Karamsarlığa Düşmeye Gerek Yok…

Maç çıkışı bir çok taraftar Olympiacos maçındaki yenilginin etkisiyle oldukça olumsuzdu. Sonrasında bir çok taraftar forumunda yine aynı olumsuz fikirler coşmuş durumda. Yine en çok konuşulan Goudelock ve kendi sahamızda kaybettiğimiz büyük maçlar.

Goudelock konusunda görüşlerimi bir önceki yazımda belirttim. Sadece şunu eklemek istiyorum. Maç sonunu kötü oynadı maçı o kaybettirdi yorumları var. Maçı oraya kim getirdi peki? En sıkışık anlarda en zor şutları kim soktu peki? Bogdan ve Bjelica’nın bu kadar etkisiz olduğu bir maçı eğer Glock olmasaydı maçın son anlarına kadar getirebilir miydik peki? O çok büyük bir skorer ve bu takım için çok önemli bir oyuncu. Bu kadar saldırgan olmaya gerek yok.

Sonuç olarak kendi sahamızda oynadığımız 4 büyük maçtan sadece Panathinaikos maçından galibiyetle ayrıldık. Normal sezondaki Barcelona ve Top16 daki CSKA&Olympiacos maçlarını maalesef kaybettik. Nasıl kaybettik bu 3 maçı gözünüzün önüne getirin. 3 maçı da son 1 dakikada kaybettik. Bütün maçlarda bu rakiplerle başabaş oynayıp son topları oynamayı beceremedik. O topları iyi oynayıp bu maçları kazanmış olsaydık şu an herkes bu takımın şampiyon olup olamayacağını konuşuyor olacaktı. Şimdi ise gruptan çıkamayacağız karamsarlığına bürünmüş durumdayız.

Bu maçlarda onların son şutları girdi ve bizimkiler girmedi. Şimdi onlar bu şutları kaçırsaydı, veya Teo ve Spa’ya üç sayılık atışları sırasında yapılan fauller olmasaydı biz harika takım mı olacaktık. Bir topta insanların fikirleri nasıl değişiyor anlamıyorum.

Biz CSKA gibi bir takımı 74 sayıda tuttuk, Oly’den ikinci yarıda sadece 31 sayı yedik. Takımın savunması ile bu kadar eleştiri yaptığımız bir sezonda kimse bunun farkında değil mi? Bu iki maçta da önce Teo’yu sonra Spa’yı maçın sonuna kadar etkisiz hale getirdiğimizin hiç önemi yok mu? Tabi bazı düşünceler sadece sonuca bakar, ben de bir çok konuda bakarım. Bir taraftan da sürece bakmak lazım şu aşamada. Bu takımda kötüye giden bir şey yok, çözülen problemler var ancak yeni çıkmış bir problem yok. Her geçen gün iyiye de gidiyor. Son toplara getirdiğimiz iki maçı Barcelona’ya deplasmanda yaptığımız gibi CSKA ve Oly deplasmanlarında da yapamayacağımızı kim söyleyebilir.

Bir çok kişi Efes’i yere göğe sığdıramazken bize söylemediğini bırakmıyor. CSKA Sonny Weems’siz çıktığı maçta Efes’i çok daha rahat yendi. Efes savunması bizim direndiğimiz kadar direnemedi CSKA’ya. Ancak herkes onları bizden daha favori görüyor.

Şu aşamada belki de şansımıza iki deplasmana gideceğiz. İlk olarak Milano’ya sonra da Malaga’ya. Belki de takımın kendi güvenini tekrar kazanması için daha iyi olacak. Bu maçların ikisini de kazanacağımızı düşünüyorum. Hafta içinde Milano’nun son form durumu hakkında yine bir yazı hazırlamaya çalışacağım.

Herkes hevesli , herkes büyük beklenti içinde. Başarının gelmesi için yanıp tutuşuyor. Sabırlı olmak zorundayız, sadece olumsuzlukları değil gelişmeleri de iyi değerlendirmeliyiz. Ben takıma da Zoc’a da güveniyorum. F4’e gidemesek bile son maça kadar bu umudu taşıyacağımıza da eminim.

Herkese iyi haftalar..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir