Bu sezon ikinci kez girdiğimiz 3 maçlık mağlubiyet ve eleştirilerin doruk noktasına çıktığı depresyon döneminden iki orta seviye maç kazanıp çıkma hamlesi yaptık. Benzer bir durum TBL’de Royal Halı Gaziantep , EL’de Panathinaikos ve Barcelona yenilgileri sonrası oluşmuş, bu durumun arkasına 6 maçlık EL serisi, TBL’de deplasmanda P.Karşıyaka ve GSLH galibiyetleri gelmişti. Şimdi aynı durumu yaşayabilmek için sonuncu ve en önemli adım olan Olympiacos maçı var önümüzde. Eğer Cuma akşamı kazanırsak Milano ve Malaga deplasmanlarından galibiyetle çıkma şansımız yükselecek.
Olympiacos son 3 senedir bütçe düşürüp daha mütevazi takımlar kurmuş olmasına rağmen iki şampiyonluk bir F4 gördü. Spanoulis liderliğinde ve onun çevresine kurulan takımla sert savunmaları ve inatçı kişilikleri ile öne çıkıyorlar.
Bu sene normal sezonda diğer gruplara göre en kolay olan D grubunda yer aldılar. Bu grubu iki mağlubiyetle tamamlayıp lider olarak üst tura geçtiler. O gruptan mağlubiyet almadan çıkmaları hiç de sürpriz olmazdı ancak Laboral ve GSLH deplasmanlarından yenik ayrıldılar.
Laboral maçını 89-70 gibi farklı bir skorla kaybettiler. Bu maçta Spanoulis’in 27 sayı ve 30 verimlilik puanına rağmen takımın geri kalanının 43 sayı ve toplam 16 evet yanlış değil 16 verimlilik puanı topladığını söylersem nasıl bir performans gösterdiklerini biraz olsun anlatabilmiş olurum. Takımın 3/21 yani %14,3 yüzdeyle üçlük atması bu sonuçta en önemli kalemlerden biriydi. Diğer önemli bir istatistik de serbest atışlarda görülüyor. Laboral maçı çizgiden %87 yüzdeyle 27 sayı bularak tamamladı. Son belirleyici rakam da 10 top kaybı yaptıkları maçı sadece 11 asist ile tamamlamış olmaları.
Son hafta karşılaştıkları GSLH maçında ise maça çok asılmamış olmaları ve takımın açık ara en kötü oyuncusu Agranavis’in en kritik anlarda yaptığı 4 top kaybı ile maçı kaybetmişlerdi.
Top16 turuna da iki galibiyetle başladı Olmpiacos. Önce deplasmanda Malaga’yı 69-61 , kendi sahalarında da Milano’yu 81-58 yendiler. İki maçta ortalama 59,5 sayı yiyerek bu kategoride en sayı yiyen takım durumundalar. Normal sezonda da çok iyi savunma yapıp maç başına 71 sayı yiyorlardı. Top16 ile birlikte vidaları biraz daha sıkmış görünüyorlar. Hem ön alan hem arka alan savunmacıları oldukça iyi. Takımda kötü savunmacı denebilecek bir tane bile oyuncu yok. Kadrolarını genelde atletik özellikleri yüksek oyunculardan oluşturmaları onların savunma sertliğine fazlasıyla destek oluyor. Dunston ve Hunter ile pota altı sertliği anlamında belki de EL’in en sert takımı durumundalar. Bu iki oyuncu hem birebir savunmada hem de ön alandaki kısanın geçilmesi durumunda arkada karşılayan uzun olarak oldukça önemli oyuncular. 5 numaraların haricinde Petway ve Printezis de 4 numarada aynı sertliği sağlayabilen , birebir de yenilmeyen blok tehdidi oluşturan oyuncular.
Genelde düşük tempo oynuyorlar. Biz maç başına 64,5 şut kullanırken onlarda bu sayı 60,6. Zaten maç sayılarına da bakıldığı zaman onların maçlarında ortalama 144 sayı olurken bizim maçlarda toplam 161 sayı ortalaması gerçekleşmiş.
Hücumda Spanoulis, Sloukas , Mantzaris ve Lafayette ile bolca p&r oynuyorlar. Oldukça hareketli ve atlet uzunlara sahip olmaları bu p&r’lerin rahat sonuçlanmasına neden oluyor. Bizi en çok zorlayacakları hücum silahlarından biri bu. Kısa oyuncuların tepeden oynanan p&r arkasına yüksek posttan fazlasıyla şut kullanan oyuncular olduğunu da belirtmek lazım.
Matt Lojeski takımın en iyi şutörlerinden biri. O da fazlasıyla atletik özellikler taşıyan bir oyuncu. Hızlı ayakları ile fast break lerde bir anda karşı alanda sayıya yaparken görebiliriz. Aynı zamanda işin savunma tarafında da hiç de yabana atılır bir oyuncu değil. Emir de Bogdan’da ona karşı hücum ederken oldukça zorlanacaklar.
Kısa oyuncular p&r haricinde de kendi pozisyonunu yaratabilen oyuncular bir tek Mantzaris hariç. Diğer üç pg da , hem çok iyi şutörler hem de kendi şutlarını yaratabiliyorlar. Ortalama 17,5 civarında bir asist sayıları var, bir CSKA bir RM kadar asist üzerinden oynayan bir takım değiller. Ancak verilen sayı paslarının bir çoğu takımın iyi şutörlerden oluşuyor olması nedeniyle sayıya dönüşüyor. Takımda Dunston ve Hunter hariç herkesin orta ve uzun mesafe etkili şutları var. Hiçbir oyuncuyu riske etmeye gelmez.
Bu bahsettiğim 4 pg’ın ikisi aynı anda sahada yer alıp sg pozisyonunda oynuyor. Bu da onlara oyun kurmada oldukça avantaj sağlıyor. Spanoulis şu an EL de combo guard tanımına en çok uyan ve bu rölü en iyi yerine getiren oyuncu bence. Gerçek anlamda bir lider olmasının yanında takımın en çok skor üreten (16,3) ve en çok asist yapan (5,5) yapan oyuncusu. Ne zaman devreye girip sayı atacağını veya hangi oyuncunun eli sıcaksa onu vereceği pasları, takımın o anki ihtiyacı neyse onu oynamayı mükemmel bir şekilde yapabiliyor. Çok güçlü bir fiziği ve çok çabuk ayakları olmamasına rağmen herkesin üzerinden turnike atabiliyor, hareketli veya sabit şutları sokabiliyor, üzerinde iki kişi bile olsa boştaki oyuncuyu bulup asisti yapabiliyor. 32 yaşına gelmiş olmasına bir çok başarıya ulaşmış olmasına rağmen hala büyük bir aşkla basketbol oynayabiliyor. Onu durdurmak bizim için maçın en kritik konularından biri olacak. Bu konuda da başrol tabi ki Zisis’in olacak. Senelerdir birbirlerini çok iyi tanıyor olmaları bir nebze onu durdurmak için bize bir şans verebilir.
Spanoulis haricinde takımda hiçbir konuda hiçbir oyuncu ön plana çıkmıyor. Hem sayılar, hem ribaundlar, hem dakikalar tamamen dağılmış durumda. Bu da onların ne kadar iyi bir takım oyunu oynadıklarının net delili. Spanoulis haricinde ne tek başına tehdit yaratabilecek ne de gözardı edilebilecek bir oyuncu yok takımda.
Bizim açımızdan baktığımızda belki de bu sezonki en sert pota altı olan takımla oynayacağımız için (Efes’den daha sert bir pota altları olduğunu düşünüyorum) zaten normalde kullanmakta sıkıntı çektiğimiz uzunlarımızı bu maçta da pek kullanabileceğimizi sanmıyorum. Sadece Bjelica bir avantaj yaratabilir ama onun karşısında da çok iyi iki savunmacı Printesiz ve Petway olduğu için o da pek avantaj yaratabilecek gibi durmuyor.
Kısalara baktığımızda olay Spanoulis de kitleniyor. Eğer onun verimliliğini düşürürsek o zaman üstünlüğü burada sağlayabiliriz. Glock ve Bogdan yine kilit oyuncular olacak. Eğer maçın başında iyi başlarlar ve şutları sokarlarsa onların üzerindeki baskı artacağı için diğer oyuncularımızı risk etmeye başlayacaklardır.
Bir kilit oyuncu da Emir olacak. Hem savunmada Lojeski karşısında ne yapacağı hem de hücumdaki performansı çok önemli. Son maçlarda savunma direncini arttırması, Zoc’un gözüne girebilmek için çok fazla çabalıyor olması beni umutlandırıyor.
Son olarak yine rotasyondan bahsetmek istiyorum. Son maçlarda çok daha fazla oyuncu kullanan Zoc’un bu maçta da rotasyonu iyi kullanması ve süreleri makul dağıtması çok önemli. 30 dk nın üzerindeki süreler mutlaka tüm takıma olumsuz yansıyacaktır.
Gelelim en önemli konuya. Bu maçın en büyük faktörü bizler olacağız. Maçın başından sonuna kadar hem rakibi hem de hakemleri baskı altına almak zorundayız. Bizim etkinliğimiz maçın kilit noktası olacaktır.
İyi bir basketbol ve galibiyet dileğiyle herkesi iyi seyirler..
Spanoulis i durdurursak maçı alma şansımız artar. Bence bu maç gruptaki geleceğimizi de belirleyecek. Yenilsek bile oynanacak oyun ve mücadele bize önümüzü görmemize yardımcı olacaktır. Serbest atış yüzdesi bence bu maçlarda çok önemli. 20 sayı fark attığınız maçlarda isteğiniz kadar kaçırın ancak bu tür kritik maçlarda serbest atış yüzdesi %80 in altına düşmemeli. inşallah kazanıp hem kendimize geriye kalan maçlarda hırs, hem de rakiplere gözdağı veririz.
Kısa bir notta şu. Glock Spanoulis i iyi durdurursa ve onun üzerinden oynayarak faul problemine sokarsa bizim için çok iyi olur. Spanoulis in karşısında oynayan guardlar eğer çok iyi performans sergileyip Spanoulis üzerinden çok sayı buluyorsa mutlaka gardı düşüyor ve moral olarak etkisizleşiyor. Kilit 3 nokta Glock Spanoulis eşleşmesi, serbest atışlar ve ribauntlar.