Zadar Turnuvası Sonrası İlk İzlenimler

Geçen sene ilki yapılan Zadar turnuvasının bu sene ikincisi düzenlendi. İki grup halinde düzenlenen maçların ardından Fenerbahçe ve Bayern Munich finale yükselen ekipler oldular.

İlk turda Darüşşafaka Doğuş ve Kızılyıldız ile aynı grupta yer alan Fenerbahçe iki rakibini de mağlup edip şampiyonluk maçına çıktı. Bu maçta da rakibi B.Munich’e 76-55 ile 21 sayı fark atan takımımız ilk turnuvasında ilk kupasını almış oldu.

Tüm taraftarlarımızın beklentisi takım hakkında biraz bilgi edinmek, yeni oyuncuların takım içindeki rollerini görmek ve oynanacak basketbol ile ilgili bir izlenim almaktı. Bunların net cevaplarını almamakla birlikte yine de önemli göstergeler görebildik bu turnuvada.

Daha tam anlamıyla takım birarada oynamadı, ve aslında bizim gibi hazır olmayan rakiplere karşı oynadık. Ne kazanılan kupa ne de oyuncuların bireysel performanslarına çok güvenmemek lazım. Göründüğümüzden çok daha iyi de olabiliriz çok daha kötü de. Bunu bir kenara bırakarak şunu söylemek yanlış olmayacaktır ki, bu turnuva bir çok kişiyi memnun etti.

Benim turnuvadan aldığım en önemli çıkarım, bu sene topun çok daha hızlı dolaşıp paylaşıldığı, bireylerin üzerine değil sistemin üzerine kurulmuş bir basketbol oynacağımız. Bu sistemin de, forvetlerden çok kısaların beslemesiyle uzunlar üzerinden olacağı da çok net görünüyor. Seneler sonra takımın gerçek bir 1 ve 5 numarası olduğunu görmek bir çok taraftar gibi beni de fazlasıyla memnu etti. Antic ve Udoh bu sene bize beklediğimizin de üzerinde katkı verecek gibi duruyorlar. Zaten elimizde geçen seneyi harika geçirmiş ve takımın önemli oyuncularından biri haline gelmiş Vesely varken, bu ikilinin bu katkısına bir de sağlıklı ve formda bir Datome eklenirse, EL’in en iyi uzun rotasyonuna sahip takımı olabiliriz.

Hücumdaki en önemli değişikliklerden biri temponun artmış olması olarak duruyor. Top çok hızlı dönüyor, ve kimse elinde topu fazlasıyla tutup birebiri düşünmüyor. Hiç birebir oynanmıyor değil ama, “al bakalım Goudelock veya al bakalım Bjelica , siz bir şeyler yapın da sayı atalım” sistemi tamamen değişmiş durumda. Berk de Sloukas da mümkün olduğu kadar tempoyu arttırmaya çalışıyorlar.

Bireysel performaslara da bakalım biraz. İlk olarak tabi ki Antic den bahsetmek istiyorum. Onun yetenekleri ve neler yapabileceği belli. Kalın fiziği, düzgün bileği, yüksek konsantrasyonu ve tecrübesiyle takıma katı verebilecek bir çok özelliği var. Bu özelliklerinin dışında bizim takıma en büyük katkıyı psikolojisiyle vereceğini düşünmüştüm. Sağlam sinirleri ile hem  gerilip düzen dışına çıkabilecek bir oyuncu olmamasının yanında, rakibi bu şekle sokabilecek bir oyuncu Antic. Bu turnuva gösterdi ki, oyun olarak da bizi fazlasıyla rahatlatacak. En büyük katkısı ise spacing’de olacak. Şut tehdidi sayesinde takımın saha yerleşimi daha rahat olacak, ve özellikle rakip uzunları dışarı çıkmak zorunda bırakıp içeriye daha rahat girilir hale getirecek. Eğer rakip uzunlar onun şutunu risk ederlerse de yüksek yüzdeyle bunları cezalandıracak.

Sadece bu değil. Sanki fazla kiloları var gibi görünüyor olmasına rağmen, yer tutuşu ve sezgileriyle ribaundlar konusunda takımı çok rahatlatıyor. Oynadığımız tüm maçlarda ribaundlarda rakiplerimize üstünlük sağladık. Bunda Antic’in de payı vardı.

Diğer bir katkısı da tecrübesi ve ağabeyliği olacak. Takımı sahiplenmiş ve gençlere yön verecek bir görüntü sergiledi oynadığı iki maç boyunca. Umarım bu görüntüsünü tüm sezon boyunca izleyebiliriz.

Bir başka yeni transfer Udoh ise turnuvanın MVP’si seçilecek bir performans sergiledi. Ben ilk defa onu izledim. Ve ilk intibam doğru bir transfer olduğu yönünde. Bir kere çok iyi bir ribaundcu. Çok uzun olmamasına rağmen, hem sezgileri hem de yer tutuşu ile özellikle hücum ribaundlarında büyük bir güç. Yakın ve orta mesafe birebirleri de gayet iyi oynuyor. Ancak gözüme ilk çarpan eksikliği biraz darbe aldı mı, özellikle pota altında çabuk dağılıyor ve bitirmekte sıkıntı çekiyor. Yeteri kadar güçlü görünmedi gözüme ama sezonun daha başı ve geçen seneyi sakatlıklarla geçirdiğini unutmamak lazım. Antic ile gayet uyumlu bir oyun sergilediği ilk iki maçın ardında son maça Vesely ile birlikte çıktılar. İlk başta sanki bir spacing sorunu yaşanabilecek gibi görünmekle birlikte rakibi atletizmleri ile öyle bir domine ettiler ki, ikisinin aynı anda sahada kalmasını bu sene çokça göreceğiz diye düşündürttüler.

Sloukas ayağının tozuyla çıktığı 2.maçta da 3.maçta da, takımın aradığı pg olacağını gösterdi bizlere. Onunla ilgili yazdığım yazıda belirttiğim gibi saha görüşü çok iyi, ve bizim hareketli ve yetenekli uzunlarımızı çok iyi besleyecek bir oyun çıkardı. Önceliğini atmak değil oynatmak olarak belirlemiş olması bu takımın öncelikli ihtiyacını karşılıyor. Topu da biraz önce belirttiğim gibi yüksek tempoyla döndürmesi rakibin savunma sistemlerinin bozulmasına neden oluyor. Sadece aslında çok iyi olduğu ceza şutlarında pek iyi görünmedi ama o da yine takıma alışma döneminde olduğu için normal bir sonuç.

Dixon sadece ilk maçta görev aldı. Nasıl bir basketbol oynayacağı ile ilgili soru işaretlerini tam silmiş olduğu söylenemez. Ancak şunu gördük ki, aynı Karşıyakadaki gibi, korkusuzca üçlük atmaya devam edecek 🙂 İşin şakası bir yana, Obradovic’in oynatmak istediği tempolu hücumu layıkıyla uygulayabilecek bir guard o. Ben ondan da verim alacağımızı düşünüyorum.

Son maçta görev alan Kalinic ise henüz ne yapması gerektiğini ve takıma nasıl katkı vereceğini oturtmuş değil. Ondan çok top kullanmasını ve takımın skor yükünü taşımasını beklemiyor coach. Eğer bir şekilde ben skor da yapabilirim kafasına girerse asıl katkı vermesi gereken, enerji ve savunma tarafında yaptıkları çöpe gidebilir. Ancak daha sadece bir iki antreman yapıp hemen maça çıktı. Bu nedenle kimse için olumsuz bir görüş vermek doğru olmayacaktır.

Diğer taraftan Berk ve Ömer Faruk takımda süre almaya hazır göründüler. Onları bu şekilde kendilerine güvenerek oynayacakları basketbol bizi özellikle yurtiçi maçlarda çok rahatlatacak.

Takımın tamamen toplanıp beraber çalışıp sonra yapacağı maçlar bize daha çok ışık verecektir. Şu an takımda 4 tane antreman oyuncusu var, onların yerine takımın oyuncuları dahil olduğunda daha net yorumlar yapabiliriz. Bir gerçek var ki o da eğer takımın başında Obradovic varsa çok da tedirgin olmaya gerek yok 🙂

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir