Takımın Yerli Oyuncuları.. Kenan Sipahi

Obradovic takımın başına geçer geçmez , daha Türk oyuncuları hiç tanımadığı zamanlarda, yeteneği ve potansiyeli nedeniyle Kenan Sipahi’ye büyük sorumluluklar verdi. Takımda Bo olmasına rağmen bir çok maçta Kenan ilk beş başladı. Daha 18 yaşındaydı, kendi yaş grubunun en iyi oyuncularından biri olarak gösteriliyor, MVP ödülleri kazanıyordu. Milli takımlarda, Cedi, Okben, Metecan’lı kadronun en iyi oyuncusu olarak öne çıkıyordu. EL’de de birçok maçta kendine olan yüksek güveni ile de hiç sırıtmıyor gayet memnun edici performanslar sergiliyordu. Hatta 2013 Ekim ayında deplasmanda CSKA’yı yendiğimiz maçın ardından Obradovic onun için, ‘Unutmayalım ki bugün 18 yaşında bir çocuk maça ilk beş başladı, Mr Kenan Sipahi’ diyerek onu ne kadar önemsediğinin altını çiziyordu.

Kolundan geçirdiği ciddi sakatlığa kadar Kenan takımın ana parçalarından biri olarak oynadı. Sakatlanmasından kısa bir süre önce Top16 maçlarının başlamasıyla süreleri ve sorumlulukları azalmaya başlamıştı. Sakatlığı sonrası eksikliği hem Fenerbahçe için hem de milli takım için büyük bir sorun olmuştu. Sonrasında işler ise tamamen terse döndü.

Sahalara geri dönmesi 6 ayı buldu. Ama eski Kenan olarak dönemedi. Bırakın eksiklerini kapatmayı mevcutta iyi yaptığı şeyleri de yapamaz hale dönüştü. Obradovic ona olan güvenini devam ettirip takıma gerçek anlamda bir pg almadan bir sonraki seneye başladı. Ancak bir türlü Kenan o toparlanmayı yapamıyor, performansı her geçen gün geriye gidiyor, eleştiriler arttıkça artıyordu. Takımdaki rolü iyice küçüldü. Sadece faul yapmak veya savunma yapmak için süre alır hale geldi. Kendine belki de gereğinden fazla olan güveni eridikçe eridi.

Birkaç gün sonra başlayacak olan Avrupa Şampiyonası onun yeniden kendini göstermesi için iyi bir fırsat olacaktı. Ancak takımda kendine yer bulamadı ve kadrodan çıkarıldı. Hatta Doğuş’un sakatlanmış olmasına rağmen takımda olmaması, Kartal’ın bile kadroya girmesine rağmen onun girememiş olması artık sanırım onun dibe vurduğunun delili.

Bu sene takıma iki tane önemli pg transfer edildi. Hem Sloukas hem de Dixon’ın arkasında süre bulması iyice zorlaşacak. Bir ara konuşulan kiralık bir takıma gitme konusunda da bir gelişme yok gibi görünüyor. Üstelik zaten takımda çok az sayıda olan yerli oyuncu sayısından onun da gitmesi yurtiçi maçlarda kadroyu tamamlama anlamında sorun yaratabilir. Bu nedenle gönderilme ihtimali de az.

Peki ne olacak Kenan’a? Bir büyük potansiyel daha başlamadan sona mı erecek? Yanlış nerede? Aslında o bizim düşündüğümüz kadar iyi bir oyuncu olacak yeteneklere sahip değil mi?

Tofaş’tayken de, genç ve ümit milli takımlarda da , hatta ilk senesinde bizde de harika performanslar sergiledi Kenan. 1,97cm boyuyla bir pg için önemli bir boy avantajı ile çıkıyor sahaya. Boyu, onun belki de en önemli özelliği olan saha görüşü konusunda ona yardımcı oluyor. Gerçekten de sahanın her yerine hakim, kim nerede pozisyon almış , kim en boş durumda , çok rahat görebiliyor. Bence bir pg da en çok olması gereken iki özellikten biri bu. Diğeri de top hakimiyeti. Kenan bu konuda da aslında uzun boyuna rağmen fazlasıyla iyi. Yüksek topla oynama becerisi sayesinde kafası sürekli yukarda olabiliyor. Yine bu topla oynama becerisi ve uzun boyu sayesinde potaya rahatça gidebiliyor. İkili oyunları da gayet iyi oynayabiliyor. Şutu hep eleştirildi ama kendine güveni yerinde olduğu zaman fena şut atmıyor. Zaten şut mekaniğinde herhangi bir sorun yok.

Dönüyorum tekrar sorunun kaynağına. Kenan tüm yeteneklere sahip. Kendi yaş grubunda bu yetenekleri sayesinde büyük fark da yaratabiliyor. Ancak yetenekler bir yere kadar götürüyor, daha sonra devreye çok çalışma giriyor. İşte burada Obradovic’in de ondan beklentilerini kısmasına neden olan konu ortaya çıkıyor. Kenan çalışması gerektiği kadar, daha doğrusu Obradovic’in istediği kadar çalışmıyor. Ve bu seviyelerde eğer ekstra çalışmalar yapmazsan yaşaman mümkün değil.

Benim hala ondan ümidim var. Bu kadar önemli bir yeteneğin kaybolup gitmesine gönlüm razı olmuyor. Bu milli takım kadrosundan da çıkarılmış olması umarım ona bir kamçı etkisi yaratır. Çok çalışmaya başlar ve hem Dixon’dan hem Sloukas’tan süreler çalmayı başarır. Bunu ne bir Fenerbahçeli, ne Türk olarak değil, bir basketbolsever olarak diliyorum.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir