Dün Fenerbahçe favorisi olduğu , sıradan bir Euroleague maçına çıkıyordu. Maçı olağandışı kılan sonucundan çok maç öncesi yaşananlar oldu. Ülker Arena’da maç seyredenler bilir. Maçın başlamasına beş altı dakika kala koltuklar dolar , herkes yerine yerleşip oturur. Oysa dün maç başlamadan yimi dakika öncesinde salon dolmaya yüz tutmuştu. Tüm tribünler daha renkliydi, göz dolduran sarı lacivert pankartlar dört bir yanda asılmıştı. Az sonra Obradovic salona girdiğinde bir anda renk ve coşku patlaması yaşandı. 9 Mart Obradovic’in doğum günü. Bu özel adam basketbol için doğmuş. Onun için bu spor sadece yarışmalar, maçlar, antrenmanlar değil. Obradovic’in hayatı basketbol. Sürekli yaratıyor, sürekli öğretiyor ve herşeyden önemlisi hep çalışıyor ve enerjisini yitirmiyor. Küçük bir alanda beş kişi ile oynanan bu oyunda Zeljko’nun deneyeceklerinin sınırının olmaması bazen insanı hayrete düşürüyor.
Bir kitabında Zalgiris koçu Sarunas Zeljko’nun takımına karşı oynamanın ne demek olduğunu şöyle özetler. Final 4 oynayacakları sene Sarunas Maccabi’dedir. Eşleştikleri Pao ‘yu A dan Z ye çalışırlar. Gerisini Saras’dan dinleyelim. “ inanılmaz gibi görünse de sadece birkaç hafta içinde tüm oyun sistemini değiştirmişti. Araştırdığımız ve üzerinde çalıştığımız hiçbir şeyi yapmıyorlardı.Parker’a yönelik teke tek planı tamamen elemişti, onu sürekli çift ekip oynatıyordu. Bizi, o güne kadar işe yaramış tüm seçeneklere alternatifler bulmaya zorladı ”
Aslına bakarsanız Obradovic için üç hafta asla üç hafta değildir. Bir oyuncuyu takımında görmek isterse ona ilk sorduğu soru basketbolu ne kadar seviyorsun olacaktır. Sonra heyecanla oynayacağı oyunu anlatır. Savunma mı? onu bir şekilde halledeceklerdir. İşte o bir şekilde halledecekleri savunma haftalar aylarca çalışılır , santim santim hesaplardan geçer ve biz izleyenlerine basketbol dehasından örnekler sunar.

Deneyimli teknik adam Fenerbahçe ile çıktığı maçlarda 199 kez galip gelmişti. Alınacak galibiyet 200ncü galibiyet olarak tarihte yerini bulacaktı. Neden mi olmadı biraz maça bakalım:
Baskonia bu maça da her maçta olduğu gibi disiplini ön plana koyarak başladı. Maç öncesi yapmış oldukları hazırlığa harfiyen uyma niyetindeydiler. Kostas’ın yokluğunda ön alan baskısının Fenerbahçe için sorun yaratacağını biliyorlardı. EL in en fazla ribaund toplayan takımlarından biri olan rakibine karşı Udoh olmadan oynamak, ev sahibinin diğer bir dezavantajıydı. James Nunnaly’nin gününde olmaması, Boby’nin geçen maçtan yorgunluğunun üzerine erken faulleri Fenerbahçe’nin oyun planını bozuyordu. Oysa kanaryalar maça Bogdan’ın oyun kuruculuğunda başlamış, Bennet ilk beş tercihi ile uzun rotasyonunu genişletmek istemişti. Devre bittiğinde skor paylaşımını tam dokuz kişiye yaymış olan konuk ekip tersine Fenerbahçe Bogdanovic dışında iki ve üç numaralardan yeterli sayıyı bulamıyordu.
İkinci yarı bir şeylerin değişmesi gerekiyordu, bunun için savunma sertliği artmalıydı. Ancak hücum ritim bulamıyordu. Bir numarada rakibin yaptığı hareketli ve yakın savunma, dış şutlarda istikrar olmayınca skor rahatlığı sağlanamadı. Melih hamlesi de işe yaramadı. Buna karşın Baskonia ilk hücumlar konusunda istekliydi. Vesely’nin içeride yaptığı savunmadaki yardım açıklarını potaya giderek değerlendirdiler. Tüm bunlara rağmen maçı bırakmayan Fenerbahçe bitime beş dakika kala on sayı geriden gelmeyi başardı. İki dakikadaki 8-0 lık seri son dakikaların başa baş gitmesini sağladı. 76-70 ken rakibin yaptığı acemi faul 40 saniye kala tekrar umutları yeşertti. Baskonia karşılıklı gelen savunma hatalarından sonra son topta savunma hatası yapmadı, buna rağmen Bennet maçı berabere duruma getirecek şutu buldu ama sayı olmayınca İspanyollar hakettiği maçı kazandı.
Bir kaç çarpıcı rakam verelim. Boby, James, Gigi, Melih dörtlüsünden sadece on sekiz sayı geldi. Ribaundlarda konuk takım 7 ribaund fazla aldı. Baskonia on kişiden sayı bulurken % 43,5 üç sayı yüzdesi yakaladı. Bogdan 26 sayı 8 assist yaparken 5 top kaybı ile maçı bitirdi.
Can Sönmez, 10 Mart 2017 İstanbul
Dolu dolu, son derece güzel bir kritik yazısı olmuş, tebrikler…