Takım Bizi Heyecanlandırmaya Devam Ediyor.. Fenerbahçe-B.Nets:101-96

Zadar turnuvası, arkasına Lokomotiv Kuban maçı, sonrasında Amerika turnesi ile hazırlık maçlarına devam ediyor Fenerbahçe. Başarılı geçen hazırlık maçlarına bir ilave de uzaklardan geldi. Bu sabaha karşı oynanan maçta Fenerbahçe Brooklyn Nets’e iyi bir oyun sonrasında 5 sayı farkla üstünlük sağladı.

TV yayını olmadığı için ben maalesef maçı izleyemedim. Sizlere maçı anlatma şansım maalesef yok. Ancak merak edenlere hem istatistikleri hem de bir kaç yorumumu iletmek için bir iki şey karalamak istedim.

Görünen şu ki, Sloukas direksiyona geçti. Takımı beklediğimizden önce sahiplendi ve gerçekten neye ihtiyacımız varsa onu oynuyor, takıma oynatıyor. İlk yarıyı 8 , maçı ise 11 asistle yani oldukça tatmin edici bir rakamla bitirmiş. Bunun yanında 11 sayı 2 top çalma ve 3 ribaund ile takıma fazlasıyla katkı sağlamış. İstatistiklerden daha öte bir şey var ki o da ikinci adam rolünden baş role hazır olup olmayacağı sorusunun cevabıydı ki, ne kadar hazırlık maçları da olsa benim görüşüm buna fazlasıyla hazır olduğu. Hatta ben bir adım ileri gidip bu takımın lideri olacağını da düşünüyorum. Umarım bu çizgisi her geçen gün iyileşerek devam eder.

Diğer bir konu ise Datome. Onun bu takımın en potansiyel skoreri olacağını transfer yazısında belirtmiştim. Dün de bunu destekleyen bir performansla 4-6 üçlük isabetiyle 16 sayı bularak göstermiş. Asıl önemlisi takımın basketboluna ayak uydurup bunun yanında tam 5 asist yapmış olması.

Bogdanovic ne kadar çok parlak yüzdelerle olmasa da, geçen seneki rolünden farklı olarak , daha çok top kullanan ve sayıya giden bir pozisyonda oynuyor bu sene. Dünkü maçı da 17 sayı, 3 asist , 3 ribaund ile bitirmiş. Herkesin bu sene ondan beklentisi çok fazla. O da bunun farkında, ya bu sene bir çıta yukarı giderek daha üst düzey bir basketbolcu olacak, ya da standart bir görev adamı olarak kalacak. Takım düzeni ve Obradovic farkı ile ben gerçek potansiyelini sahaya yansıtacağını ve geçen sene Bjelica’nın yaptığı çıkışa benzer bir çıkışı onun da bu sene yapabileceğine inanıyorum.

Vesely kaldığı yerden devam ediyor. Her geçen gün olgunlaşan basketboluna, gerçek ve en uygun pozisyonu olan 5 numarada inanılmaz atletizmi ve enerjisi ile fark yaratmaya devam ediyor. Onu farklı kılan bir özelliği de basketbol oynamayı çok seviyor ve bundan bir çocuk gibi keyif alıyor olması. Çalışkanlığını da eklediğimizde ortaya gerçek bir cevher çıkıyor. Bu sene portföyüne orta mesafe şutlarındaki isabetli atışları ve yükselen serbest atış yüzdesini ekleyerek Avrupa için çok fazla bir oyuncu olduğunu herkese gösteriyor. Sanırım Washington ve Denver  yetkilileri onu doğru kullanamamış olmaları, daha doğrusu oyuncu gelişimiyle ilgilenmeyip sadece sonuca baktıkları için onu kaçırmalarından pişmanlık duyuyorlardır. Gerçi ilk bize geldiği zaman basketbol fakiri bir çok insanın onu fazlasıyla eleştirmiş ve bu transferin sadece Obradovic’in kendi menejerinin oyuncusu olması ve komisyon almak için yapılmış bir transfer olduğunu söyleyemesini de unutmamak lazım. Vesely’nin bu hale gelmesinde onun potansiyelini en iyi şekilde kullanan ve gelişimi için ona fırsat sağlayan Obradovic’in hakkını teslim etmek lazım. Bir çok yazımda belirttiğim gibi ben büyük bir Obradovic hayranıyım, ve ona karşı çok objektif olamayabilirim, ama şunun altını net çizerim ki, Obradovic bir oyuncuya inanmışsa o oyuncu mutlaka daha iyi yerlere gelir, ama inanmıyorsa nereye giderse gitsin o oyuncudan hiçbir şey olmaz. Buna benzer örnekleri daha çok yaşayacağız. Allah başımızdan Obradovic’i eksik etmesin 🙂

Son olarak Ömer Faruk’tan bir iki satır bahsetmek istiyorum. Bu çocuk daha 17 yaşında. Uzun oyuncuların bir çoğu gibi fiziksel gelişimini tamamlaması için daha çok zamana ihtiyacı var. Ancak o kadar büyük bir potansiyel ki, Obradovic’in ellerinde, eğer onun istediği kadar çalışırsa çok büyük bir yıldız adayına kendinizi hazırlayın. Bir iki sene içinde iyice güçlenip itiş kakışlardan daha az etkilenmeye başladığında sahada Nowitzki&Pau Gasol karışımı bir oyuncuyu görmeye başlayacağız.

Oyunculardan çıkıp yine takıma dönersek, bu sene EL en çok asist yapan ilk üç takımından biri olacağımızı düşünüyorum. Bu hazırlık maçları bana bunu düşündürtüyor. Sadece Sloukas için değil, takımın tamamının bu şekilde oynadığını ve her maç 20 nin üzerinde asist yaptığımızı düşünürsek bu tezim daha da güçleniyor. Hücum temposunun ve pas trafiğinin çok artmış olması bunun altyapısı olarak görünüyor. Tabi takım daha sezonun başında ve tam anlamıyla hazır olmaması nedeniyle bu bize fazla top kaybı olarak da dönüyor. Dün yine önceki maçlardaki gibi oldukça fazla sayılacak (18) top kaybı ile maçı tamamlamışız. Bu rakamın oyuncuların birbirine alışması ve takım düzenlerinin oturması ile çok daha aşağı düşüceğine inanıyorum.

Son güzel haber de serbest atış yüzdemiz. Her geçen maç %80 lerin üzerinde atıyor olmamız ve bunun bir maçta kalmamış olması beni fazlasıyla umutlandırıyor. Bu maçı da %89 ile tamamlamışız.

Şimdi sırada daha zorlu bir ekip olan Oklohoma var. 9 Ekim günü de o maçı oynayıp yurda dönecek takım. Ve haftaya Salı günü ilk lig maçı için Ülker Arena’da sahneye çıkacak. Takımımızı canlı izlemek için sabırsızlanıyorum 🙂

İSTATİSTİKLER

MAÇ YAZISI DERİNNBA

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir