic’in taktik dehasi hakkinda yazmaya gerek yok. O bu alanda Avrupa’nin en iyisi. Bu seride de Fenerbahce’nin en buyuk kozu

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir