Türk basketbol tarihinde ilk defa EL play off serisine saha avantajı ve favori olarak çıkan FBU, kendi sahasında oynadığı iki maçı da kazanarak deplasmana 2-0 gitme avantajını yakaladı. Bu akşam da serinin 3.maçına çıkıp seriyi bitirme şansına sahip durumda. Bu maç öncesi geçen süreci bir kez daha gözden geçirelim.
Geçen sene EL’e harika bir başlanıç yapmış önce deplasmanda Budivelnik Kiev’i , sonrasında kendi sahamızda Barcelona ve CSKA’yı yenip 3 maçta 3 galibiyet almıştık. Üstelik CSKA’yı kendi sahamızda 26 sayı farkla yenerek tarihlerindeki en ağır yenilgilerden birini yaşatmıştık. Bu maçların ardından grubun, Barcelona ve CSKA’ya göre daha zayıf bir takımı olan Partizan deplasmanına gidecektik. O maçtan önce , bu maçın da önemli bir sınav olacağını yazmıştım yazılarımda. Partizan deplasmanı, psikolojik anlamda Avrupa’nın en zor deplasmanlarından biridir. Çok ateşli ve basketbolu bilen taraftarları ile hem rakibi hem hakemi baskı altına alıp, kendi takımlarına da oldukça önemli pozitif katkı sağlarlar. Bu doğrultuda endişeli çıktığımız maçta ilk yarıyı 8 sayı geride kapatmamıza rağmen özellikle Bojan Bogdanovic’in harika oyunuyla sahadan 10 sayı farkla 88-78 galip ayrılmıştık. O ortamdan böyle bir galibiyetle çıkmış olmak takımın kendine güveni açısından çok önemliydi.
EL’in saha seyirci baskısı göze alındığında bir sıralama yaparsak bir numaraya Sırp takımlarını koyabiliriz. Hem Partizan hem Kızılyıldız bu konuda oldukça etkili taraftar gruplarına sahip. Onların ardından Panathinaikos ve sonra da Maccabi gelir. Basketbol bilgileri, hangi durumda nasıl tepki verecekleri, rakibi ve hakemi nasıl etki altına alıcakları konusunda gerçekten uzman taraftar gruplarıdır. Maccabi seyircisi fanatizm açısından bahsettiğim üç takıma göre daha sakin olmakla birlikte , onların içinde de oldukça gergin seyirciler de var. Yine de saha içi olayların diğer üç takıma göre çok daha az yaşandığı bir salonları var.
Yine de bir sıralama yapıldığı zaman en zor 4. deplasman olduğunu söyleyebilirim kendi bakış açımdan(basketbol seviyesi dışında konuşuyorum) . Bu sene kendi sahalarında ilk turda Cedevita Zagreb ve CSKA’ya yenildiler. Top16 turunda ise daha da başarılı bir grafik çizip , Barcelona, Panathinaikos ve Real Madrid gibi grubun favori takımlarını başları önde gönderdiler. Sadece sürpriz bir Alba Berlin mağlubiyeti hariç üst düzey takımların hiçbirine yenilmediler.
Tempolu oyunu seven yapıları , seyircilerin havaya da girmesiyle iyice efektif oluyor. Bu maçın anahtarı da bence maçın temposu olacak. Havaya girdikleri anda tempoyu düşürüp , ilk iki maçta olduğu gibi hücum ribaundlarını zorlamalı ve onlara hızlı hücum imkanı vermemek çok önemli olacak.
Yine ilk iki maçta Sofo’yu tamamen devre dışı bırakmıştık. Bizim için hiç tehdit olamamıştı. Bu maçta mutlaka onu kullanmak isteyeceklerdir. Onu önden savunup ya top almasını engellemeli, ya da potadan mümkün olduğu kadar uzakta tutmalıyız.
Kenan’ın Pargo üzerinde yapacağı baskı yine maçın kilit noktalarından biri. İşler zora girdiği zaman Pargo haricinde bir seçenekleri yok.
Ama yazımın başında belirttiğim gibi asıl önemli konu bizim takım üzerindeki baskı olacak. Bugüne kadar çok zorlu deplasmanlardan galibiyetle döndük. Tam tersi senaryoyu da yaşadık maalesef Pana deplasmanında. O maçta seyircinin de etkisiyle dağılmış, ne savunmada ne hücum da hiç varlık gösterememiştik. Bu nedenle bu maçın başlangıcı çok önemli. Eğer maçın başında sağlam durur ve onların hem maça hem seriye olan inançlarını kırarsak , toparlanma şansları zor olacaktır.
Yine de bir şekilde ritm tutturdukların ve iyi bir performansla galip geldiklerini düşünelim. Bir maç kaybetme lüksümüz tabi ki var. Önemli olan maçı nasıl kaybettiğimiz. Eğer takımın psikolojisi bozulur ve rahatlığımız kaybolursa işte asıl tehlike o zaman başlar. Seriyi bir şekilde 3.maçta olmasa bile 4.maçta mutlaka bitirmeliyiz. Eğer işler son maça kalırsa o maçta bütün dengeler, bütün basketbol doğruları değişebilir. Sinir ve stres maçın ve haliyle serinin galibini belirler.
Tekrar ediyorum belki ama basketbol seviyesi açısından hiçbir şekilde bizim seviyemizde değiller. Bizi yenmeleri için tek şansları psikolojimizi bozmak. Bu konuda da yine Obradovic faktörünün devreye girip bu sıkıntının çok büyümemesini sağlamasını umuyorum.