Sezonun En Kötü Basketboluna Rağmen Gelen Şampiyonluk: Bogdan Bogdanovic

2016 Başından beri yenilmeyen bir takımız. Özellikle Türkiye’deki maçlarda bir kaç kez son saniye şutları ile maçlar kazandık. Bu maçların son saniyeye kalma nedenleri genelde bizim maç içinde yaşadığımız konsantrasyon kayıpları idi.

Fiat Türkiye Kupası organizasyonu aslında benim başında itibaren benzer şekilde geçmesini beklediğim bir turnuva idi. Ancak öyle olmadı, Büyükçekmece maçı, Karşıyaka maçı, hiç boş vermediğimiz , yüksek konsantrasyonla oynadığımız maçlar oldu.

Dünkü Daçka maçı da , sezon içinde üç defa oynayıp yenmiş olmamızın da etkisiyle, yüksek konsantrasyonun final maçı da olması nedeniyle düşmeyeceğini düşünerek, iyi basketbol ve sonuca kolay ulaşabileceğimiz bir maç olarak görünüyordu, en azından benim açımdan. Maç boyunca da öyle bir görüntü vardı ki, her vurup gidebileceğimiz, sanki farklı sikletlerdeki iki boksör gibiydik. Fark çift hanelere çıkıyor, ancak bir  türlü kopmuyordu.

Rakip Daçka ise, hiçbir şeyi iyi yapıyor gözükmemekle beraber bir şekilde oyunun içinde kalmayı başarıyordu. Genelde maçların 3.çeyreklerini çok iyi oynayan FB, bu defa da iyi başlayıp çeyreğin hemen başında farkı 10 sayıya çıkartmasına rağmen, o zamana kadar üçlük atışlarda çok başarısız olan Daçka’nın önce Marko, arkasına Wilbekin ile bulduğu iki üçlük ile farkı 4’e indirdi. Bu andan itibaren maç tamamen ortaya geldi. Takımdaki bir çok oyuncu genel performansının altında oynuyordu. Udoh bir türlü devreye giremiyor, pota altında yakaladığı basit atışları bile sayıya çeviremiyordu. Dixon bildiğimiz Dixon değild, en güvenilir şutörümüz Datome bile maç boyu hiç şut istikrarı sağlayamadı. Uzun zamandır hiç görmediğimiz iki istatistik sonucu oluştu. İlki %38,8 iki sayılık yüzdesi. Bu sene hiç bu kadar düşük yüzdeyi görmemiştik. O kadar zorlandık ki pota altı ve çevresinde, eğer 3 sayılık atışlarda %43,7 oranı yakalamasaydık maçı kazanmamız imkansızdı. Diğer olumsuz istatistik de Asist/Top Kaybı rasyosu. Genelde 1 üzerinde hatta 2 ye yakın rakamlar tuttururken dünkü maçta 9 asist, 13 top kaybı ile bu rakam 0,69 oldu.

Bu iki istatistik aslında karşımızda özellikle savunma isteği çok yüksek bir takım olması nedeniyle oluştu diyebiliriz. Ancak bu sezon oynadığımız son iki maçta toplam 200 sayı attığımız bir takımın bizi bu kadar zorlamış olmasını anlamak da çok mümkün değil. Tamam rakibimiz iyi savunma yaptı kabul ama asıl sorun, bu sene hücumlarımızın temel taşı olan, ve belki de EL dahil tüm Avrupa’nın en iyisi olduğumuz top dolaşımının bu maçta hiç olmaması. Bence bunun en büyük nedeni de maalesef Dixon idi. Top o kadar çok elinde kaldı ki, 15 saniye civarında top ile oynayıp, sonrasında Datome veya Bogdan’a hiçbir pozisyon yaratmadan vermesi, ve sonrasında onların da birebir zorlayıp bir şeyler yapmak zorunda kalması bizi çok kısıtladı. Benzer şeyleri 1 numara oynarken Hickman da yaptı. Organizasyon olarak bu sezonun en kötüsü idik. Aslında yukarıda yazdığımı iki kötü istatistiğin temel sebebi de bu dolaşmayan top ve organize olamamaktı.

Ancak bir faktör vardı ki dün maçta bir çok olumsuzluğun önüne geçti: Bogdan Bogdanovic. İnanılmaz bir maç çıkardı Bogdan. Takım olarak standardımızın ne kadar altındaysak o da o kadar üzerindeydi. Ne kadar sayı attığı değildi dün onu özel kılan, bu sayıları ne zaman attığı idi. Bunu aslında ondan bekliyorum ben. Daha ilk transfer olduğu zaman onu bu takım için özel kılacak olan şeyin bu olduğunu yazmıştım. Şimdi izninizle o yazımdan bir iki paragraf paylaşmak istiyorum:

“1,97 boyundaki Sırp oyuncu 1992 doğumlu ancak oyununu izlediğiniz zaman sanki 30 yaşında bir oyuncuyu izliyormuş hissi veriyor. O kadar olgun o kadar soğukkanlı ki onun 22 yaşında genç bir basketbolcu olduğuna inanmak çok kolay olmuyor. 2010 yılından beri Partizan’da oynuyor Sırp guard. Geçen seneden beri ise takımdaki rolü ve sorumluluğu çok arttı. Özellikle bu sene takımın açık ara lider oyuncusu olarak gözüktü. Partizan’ın hatta EL’in en iyi SG larından biri olmasına , hatta takımın birinci skor opsiyonu olmasına rağmen her maç +20 sayı attığını düşünmeyin. Onun takımın lider oyuncusu olmasındaki rolü sadece skor atması değil. Bu seneyi 14,8 sayı ortalaması ile bitirip gayet tatmin edici bir rakam elde etmiş olmasına rağmen asıl Bogdan’ı farklı kılan, zor ve stresli anlarda sorumluluk alması ve bunun altından kalkabilmesi. 14,8 sayısının yanında 3,7 asist ve 3,7 ribaund ortalamaları onun ne kadar komple bir oyuncu olduğunu ve takımına nerede ihtiyacı varsa orada yardımcı olduğunun göstergesi. Bu sayı ortalamasını %42.6 iki sayı, %37 üç sayı atarak tutturdu Bogdan. Bu nedenle gözünüzde her maçı alıp götürecek harika şut atan bir oyuncu canlanması doğru olmaz. Ancak öyle bir anda ortaya çıkar ki, arka arkaya 8 sayı, 2 ribaunt, 2 top çalma , 3 asist ile maçı koparır gider. Büyük ihtimalle bizim takımında birinci skor opsiyonu olmayacak , ama toplar el yaktığında herkes onu arar hale gelecek. Bazen bomboş şutları sokamayıp sahada gezinirken görünüp ve “bu kadar abarttıkları adam bu muydu?” sorusunu sorarken, birden devreye girip maçı takımının lehine çevirirken çokca göreceğiz onu.” 

21 Ağustos 2014 tarihinde bu yazıyı paylaşmışım. Yazının tamamı için

https://www.basketbolkeyfi.com/fbu-yeni-kadro-ve-oyuncu-degerlendirmeleri-2/

linkine gidebilirsiniz.

Sadece maçın son anında attığı şut için bunları söylemiyorum. Maç boyunca işler her zora girdiğinde Bogdan devredeydi. Yine de o son basketi bir hatırlamak lazım. Bu son atıştan önce maçın bitmesine 15 saniye kala son top bizdeydi. Bu hücumdan önce Obradovic mola aldı ve Datome üzerinden bir set çizdi. Datome topu eline aldı ancak bir türlü pozisyon bulamayıp aşırı zorlama bir şuta kalktı. Süre olarak çok daha rahat olmasına rağmen zorlama ve panik bir pozisyona gitmek zorunda kaldı. Bir de Bogdan’ın atışına bakalım. 6 saniye süre vardı, ve çok da kolay çıkaramadığımız bir kenar topu. Üstelik bu şut kaçarsa artık geriye başka şans kalmıyor, süre bitmek üzere. Pota altından hareketlenip, bir iki perde arkasında dolaşıp, sol dipten topu aldı. Alır almak bir fake denedi, Redding ilk fake de tepki vermedi, bir adım sağa doğru attı ve bir fake daha denedi, yine istediği tepkiyi alamadı, bir fake daha yaptı ve Redding’i uçurdu. Önünü tamamen açtı, Redding oldukça uzakta kaldı ve tek yapabileceği sağ elini uzatmaktı ki o da hiç bir işe yaramadı. Sanki maç içinde normal bir pozisyon gibi rahat ve sakin oynadı Bogdan bunları. Şuta da hiç eli titremeden gayet rahat kalktı. Zaten bana göre harika bir şut stili var, ve stilinden hiç bozmadan gayet temiz bir şut gönderdi.

Bazı oyuncular bazı işleri çok basitmiş gibi gösterirler, aynı Bogdan’ın dün akşam yaptığı gibi. Ancak durumu, şartları ve o anı düşündüğünüzde bunları yapamayan çok vardı. Yakınımdakiler bilirler. Bojan gidip Bogdan ilk geldiğinde anlatmıştım. Bojan’ın harika oynadığı bir Barcelona maçı oynamıştık Ülker Arena’da. Maçın son saniyelerine Barcelona 2 sayı önde girmişti. Son top bizdeydi. Genelde savunması ile fark yaratan Barcelona, o son topta inanılmaz bir pozisyon hatası yapıp Bojan’ı bomboş bırakmıştı sol dipte. Çok rahat , üzerinde kimse olmadan şuta kalkan Bojan şutu sokamayıp galibiyet fırsatını kaçırmamıza neden olmuştu. İşte Bogdan burada bu farkı yaratıyor. Onun için o şutun zorluğunun yani ne kadar süre kaldığının, skorun ne olduğunun hiç bir önemi yok, o her zaman hep aynı şekilde , mental olarak hiç etkilenmeden kaldırıp atabiliyor. Her zaman bu atışları sokacak diye bir şey yok, gün olacak kaçıracak. Ancak önemli olan, o andaki sinirlerinin hiç gergin olmaması ve her zaman bu şutları hazır olması.

Bu kupa sezonun geri kalanı için bizim açımızdan oldukça önemliydi. Belki bu sene tarih yazacağımız ve 3 kupayı da kaldıracağımız bir sene olabilir. Tek başına çok bir şey ifade etmeyecek olsa da, eğer diğer 2 kupa da gelirse bu kupanın değeri daha da çok artacak. Ve en az bunlar kadar önemli bir konu da, Obradovic maç sonunda oyuncularına ne kadar teşekkür etmiş de olsa, biz gerçekten çok kötü bir maç çıkardık. Bu kadar kötü oyuna rağmen, kupayı bu kadar çok isteyen rakibe rağmen, son top ile kazanılan bu kupa, takımın her şekilde her ortamda kazanma yolunu bulmaya devam etmesi , ve bu sene hala tek bir yenilgi bile almamış olması nedeniyle oldukça değerli.

Bu maç bize işlerin kötü gidebileceği zamanlar olacağının da göstergesi. Bazen bu tarz istekli takımlara karşı, organize olmakta sıkıntı yaşayabiliriz. Bu gibi durumlar için aslında en önemli çıkış noktası takımın pg larıdır. Şu ana kadar harika bir sezon geçiren Bobby Dixon dün akşam bu sorunu çözemedi. Umarım dün akşama mahsus bir durumdur ve hem temponun ayarlanması hem de topun elde kalma süresinin kısalması konusunda daha verimli oynayabilir.

MAÇIN İSTATİSTİKLERİ

Gelelim bize bu zorlu maçın ardından en keyifli olacak olan Kupa Törenini izlettirmeyen TRT’ye. Maç içinde yayının gitmesi teknik bir sorun olabilir, ancak maç sonunda program olarak henüz 10dk ları olmasına rağmen, bilinçli olarak Kupa Törenini yayınlamamış olmaları büyük bir skandaldır. Bunun mutlaka sorgulanması ve konuşulması gerektiğini düşünüyorum.

 

 

Sezonun En Kötü Basketboluna Rağmen Gelen Şampiyonluk: Bogdan Bogdanovic” te bir düşünce

  1. DocRush diyor ki:

    Değerli platform sahibi kardeşim Okan BAYTİN,

    İş bu yazıyı henüz gördüm ve son paragraf hakkında katkı sağlamak isterim.
    Aşağıdaki e-postayı TRT isimli kuruma yönelik olarak yazmıştım tam 1 hafta önce ( __ trthaber@trthaber.com __ alıcı adresli olarak ).

    Sayın Yetkili,

    Dün akşam (21.Şubat.2016) TRTspor isimli kanalda naklen yayımlanan FIAT-Türkiye Kupası basketbol final karşılaşmasında maalesef çok üzücü bir gelişme yaşandı. Maçın ve sonrasındaki gelişmelerin naklen yayımının son anlarında finalist olup mağlubiyet yaşayan Darüşşafaka-DOĞUŞ için plaket töreni seremonisi yayımlandı ve fakat bunun hemen ardından FB için kupa takdim töreni TRTspor tarafından makaslandı; yani, ekranlara yansıtılmadı. ! ? !

    Kupa seremonisi kim ya da kimlerin inisiyatifi ile ekrana getirilmediyse tespit edilmelidir.
    Bu anti-FB yetkili kişi(ler) mutlaka cezalandırılmalıdır.

    Halkın televizyonu TRT’miz böyle bir aymazlık yapamaz; yapmamalıdır.

    En derin teessüflerimle…

    Dr. Rxxx XXXXX
    (542) 432xxxx
    Ümraniye / İSTANBUL

    Sonuç ( AN İTİBARIYLA ) elde var SIFIR…
    Bir cevap dahi yazmadılar; iş bu Kurum kasasına giren ödediğim bütün vergilerim haram olsun. Ne diyeyim(?)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir