Normal sezonu inişli çıkışlı bol problemli ve endişeli bir şekilde geride bıraktık. Geçen senelere göre çok daha heyecanlı ve zorlu bir normal sezon oldu. Son haftaya girilirken 4. de , 8. de olabileceğimiz bir sıralamanın içinde son iki senedir elde ettiğimiz saha avantajını alamadan 5.sırada giriyoruz play off lara. Karşımızda bu sene yeni bir kadro ve yeni bir coach ile sahasında çok başarılı bir sezon geçiren Panathinaikos var.
4 Senedir Fenerbahçe’nin başında olan Obradovic’in hayatının büyük bir kısmını geçirdiği klüp Panathinaikos. Gerçek anlamda efsaneleştiği, takımla, taraftarla çok güçlü bağ kurmuş, 5 Euroleague şampiyonluğu sayısız yerel kupa kazandığı, bir çok dostluk edindiği klüp oldu Panathinaikos Obradovic için. 4 senedir oraya her gittiğimizde çok büyük organizasyonlarla ve duygusal anlarla karşılandı. Ona olan sevginin bitmeyeceği bugüne kadar yaşananlardan rahatça anlaşılıyor.
Fenerbahçe , Obradovic’in coach’luğunda hiç yenemedi Panathinaikos’u Atina’da, hatta çoğu zaman fark yiyerek geri döndük. Ancak o maçların hiçbiri bir play off maçı, ya da ölüm-kalım maçı değildi. Bu defa senaryo farklı. İstanbul’da yani evimizde düzenlenen Final4 ‘a kalabilmek için Panathinaikos’u en az bir kere Atina’da yenmemiz gerekiyor.
Basketbolkeyfi olarak son zamanlarda aramıza bir kaç konuk yazar dahil olmuştu. Önce sevgili Jacko Namet ardından Can Sönmez keyifli yazılarıyla sitemize renk katıyorlar. Panathinaikos serisi öncesi rakibimizi ve seriyi değerlendirmek amacıyla konuk yazar sayımızı Hakan Ünseven, Kaan Kızıltan ve Furkan Zengin’i de ilave ederek 6’ya çıkarmaya ve 5 soru ile bu yazı dizisini hazırlamaya karar verdik. Umarım hem rakibimiz hakkında daha detaylı bilgi sahibi olabileceğiniz hem de bu önemli seriye daha konsantre olacağınız bir yazı olur.
Bugünün sorusu ve 6 ayrı yazarın görüşleri ile sizleri başbaşa bırakıyorum.
Her iki takımın savunmada ve hücumda öncelikli tercihleri nelerdir :
Jacko Namet :
Her iki takımın hücum ve savunmalarını değerlendirirken özellikle Pana’yı ikiye ayırmak gerekiyor. Bourusis’li ve Singleton’lı olarak. Bourusis oyunda iken takım bambaşka bir hüviyete bürünüyor ve genelde Bourisis oynadığı zamanlarda Mike James de saha da oluyor. James’in delici penetrelerine çok iyi yol açıyor Bourusis. Hücum sırasında pası aldığı vakit çok iyi olan oyun görüşü ile dışarıda şutörleri bulabildiği gibi kendi sırtını dayayıp oyununu da oynayabilmesi bizim açımızdan tehlikeli. Ama savunmada Bourusis in olması içeriyi kuvvetlendirirken özellikle Udoh’un faul çizgisi civarından şutlarını engellemek açısından Pana adına büyük handikap. Singleton oyunda iken ise hücumlarında topu içeri indiremezlerken, Calathes’in eline kalıyorlar. Bilindiği gibi Calathes hiç bir dönemde şutuna güvenemedi, zaten istatistikler de bunu kanıtlıyor. Sadece %26 ile 3 sayılık kullanıyor ve bu bizim çok rahat riske edebileceğimiz bir konu. Yalnız Atina daki maçta Bobby’yi sırtına alıp bayağı canımızı yakmıştı buna önlem olarak Sloukas’ı kullanmak koçun yapacağı bir şey olabilir. KC Rivers gibi, Feldein gibi ne zaman atacakları belli olmayan ama attıkları zaman da seriye bağlayan oyuncuları olduğundan dış alan savunmamız çok önemli olacak. Ayrıca Singleton oyunda iken Vesely onunla beraber dışarı çıkacağından çok ciddi bir ribaund sıkıntımız olması muhtemel. Burada tüm oyunculara özellikle savunma ribaundu konusunda büyük iş düşecek. Eğer savunma ribaundlarını sağlam alabilirsek ve onlara ikinci atış şansı vermez isek galibiyet adına büyük adım atmış oluruz. Bizim hücumumuz ise ritmsiz olduğu zaman işkence haline dönüşüyor. Gigi,Bogi ve Sloukas oyunda iken topu çevirerek oyun aklımızı sahaya koymamız lazım. Ayrıca aynı Singleton gibi Gist de bizim için savunmada bulunmaz bir hediye. Hep blok kovalıyor ve bunu akıllı kullanabilirsek hücumda iyi şeyler yapabiliriz. Mümkün olduğunca içeri top indirmek ve sabırlı hücum etmek bizim açımızdan çok önemli. Sadece dış şuta dayalı bir oyun bu seviyede kazanılması çok zor bir oyundur. Top her hücumda en az bir defa Vesely ve ya Udoh’un eline değmeli. Beni en çok korkutan ise Bobby Dixon-Mike James kavgasına dönmesi maçın. İki sokak basketçisinin oyununa dönersek ne olacağı belli olmaz. Hepimiz biliyoruz ki Bobby bu tip akıl oyunlarını seviyor, kimi zaman lehine kimi zaman ise aleyhine sonuçlanıyor bu durum. Umarım ki Bobby bu maçı Mike James ile bir sokak kavgasına dönüştürmez.biz oyun zekası olarak onlardan çok daha üstünüz, bunu sahaya yansıtmamız bu seriyi kazanmamız açısından çok önemli.
Kaan Kızıltan :
Bu sezon 2 takım arasında oynanan normal sezon maçlarına bakalım: Atina’daki maçta PAO tamamen kısaların etkili oyunuyla kazandı, Jamest Gist’in ameliyat olması nedeniyle Gabriel ve Singleton ile oynarken Bourousis’i neredeyse hiç kullanmadılar, Feldeine, KC Rivers, Mike James ve N.Calathes oyunu domine ettiler, buna karşılık kağıt üstünde boyalı alanda güçlü görünen Fenerbahçe ne bu üstünlüğünü sahaya yansıtabildi ne de kısalarıyla etkili oldu. İstanbul’daki maçta ise Ekpe Udoh’un yokluğunda sorun yaşaması düşünülen Fenerbahçe 21 sayılık farkla rahat kazandı. Bu seride ev sahibi takımların seyirci avantajı diğer 3 seriden daha baskın, ritmi bulan farkı açmaya çalışacaktır, Fenerbahçe için önce savunma geliyor, hücümda oyuncuların yaratıcılıklarına güveniyor ama bu seriyi almak istiyorsa iyi çalışılmış setlere ihtiyacı bulunuyor. Panathinakos ise ilk maçtaki gibi kısa oyuncuların üstünlüğüne güvenecek olsa da J.Gist’in de sakatlıktan dönmesi ile daha dengeli bir hücum çeşitliliğine sahip.
Can Sönmez :
Fenerbahçe hücumu , tam bir ekip uyumu ve uygulanan ofansif planlar ile gerçekleşiyor. Hücuma geçerken alan paylaşımı olmazsa olmaz koşullardan biri. Üç ve dört numara üzerinden oynadıkları alçak post PnR leri ve bunu hem sağ hem soldan oynayabilmeleri, hücumda çeşitlilik yaratıyor. İçeriden dışarıya özellikle Udoh’un tam sahayı görerek çıkardığı paslar, ve köşe üçlükleri hücuma etkinlik kazandırıyor. Fenerbahçe hücumu için kilit nokta, takımın tüm bireylerinin sağlıklı olarak oyunda olması. Atina ekibinin yapacağı savunma hamlelerinin bu düzeni bozmak adına olması beklenir. Pascual’in takımı adam değişerek savunma yaptığında ters eşleşmelerde problem yaşıyor. Savunma stratejisini daha çok rakibin hücum düzenini bozmak üzerine kuracaktır. Bu da sık savunma değişikliğini getirebilir. Pascual Barcelona ‘da iken Real Madrid lig serisinde ikiye üç alan savunması denemişti. Bu sene Baskonia maçında iki değişik alan savunması denedi. Larkin gibi delici guard sahadayken one and box kullandı, orada Kalathes’in fizik üstünlüğü ve Singleton ile Gist’in ribaund çabukluğunu kullanmıştı. Özellikle Boby tek guard olarak sahadayken benzer değişiklikleri deneyerek , Fenerbahçe’yi düzenden çıkarmaya çalışacaktır. Atina ekibi hücumdayken Fenerbahçe’nin tartışmasız en büyük kozu savunmadaki disiplin ve oyun planına bağlı kalması olacaktır. Udoh Avrupa’nın şu an en iyi savunmacılarından biri. Kalathes gibi potayı az düşünen bir guard , sadece koridorda etkili Gist ile hücumda zorlanmaması için Singleton’dan ortalama üzerinde performans almak zorundalar. Konsantrasyonları tam olmaz ve dış isabette yüksek yüzde yakalamazlarsa Fenerbahçe’yi hücum ederek yenmeleri çok zor olur. Fenerbahçe için kilit düzen, Panathinaikos için kilit yüksek konsantrasyon diyebiliriz.
Furkan Zengin :
Fenerbahçe için Banvit maçına kadar, hücumda öncelikleri şu yorumu yapmak imkansızdı. Barcelona maçı sonrası coach’un dediği hücum şeklimizi değiştirmeliyiz cümlesinin sonuçlarını Banvit maçında gördük. Öncelikle pota altına inen toplarla hücumu zorladı Fenerbahçe. Elinizde Udoh ve Vesely varken de doğrusu bu olmalı zaten. Diğer dikkat çeken unsur ise Melih’in iyice rotasyona yerleşmiş olması. Hatırlarsanız geçen sene de Madrid serisinde Melih kritik dakikalarda değerli katkılar vermişti. Fenerbahçe’nin en büyük sorunu top kayıpları, bunların sayısını düşüremezse yiyeceği fast break sayıları OAKA’nın her dakika daha da cehenneme dönmesine vesile olacaktır. Bunun bir örneğini bu sene Maccabi deplasmanında yaşadı Fenerbahçe. Atletik 4 5 rotasyonu Fenerbahçe için sıkıntı Pao için ise hücumda bir avantaj. Aynı şekilde Bogdan Bogdanovic’in varlığı da EL her takım için savunma kabusu yaratacak bir durum. Savunma anlamında Fenerbahçe’nin ne yapacağı konusunu uzun uzun yazmaya gerek yok Fenerbahçe bir şekilde savunuyor çünkü. Bu seneki en temel sorun hücum düzeninde Fenerbahçe’nin. Zaten hücumda işler iyi gittiği zaman savunma konsantrasyonu da üst seviyeye çıkıyor. Savunma anlamında Fenerbahçe’yi en çok zorlayacak şey Singleton Gabriel gibi dış şut atan 4 numaralar olacaktır. Zaten her iki oyuncunun da pota altında Fenerbahçe uzunları ile fiziki mücadeleye girmeyi çok isteyeceklerini sanmıyorum. PAO için hücum düzeni iki farklı şekilde dersek doğru olur. Calathes ile ve Calathes olmadan. Calathes sahadaki oyun aklı PAO’nun. O varken sete set hücumlar, daha yavaş tempo iç dış pas trafiği gibi temel basketbol doğrularıyla oynayan bir PAO var. Buradaki tek sıkıntıları pota altı rotasyonunda Fenerbahçe kadar üst seviye oyunculara sahip olmamaları. Avantajları ise gerektiğinde dışarıdan da şut atabilen James Gist, Singleton gibi uzunları ve üstün atletik yetenekleri ile her daim hücum ribaundu kovalayan Mike James gibi bir kısaya sahip olmaları. Mike James dümene geçtiğinde ise bambaşka bir PAO oluyor. Birebirde adam geçebilen oyun temposunu birden arttırabilen bir oyuncu James. Fenerbahçe’nin bu sene sevmediği tarz bu. Tahminim Pascual’de Fenerbahçe’yi sete set temposundan olabildiğince uzak tutmaya çalışacak. Çünkü set hücümuna kaldıkları anda şanslarının çok azaldığının farkında kendiside. Savunma düzeninde PAO’nun iki büyük sorunu var. Pota altı ve Bogdan Bogdanovic. Pota altında her ne kadar Bourousis gibi bir tecrube olsa da yaşı sebebiyle Udoh Vesely ikilisi ile başa çıkması zor. Gist sakatlık dönüşü hala kendini bulamadı. Gabriel Singleton gibi isimler de asla iyi birer savunmacı olamadılar zaten. Savunma anlamında PAO’nun öncelik vermesi gereken yer muhtemelen kısalara baskı olacaktır. Fenerbahçe kısaları top kaybına meyilli oldukları için bu baskı neticesinde alınan toplarla bulunacak sayılar hem OAKA’yı ateşler hem de dar uzun rotasyonunun Fenerbahçe savunması karşısında yıpranmasını azaltır. Fenerbahçe bu seriyi kazanmak istiyorsa pota altından PAO’yu bitirmek zorunda. Eğer iş dış şutlara kalırsa, Fenerbahçe maçlarını ayrı seven KC Rivers, istikrarsız gözükse de gününde olduğu zaman can yakan Feldain, Mike James ve Singleton gibi silahları olan PAO ile savaşa girmek çok mantıklı değil. Atlanmaması gereken tek bir unsur var o da Obradovic. Geçen yıl Vesely yokken nasıl yenecekler Real Madrid’i diye sorgulanırken yaptıkları unutulmasın. Onun adı Obradovic ve her zaman rakibine yapacağı bir sürpriz vardır.
Hakan Ünseven :
Fenerbahçe geçen sezondan daha kötü bir normal sezon geçirse de Euroleague’in halen iyi savunma takımlarından biri, hatta en iyisi. Bunu yakın zamanda Real Madrid deplasmanında test ettik. EL’de kendi sahasında en az sayı attığı maçta 80 atan Real Madrid’i Fenerbahçe 61 sayıda tuttu. Bir başka örnek İstanbul’daki Panathinaikos maçıydı. Tam takım çıkılan nadir maçlarımızdan birinde üstelik yıldızları Mike James’in 25 attığı maçta Pana ancak 63’de kalabildi. Geçen seneye göre artılar Bobby’nin gözle görülür savunma performansı ve Nunnally’nin sezon ilerledikçe koçun istediği şekilde topa baskıyı yapması. Vesely’nin durumu endişe verse de Barca maçında koçun Rice’a karşı maç topunu Vesely ile savundurtmasını hatırlayalım. Fenerbahçe’nin hücumu ise gerçekten sorunlu gözüktü bu sezon. En önemli fark savunmanın geçen seneki kadar hücumu besleyememesi, transition oyununda gözüken bariz eksiklik. Udoh ve Vesely’nin normal sezona göre playoff’da hücumda daha iyi olacaklarını düşünüyorum. Özellikle Udoh çok formda giriyor. Antiç ve Nunnally’nin fırsat geldiğinde cezalandırıcı şutları sokmaları şart. Yoksa takımın pas trafiği çok dar alana sıkışıyor ve top kaybını beraberinde getiriyor. Bir de tabii Sloukas’ın durumu Fenerbahçe’nin hücumu için çok belirleyici olacak. Panathinaikos’un ise savunma gücü hücumuna göre bariz aşağıda özellikle pota altında. Yine de her pozisyona dağılmış 6 atletik siyahi oyuncu ile bu takım hiç savunma yapamaz diyemiyoruz. Transition oyununu çok iyi oynadıklarından zaten asıl hücum verimliliklerini iyi savunma yapıp ribaund aldıklarında yapıyorlar. O yüzden maçlarda ilginç seriler yakalıyorlar. Kendi sahalarında sadece 1 yenilgi almalarının sebebi de savunmayı –tabii seyirci faktörü ile beraber- daha iyi yapmaları. Hücumda Mike James çok belirleyici olacak elbette. Yalnız James’in işi bireyselliğe dökmesi takım oyunundan zaman zaman uzaklaşmalarına sebep oldu. James’in 25 attığı maçta burada 21 sayı fark yemeleri bu konudaki en iyi örnek. Sonuçta Pana’nın savunmasında tıkanmazsak hücumunu da durdurmuş oluruz. Maçın kilidi burası olacak.
Okan Baytın :
Panathinaikos savunmada istikrarlı bir takım. Çok iyi savunmacılardan oluşmuyor gibi görünüyor olmasına rağmen Euroleague’in en iyi savunma takımlarından biri. Maç başına ortalama 74,5 sayı yinen Yunan ekibi bu rakamı kendi sahasında oynadığı maçlarda 72,5’a indiriyor ve en az sayı yiyen 3.takım oluyorlar. Bir çok takım gibi onlar da P&R savunmasında herkesi değişerek savunmalarını yapıyorlar. Bourousis bu konuda biraz sıkıntı doğuruyor açıkçası. Kısa oyuncu ile karşı karşıya kaldığı zaman genelde yukarı çıkmayan ve potayı savunmayı tercih eden tecrübeli pivot özellikle hızlı şutörlü takımlara karşı büyük problem olabiliyor. Zaman zaman alan savunması hatta one&box savunmalar da deneyebiliyorlar. Özellikle kısa oyuncuların savunmadaki agresif oyunları rakip kısalar üzerinde büyük baskı yaratıyor ve kısaların beslediği uzunlardan oluşan rakipler için bu kabusa dönebiliyor. Eğer birebir oynayan uzunlarınız varsa Panathinaikos savunması etkisini kaybediyor, ama kısaların eline bakan uzunlarınız varsa o zaman işiniz zor ki bizim uzunlarımızın bu tip uzunlar olduğunu belirtelim. Calathes ve James gibi takıma yön veren iki guard’ın farklı özelliklerine rağmen savunmadaki başarıları Panathinaikos’un atardamarlarından biri. Takım olarak zaten top çalmada çok başarılı olmalarının yanında (maç başına 7,5 ile en iyi 2.takımlar) Calathes ve James’in çaldıkları toplar direk rakip potada sayı ile sonuçlanıyor. Özellikle kendi sahalarında çaldıklarlı toplarla ve attıklar fast break’ler ile büyük bir ivme yakalayıp, seyircisinin de etkisiyle bir anda 10 sayılık bir seri yakalıyor ve bir daha arkalarına bakmıyorlar. Önemli bir rakam ile savunmalarının gücünü destekleyelim, rakiplerini 2 sayılık atışlarda %48,3 de tutuyorlar ve en düşük yüzdede tutan 2.takımlar.
Hücumda ise Calathes ve James’in farklı özellikleri ile farklı takımlara dönüyorlar ve bu değişimi hiç sorun olmadan yaşıyorlar. Çok sayı atan bir takım görüntüsünde olmamalarına rağmen hücum zenginliği açısından bence hiç de fena değiller. Point guard’ların yaratıcılığı, ceza şutörlerinin etkinliği, yüzü dönük ve sırtı dönük oynayabilen uzunları ile hücumda değişik varyasyonları kullanabiliyorlar. Yine de asıl güçleri Calathes ve James, eğer onları bir şekilde kitlerseniz diğer oyuncuları birebir de savunabilirsiniz. İlginç bir durum da 2 sayılık atışları en az kullanan 2.takım durumundalar, bunun yanında çok da iyi yüzdeleri(%36) olmamasına rağmen 3 sayılık atışları en çok deneyen 2.takımlar.
Fenerbahçe ise sezon başından beri bir türlü ritimli hücum edemiyor. Geçen sene şiir gibi hücum eden takımın yerine bu sene hiç üretemeyen bir takım izledik bugüne kadar. Tabi ki özellikle Kostas ve Bogdan’ın sakatlıklarından çok etkilendik. Onların oynattığı p&r leri hiç göremez olduk. Bu durumdan en çok Vesely olumsuz etkilendi ve onu dışardan alışık olmadığımız şutları atarken bol bol görür olduk. Bununla beraber tıkanan hücumların son 5 saniyesinde Kalinic gibi yetenekleri sınırlı bir oyuncudan birebir bişiler yapmasını bekledik. Ancak Kostas-Bogdan-Gigi üçlüsünün sağlıklı ve formda olduğu zamanlarda bu takımın ne kadar iyi hücum ettiğini, en boş şut bulunana kadar ekstra pasları zorladığını, tempolu ve göze hoş gelen pas trafiğini gayet iyi biliyoruz ve bunu play off serisinde göreceğimizden hiç şüphem yok. İşin savunma tarafında zaman zaman konsantrasyon hatasından kaynaklanan sorunların haricinde bence çok etkili bir savunmamız var. Bu savunma Ülker Arena’da çok daha etkili bunu kabul etmek lazım ancak deplasmanda da hücum ritmi oluştuğu zaman savunma direnci çok daha artıyor. Özellikle uzunlarımızın hızlı ayakları ve çabuk elleri bize büyük avantaj sağlıyor. Tüm bunlara rağmen Fenerbahçe’nin de kalbi kısalar. Kısaların performansı iki takım açısından da belirleyici olacak .