Büyük endişe ile başladığımız EL sezonunda sonlara geliyoruz. Sezon başında şu an içinde bulunduğumuz tablo çizilmiş olsa , yani Top16 da son iki haftaya CSKA ve Olympiacos’un önünde , hem de onlara karşı ikili averajı alarak lider gireceğimiz söylense kimse inanmazdı, ben dahil 🙂
Rakibimiz Laboral Kutxa bu maça oldukça büyük ümitlerle çıkacak. Play off hayallerini son haftaya taşıyabilmek için bu maçtan mutlak galibiyetle ayrılmak zorunda. Diğer taraftan bizim açımızdan da Türk Basketbolu açısından da çok önemli bir maça çıkıyor olacağız. A.Efes’in son haftaya rahat girebilmesi için bizim bu karşılaşmadan galibiyetle ayrılmamız çok kritik. Bu sayede onları yenip yenmemeyi düşünmek zorunda da kalmayacağız. Diğer taraftan grubu lider tamamlamak bir çok açıdan bizim için avantaj olacak. E grubunda ise rakibimizin belli olacağı son maçlar öncesi durum şöyle: Panathinaikos ve Maccabi son iki haftaya eşit puanla giriyor, ancak ikili averaj Pana’da. Pana bu hafta hala şansı devam eden Alba Berlin’i konuk ederken, Maccabi de kendi sahasında GSLH ile karşılaşacak. İki takımında galibiyetle ayrılma şansı yüksek. Önemli olan son hafta bence. Eğer bu hafta Oly deplasmanda CSKA’yı yenerse ki az ihtimal, o zaman Pana gelecek hafta ne yapıp edip Kızılyıldız deplasmanında galip gelmeye çalışacaktır. Ancak CSKA galip gelirse işte o zaman Pana, CSKA yerine bizimle karşılaşmak için Kızılyıldız deplasmanında yenilip 4. sırada kalmayı tercih edebilir. Maccabi son hafta da Alba deplasmanına gidiyor, o maçta da Maccabi için, ne kadar Alba’nın şansı kalmamış olsa da çok kolay olmayacaktır.
Bizim grubu lider bitirmek hem psikolojik olarak bir avantaj sağlayacağı gibi olası bir F4 şansında rakip olarak diğer grubun 1’sinden yani Real Madrid’den yarıfinalde kaçma şansı da doğuruyor. Gerçi bu kadar uzun planlar yapmanın bir anlamı yok yine de bir bilgi olarak vermek istedim. Bizim grubun F1-E4 galibi E2-F3 galibi ile, E1-F4 galibi F2-E3 galibi ile eşleşiyor.
Gelelim Laboral maçına. Laboral ile İstanbul’da oynadığımız maç son saniye topunu değerlendirememeleri sayesinde lehimize sonuçlanmıştı. Maç içinde bir ara 15 sayılara kadar çıkardığımız farkı koruyamamış ve maç sonunda kaderimizi onların eline bırakmıştık. 3 ve 1 numaralardan bizi oldukça zorlamışlardı. San Emeterio&Davis Bertans ikilisi 29 sayı, 8 ribaund, 3 asist ile oynarken, Mike James&Darius Adams ikilisi de 24 sayı 10 asist 1 ribaund ile takımlarının itici gücü olmuşlardı.
Bu maçta bizde Hickman’ın olmadığı gibi onlarda da Bertans sakatlığı nedeniyle oynamayacak. Bertans onlar için çok önemli bir oyuncu. Şu anda takımın en skorer ve en cesur oyuncusu. Onun yokluğunda San Emeterio’nun dakikaları artacak ve kalan süreleri de Fabian Causeur ile dolduracaklardır. İlk maçta sakatlığı nedeniyle oynamayan Causeur çok yönlü basketbolu ile bu eksikliği mümkün olduğu kadar azaltacak diye düşünüyorum.
