Final4 Rakiplerimiz 1: Laboral Kutxa

Herkesin sabırsızlıkla beklediği 2016 Final4’una sayılı günler kaldı. Bu kalan sürede elimden geldiğince takipçilerimi rakiplerimiz hakkında bilgilendirmek istiyorum. F4’daki 3 rakibimizinden ikisiyle bu sene hiç oynamadık. Haliyle onlara biraz daha fazla yer ayırmak istiyorum. Tabi öncelik yarı finalde karşılaşacağımız bu senenin F4’deki tek İspanyol temsilcisi Laboral Kutxa’nın.

Sene başında F4 de sadece bir İspanyol takımı olacak bu da Laboral olacak deseler , Barcelona ve RM varken buna kimse inanmazdı. Gayet mütevazi olan geçen seneki kadrosuna yine mütevazi isimler ekleyerek başladılar bu seneye. Geçen seneyi Avelino’da geçiren eski oyuncuları atletik Adam Hanga, Kızılyıldız’dan skorer Jaka Blazic, İspanyol forvet Alberto Corbacho, Hırvat pivot Darko Planinic ve geçen seneyi RM’de çok kötü bitiren tecrübeli uzun Ionnis Bourousis. Ve bu kadronun başına geçen seneyi Valenci’da geçiren Hırvat coach Velimir Perasovic’i getirdiler.

EL’de normal sezonu göreceli olarak en kolay görünen B grubunda 6-4 galibiyet sayısıyla Olympiakos ve A.Efes’in ardından 3.sırada bitirip, ölüm grubu olarak nitelendirilen Top16 F grubuna yerleşti. Normal sezonda sürpriz galibiyet ve mağlubiyetler alarak çok da istikrarlı bir tablo çizemediler. Top16’nın başlangıcında da hem grubun zorluğu hem de onların istikrarsız sonuçları çeyrek final adaylarının içinde hiçbir şekilde isimlerinin geçmemesine neden olmuştu. Top16 başlangıcında da ilk 3 hafta sonunda 2 mağlubiyet almaları ve önlerindeki içsahada CSKA , deplasmanda Barcelona ve RM maçlarının olması işleri iyice zorlaştırmıştı. Ancak işte ne olduysa o 3 maçta oldu. Önce CSKA gibi bir hücum makinesini 71 sayıda tutup, maçı 10 sayı farkla kazandılar. Ardından uzatmaya giden maçta deplasmanda Barcelona’yı yenerek ilk mesajı verdiler. Bir sonraki hafta da yine deplasmanda RM’i yenince birden bütün dikkatleri üzerlerine çektiler. Geri kalan 8 maçta 4-4 sonuç elde ettiler, kendi sahalarındaki tüm maçları kazanıp deplasmandaki tüm maçları kaybettiler. Ancak özellikle diğer iki İspanyol takımı Barcelona ve RM’i 4 maçta da yenmiş olmaları, onların grup ikinciliğini yani saha avantajına elde etmelerini sağladı.

Play off larda da Panathinaikos ile eşleştiler. İlk maçta çok rahat yendiklerine rakiplerini ikinci maçta oldukça zorlanıp, uzatmaya giden maç sonunda anca yenebildiler. Oldukça çekişmeli geçen Athina’daki maçta ise son çeyrekteki performansları ile galip gelip seriyi 3-0 bitirdiler.

İspanya liginde ise 30maçta 9 mağlubiyet ile 4.sırada bulunuyorlar.

Daha önce de dediğim gibi oldukça mütevazi bir kadrosu var Laboral’in. Pg mevkiini iki Amerikalı paylaşıyor. Thomas Heurtel takımdan ayrıldıktan sonra transfer edilen ikili takımın önemli itici güçleri. Darius Adams 2014 Aralık ayında transfer olduğu Laboral’den önce , oldukça alt düzey takımlarda oynadı. Geçen sene EL de 14 maçta 12,2 sayı  2,8 asist ortamalarıyla oynarken, %40 altına düşmeyen şut yüzdeleri ile oldukça verimli geçirdi. Bu sene daha da üzerine koyarak oynamaya başladı. Normal sezonu 22 dk ortalamayla oynayan Adams gittikçe daha fazla süre ve sorumluluk almaya başladı. Play off serisinde 33 dk ile en çok süre alan ikinci oyuncu olurken, 22,7 sayı ve 20,7 verimlilik ile bu iki alanda takımının lideri oldu. 22,7 sayı ile aynı zamanda Play off etabının tüm takımlar içinde en skorer oyuncusuydu. Tarz olarak aslında tam bir sokak basketbolcusu stili var. Zaten hızlı oynamayı tercih eden Laboral hücumlarının da ona uygun olduğunu söylemek çok doğru olur. Topu getirip tek pas yapmadan potaya atabiliyor. Bu atışlar girdiği zaman oldukça pozitif etki yaratırken, girmediği zamanlar da fazlasıyla negatif etkiliyor. 1,89cm boyuna rağmen güçlü fiziği sayesinde potaya gitmekten hiç çekinmiyor ancak dış şutuna çok daha fazla güveniyor ve başvuruyor. Maç başına 4,7 adet 2 sayılık atış kullanırken 6,7 adet üç sayılı atış deniyor. Genel Laboral hücumlarına uygun çok fazla asist düşünen bir oyuncu değil. Takımın neredeyse tamamı gibi kendi pozisyonunu yaratmayı ve kullanmayı seviyor. Savunmada da çok etkili, topa baskı yapmayı da yardım savunmasını da çok iyi yapıyor. Laboral için çok önemli bir oyuncu ama bana sorsanız takımıma asla almam. Perasovic’in ona yeteri kadar özgürlük verdiği aşikar. Onunla ilgili belki de en kilit açıklama şu: eğer mesafe bırakırsanız , üzerinde baskı hissettirmezseniz çok rahat skor üretebilir, ancak biraz sıkı savunma yapıp ona ‘bugün sana rahat şut yok’ hissiyatı verirseniz ve bir iki zorlama atışa mecbur bırakırsanız o bahsettiğim takım üzerindeki negatif etkisi ortaya çıkar. Kesinlikle hafife alınmaması gereken ama asla bir Delaney, De Colo veya Llull seviyesinde bir oyuncu değil.

Gelelim ikinci point guard’larına. Adams ile çok benzer bir geçmişe sahip bir oyuncu Mike James. Aynı Adams gibi Aralık 2014 tarihinde transfer olduğu Laboral’den öncesi gayet sıradan takımlarda yer aldı. Geçen seneyi aynı Adams gibi iyi ortalamalarla bitirdikten sonra rüştünü ispat edip takımın önemli silahlarından biri haline geldi. Basketbolu ise Adams’a göre oldukça farklı. Ayakları yere çok daha sağlam basan, çok daha seçerek oynayan, çok daha atletik, belli bir standardı olan bir guard James. Hücumda Adams’a göre çok daha fazla potayı zorluyor. Bulduğu herhangi bir ufacık delikten şimşek hızıyla geçiye smaça kadar gidiyor. Gerçekten inanılmaz bir sıçrama yeteneği var, 2,10 bir pivotun üzerinden smaç da yapabilir , ribaund da alabilir. Kendi pozisyonunu yaratmada o da en Adams kadar başarılı. Adams ile genelde 1 numarayı paylaşıyorlar, ancak beraber oynadıkları anlarda James 2 numaraya geçiyor ve o rolde de gayet başarılı oluyor. Savunmada da geri adım atan bir oyuncu değil. Adams’tan bir diğer farkı da , o attıkça atabilen bir oyuncu, motivasyonu performansına bağlı, Adams topu çemberden geçiremese de atmaya devam ediyor, James ise girmiyorsa zorlamıyor. Bu sene bunun tersi sadece bir maç oynadı James, o da normal sezonun ilk maçı olan Milano maçı. Tam 1-9 üçlük attı, ve takımının yenilmesine sebep oldu. O maçtan sonra bir daha hiç bir maçta bu kadar zorlamadı. Bu maçı söylediysek tabi ki Top16 nın ikinci yarısında kendi sahalarında oynadıkları RM maçını da söylemek lazım. Sonu da efsane bir şekilde biten o maçta ilk yarıyı 10 sayı geride kapatmışlardı. 3.çeyrekte ise tam bir Mike James show vardı sahada. 5-5 üçlük 3-2 ikilik ile, 31 sayı atan takımın 19 sayısına imza attı. Adams ile benzer bir özellikle James analizimize de son verelim. O da baskı altında çok zorlanıyor, karşısında sıkı bir savunmacı gördüğü zaman etkinliği düşüyor. Biraz el gösterip biraz sertlik yaptığımız anda onu sindirmek çok zor olmayacaktır.

Gelelim 2 ve 3 numaralara. İlk olarak Jaka Blazic ile başlayalım. Onu sıradan bir Sloven şutör olarak tanımlasak çok da haksızlık yapmamış oluruz. En önemli özelliği hareket halindeyken bir anda çıkarabildiği üçlükler. Perde arkasından çıkıp topu aldığı anda şuta kalkabiliyor. Fena da atmıyor bunları. Bunun haricinde çok önemli bir silahı yok. Yine de herkesi olduğu gibi onu da boş bırakmamız gerekiyor. Cezayı kesmekte hiç affı olmayacaktır.

Adam Hanga takımın enerji kaynaklarından biri. O da atletizm özellikleri ile öne çıkıyor. Çok hızlı ve çok güçlü bir oyuncu Hanga. Şutu istikrarlı değil ve zaten takımın en kötü üçlük yüzdesine sahip oyuncusu (%28). Onu takımın önemli parçalarından biri yapan potaya gidişleri, fast break bitirişleri ve ribaund katkısı. Savunmada da oldukça agresif ve karşısına gelen her pozisyondaki oyuncuyu savunabilecek yetenekte. Ona hücum ribaundu vermek istemiyorsak mutlaka her şutta boxout etmeyi unutmamamız lazım, yoksa bir anda çemberin üzerinde bir yerlerde topu alırken ya da içine vururken görebiliriz.

Davis Bertans takımın önemli potansiyellerinden biri. Bazen 2, bazen 3 bazen 4 oynarken onu görebiliyoruz. En verimli olduğu pozisyon 3 numara. Çok tehlikeli bir şutör. Hem korkusuz hem aşırı güvenli. Bu da atılır mı denilebilecek bir çok şutu atıyor ve maalesef sokuyor. Nereden attığı veya kimin üzerinden attığının hiç önemi yok. O da aynı Blazic gibi perde arkasından çıkıp topu alır almaz şutu elinden çıkarabiliyor. O da James gibi efsanevi RM maçının kahramanlarından biri. Son saniye de topu alır almaz attığı ve soktuğu üçlükle maçı Laboral’e o kazandırmıştı. Potaya çok giden bir oyuncu değil, şutuna daha fazla güveniyor. Bu sezonun başını sakatlıkları nedeniyle kaçıran Letonyalı oyuncu çıktığı 13 maçta sadece 9 iki sayılık atış denerken tam 48 üç sayılık atış denemiş. Bu da onun oyun stilini net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu şutları atarken aynı Adams gibi hiçbirşeyden etkilenmiyor. 5 tane arka arkaya kaçırsa bile en kritik yerde kaldırıp 6.atışı deneyebilir ve sokadabilir. Savunmada ise takımın en zayıf halkalarından biri. Ne uzun oyuncu tutabiliyor ne kısa oyuncu. Onun üzerinden hücum etmek bize büyük bir avantaj sağlayacaktır. Özellikle sırtı dönük oynayan oyunculara karşı büyük zaafiyet gösteriyor. 2,05cm boyuna rağmen ribaund özelliği de yok, maç başına sadece 1,5 ribaund ortalaması var. Yani sözün özü, ona üçlük attırmazsak başka hiçbir şekilde takıma bir katkı sağlayamayacak bir oyuncu.

