Yaşadığımız her şeyin bir nedeni olduğuna inanırım. Bazen kayıplar , üzüntüler , acılar yaşandığı anda çok zorlasa da bizi, daha sonraları için mutlaka bir fayda sağlayacaktır derim kendime. Dün maç sırasında ve sonrasında takımıma çok kızdım. İyi basketbol oynamadık, bir dolu hata yaptık, rakibe fırsat verdik, vurup geçmeliydik, mutlaka yenmeliydik dedim kendime ve çevreme. Ama yaşanması gerekenler varmış. Üçünce çeyrek ve maç sonundan yaşananlar üzücü tabirinin çok önüne geçiyor. İnsanı çileden çıkarıyor, kin dolduruyor, biz de yapmalıyız dedirtiyor. Bunların hepsine katılıyorum. Bir arkadaşım şunu der”kötü bir şey yaşadığın zaman hemen ani karar verme, üzerine bir gece uyu ve sonra tekrar düşün”.
Ülker Arena faaliyete geçeli 4,5 yıl olmak üzere. Orada yavaş yavaş bir kültür oluşuyor. Bir basketbol seyircisi oluşuyor. Basketboldan anlayan, takımına gerekli desteği verebilen, rakibi ve hakemi gerektiğinde baskı altına alabilen, seviyeli , düzeyli bir seyirci kitlesi oluşuyor. Bu kitle bazıları tarafından eleştirilebilir. Heyecanının çok yüksek olmadığı, oturarak maç izlediği, bazı maçlarda takımını yalnız bıraktığı söylenebilir. Kombine fiyatları her geçen sene yükseliyor. Bu da oraya gelecek olan kitleyi biraz daha seçici olmaya itiyor. İnsanlar sadece kendilerine değil, eşlerine ve çocuklarına da kombine almak ister hale geliyor.
Bundan bir kaç yıl sonra bu hızla gidersek Obradovic’in istediği rakamlarda kombine satmış olacağız. Ve bu kombine sahiplerinin neredeyse tamamı basketbol seyircisi olacak. O ortama uyum sağlayan, rahat rahat maça girip , rahat rahat çıkan, tertemiz wc lere hiç rahatsız olmadan giden, salonun içinde para harcamaya çekinmeyen, “ayağa kalkmayan cimbomlu olsun” tezahüratından hiç etkilenmeyen, rakibin yaptığı her stepsi, her faulu hakemden önce haykıran, sadece kendi oyuncusu smaç yaptığında değil, asıl 24 saniye rakibe hücum ettirmediğinde ayağa kalkıp takımın alkışlayan, yere düşen rakip oyuncuya cenaze marjı değil alkışlarıyla destek olan, maç bittiğinde trafiğe kalmayı sorun etmeyip takımını çıkana kadar alkışlamak için bekleyen bir kitle oluşacak. Bunun tohumları çoktan atıldı, işaretleri görüyoruz, ve çok zaman kalmadı tamamlanması için.
Dün akşam Abdi İpekçi’de yaşanan olaylar bundan 5 sene önceki bizim çok sıklıkla salonumuzda yaşadığımız olaylardı. Hiçbirinden kimsenin gurur duyduğunu sanmıyorum. Aklı selim Galatasaraylıların da dün akşamki olayları savunabileceğini sanmıyorum. Maalesef bu ve benzeri olaylar o salonda yaşanmaya devam edecek. Buna bizim salonumuzda ne yaşanırsa yaşansın engel olamayacağız.
Yarın akşam yine Abdi İpekçi’de bir maç yapılacak. Büyük ihtimalle daha fazla olaya sahne olan bir maç oynanacak. Maçın sonucu artık çok büyük önem kazandı. Yanlış anlamayın hiçbir şekilde finale çıkmak çıkmamak için söylemiyorum bunu. Eğer biz kazanırsak rakip maç sonunda çok daha çirkin sahneler yaratacaktır. Ama emin olun bu sahneleri yaşamayı tercih ediyorum. Eğer biz yenilirsek ve seri Ülker Arena’ya taşınırsa, 4,5 yıldır uğraştığımız ve bir noktaya gelen basketbol seyircisi profilinde büyük zararlar yaşayabiliriz. Bunları okurken bana kızanlar olacaktır, hepinizi anlıyorum. Ben de duygularımla yaşayan bir insanım. Benim için artık günlük başarılardan çok daha önemli olan bir şey var, bir basketbol kültürü oturtmak, seviyeli, düzeyli, FB-GS rekabetinden dahi etkilenmeyen, sadece takımını destekleyen, huzurlu bir basketbol ortamı sağlamak, 10 bin kombineyle takımını sürekli destekleyen bir seyirciye ulaşmak, bu sene EL’i kazanmaktan da Türkiye Ligini kazanmaktan da çok daha önemli.
Umarım yarın takımımız gerçek basketbolunu oynar, ortam ve saha şartlarından çok etkilenmez ve seriyi bizim sahamıza taşımadan sona erdirir. Herkes için en iyisi bu.
Bence bütün sezon 10 – 20 TL (ya da bizim maç özelinde 40 TL) düzeyinde bilet fiyatlamasının doğal bir sonucudur dün yaşanan “insanlık dışı” rezaletler.
Az biraz muhakeme yeteneği kazanmış, kaybetmeyi sindirebilen ve fitbol seyircisinden daha olgun bir kitleyi tribünde görmek için Ülker Arena işletmesindeki fiyat politikasını göz önünde bulundurmalı GS basketbol şubesi.
Bizim FB Ülker Arena’daki seyirci profilini Abdi İpekçi’deki tribün fanatiklerinden ayıran temel faktörler “gelir düzeyi” ve de “yaş ortalaması”dır.
Böylesi bir filtrelemeyi başka hiçbir yöntem ile sağlayamazsınız; 2 x 2 = 4
Kesinlikle doğru, bir çok kesim tarafından bu fiyat politikası eleştiriliyor ancak sadece şubeye para kazandırmakla kalmayıp seyirci profilini maça küfür etmeye değil, basketbol izlemeye gelen insana dönüştürüyor.
Tüm sezon maça giden profille Playoff GS maçlarına giden profil 1-1 aynı mıdır? Kombinesiz olup maça biletle giren kişiler incelenmelidir. Senin kültürüne zarar veren seyirciler ezeli rekabeti sindiremeyen kişilerdir.
tüm sezon maça giden yaklaşık 10 bin basketbol sever var, bu tarz maçlara gelen ise 2000 civarında bahsettiğin profilden. Genelde bu 10K kişi diğer kişileri kontrol edebilir, mesela oynanan bir maç sırasında mesela EL maçında, bir sonraki hafta oynanacak GS futbol maçı için bu az olan kitle küfür etmeye bağırmaya çalışır ama büyük çoğunluk onları engeller susturur. Benim korkum az olan kitle değil, bu büyük olan kitle ile ilgili idi. Sonuçta onlar da insan ve Fenerbahçeli, çevremden görüyorum, çıkan olayların ardından intikam duygusayla yanıp tutuşan çok düzgün taraftar var. Benim mesajım onlara, kendilerine tutmalarını ve pişman olacakları şeyler yapmamaları diliyorum.