Top16 da 3.deplasman maçından da galibiyetle ayrılmak süreç ne olursa olsun harika bir sonuç. Bunu bir cebimize koyalım ve ne düşüneceksek ne konuşacaksak ondan sonra başlayalım. Bu nedenle başta Zoc olmak üzere tüm takımı tebrik ederek yazıma başlamak istiyorum.
Genelde maç anlatmayı sevmiyorum ama bu maç da anlatılacak maçlardan biri. Biraz maçı hatırlayalım. Bizim ilk beşimizde Bogdan, Glock ve Bjelica’yı aynı anda sahada görünce yine dar bir rotasyon ile maçı oynayacağımız düşüncesi kapılmıştım. Pek de yanılmamışım. 5’i tamamlayan diğer iki oyuncu Zisis ve Oğuz oldu.
Malaga bir çok rakibimizin yaptığı gibi Glock üzerine kurduğu straji ile maça başladı. Onun tuttuğu oyuncu kimse onun üzerinden hücum etmek istediler. Bu doğrultuda Vasileiadis ilk iki hücumda karşısında Glock’u görünce eline aldığı iki topu da potaya yolladı. Bu kadar sığ bir hücum felsefesi ile başlayan rakibimize karşı aslında biz çok da iyi hücum setleri ile önce Glock’a boş bir şut hazırladık, ikinci topta Bogdan’a uygun bir turnike pozisyonu sağladık, sonrasında yine iyi dolaşan top orta mesafede Oğuz’a bir şut imkanı sağladı, 4.topta da Glock yine içeriyi karıştırıp kendine özgü turnikelerinden birini attı . Ancak maalesef doğru oynanan bu 4 hücuma rağmen sayıyı bir türlü bulamamız bizim hücum dengemizi bozup güvenimizi kaybetmemize neden oldu. Eğer bu 4 şuttan en az ikisi girseydi maçın senaryosu bizim açımızdan çok daha rahat geçebilirdi. Şutların girmemesiyle birlikte hücum düzenlerimiz bozulmaya ve top kayıpları sayıları artmaya başladı. Neyse ki 3.dakika dolduğunda onlar da kötü 3 sayı denemeleri ve top kayıpları yapınca sadece bir alley-oop basketi ile 2 sayı bulabildiler. Bu dakikaya kadar 3 tane Vasileiadis ile 1 tane de Kuzminskas ile denedikleri üçlüklerin hiçbirinin girmemesi de bizim bugüne kadar pek şahit olduğumuz bir sahne değildi aslında. Bize karşı oynayan her takım bu üçlüklerden en az ikisini soktu bugüne kadar , ancak Malaga bu maça kadar olan istatistiklerini ispat etmek istercesine bu şutları kötü kullanmaya devam ettiler.
Glock ile inanılmaz zor bir pozisyonda ilk basketimizi bulduğumuzda 4.dakika dolmak üzereydi. Bu arada iki faule ulaşan Vasileiadis’in yerine oyuna Toolson’dan önce giren Stefansson ilk çeyreğin kilit oyuncusu oldu. Önce Zoric üzerinden bir turnike bulup güvenini kazanan İzlandalı bir kez daha potayı zorlayıp faul alıp çizgiye gelmesiyle arka arkaya 4 sayı buldu. Hücum ribaundlarındaki etkinliklerinin başlamasına rağmen Stefansson haricinde sayı üretecek bir oyuncu bulamamaları, bizim de hücumda Zisis, Bogdan ve Bjelica’nın bir türlü devreye girememesi nedeniyle skor üretemiyor olmamız, ilk çeyreğin 6.dakikasını geçtiğimizde skorun 6-4 olarak gerçekleşmesine neden oldu. Bu düşük skorlu maç senaryorsu Emir’in oyuna girmesiyle iki takım için de değişti. Tıkanıklığı açan yine Glock’u karşısında görür görmez şut deneyen Stefansson oldu. Onun bulduğu üçlük ile birlikte son 3 dakika içinde üçlük yağmur gibi yağmaya başladı. Stefansson’un ardından Suarez ile ve tekrar Stefansson ile iki üçlük daha buldular ve maç boyunda 22 deneme yapacakları üçlüklerde toplam başarılı olacakları 4 şutun üçünü atmış oldular. Karşılıklı basketlerle geçen ilk çeyreğin sonunda 19-16 Malaga üstünlüğü vardı. Bu çeyrekte 5 hücum ribaundu verip Stefansson’dan 10 sayı yememiz ve kolay bir çok pozisyonu değerlendirememiz bizim açımızdan olumsuz işlerdi.
İkinci çeyreğe Vesely ve Zoric’in potaya giderek bulduğu iki basketle başladık. Bu iki doğru hücumun arkasına kötü tercihler ve top kayıpları arka arkaya gelmeye başladı. Bizim onlara verdiğimiz şansları onlar da çok kötü hücum ederek değerlendiremiyor olmaları bu kadar kötü oynadığımız bir çeyrekte farkın açılmasını engel oldu. Tek buldukları sayılar Glock’un tuttuğu oyuncu üzerinden olmaya devam etti. İki potada da Glock sayı üretiminin merkezi oldu. Glock haricinde Vesely’nin biraz desteği oldu. Bunun dışında Zisis, Bogdan hiç katkı veremedi. Bjelica çok basit top kayıpları yapıp boş şutları sokamadı. Sadece Glock ve Vesely ile sayı bulabilen takımımız 11 hücum ribaundu verip 7 de top kaybı yapmasına rağmen rakibin özellikle yayın gerisinden çok kötü atması (3-14) ile sadece 2 sayı geride gitti devre arasına. Hücum potansiyeli bu kadar yüksek olan takımımızın bu çeyrekte sadece 12 sayı bulması, rakibimizi toplam 30 sayıda tutmamazı rağmen bizim geride olmamıza neden oldu. İlk yarı boyunca sadece 8 oyuncuya süre verdi Zoc ve yine rotasyonu dar bir şekilde kullandı. Bogdan’ın 0-3 ile hiç sayı bulamadığı, Zisis’in sadece 2 sayı ürettiği bu yarıda ne Kenan ne Melih ne de Serhat süre alamadılar.
3.Çeyreğe Bogdan’ın üçlüğü arkasına Glock’tan gelen 4 sayı ve Oğuz’un harika asisti sonrasında Bjelica’nın smacıyla başlayıp 2-11’lik bir seri yapıp 32-39 ile 7 sayılık farkı yakaladık. Ve bu sırada özellikle savunmada pota altında inanılmaz sertlik yaratıp Malaga’yı fazlasıyla zorladık. Mola almak zorunda kalan Malaga bu molanın dönüşünde yine Stefonsson’un 3’lügü ile başlayan 7-0 bir seri yakalayıp tekrar skoru dengelediler ve seyirciyi de arkalarına alıp momentumu ele geçirdiler ama yine Glock el üzerinden çok zor bir üçlük sokup bize nefes aldırmayı başardı. Devamında Vesely ve yine Glock ile skor üretip sert savunmayı devam ettirince 1-10 luk bir seri daha yapıp son çeyreğe 40-49 ile 9 sayı önde girmeyi başardık.
Son çeyreğe Glock’u biraz dinlendirmek için kenarda başlattık. Malaga da artık maçın gidiyor olmasının da bilinciyle inanılmaz sert oynamaya başladı. Bogdan’ın hemen çeyreğin başında 4.faulünü almasıyla oyuna ilk defa biraz da mecburiyetten Melih girdi. Ancak hem Bogdan hem de Glock kenardayken hücumda üretkenliğimizi kaybettik. Bjelica’nın zor bir yüksek post şutu ile Vesely’nin şapkadan çıkardığı turnike olmasa rakipte Granger’ın devreye girmesi ile iyice havaya girip bizi yakalayacaklardı. Bu anlarda Bjelica yine farkını gösterip Vesely’e harika bir asist yapıp smaçla bitirmesini sağladı ve 48-55 ile yine 7 sayılık bir avantaj yakalattı takımımıza. Tam rahatladık derken 1 numarada Zisis’in kenara geldiği anlarda yine Emir görev alıp burada hem hücumda hem de savunmada aksayınca rakip yine arka arkaya bulduğu 4 sayı ile farkı 3’e indirmeyi başardı. Zisis’in tekrar oyuna girmesi sonrasında bir basket daha bulup farkı 1’e indirmelerine rağmen devreye yine Veseyl bir basket faul ile girip bir kez daha takıma nefes aldırdı. Hakemlerin de göz yumması ile aşırı sertleşen oyunda biz de bu sertliğe ayak uydurup mücadele gücümüzü arttırmamız sonuncunda son 1.46 ya 56-63 önde girdik. Bu dakikadan itibaren maçta sertlik ve gerginlik iyice arttı. Bir pozisyonda belki 5 faul birden oluyor ama hakemler hiçbir şey çalmıyordu. Oyundaki stresin artmasıyla yapılan top kayıpları sonrasında son bir dakikaya girerken 60-63 ile farkı 3 e indirip tekrar maça ortak oldular. Ancak bizim hatalarımıza karşı onlar şut kaçırmaya devam etmeleri, kötü tercihler ile zorlamalar yapmaları maçın bizim elimizde kalmasını sağladı. Kalan bölümde çizgiden 5-6 atan takımımız maçı 60-68 kazanarak çok önemli bir galibiyete daha imza attı.
Bu tarz takımlara karşı galibiyeti belirleyen unsur hep bizim performansımız olacaktır. Eğer biz istediğimiz basketbolu oynayabilirsek bizi yenebilecek çok az takım var şu an EL’de. Biz bu maçta yeteri kadar oynayıp rakibin zayıflığından ötürü kazandık, oynamamız gerektiği kadar iyi oynamadık maalesef.
Maçın başında doğru hücumlar ediyor olmamıza rağmen şutlarımızı bir türlü sokamadık. Bogdan ve Zisis maça kötü başladılar. Burada sıkıldınız biliyorum ama yine rotasyon demek zorundayım. Onları kenara alıp yerlerine Kenan ve Melih’i denemek yerine, Emir’i joker kullanıp 3 kısa pozisyonunu 4 oyuncu ile geçtik. Zisis 36 dk Glock ise 31. Eğer Bogdan faul problemine girmeseydi o da +30 olacaktı büyük ihtimalle.
Rakibin hücum ribaundu becerisini biliyor olmamıza rağmen ilk yarıda toplam 11 ribaund verdik. İkinci yarı biraz daha toparlanıp bu rakamı 5’e çekmiş olsak da yine bu konuda da rakibi durduramadık.
Vesely maçın en iyi 3 oyuncusundan biriydi bana göre en iyisiydi. Ama hala çoğu zaman onu yanlış kullanıyoruz. Potadan uzakta onun eline top vermek hem ona hem takıma çok zarar veriyor. Bir türlü bundan vazgeçmeyip her maç en az bir iki kere bunu yapıyoruz.
P&R oynayamıyoruz. Neden bilmiyorum oynayamıyoruz. Bu işin uzmanı olan Zoc varken, Zisis gibi Emir gibi hatta Bogdan gibi bunları başlatabilecek iyi oyuncularımız varken, başta Vesely olmak üzere, Semih gibi Zoric gibi ayakları hızlı uzunlarımız varken bunu beceremiyor olmayı anlayamıyorum. Aranızda biri varsa bunu açıklayabilecek lütfen bir yorum yazın.
Malaga maçının olumsuz işlerinden biri de top kayıpları idi. 15 top kaybı yaptık ki bunların 12’sini direk rakip çaldı elimizden, allahtan bitirme konusunda çok da başarılı değillerdi.
Eğer karşımızda Malaga gibi berbat şut yüzdesi olan bir takım olmasaydı maçı kazanmamız pek kolay olmayacaktı.
Diğer taraftan bardağın dolu taraflarına da biraz bakalım. Şut yüzdelerinin düşük olmasından bizim savunmamızın da payı büyüktü. Maçın başında Stefansson , bir ara Vazquez ve devamında Granger’ı savunmakta sıkıntı çekmemizin dışında rakibi çok iyi durdurduk. En skorer oyuncuları Toolson ve Vasileiadis’in attıkları toplam 12 şutta bir basket bile çıkarmalarına izin vermedik. Asıl önemli savunma başarılarından biri Glock’a verilen destek idi. Onun tuttuğu oyuncuya sürekli yardıma giderek savunma zaafiyetini kapatmak için çaba gösterdik.
Önemli bir gelişme de Glock’un üzerindeki baskı arttığı zaman topu elinden çıkarıp daha boş bir arkadaşına vermesiydi. Eğer burada biraz daha başarılı olursak çok kolay sayı bulma imkanları sağlayabileceğiz.
Topun dolaşması için de takım bir çaba harcadı. Ancak bunu daha tempolu ve daha sert perdeler üzerinden yapmamız gerekiyor.
Dün akşam Vesely, Glock ve Bjelica’nın iyi performansları maçı bize getirdi. Bu üç oyuncu attığımız 68 sayının 51’ine imza attılar, üçüde 20 nin üzerinde verimlilik puanı çıkardılar. Ayrıca Bjelica&Vesely ikilisi toplam 20 ribaund aldı. Bu üç oyuncu ile birlikte katkı veren bir iki oyuncu daha çıktığı zaman gerçekten durdurulması zor bir takım oluyoruz.
Son olarak şunu ilave etmek istiyorum. Glock da Vesely de her geçen maç daha iyi kullanılıyor ve verimlilikleri artıyor. Onları eleştirenlere güzelce cevaplarını veriyorlar. Tabi eleştirilerin en büyüğünü alan Obradovic’e eleştiriler hiç bitmiyor bitmeyecek. Gördüğünüz gibi rotasyon konusunda ben de onunla aynı fikirde değilim. Sonuçta bu takım kendi sahasında EL’in en iyi takımlarından ikisine yenilmiş olabilir ama bunu telafi edecek üç önemli deplasman galibiyeti almış durumda.
İlk yarıdaki son iki maçımız olan Laboral ve Efes maçlarını da kazanabilirsek gayet iyi bir duruma geleceğiz.
Herkese iyi hafta sonları.