Ribaundlarda çok etkili bir takım Laboral. Top16 fazında ortalama 40,58 ribaund ile bu kategoride lider durumdalar. Her iki pota altında bu konuda oldukça iyiler. Ayrıca maç başına 81,50 sayı ortalamaları ile CSKA ve Real Madrid’in ardından en skorer takımlar. Çok tempolu basketbol oynuyorlar. Hiçbir seti 20 saniye civarında oynamıyorlar. Bu da onların yediği sayının da maç başına 82,9 gibi oldukça yüksek bir rakam olmasına yol açıyor.
Laboral’in rakiplerine ne tarz istatistikler yaptırdığına baktığımızda bir iki ilgi çekici rakam da göze çarpıyor. Eskiden bizim üst sıralarda yer aldığımız 3 sayı yüzdelerinde, rakiplerine %38,18 ile en rahat üçlük attıran 2. takım durumundalar. Bunun dışında rakiplerine en az top kaybı yaptıran yine 2. takımlar (10,75). Bu onların aslında savunmada çok da agresif olmadıklarının göstergesi. Ancak şunu da belirtmek lazım ki, rakiplerini 2 sayılık atışlarda %48,6 da tutarak Maccabi, Oly ve bizden sonra en iyi 4. takım durumundalar. Son rakam da yine savunma yumuşaklıklarına işaret eden bir rakam. Rakipleri maç başına ortalama 18,42 asist yapıyorlar ki bu sıralamada da en kötü 3. takım durumundalar.
Bizdeki durumlara gelince. TBL’deki son Uşak maçında Hickman’sız ilk provamızı yaptık. Maça Zisis ile başlayıp onun rotasyonunda Bogdan’ı pg mevkiinde denedi Obradovic. Şimdi Hickman’ın yaptıklarını ayrı ayrı düşünürsek bu işlerin tamamını bir kişi ile doldurmayı düşüneceğin sanmıyorum Obradovic’in. Neler yapıyordu Hickman özellikle Zisis transferinden sonra:
1) Hücumda topu getirmesinin haricinde, tepeden Bogdan veya Emir ile oynanan p&r ün arkasına özellikle sağ dipte boş şutu bekleyip, uzundan gelen pası üçlük olarak kullanıyordu. Yani ceza atışları. Bu rölü Emir ile denedi Uşak maçında Zoc. Emir de gayet yüksek yüzdeyle atıp gayet başarılı oldu.
2) Yine hücumda, özellikle yerleşmemiş savunmalara karşı içeri yapılan dalışlar. Bunu zaten Bogdan yapıyordu yine yapmaya devam edecek gibi duruyor.
3) Savunma rolleri. Bunu sahada Zisis varken zaten o yapacak. Ama o yokken özellikle topa baskıyı ve top çalmaları yapabilecek o tarzda bir oyuncumuz yok. Kenan ve Melih baskılı savunmada rol alabilirler ama Hickman kadar top çalabilen oyuncular değiller. Bu rol biraz açıkta kalacak gibi.
Sonuç olarak ben Zoc’un , Hickman’ın yerine Kenan’a çok süre vereceğine inanmıyorum. Uşak maçında Kenan, Melih ve Serhat üçlüsü çok fazla süre aldılar ama maç rahatlayıp fark çift hanelere çıktıktan sonra bu süreleri aldılar. Zorluk derecesi yüksek maçlarda faul problemleri ve kısa süreleri denemelerin haricinde bu oyuncuların çok fazla sorumluluk ve süre alacaklarını sanmıyorum. Onlar yeter ki TBL maçlarında süre alıp asıl kadroyu dinlendirsinler. Hickman’ın olmaması bir çok konuda problem yaratacak ama bence en büyük problem takımın kemik kadrosunun tamamının süreleri ve yükleri artacak.
Son haftalarda giderek oturan hücum setleri, topun fazlasıyla hareket etmesi ve paylaşılması, savunmada da spacing’in çok daha iyi yapılması hem oynanan basketbola hem de sonuçlara fazlasıyla olumlu olarak yansımış durumda. Bu kadar iyi bir duruma gelmişken umarım Hickman’ın eksikliği çarkları dönmesinde problem yaratmaz.
Herkese iyi seyirler.