Önce oyuncuları ve Zoc’u tebrik ederek yazıma başlamak istiyorum. Yine önemli bir reaksiyon gösterip bu sonucu çok riskli maçı galibiyetle bitirdiler.
Farklı bir beşle maça başladı Zoc. CSKA maçından sonra alternatifsiz dediği Bjelica yerine Vesely, Semih yerine Oğuz, Glock yerine Emir tercihlerini yaptı ki bence de doğru tercihlerdi bunlar. Bjelica&Bogdan&Glock üçlüsü kenarda ne kadar kalırsa tüm takımın verimi o kadar yükselicek. Bu kenarda kalmaktan kastım aslı 15 dk dan fazla değil bu yanlış anlaşılmasın. Ancak bu üçlünün süreleri 30 dk üzerine çıktığı zaman büyük risk alıyor oluyoruz.
Maça doğru beşle başlamanın haricinde doğru hücumlarla da başladık. Sürekli topu boyalı alanda Vesely ve Oğuz’a indirip onlar üzerinden oynamayı istedik. Tabi burada yine büyük bir problemle karşılaşıyoruz. Oğuz bu işte takımın en iyisi aslında. Sırtı dönük potaya rahat gidebilen düzgün bileği ile çok şarj almadığı zaman da sayı ile bitirebilen bir uzun. Bunları Vesely için söylemek çok doğru olmaz. Onun pivot oyunları yok, uzun boyuna rağmen rakibi omzu ile potaya kadar sürükleme gücü de yok. Onun bir pg ile asist üzerinden oynaması lazım. Kendi şutunu kendi pozisyonunu yaratmasını beklemek hayalcilikten başka bir şey değil. Diğer taraftan onun iyi bir pg ile potanın üzerinde veya yakınında iyi beslenmesi durumunda inanılmaz bir silaha dönüşeceği de çok net. Sadece iyi sıçramıyor Vesely, sürekli hareketli oyunuyla pozisyon kovalıyor. Doğru zamanda doğru pas ile onu beslerseniz inanılmaz bir hücum silahına dönüşebilecekken, potadan uzak bir yerde topu ona verip “hadi koçum sen de bir şeyler yarat” derseniz onu herkesin saydıracağı bir oyuncu haline getirirsiniz. Sezon başından beri bunun örneklerini çok gördük. Biz bu maçta maalesef ikinci ve yanlışı tercihi kullanıp ona ve takıma çok zarar verdik. Rakibin de özellikle Antonov ile maça iyi başlaması skoru 5-0 a getirdi. Neyse ki Oğuz ve Bogdan devreye girip skor ürettiler ve kriz olmadan cevap verebildik.
Hücumda ritm tutturamamış olmamız rağmen , öncelikle Oğuz(2) sonra Vesely ve Emir ile aldığımız 4 hücum ribaundu bize hayat verdi. İlk rotasyon 8. dakikada Oğuz&Zoric başladı ve bir dakika sonra Vesely&Bjelica değişikliği gerçekleşti. Bu 9 dakikayı Bjelica olmadan oynadık ve bir şekilde oyundan kopmadık ve ilk çeyreği 19-20 önde bitirdik. Ancak yine potamızda 3 tane üçlük görmeyi başarmıştık 🙂 Bu çeyrekte Bogdan 6 sayı 2 ribandu Oğuz’un da 5 sayı 3 asist ve 2 hücum ribaundu ve 1 blok ile öne çıkan oyuncular oldular.
İkinci çeyrekte Glock sahada olmasına rağmen çok kötü bir hücum performansı gösterirken, Bogdan atmaya ve iyi oynamaya devam etti. Bu çeyrekte önce 21-28 ile 7 sayılık, daha sonra da 25-33 ile 8 sayılık farklar yakalamış olmamıza rağmen Rochestie’nin arka arkaya gelen 2 üçlüğünün ardından Nizhny’ye yakalandık ve devre 36-38 sonuçlandı.
Maçın ikinci yarısını da maç başladığı 5 ile başladı Zoc. Maçın her geçen anında daha sertleşen savunmamız ile bu çeyrek sonunda 9 sayılık farka ulaştık. Attıkları basketlerin ardından ara sıra yaptıları alan savunmasına fazla zorlanmadan hücum etmemiz ve maç önü analizimde belirttiğim gibi p&r savunmasında özellikle Parakhouski’nin çok geride kalması ile fazlasıyla rahat pozisyon bulmamız , Zisis’in pek iyi bir gününde olmamasına rağmen Bogdan’ın 7 , Glock’un son saniye üçlüğü ile birlikte 8 sayı üretmesi bize hücumda sıkıntı yaratmadan oynama şansını doğurdu.
Son çeyrekte iyice sertleşen ve sadece 9 sayıya izin veren savunmamızın yanına iyice coşan Glock ve onun 12 sayısı eklenince maç koptu ve sonunda 18 sayılık bir fark ile sonuçlandı.
Sonuç olarak bir önceki hafta Milano deplasmanında 20 sayılık farkla dönen bir ekibi deplasmanda 18 sayı farkla yenmek harika bir sonuç. Bunun yanında maalesef yine göze batan bir çok eksiklik vardı sahada. Artık serbest atışları konuşmak çok sıkıyor ama %35,7 nedir? Bu rakam nedir biri açıklayabilir mi? Biz serbest atışları düzelmemiz lazım derken her geçen gün saçma sapan bir yüzdeye iniyoruz. Nereydeyse üçlük yüzdemiz ile aynı yüzdeyle serbest atış atıyoruz. Bunun özrü yok. Ne yapacaklar bilemem , bilmeye gerek yok sabah akşam çalışsınlar, yemesinler içmesinler serbest atış çalışsınlar, ben artık utanıyorum bunu konuşmaktan yazmaktan, bu oyuncular bu galibiyetin ardından bile sırf bu sebepten kendilerinden utanmaları lazım.
İkinci konu topun paylaşımı ve asist sayısı. Bu maça kadar 16 civarında olan maç başı ortalamamızın az olduğunu bunu 20 lerin üzerine çıkarmamız gerektiğini yazmıştım. Dün toplam asist sayımız sadece 8 (sekiz). Ve bu 8 asistin 3’ünü Oğuz yaptı o da ilk çeyrekte. Geri kalan tüm maç boyunda toplam 5 asist yapmış tüm takım. Ben maalesef bunu da açıklayamıyorum.
Bu iki konu maçı izlerken çok canımı sıktı, yine de başta da belirttiğim gibi bu maçı 18 sayı ile kazanmış olmak çok önemli.
Neleri iyi yaptık dersek , CSKA maçından yazdığım eksikliklerden iki tanesini hallettik Nizhny maçında. Özellikle rotasyonu çok iyi kullandık. Bjelica dahil hiç bir oyuncunun sahada kaldığı süre 30 dk ları bulmadı. Hem rotasyondaki oyuncular takıma dahil oldu, hem de as oyuncular daha az yıprandı.
İşin savunma tarafını da konuşmak lazım. Bu maça kadar kendi sahasında ortalama 77 sayı atan bir takımı 60 sayıda tutmayı başardık. Rochestie’yi bile çok devreye sokmadan maçı bitirmemiz, Haftalardır çok kötü savunma yapıyoruz derken böyle bir sonuç ortaya çıkması takımın bu konuda bir refleks gösterdiğinin delilidir. Ben gerçi CSKA maçında da iyi savunma yaptığımız ve normal sürede onları 74 sayıda tutmanın bir savunma başarısı olduğunu söylemiştim. Sonuçta oyuncular konsantre olup istediklerinde iyi savunma yapabiliyorlar.
Maçı sadece 8 asist ile tamamlamış olduğumuzdan bahsetmiştim. Bu rakamı belki de tölere eden bir rakam da top kayıplarımız. CSKA maçında 19 top kaybı ile oynayan takımımız dün akşam sadece 4 top kaybı ile maçı tamamladı. 6 top çalmamızın olduğu yerde bu 4 top kaybı gerçekten çok önemli bir rakam.
Bir paragraf da Glock için açmak istiyorum. Yenildiğimiz bütün maçların sonunda en çok eleştirililen oyuncuların başında geliyor maalesef. Çok önemli bir skorer ve kötü bir savunmacı Glock. Bazı maçlarda da şutu tutmayıp skor da üretemeyebiliyor. Ancak ne olursa olsun büyük bir skorer. Eğer takımın diğer oyuncuları , rakip takımın onun üzerinde kurduğu baskıyı bir şekilde kendi üzerlerine alacak performans göstermezse onun performansı haliyle düşecektir. Fenerbahçe takımı çok kapasiteli oyunculardan kurulu bir takım. Bogdan, Zisis, Emir, Hickman, Bjelica ne kadar çok devreye girerlerse o zaman Glock üzerindeki savunma konsanstrasyonu mecburen diğer oyunculara da bölüneceği için performansı mutlaka daha yüksek olacaktır.
Şimdi önümüzde kritik iki maç var. Önce TBL de Beşiktaş’ı ardından EL’de Olympiacos’u misafir edeceğiz. Bu iki maç bizim tekrar üst seviyede basketbol oynadığımıza inanmayan ve takımın başarısız olmasını bekleyenlere iyi bir mesaj olacaktır.
Herkese iyi hafta sonları.