Bu sezon 3 maç yapıp tamamını kazandığımız Milano karşısına favori olarak çıktı FBU. Ancak rakibimiz ne kadar geçen seneki form düzeyini yakalayamasa da, kadrosu itibariyle sürpriz galibiyetlere imza atabilecek bir potansiyele sahip. Üstelik Laboral ve Efes’in geçen hafta da almış olduğu yenilgiler sonrasında İtalyan ekibinin bu maçtan çıkaracağı bir galibiyet onları çeyrek final için oldukça umutlandırabilirdi. Bizim açımızdan da deplasmanlarda alınan CSKA ve Olympiacos galibiyetlerinin anlamını kaybetmemesi ve ilk 2’deki yerimizi sağlamlaştırmamız açısından oldukça önemli bir maçtı.
Maça özellike Oğuz üzerinden pota altı hücumlarıyla başlayan FBU hiç boş dönmeden 6 sayı bulurken rakibimiz zorlama şutlarla sürekli boş döndü. Ancak ne zaman biz içerden oynamak yerine dışardan şutlara başladık, özellikle Bogdan arka arkaya iki tane üçlük denedi, bu sefer biz boş dönmeye ve rakibimiz sayılar bulmaya başladı. Yine de maça ilk beş başlayan Serhat’ın Gentile’nin savunmasında sağlam durmasıyla onların da hücumda çok etkin oynamalarına izin vermedik. Ne zaman ki Serhat kenara geldi Gentile sazı eline alıp sürekli skor üretmeye başladı. Emir fizik olarak sahaya girmesine rağmen kafa olarak maça gelmediği için Gentile çok rahat oynamaya başladı. Skor olarak geride olmalarına oyun olarak maçı dengeye getirdiler. İlk çeyrek boyunca bir çok konuda rakibe üstünlük sağlamamıza rağmen çok fazla hücum ribaundu(4) vererek onlara sürekli ikinci şans sayıları için fırsat verdik.
İkinci çeyreğe savunmada gevşek başlamamızın de etkisiyle 9-3’lük seri yakalayan Milona maçı 25-23’e taşıdı. Bu seriye yine içerden Oğuz ve Vesely ile sayılar bulan takımımız 8-0’lık bir seri ile karşılık verip tekrar farkı 10 sayı ile çift hanelere taşıdı. Bunun üzerine seri sırası Milano’ya geçti 12-1’lik seri ile 34-35 öne geçtiler. Özellikle Brooks ve Gentile savunmamızı hallaç pamuğu gibi atıp sürekli skor ürettiler. Tabi onların iyi performansı dışında bizi savunma gevşekliğimizin de büyük etkisi vardı. Bu çeyrekte potamızda tam 31 sayı gördük, ilk çeyrekte yediğimiz 14 sayıdan sonra, gevşememiz nedeniyle ilk yarıyı 42-45 geride kapattık. Hücum olarak fena geçirmediğimiz bu yarıda düşen savunmamız nedeniyle çok fazla sayı yedik. Attığımız 42 sayının içinde Glock’ın sadece 2 sayısı olması ise takımın her geçen gün ona olan bağımlılığının azaldığının göstergesi oldu. Tabi Glock bu kadar az şut kullanıp az skor üretirken Bogdan ise tam tersine hücumda harika bir performans ortaya koydu.
3. Çeyreğe soyunma odasında uyarıları iyi alan takım savunmada vidaları sıkarak başladı. Seyircinin de maça girmesi ile havaya giren takım, Bjelica ve Vesely’nin hiç skor üretmediği periyotta rakibi 16 sayıda tutup 23 sayı üretti ve son çeyreğe 4 sayılık farkla 65-61 önde girdi.
Son çeyrek ise tam bir Fenerbahçe şov vardı sahada. Savunma sertliğini devam ettiren Fenerbahçe Ülker tüm oyuncularından katkı aldığı, topu çok iyi paylaştığı bir çeyrek sonunda rakibini yine 16 sayıda tutup 33 sayı üretti ve maçı 21 sayı farkla kazanmayı başardı. Son çeyreğin 5 dakikası geride kalmak üzereyken skor 75-69 idi, ancak bu dakikadan sonra iki takım arasındaki gerçek güç farkı ortaya çıktı ve maça başladığından daha iyi bir şekilde bitirmeyi bildi FBU. Bu dakikadan sonra skor 23-8 oldu.
129 verimlilik puanı ile bu senenin en çok verimlilik puanını topladığı maçı oynadı FBU. 20 asistinin yanında sadece 8 top kaybi gerçekleştirdi. %68,3 iki sayı ,%40 üç sayı ve %83 serbest atış yüzdesiyle harika yüzdeler tutturdu takımımız. Tam 5 oyuncu ve içlerinde Glock olmayan 5 oyuncu çift haneli skor üretti. Ama iki oyuncudan özellikle bahsetmek lazım.
Bogdan Bogdanovic hem maçın hem haftanın MVP’si oldu. 25 sayı, 4 asist, 2 ribaund 2 top çalma ile 32 verimlilik puanı üretti. Hücumdaki bu kadar verimli oyununa savunmada da gayet başarılı bir performans göstererek galibiyetin en önemli oyuncusuydu. Bu senenin en iyi performansını gösterip gerektiği zamanlarda özellikle Glock’un etkisiz olduğu akşamda takımın skor lideri oldu.
Bjelica sezon başından beri harika bir sezon geçiriyor. Birçok kişiye göre de EL’in en iyi 4 numarası olarak gösteriliyor. Eurohoops’un bu sene yaptığı değerlendirmede en iyi 100 oyuncu içinde ilk 5 içinde yer almıştı. Herşeyi yapabilen belirli bir standardın altına hiç düşmeyen, çok özel bir oyuncu. Onu bu forma altında izlemek gerçekten büyük keyif. Bu maçta da kendisini son maçlarda sıkça takip eden NBA menejerleri tarafından izleniyor olması onun daha bir istim üzerinde olmasına yol açmış olabilir. Sadece 13 sayı atmış olmasına rağmen 30 verimlilik puanı topladı Bjelica. Çünkü bu 13 sayının yanında 9 ribaund ve 6 asist evet yazıyla da yazayım altı asist üretti. Sadece 1 şut kaçırdı ama zaten toplamda 4 şut kullandı sadece. Ama o kadar büyük bir oyuncu ki, kendisini izlemeye gelen Memphis yöneticilerine rağmen eline geleni atan değil, takımına nerede katkı verebilicekse onu yapmaya devam eden oyuncu profilinden hiç ödün vermedi.
Emir de maça çok kötü başlamış olmasına rağmen özellikle ikinci yarıda hem savunmada hem hücumda maçın içine girip takıma katkı sağladı. Bu takımda herşeyi yapabilen tek oyuncuydu eskiden Emir. Ama artık Bjelica , Bogdan, Hickman gibi her konuda verimlilik sağlayabilen çok oyuncu var kadroda. Yavaş yavaş rolünü sahipleniyor Emir, artık bu takımda hiç kimsenin kahraman olmaya çalışmasına gerek yok, mutlaka iyi gününde olan ve takımı galibiyete taşıyacak oyuncu çıkacaktır. Emir de onlardan biri olabilecek bir oyuncu, yeter ki senelerdir yaptığı tercih hatalarını yapmasın.
Vesely sezon başında çok eleştirildi. Şut atamıyor, serbest atış atamıyor, 4 değil, 5 değil, sadece ortak menejerler var diye transfer edildi gibi bir sürü olumsuz yorum yapıldı onun hakkında. Ancak Obradovic’in bol adam değişmeli savunma sisteminin en önemli oyuncularından biri o. Sadece yetenekleri ile değil, kazanma isteği, takımın bir parçası olmak için çabalaması, kenardayken bile sahadaki oyunculardan daha çok sevinebilen yapısı onu bu takım için çok özel oyunculardan biri haline getiriyor. Bakın bir pozisyon var maçta, hatta bu pozisyon EL’in en iyi 10 hareketi içinde 2 sırada yer aldı. O pozisyonda Vesely hücumda turnikeyi atarken Elegar tarafından bloklanıyor, rakip topu alıp hızlı hücuma kalkıyor ve pozisyon Gentile’nin alley oop’u tamamlaması ile bitiyor. Bu pozisyonda smaçlayan Gentile’nin topunu kesmeye kim geldi dersiniz: Vesely. Başka bir oyuncu olsa, o bloku yedikten sonra moralinin de bozulmasıyla asla o fast break de geriye koşmaz. Ancak Vesely her zamanki gibi öyle bir geldi ki geriye neredeyse yetişiyordu Gentile’ye. Böyle bir oyuncu Vesely, hiç kopmuyor maçtan, hiç konsantrasyonunu kaybetmiyor.
Bu takım her geçen gün kendini geliştirerek basketbol oynamaya devam ediyor. Bu da galibiyetleri ardı ardına getiriyor. Artık bu takım konsantrasyon kaybı yaşamaz ise yenemeyeceği hiçbir takım yok.
Bu hafta Olympiacos’un Laboral’e kaybetmesi ile ilk iki için daha da büyük bir avantaj elde ettik. Kalan son 3 maçta bir mağlubiyet alsak bile ilk ikide yerimizi koruyabiliyoruz. Kalan üç maçta önce kendi sahamızda Malaga sonra deplasmanda Laboral ve son hafta kendi sahamızda Efes ile karşılaşıyor olacağız. Bu fikstür bize aslında büyük bir avantaj veriyor, sadece bizim için değil Efes için de ipler bizim elimizde. Önce Malaga arkasına Laboral maçlarını alırsak hem ilk iki garanti olacak hem de Efes’in çeyrek final yolunda onlara Laboral ile mücadelesinde destek olmuş olacağız. Üstelik bu iki haftadan galibiyet ile ayrılırsak son haftaki Efes maçında , diğer gruptan gelecek takımı seçmek için bir opsiyonumuz olabilir. Diğer grubun son iki takımı büyük ihtimalle Maccabi ve Panathinaikos olacak. Obradovic’in kafasında bir rakip var mı bilmiyorum , bu iki rakip hakkındaki görüşlerimi başka bir yazıda daha uzun paylaşacağım, ancak CSKA ile son haftaya kafa kafaya gireceğimiz için Efes maçında hem Efes’e destek olup hem de rakibimizi seçme şansını kullanabiliriz.
Sezon başında koyduğumuz öncelikle bir çeyrek final görelim hedefine ulaşmış olduk. Bu hafta itibariyle Top8 garantilendi. Artık hedef F4. Bu basketbolu oynamaya devam edersek o yol da bizim için çok da imkansız değil. Sırayla önce şu üç maçı bitirip çeyrek finallere saha avantajı ile girelim devamı da gelecektir.
Herkese iyi haftalar.
MAÇIN İSTATİSTİKLERİ
Semih için de bir parantez açmak gerekir, sanırım. ZOC tarafından “savunma sertliğini artırıcı” ve “rakip 5 numarasını faul sıkıntısına sokan eleman” olarak başarıyla kullanılmaktadır, netekim. Semih ERDEN maçın 3. periyodundaki 3-4 dakikalık performansıyla Samuels’ı bench’e göndermiş ve maçın kırılma anlarından birine imzasını atmıştır.