Kadro tanıtımından sonra biraz da Real Madrid basketbolundan bahsedelim. Bir kere son yılların en istikrarlı takımlarından biri var karşımızda. Son 5 yılın 4’ünde F4 yapmış ve son iki senede final oynamış bir rakiple oynayacağız. Bize göre en büyük avantajlarından biri takım istikrarı ve tecrübeleri. Llull, Rodriguez, Fernandez, Carroll, Reyes ve Bourousis uzun zamandır birlikte oynuyorlar. Pablo Laso da 2011 yılından beri takımın başında. Bu kadar uzun zamandır aynı kadro ve aynı basketbol felsefesi ile oynuyor olmaları , istedikleri oyunu sahaya döktükleri zaman yani işler onlar için istediği gibi gittiği zaman durdurulmaları çok zor bir takım olmaları anlamına geliyor.
Bu takımın herşeyi kısalar. Onların performansı takımın performansını belirliyor. Genelde Llull, Fernandez ve Rivers üçlüsü ile maç başlıyor olmalarına rağmen en tehlikeli üçlüleri Llull, Rodriguez, Fernandes oluyor. Bu üçlüye Carroll’u da dahil ettiğimizde ortaya cellat gibi bir kısa rotasyonu çıkıyor. Llull, Rodriguez,Fernandes ve Carroll dörtlüsü, takımın ürettiği 86,2 sayının 43,7 sine, 21,6 asistin de 15,1 ine imza attığını düşünürsek ne kadar önemli olduklarını daha net anlayabiliriz. Sadece bu iki istatistik aslında onların gücünün net göstergesi değil. Kısa oyuncuların hızları ve çabuklukları sayesinde başlattıkları pozisyonlar bazen bu dörtlüden olmayan birinin son pası ile asiste dönüşüyor. Bu da onların EL in en çok asist üreten takımı olmalarını sağlıyor.
Peki bu oyuncular ne yapıyor da kadar etkililer. Bunu ikiye ayırmak lazım: İlki , topla iyi ve hızlı oynuyor olmaları, ikincisi de, sistemin çok iyi oturmuş olması sayesinde saha görüşlerinin etkisiyle çok iyi pas dağıtıyor olmaları. Öyle pozisyonlar yaratıyorlar ki, basketbol bu kadar basitse biz niye oynayamıyoruz diye düşünüyor insan. Bunu da üç şekilde yapıyorlar:
1) Uzunların perdelerinde çıkar çıkmaz attıkları şutlar
2) 3 sayı çizgisinin en az iki adım gerisinden korkusuzca atılan uzak mesafeli şutlar
3) Perdelemenin arkasına hem köşedeki boş oyuncu, hem de potaya devrilen uzunu çok kolay bulabilmeleri.
Bu onların hücum organizasyonlarının temeli. Bu konularda eğer kısalarına zaman kazandıracak hataları yapmazsak, ve onlara şut atma mesafesi vermezsek işimiz kolaylaşacak.
Set hücumlarında çok etkili pivotları olmaması nedeniyle sırtı dönüp birebirleri çok kullanmıyorlar. Ancak ikili oyun arkasına hem Reyes hem de Ayon’un nispeten daha rahat pozisyonları bitirmekte gayet yüzdeli olduklarını söylemek lazım. Bu iki oyuncunun ve hatta diğer uzunların ki bu konuda Nocioni’yi de ilk sıralara koymak lazım, hücum alanında en önemli faydaları sert perdelemeleri. O kadar sert ve sağlam perdelemeleler yapıyorlar ki, kısalara hem alan hem zaman yaratabiliyorlar.
Hızlı hücumlarda zaten EL’in en iyi takımı olduklarını söylemek hiç de yanlış olmaz. Önceki yazımda da belirttiğim gibi eğer savunma ribaundlarını net bir şekilde alır ve kısalardan birinin eline sorunsuz bir şekilde topu teslim ederlerse sayıyı yediniz demektir. Burada bizim ne yapacağımız çok önemli. Vesely ve Bjelica ile hücum ribaundlarına girip onların net savunma ribaundu almalarını engellemekle kalmamalı, kısalarımız onlarda önce geri koşup onlara rahat turnike imkanı vermemeli.
Son olarak kontrol ve dikkat etmemiz gereken şey ise, potaya yapılan boş koşular. Takımda atletik özellikleri fazla olan çok sayıda oyuncu olmasının yanında bu oyuncuların koşularını görüp değerlendirebilecek kısa oyuncuların da olması bizi oldukça tehdit edecektir. Bir anlık konsantrasyon kaybı yaşanması durumunda topu havada yakalayıp smaçlayan bir oyuncuyu bulmaları çok kolay olacaktır.
Bunlar onların klasik hücum organizasyonları. Bunların karşı önlem alan takımlara karşı oldukça zorlanıyor ve alternatif hücumlar üretemiyorlar. Efes’in normal sezonda yendiği maçta da , play off’un ilk iki maçında da çok iyi önlemler almış olması onları oldukça zorlamıştı. Ancak işte burada önemli bir güçleri ortaya çıkıyor ki, maçın hiçbir anında oyundan kopmayıp , çok kısa sürelerde büyük farkları tempoları ve enerjileri ile yok edebiliyor olmaları. Yapmamamız gereken ilk şeylerden biri de işlerin iyi gittiğini sanıp rahatlamak. Ne olduğunu anlamadan bir anda 15-0 lık seri yapabilirler, hele kendi seyircilerinin önünde bu tarz seriler yakalamaları çok daha sık rastlanan bir durum.
Kısa oyuncuları hem hücumda hem savunmada ne kadar etkililerse , uzun oyuncuları da o kadar etkisiz. Eğer bizim uzunlarımız bugüne kadar oynadıkları oyunu oynarlarsa pota altında çok büyük avantaj sağlayacağımızı düşünüyorum. Bjelica ve Vesely ikilisine , Semih, Oğuz ve Zoric üçlüsünden gelecek her ekstra katkı bizi galibiyet yaklaştıracaktır. Oyunu mümkün olduğu kadar pota altına yıkmalıyız oyunun iki alanında da. Uzunlarımıza karşı zaten mutlaka ekstra önlem alacaklardır, ve bu bizim kısalarımıza beklediğimizden daha çok sayı imkanı yaratacaktır.
Pablo Laso tam 4 sezondur bu takımın başında. Her sene büyük bütçelerle çok pahalı transferler yaptılar ancak şampiyonluk bir türlü gelmedi. Şimdi önlerinde kendi sahalarında oynamaları nedeniyle çok önemli bir fırsat var. Bir taraftan da bu sene şampiyon olmak zorunda olmaları özellikle Laso üzerinde büyük bir baskı yaratacaktır. O bu kadar stres altındayken buraları yaşamaya çok alışmış olan Obradovic onun her hatasını mutlaka değerlendirecektir.
Kadro olarak bence bir CSKA değiller. Kısaları onlar kadar iyi olabilir ancak uzunları ne CSKA , ne Olympiacos ne bizim kadar iyi değil. En iyi uzunlarının 35 yaşındaki Reyes olduğunu düşünürsek bu konuda haklı olduğumu kabul etmek zor olmaz.
Toparlarsak bizi bekleyen riskler ve kaçınmamız gerekenler şunlar:
1) Mutlaka çirkeflik yapacaklar. Bu oyuna gelmemeli ve konsantrasyonumuzu kaybetmemeliyiz. Sakin kalmalı ve basketbol dışına çıkmamalıyız. Bizi buraya çekmek için ellerinden geleni yapacaklar.
2) Temponun kontrolünü kesinlikle elimizden kaçırmamalıyız. Maç skorunun 75 in üzerine gitmesi onların şansını arttırır.
3) Oyunu pota altına çekmeli ve kısalarına sürekli baskı yapmalıyız. Hem boş şut hem de rahat pas verme imkanı tanımamalıyız.
4) Maç içinde oyun ve skor ne olursa olsun ne rahatlamalı ne maçı bırakmalıyız. 40 belki 45 ve belki daha fazla süre devam edecek maçın içinde kalmalıyız. Eğer maç içinde heyecanımızı kontrol edemez ve panik yaşarsak tecrübe eksikliğimiz nedeniyle maçın kontrolünü elimizden kaçırabiliriz.
Bir sonraki yazımda kendi oyuncularımızla ilgili bilgileri sizlerle paylaşacağım.
İyi akşamlar.