Euroleague’de normal sezonun bitmesine sadece 4 maç kaldı. İki maçlık haftanın ilk maçında İsrail temsilcisi Maccabi’yi Ülker Arena’da misafir edeceğiz.
David Blatt ile favori olmadıkları 2014 F4’ünde şampiyon olduktan sonraki dönem Maccabi için gerçek bir hayal kırıklığı şeklinde geçiyor. 2015 de Fenerbahçe’ye play off’ta 3-0 ile süpürülmekten kurtulamayan Maccabi bir sonraki sene dip yapıp Top16 turuna çıkamadan elenmiş ve EuroCup’ın yolunu tutmuşlardı. Orada bile son 32 turunda 2 galibiyet 4 mağlubiyet ile hüsrana uğradılar.
David Blatt’tan sonra ne sonuç alabildiler, ne kadro tutturabildiler ne de coach. Bu sezon başında takıma İsrail Milli Takım coach’unu getirip çok iddialı transferler yaparak başladılar. Sonny Weems gibi çok elit bir oyuncunun yanına yine onun gibi bir sene NBA deneyip tekrar dönen Andrew Goudelock’ı ilave ettiler. Geçen sene Kızılyıldızın en önemli iki oyuncusu olan Maik Zirbes ve Quincy Miller’ı da kadroya kattılar. Bir çok kişi tarafından bu kadro ile F4 adayı hale geldiler.
Ancak işler hiç öyle gitmedi. Önce Miller sakatlandı, sonra ilk coach gidip yardımcısı göreve geldi, sonra Sonny Weems takımdan gönderildi, bir ara Goudelock kadro dışı kaldı, sonra ikinci coach da gönderildi, David Blatt’in Darüşşafaka’daki yardımcısı Bagatzkis takımın başına getirildi . Maik Zirbes’in de Bayern Munich yolunu tutmasının ardından sezon başındaki takım ile mevcut takım birbirinden oldukça farklı hale geldi. Değişmeyen tek şey var o da başarısız sonuçlar.
Quincy Miller bir türlü dönemedi, Goudelock da sezonu kapattı. Zaten Weems ve Zirbes takımdan ayrıldılar. Bana göre Euroleague’in şu an için en zayıf takımı durumundalar. Takımda öne çıkan iki isim var: Victor Rudd ve Sylven Landesberg. O kadar sıradan bir kadroları var ki, bu iki kapasitesi sınırlı oyuncu öne çıkıyor. Rudd 4 numara pozisyonunda atletik özellikleri öne çıkan bir forvet. Yetenek olarak bakıldığında aslında oldukça zengin olduğu söylenebilir. Tam Maccabi tarzı bir oyuncu, tempo ve seyirci ile başka bir seviyeye çıkabilen, ancak bazen basketbola yeni başlamış oyuncuların yaptığı hataları yapabilen bir uzun forvet. Bence asıl sorunu zihinde. Takımın durumu nedeniyle öne çıkmış olmasını kaldırabilecek seviyede değil. İşin hem sayı hem ribaund tarafında bu kadar etkiliyken topladığı verimlilik puanlarına bakıldığında ne dediğim daha rahat anlaşılabilir.
Landesberg ise özellikle Goudelock’un sakatlanması ve Weems’in gönderilmesinden sonra daha fazla rol bulmaya başladı. Son 5 maçtaki ortalamasını 16 sayılara kadar çıkardı. Ortalama bir şutör ve potaya gitmekten çekinmeyen, yine atletik özellikleri güçlü bir oyuncu.
Pota altında Zirbes’in ayrılmasından sonra Corlton Iverson tek kaldı ancak yine de takımın genel yapısı nedeniyle ribaundlarda etkililera. Bizi zorlayabilecekleri tek yer bizim de zayıf karnımız olan ribaundlar. Şunu da belirtelim, kendi pota altlarında daha etkililer, hücum ribaundlarında o kadar da tehdit oluşturmuyorlar.
İşin savunma tarafında yedikleri sayıdan bağımsız en büyük açıkları yerleşimi iyi yapamıyor olmaları. Rakiplerini oyun kurmalarında ve boş şut bulmalarında hiç zorlamıyorlar. Onlara karşı oynayan rakipleri ortalama neredeyse 20 asist yapıyorlar maç başına ki bu rakam ile Maccabi zirvede yer alıyor. Gerçi buna tezat bir rakam da rakiplerinin üçlük yüzdesi. Tüm maçlar dikkate alındığında %34,5 ile en düşük üçlük yeme yüzdesine sahip takım Maccabi.
Tempolu oyunları onların top kayıplarına fazlasıyla yansıyor. 14,4 top kaybı ile CSKA nın ardından en fazla top kaybı yapan takımlar. Bunu bir şekilde kendi sahasında oynadıkları maçlarda tölere edebiliyorlar, özellikle ritm yakaladıklarında seyirciyi de arkalarına alıp kar topu gibi büyüyebiliyorlar ki bizimle oynadıkları maçta da son çeyrekte yakaladıkları ritm ile beraber seyirciyi maçın içine sokmuşlar ve maçı o anda kazanmışlardı. Bu durum deplasmandayken gerçekleşmiyor, aksine dağıldıkça dağılıyorlar.
Bizim için tehlike olabilecek tek şeyleri bizim onları hafife almamız olabilir. Basketbol seviyesi ve kadro yapısı olarak bizimle mücadele etmeleri mümkün değil ancak konsantrasyonumuzu kaybeder ve savunmada savruk olursak hiç beklemediğimiz bir durumla karşılaşabiliriz.
Bence zorlanmadan alırız maçı. Esas mücadeleyi bu Perşembe Anadolu Efes ile oynanacak maça saklar bizimkiler.
Ancak ilginçtir, işbu maç için internet ortamında bilet satışı hâlâ/henüz başlamadı; duyum alan veya bilgisi olan bizleri aydınlatırsa memnun olurum.
En iyi dileklerimle…
Açıkçası Bogdan’ın da olmadığı maçta çok rahat bir galibiyet de olmayabilir , özellikle guard larımıza baskı yapar ve top kayıplarına iterlerse o zaman biraz sıkıntı olabilir hatta
Bu akşam hızlı başlayıp onları hiç havaya sokmadan maçı alıp gitmeliyiz. Hem Sloukas hemde Bogdan’ın olmadığı bir maçta eğer Bobby ‘de iyi oynamazsa direksiyonda adam kalmıyor. Bu sebepten Bobby ile oynayacağımız maçın başlarında ki sürelerde maçı bitirmek lazım.