İlk hafta kendi sahamızda ilk yarısı oldukça kötü geçen maçın ikinci yarısı ve özellikle son periodundaki iyi performansla galip geldiğimiz B.Munich maçının ardından, bu hafta deplasmanda grubun en zayıf takımı Strasbourg ile karşılıyoruz. Dün akşam BM’in Khimki’yi yenmesi, zaten bizim maçın da büyük kısmında çok iyi basketbol oynamış olması, grupta sıralamaların oldukça karışık olabileceğinin sinyalini verdi. Bu nedenle deplasmanlarda alınacak her galibiyet sıralamayı fazlasıyla etkileyecektir. Özellikle takımların henüz tam olarak oturmadığını düşünürsek bu dönemde her türlü sonuç olası. Bu akşam da işleri sıkı tutup bizim için önemli olacak bir galibiyet almak zorundayız.
Strasbourg ilk hafta Kızılyıldız deplasmanında ilk çeyreğin ardından direnç gösteremeyip maçı 22 sayı farkla kaybetmişti. Bu mağlubiyetin ana unsuru olarak, yüksek tempoda oynamaya alışık olmalarına rağmen, maçı 25 top kaybı ile tamamlamış olmaları idi. Üstelik savunmada rakiplerine el göstermeyip sürekli kolay atışlara izin vermiş olmaları Kızılyıldızın yüksek şut yüzdeleri elde etmesine neden olmuştu.
Oyun olarak genelde bireysel yetenekler üzerine bir düzenleri olduğu söylenebilir. 10 kişilik bir rotasyonla oynuyorlar. Bu rotasyon içinde takımın en önemli ve en skorer oyuncusu olarak Fransız pg Beaubois görünüyor. Pg oynuyor olmasına rağmen daha çok sg gibi oynaması ve çok top kullanması belki onu takımın en skoreri yapıyor ama takım organizasyonuna oldukça balta vuruyor. Tehlike yaratabilecek bir yetenek olmasına rağmen takımımda asla görmek istemeyeceğim bir oyuncu. 2-3 numaralarda iki önemli Amerikalı var. Tecrübeli Mardy Collins ile Kyle Weems bu takımın en komple oyuncuları. Takım organizasyonuna en büyük katkıyı da bu iki oyuncu veriyor. Sayı ve ribaund katkıları ile birlikte savunmada da birebirde etkili oyuncular. 4 numarada yine başka bir Amerikalı Matt Howard’ı görüyoruz. Çok etkili bir oyuncu olmamasına rağmen o da her maç standard katkı verebilen, 10 sayı 5 ribaund ortalamalarını yakalayabilen bir uzun. 5 numarada ise tanıdık bir isim Golubovic var. Vesely karşısında çok etkili olabileceğini düşünmüyorum. Diğer bir pivotları Fransız oyuncu Fofana. O da yetenekleri oldukça sınırlı ve problem yaratabilecek bir oyuncu değil.
Takımın diğer pg’ları biraz daha standart ancak takım düzenine daha uygun oyuncular olan Lacombe ve Campbell. Genel olarak ortak özellikleri tempoyu seven oyuncular olmaları. Yalnız bu yüksek tempoyla beraber biraz baskı gördüklerinde top kayıpları sayısı artıyor ve takım tamamen düzen dışına çıkıyor. Rotasyonda süre alan son oyuncu ise 4 numarada gördüğümüz Leloup.
Fransa Liginde 4 maç sonunda 3-1 ile ilk 6 takım ile aynı puandalar. Kendi liglerinde oynarken daha çok daha az asist ve top kaybı sayılarıyla oynuyorlar. Zaten hücum düzenleri pas üzerine değil de birebirler üzerine.
Bizim açımızdan eğer savunma da işleri sıkı tutarsak, maçı kolaylarız, yok eğer onların temposuna uyar da tamamen atmak üzere oynarsak maç son ana kadar kopmadan gidebilir.
Şu bir gerçek ki, henüz bizim takımın düzenleri oturmuş durumda değil ki bu da çok normal. Tamamen yeni bir basketbol anlayışı ve bir dolu yeni oyuncuyla bunun oturması daha bir kaç hafta alacaktır. Bu dönemde ne kadar kayıpsız geçersek o kadar avantajlı duruma geçeceğiz.
Keyifli, güzel ve sonu galibiyetle biten bir maç olması dileğiyle.