Fabien Causeur, play off larda sakatlığı nedeniyle oynayamayan Fransız guard, takımın en komple kısalarından. 4 sezondur takımda olan Causeur istatistik kağıdının her alanına adını yazdırıyor. Maç başına 10,8 sayısının yanında 3,3 ribaund, 2,1 asist , 1,1 top çalma ortalamaları var. Savunmada da yine takımın en güvenilir oyuncularından biri. Sertlikse sertlik, çabukluksa çabukluk, güçse güç. Her takımın rahatlıkla kadrosuna koyup rotasyona dahil edebileceği , hiçbir özelliği çok iyi olmayıp her şeyi yapabilen oyunculardan. Ceza atışlarında da çok başarılı. Yani o da risk edilebilecek bir oyuncu değil.

Gelelim uzunlara. 4 numara pozisyonu en zayıf oldukları pozisyon. Normalde 2 oyuncuları var bu pozisyonda ama Shengelia bu sezon sakatlıklar nedeniyle neredeyse hiç oynayamadı. O pozisyon bir tek takımdaki diğer Fransız oyuncu Kim Tillie bulunuyor. O kenardayken bu dakikaları biraz Bertans, biraz da Diop dolduruyor. 22 dk civarında sahada kalıyor Tillie. Bu takımın en sert savunmacısı. Aslında o da Causeur gibi bir görev adamı olmakla birlikte herşeyden azar azar yaptığı şeylerin çoğunu kötü yapıyor. Topla potaya da gider, üçlük de atar, sırtı dönük de oynar. Ancak biraz zora geldiği zaman hiçbirinden sonuç alamaz. En iyi yaptığı şey sertlik ve savunma. 4 numara oynuyor ve 2.10 gibi gayet uzun bir boyu olmasına rağmen ribaund rakamları tatmin edici değil:3,8 . Üçlük atışları deniyor olmasına ve arada sokuyor olmasına rağmen kötü bir şutör. Hiçbir maçta 2 tane üçlük sokamamış olmak gibi değişik bir istatistiği de var. Orta mesafe de ise nispeten daha iyi, özellikle boş bırakıldığı zaman bunları sokabiliyor.

Darko Planinic, takımdaki yetenekleri sınırlı oyunculardan bir başkası. Takımdaki bir çok oyuncu gibi o da isimsiz transferlerden biri. Çok iyi bir fiziği olmasına rağmen hücumda çok yeteneksiz bir oyuncu. Çok basit pozisyonları bile bitiremiyor. Takıma verdiği destek savunmada. Ancak o da birebir savunmada. P&R savunmasında büyük açık verirken, bir pivotun yapması gereken boşlukları doldurma ve çemberi koruma görevini de yerine getiremiyor. Sadece Bourousis’i dinlendirmeye yarayan bir uzun. İlk beş başlıyor ve beşinci dakika dolmadan kenara geliyor, aynı şekilde ikinci yarıya da başlayıp o civarda bir süre de orada alıp bir daha oyuna girmiyor. Başkan Querajeta’nın yaptığı denemelerden biri. Çoğu zaman doğru oyuncuyu bulur Querajeta ama bazen de böyle kuru sıkı attığı oluyor.

İspanyol vatandaşlığı olan Ilimane Diop Laboral’in alt yapısından yetişme. A takıma gelmeden önce bir iki kiralama dönemi geçirde ve 3 senedir A takım rotasyonunda 21 yaşındaki oyuncu. 2.10cm boyundaki pivot hızlı ayaklara sahip olmakla beraber halen uzun bir oyuncu için gerekli fiziksel olgunluğa kavuşmuş değil. Biraz daha kilo alıp güçlendikten sonra önemli bir uzun olabilir. Düzgün bir bileği, atletik özellikleri ve büyük bir oynama enerjisi var. Aldığı süreler daha çok Kim Tillie ve Bourousis’e bağlı. Onlar yorgun değil ve faul problemine girmemişse aldığı süreler azalıyor. Ancak girdiği her an son enerjisine kadar sahaya döküyor. Sürpriz hücum ribaundları yapabiliyor. Takımda Planinic ile birlikte üçlük atış denemeyen iki oyuncudan biri.

Ve gelelim bu senenin yıldızına. Ionannis Bourousis geçen sene RM’de şampiyonluk görmesine rağmen takımdan ite kaka gönderildi. Kontrat bulmakta da oldukça zorlandı. Yaşının da etkisiyle ondan beklentiler oldukça azalmışken Querajeta yine bir kumar oynayarak oldukça düşük bir kontratla onu takıma kattı. Perasovic’in oyun düzeni içinde kendine çok iyi bir yer buldu Yunan pivot. Onu tanımlamak için çok klasik olan eski tip pivot tabirini kullanabiliriz. Onu farklı kılan en önemli özelliği ise oyun zekası. Ayakları yerden çok kalkmıyor olmasına rağmen uzun kolları ve uzun boyu sayesinde her işini görebiliyor. Takımın gizli oyun kurucusu Bourousis. Daha önce bir kaç kez söylediğim gibi , birebir oynamayı oyun felsefesi olarak seçmiş takımın bu konudaki en iyi oyuncularından biri. Sırtı dönük topla oynamayı çok seviyor, ve bu şekilde topu aldığı zaman ne yapacağını daha topu almadan önce belirlemiş oluyor. İlk strateji savunmacısını ittire ittire potaya yaklaşmak. Bu konuda gücünün yetmediği kimse yok, önüne kim çıkarsa onu itebiliyor. Potaya yaklaştıkça da isabet oranı artıyor. Ayrıca fiziğinden beklenmeyecek şekilde kullandığı fade away şutları da var .Saha görüşü de çok iyi olduğu için üzerinde ikili sıkıştırma olmadığı durumlarda ya sayıyla ya asistle ya da asist öncesi pasla işi bitiriyor. Orta ve uzak mesafeden şutları da gayet tatmin edici. Her maç mutkala üç sayılık atış deniyor , ki bunları atarken girmese de rakibini dışarıya çekebilme ve içeriyi boşaltıp kısalara yer açma amacını da güdüyor. Bu sayede onun boşalttığı yerlere James, Hanga ve Causeur girip turnikeyi atıyor. 21,5 verimlilik puanı ile tüm sezonda Nando De Colo’dan sonra ikinci sırada bulunuyor. Bu rakam da onun takım için ne kadar önemli bir oyuncu olduğunun delili. Bütün bu olumlu tanımlamalara rağmen bize karşı bu etkinliğini kullanabileceğini sanmıyorum. Bizim maçta bu sezon oynadığı en verimsiz maçı çıkarabilir.

Biraz fazla uzun oldu biliyorum ama biraz da takımın genel felsefesinden bahsetmem gerekiyor 🙂 Yazının içinde bir kaç kez belirtmiş olduğum gibi hücum sistemleri daha çok birebirler üzerine. Bizim geçen seneki basketbolumuza yakın bir basketbol oynuyorlar. İkili oyun oynayacak uzun ve kısaları olmaması da , bireysel yetenekleri fazla olan oyuncuların olması da buna bir neden. Özellikle geçiş hücumlarını çok kullanıyorlar, hele bir de savunma ribaundlarını net aldılarsa , hızlı ve atletik oyuncuları ile çok kısa sürede basket bulabiliyorlar. Bunu engellemek için hücum ribaundlarını almasak da karıştırmak ve savunmaya hızlı dönmek bizim açımızdan çok önemli. Maç başına 37,9 ribaund ile bu kategorideki en iyi 2.takım durumundalar.

İst.Lab1

 

Bu tabloda tüm fazlardaki istatistikleri görülüyor, koyu yeşiller ilgili kategorideki en iyi takım oldukları, kırmızı da en kötü takım oldukları anlamına geliyor. Rakamların işaret ettiği takımın ribaundlardaki başarısı ve asist/top kaybı oranında özellikle Top16 fazındaki birin altına inen oran. Bir diğer dikkat çeken rakam da şut yüzdelerinde. Play off fazında en kötü yüzdeyle iki sayı kullanan takımken en iyi yüzdeyle 3 sayı atan takım olmuşlar.

İşin savunma tarafında sıkıntıları uzun oyunculardan yana. Hem Planinic hem de Bourousis oldukça yavaş ayaklı uzunlar. Bu nedenle genelde perde arkası switch yapmayıp kendi adamlarını bulmaya çalışıyorlar bu da rakip takıma bu sırada avantaj sağlıyor. Birebir savunmalarda oldukça iyiler bunu belirtmek lazım, Bertans haricinde takımda kötü savunmacı yok, ama özellikle ikili oyunlarda içeri devrilen değil de dışarıya devrilen oyuncuyu tutmakta sorun yaşıyorlar. Aslında savunmadaki başarılarını gösteren çok önemli bir kaç istatistik daha var. Tüm maçlarda rakiplerini en düşük yüzdeyle şut attıran 2.takım durumundalar. Rakiplerini 2 sayılık atışlarda %47,9 da, 3 sayılık atışlar da ise %32,7 de tutuyorlar. Bu kadar düşük yüzdeyle şut attırmanın yanında özellikle savunma ribaundlarındaki başarıları ile bunu desteklemeleri onların genel başarısındaki önemli noktalardan biri.

Toparlamak gerekirse, iyi savunma yapmamız şart. Asla bir saniye bile gevşemeden 40 dk boyunca savunma direncimizi yüksek tutmalıyız. Uzunlarımızı iyi kullanmalıyız, Udoh ile içerden Antic ile dışardan rahat skor üretebiliriz. Bourousis’e yakın savunma yapmalı , yayın gerisinden deneyeceği şutlara imkan tanımamalıyız. Adams&James ikilisine boş alan bırakmamalı ve rahat hücum etmelerine imkan vermemeliyiz. Bertans’ın üçlük iştahının farkında olup yanımızdan basıp geçmeye niyeti olmadığı için mümkün olduğu kadar yakın savunmalıyız. Onu topsuz kovalarken Datome’nin hızı ona yetmeyebilir, bu nedenle belki onun savunmasında başka bir oyuncu kullanabiliriz. Tillie , Hanga ve Bourousis’in hücum ribaundlarına dikkat etmeli ve onları mutlaka box out edip kısalarla havuza düşecek topları toplamalıyız.

Dixon üzerinde büyük bir baskı kuracakları çok net. Onun oyunu zorlamadan oynaması çok önemli. Belki de bu maç Dixon dan çok Sloukas’ın maçı olabilir. Eğer Dixon genlerine hakim olamayıp Adams ile sokak basketboluna dönerse bu bizim için büyük problem olur. Bogdan karşısında çok iyi iki savunmacı bulacak, hem Hanga hem de Causeur onu fazlasıyla rahatsız edecektir. Onun da oyunu zorlamayıp özellikle uzunlara top indirmeyi önceliklendirmesi lazım. Bana göre bizim açımızdan maçın kilidini uzunlarımız çözecek. Hem Bourousis’in savunmasında hem de hücumda fark yaratacaklar.

Sonuç olarak bizim ayarımız bir takım değiller. Evet iyi bir sene geçirdiler, evet bazı silahları var ancak ne durdurulamaz bir takımlar ne de bize direnebilecek savunmaları var. Şimdi bu kadar yazıyı boş yere mi okuduk o zaman diyeceksiniz 🙂 Rakibi tanımak lazım ama değil mi 🙂 Obradovic ne dedi ” bugüne kadar herkese saygı duydu Fenerbahçe taraftarı, Berlin’de de Laboral’e duyacaklarına şüphem yok”.

 

Final4 Rakiplerimiz 1: Laboral Kutxa” te bir düşünce

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir