EL’de gerçek sezon başlıyor. Herkesin en iyisini yapmaya çalışacağı, işlerin çok daha zor olacağı ikinci aşama yani Top16 Panathinaikos maçı ile başlıyor.
Geçen seneye göre oldukça değişen bir rakiple karşılaşıyor olacağız. Obradovic’den sonra bir türlü aradıkları coach’u bulamadılar. Bu sene takımın başına yine Sırp ekolünden Djordjevic’i getirdiler. Onunla beraber bir çok transfer yapıldı. Eski oyuncuları olan Nick Calathes, bizim de çok istememize rağmen Panathinaikos’u terchi etti. Onun haricinde Djordjevic’in milli takımdan öğrencisi Raduljica ve Kuzmic takımın uzun rotasyonuna dahil oldular. Bunların dışında geçen seneyi Partizan’da geçiren tecrübeli Karadağlı forvet Pavlovic, Dominic’li guard James Feldeine takıma transfer edilen diğer oyuncular oldular.
Sezona pek de iyi başlamadı Pana. İlk 6 maçta 4 mağlubiyet aldıktan sonra son 4 maçta 4 galibiyet aldılar ve Kuban ile Barça’nın arkasından grubu 3.sırada bitirdiler. Calathes ve Diamantidis önderliğinde bir düzen içinde oynamaya çalışıyorlar.
Nick Calathes beklendiği gibi takımın liderliğini Diamantidis’den almış durumda. Yaklaşık 30 dk sahada kalıyor ve gayet tatmin edici istatistikler topluyor. 10,7 sayı (ki %40 ın üzerinde şut yüzdeleri ile) 5 ribaund ve 6,8 asist ile takıma katkı sağlıyor. Diamantidis ile birlikte takımın yaptığı toplam 21 asistin 11’ini yapıyorlar. Ancak bunun yanında yine bu ikili maç başına 5 top kaybı yapıyorlar ki bu rakam da toplam 14 top kaybının içinde oldukça büyük bir yer tutuyor. Calathes’in en önemli özelliği herhangi bir konuda eksiği olmaması. Kötü yaptığı bir şey yok, bunun yanında takımı organize etmesi ve gerektiğinde yüksek yüzdeyle şut sokmasıyla oldukça önemli bir parça.
Takımın diğer önemli transferi Raduljica ise bazen çok iyi bazen çok kötü maçlar çıkarabiliyor. Bir maçı 25 sayıyla başka bir maçı 6 sayıyla tamamlayabiliyor. Ayakları yavaş olmasına rağmen pivot hareketleri çok iyi yapabiliyor olması, orta mesafe şutlarında hiç de fena olmaması nedeniyle , doğru zamanda ve doğru yerde topla buluştuğu zaman hücumları skora dönüştürmesi gayet kolay olabiliyor. E doğru yer ve doğru zaman konusunda takımdaki iki uzmanın (Calathes ve Diamantidis) olduğunu düşünürsek işinin ne kadar kolay olduğunu anlayabiliriz. Ancak bazı maçlarda kendini evde unutuyor Raduljica. Bazen de eline aldığı her topu kullanacak kadar hevesli oluyor.
James Gist ve Fotsis, hem hareketli hem de dış şutları olan oyuncular. Biri atletizmi ile diğeri de oyun zekası ile her zaman tehdit olabilecek oyuncular.
Bir iki istatistiki bilgi ile yazımı tamamlamak istiyorum. Aslında karşımızda iki farklı yüzü olan bir takım var. Evinde ve deplasmanda çok farklı oynayan bir takım Pana. Evindeki maçlarda istatistik sıralamasında bir çok dalda ilk beş içindiler. Verimlilikte 4. (109,4)
Attıkları sayı 5. (84,4)
Sav.Rib. 4. (26,6)
Asist 1. (25,6)
Top Çalma 4. (7,6)
2 Sayılık % 2. (58)
3 Sayılık % 2. (43,3)
True Shooting 1. (55)
Ass/TO 2. (209,8)
Deplasman maçlarında resim tamamen değişiyor. Mesela asist sayılara 25,6 dan 16,2 ye , attıkları sayı 84,4 den 66,8’e, üç sayılık atış yüzdeleri ise 43,3 den 30,2 ye düşüyor.
Aslında kilit nokta üç sayılık atışlar. Pana kazandıkları maçlarda %44,9 ile üçlük atarken, kaybettikleri maçlarda bu oran %24,7 ye düşmüş. Eğer onların üç sayılık atışlarda ritm tutturmalarına izin vermezsek avantajlı hale geliriz. Diğer bir kilit sayı da 71. Kaybettikleri 4 maçta da 71 sayının üzerine çıkamamışlar. Yani konu bizim savunmamıza kalıyor, savunmadaki sertliğimiz ve baskımız ile onların rahat skor üretmesine izin vermemeliyiz. Ek olarak Calathes ve Diamantidis üzerinde kuracağımız baskı ile oyun kurmalarına izin vermezsek tamamen tıkanacaklardır.
İyi bir galibiyet ile başlamak dileğiyle herkese iyi seyirler.
Not: Hava bozuk, ulaşım zor, kabul, ama gelebilecek herkesin maça gelmesini, gelemeyecek olan kombine sahiplerinin de kartlarını gelebilecek olanlara vermelerini önemle rica ediyorum.
Mesaj alınmıştır 🙂