FBU-CSKA: 81-84. Zoru Başaramadık..

Çok üzgünüm, gerçekten çok üzgünüm. Çünkü,

1) Bizim gruptaki bütün dengeleri değiştirebilecek bir galibiyeti kaçırdık.

2) Obradovic’in senelerce yardımcılığını yapan Itiodis’e 4.kez yenilmesine engel olamadık.

3) Salondaki harika basketbol ortamına ve bütün enerjisini ortaya döken seyircimize galibiyet hediye edemedik.

Maçla ilgili konuşacak çok şey var. Maçtan önce maçı beraber izlediğim iki arkadaşıma bu maçın sonucu kadar maçın içinde kalabilmek de önemli demiştim. Çok kısa süreler haricinde bütün maç başabaş bir oyun oldu. Hatta zaman zaman oyunun kontrolünü elimize alıp 3-5 sayılık farklar bile yapabildik. Ama bir başlık vardı yazıların birinde: Fener’in nefesi yetmedi diye. Bana göre mağlubiyetin ilk sebebi bu. Şimdi kendi açımdan neden yenildiğimiz ile ilgili notlarıma geçeyim.

1) Geçen sene Top16 dan sonra görmüştük ki, Obradovic işler sıkılaştığı zaman rotasyonu daraltıyor ve aynı oyuncularla ile oynayıp onlara çok fazla yük bindiriyor. CSKA maçında bunu fazlasıyla uyguladı.

Bjelica : 44:15 dk

Bogdan: 40:44 dk

Glock : 36:58 dk

Bjelica benim bu takımda en çok sevdiğim, en çok güvendiğim, en çok sahada görmek istediğim oyuncu. Ancak sonuçta herkes gibi o da insan. Kötü oynayabilir, hata yapabilir, hatta yorulabilir 🙂 Ve maça da pek iyi başlamadı Bjelica. Bizim hücumlarımızın en önemli parçalarından biri o. Her rakibine karşı farklı bir hücum silahı kullanabilen , asist yapabilen ve pozisyon yaratabilen bir oyuncu. Ne yazık ki kötü şut gününe geldi bu maç ve çok şut kaçırarak başladı maça. İlk basketini de 2.çeyreğin 2.dakikasında bulabildi ve devreyi sadece 2 sayı ile bitirdi. 3.çeyrekte de çok etkili olamadı hücumda ve ilk şutunu bulduğunda 28 dakika geride kalmıştı. Obradovic’in bu maçı daha çok güvendiği oyuncular ile oynamak istemesini anlıyorum ama Bjelica zaten normal performansının altındayken , ki bunda CSKA savunmasının özellikle Vorontsevich’in büyük payı var, onu biraz kenara alıp dinlendirmeli, oyunu dışardan izlemesine fırsat vermeli  ve daha da önemlisi maçın sonuna diri kalmasını sağlayabilirdi. Ancak Bjelica uzatma bölümündeki bir kaç saniye haricinde hiç kenara gelmedi. Benzer bir durum Bogdan için de geçerli. Sanki F4 de final oynuyormuşuz gibi oyuncularının son enerjisine kadar onları sahada tutmayı doğru bulmuyorum açıkçası. Bjelica’nın arkasında Vesely , Bogdan’ın arkasında Emir var. Bu oyunculara güvenmiyorsak ve güvenmeyeceksek bu işte bir hata var demektir. Zorluk derecesi ve mücadele gücü bu kadar yüksek bir maçta 3 oyuncuya bu kadar yük bindirmemiz gerekiyordu.

Screen Shot 2015-01-04 at 16.33.21

2) Point guard meselesi. Zisis takıma dahil oldu ve bence çok faydalı olacak ki bunun sinyallerini de verdi. Neden ısrarla herkes sezon başından beri pg transferinden bahsediyor ? Çünkü oyun kurmada sıkıntımız var. Top çoğu zaman Glock , bazen de Bogdan, Bjelica ve Emir’in elinde çok kalıyor ve onların bir şeyler yaratmasını bekliyorduk. Bir pg gelirse bu oyunculardan çok onun elinde top kalıp ve bu oyunculara daha iyi pozisyon hazırlar diye umuyorduk. Ancak CSKA maçında top Glock’un elinde yine o kadar çok kaldı ki bu derdimizin aslında bir pg eksikliğinden değil Obradovic’in oyun tercihinden olduğu net bir şekilde ortaya çıktı. Glock inanılmaz bir hücum silahı. Her pozisyonda birebirde rakibini geçebilir ve şut yaratabilir. Bunu tüm EL biliyor. Her takım ona karşı ikili hatta üçlü sıkıştırmalar yapıyor, Glock yoruluyor, bunalıyor ve topu potaya atmak için yanıp tutuştuğu için yanlış tercihlerle kötü şutlar kullanıyor. Birçok kez söyledim, bir oyuncuyu doğru şekilde kullanmak onun verimini arttıracaktır. Mesela Vesely’e topu verip , sırtı veya yüzü dönük git birebir oyna derseniz onu sıradan bir oyuncu haline getirirsiniz. Glock da ayakları sabitken şutu kalktığında ne kadar yüksek yüzdeli sokuyorsa, dripling üzerinden attığında o kadar yüzdesi düşüyor. Ayrıca şutu atana kadar rakipleri ile boğuştuğu için oldukça yoruluyor ve şutu dengesizleşiyor. Bir şekilde savunmayı onun üzerinden çekip ona pozisyonu hazırlamamız gerekiyor. Zisis geldikten sonra bunu biraz daha yapabiliriz diye düşünmüştüm ama maalesef öyle olmadı. Çoğu zaman Glock topla yalnız bırakıldı ve bu onun hem hücum gücünü düşürdü hem de gereksiz top kayıpları yapmasına neden oldu. Böyle bir maçı 19 top kaybı yaparak oynarsanız kazanmanız için çok daha fazla ekstra şeyler yapmanız gerekir.

3) Uzunlardan verim alınamaması. Semih çok kısa sürede kenara geldi ve bir daha oyuna girmedi. Oğuz bir dönem oyunda kaldı ancak o da süreklilik sağlayamadı. Zoric zaten bildiğimiz gibi savunmada en büyük sıkıntımız olmaya devam etti. Vesely faul problemine girip bir türlü beklenen etkiyi sağlayamadı. Bjelica biraz önce de bahsettiğim gibi çok da gününde değildi. Hal böyle olunca uzunlardan katkı alamamanın verdiği sıkıntının daha da ötesinde, rakibin, kısalarımız üzerindeki baskıyı arttırması bizi daha da zorladı. Zaten çok iyi bir savunma takımı olan CSKA bunu iyi değerlendirdi. Bizim açımızdan uzunlarımızın içeriden bulduğu sayılar çok kritik. Onları kullanmadığımız zaman kısalarımızın yükü ve üzerindeki baskı gittikçe artıyor.

4) Serbest atışlar. Önce şunu söyleyelim. Bir deplasman takımının bu derece önemli bir maçta rakip sahada 38 serbest atış kazanmasının çok örneği olduğunu sanmıyorum. Her ufak temasta faul çalan hakemler maça büyük etki ettiler. Ancak maçın en kritik anında, normal sürenin sonunda Bogdan’ın turnikesinde kafasına darbeyle birlikte blok yapan Hines’a o pozisyonda faul çalınmadı. Oysa ki kendini yere atan, faul göstermek için komik denecek kadar saçma sapan şekillere giren Teodosic’e her istediğinde faulü verdiler. İşin birinci boyutu bu. İkinci boyutu ise tüm tribünleri çıldırtan serbest atış yüzdeleri. İlk 25 serbest atışta bir tane bile kaçırmadılar. Neredeyse tüm takım çizgiye geldi, hani sürekli aynı adam gelse diyebiliriz ki, ya zaten çok iyi atıyor bu adam. Tüm takım attı ve hiç kaçırmadı. 84 sayı buldu CSKA bu maçta, bunların 33’ü serbest atıştan, 30’u iki sayılık, 21’i üç sayılık. Böyle bir dağılım yok, bu seviyede oynanan bir basketbolda böyle bir dağılım kabul edilemez. Tabi şunu da söylemek lazım, onlar %86 ile 33 sayı bulurken biz yine facia atıp tam 9 serbest atış kaçırıp sadece %62 de kaldık. Obradovic FBTV’ye verdiği röportajda bunu söylemişti. Artık bunları tölere edemeyiz ve bizi maç kaybettirir bu serbest atışlar diye. Kaçan 9 serbest atışın dördünü sayıya çevirsek sahadan galibiyetle ayrılan biz olabilirdik.

CSKA gibi bir takımla oynarken bu kadar farklı olumsuz konu yazabilecek bir maç çıkardıysanız maçı kazanmanız imkansızdır. Ancak biz maçı normal sürenin sonunda kazanma şansını yakaladık ama değerlendiremedik. Uzatma bölümünde de kendi elimizle rakibe hediye ettik. Bu kadar olumsuzluğa rağmen bu nasıl oldu derseniz şimdi bir de işin olumlu taraflarına bakalım.

İlk çeyrekte yediğimiz 28 sayı haricinde diğer 3 çeyrekte toplam 46 sayı yedik. Özellikle Weems’in kötü şut atmasının yanında bizim de yaptığımız agresif savunmanın büyük rolü vardı. Ki bu savunmada Zoric gibi oldukça fazla pozisyon hatası yapan bir oyuncunun 20 dk oyunda kalmış olması faktörünü de unutmamak lazım. Birçok kişi Semih neden tekrar oyuna girmedi diye düşündü. Ben de aynısını düşündüm açıkcası özellikle Zoric’i sahada gördükçe. Ancak maçın başında o da çok fazla pozisyon hatası yapıp pota altını boş bıraktı ki  , Obradovic’i çıldırttı. Ancak yine de hem Oğuz hem Semih savunmada Zoric’den çok daha faydalı oynuyorlar.

Sevindirici konulardan biri de rakibin şut yüzdeleri oldu. Bu kadar potansiyelli bir takımı %37,5 iki sayı %28 üç sayı yüzdesinde tutabildik. Bu yüzdelerdeki bir takıma yenilmiş olmak gerçekten üzücü, tabi işte olay yine serbest atışlardan buldukları 33 sayıya geliyor. Ayrıca tam 15 top kaybı yaptırdık onlara ama bunun da bir aması var ki biz de 19 top kaybı yaptık.

İyi olduğumuz bir başka konu Bogdanovic’in performansı idi. Glock ile birlikte içerden hiç tehdit yaratamadığımız bir maçta fazlasıyla sorumluluk aldılar toplamda 35 sayı ürettiler. Maçın en kritik anlarında dahi takımın gerçek bir lideri gibi oynadı.

Zisis önemli bir oyuncu. Mutlaka faydalı olacak. Tek soru işaretim temposu takıma uyacak mı. Biz çok tempolu oynamayı seven bir takımız ve bu önemli silahlarımızdan biri. Eğer bu tempoyu aşağı çekecek bir hızda oynarsa o zaman önemli bir avantajımızı kaybetmiş olabiliriz. İşin savunma kısmında da Teodosic karşısında gayet iyi durdu Zisis. Bir tek  Teodosic çok uzak bir pozisyonda yine düzen dışı bir şuta kalktığında dengesini sağlayamayıp üzerine düşmesi nedeniyle , hücumda oldukça sıkıntı çektikleri bir anda gereksiz yere 3 serbest atışa neden oldu. Zaten maçı da yine Teodosic’in çok uzaklardan attığı bir üçlük nedeniyle kaybettik de diyebiliriz. Ayrıca yaptığı 6 asist ile toplam 20 asist yaptığımız maçta gayet önemli bir katkı yapmış oldu.

Screen Shot 2015-01-04 at 16.33.52

Gelelim maçtaki en önemli faktörlerden birine. İnanılmaz bir taraftar vardı salonda. Sürekli maçın içinde, şarkılardan türkülerden daha çok maça etki eden, rakibi baskı altına alabilen bir taraftar. Keşke bu baskı hakemler üzerinde de biraz etkili olabilseydi de bir iki düdük de bizim lehimize çalabilselerdi.

Bu tarz takımlara karşı ki elinize gelen galibiyet fırsatlarını iyi değerlendirmek lazım. Son 25 saniyede topun bizde olduğu bir maçta bu galibiyeti hanemize yazdırmalıydık. Barcelona maçında yapmadığımız şeyi yapıp topu Glock verdik. O da yaklaşık 20 saniye topu dolaştırdı ve sonunda zor pozisyonda bir şut deneyip başarısız oldu. Son topu onun kullanması gayet mantıklı ama acaba Zisis’in topu alıp ona veya Bogdan’a daha uygun bir pozisyon yaratmak için kendi oynaması daha iyi olmaz mıydı?

Uzatma bölümünde ve maçın sonunda bir çok hata yaptık ve maçı kaybettik. Gelelim sonuca. Maçın başında arkadaşlarıma dediğim gibi bu maçın içinde kalabilmek çok önemliydi. Biz deplasmandaki Barcelona maçında da , bu maçta da bu seviyelerde oynayabildiğimizi herkese gösterdik. Yukarıda saydığım 4 ana başlıktaki hatalardan ne kadarını azaltabiliriz bilmiyorum, ama ben bu takıma güveniyorum. Önümüzdeki hafta deplasmanda Milano’yu yenen ve bu senenin büyük çıkış yapan takıma Nizhny deplasmanına gideceğiz. O maçı kazanıp bu maçta kaçırdığımız avantaja tekrar sahip olmalıyız. Grup değerlendirme yazımda da belirttiğim gibi bu takımın sürpriz galibiyetler almasını bekliyordum ve bunu daha ilk haftadan yaptılar. Çok zor bir maç olacak bizim açımızdan. Hafta içinde Nizhny ile ilgili detaylı bir analiz hazırlamaya çalışacağım.

Herkese iyi hafta sonları.

MAÇIN İSTATİSTİKLERİ

 

 

  1. Ayhan diyor ki:

    Glock, guard olarak cok hirpalandigi icin mac içinde bazen çok sacma hareketler yapiyor. Umarim Zisis O’nu bu yipranmadan kurtaracak performansi gösterebilir

    • okanbaytin diyor ki:

      Zisis bir iki maç sonra çok daha sorumluluk alacak diye düşünüyorum, ilk maçında takımla daha doğru dürüst antreman bile yapamadan anca bu kadar oynayabildi. Zaten Glock ve Bogdan’ın topla oynama sürelerini azaltması bile takıma büyük katkı sağlayacak bence.

  2. RECEP ÖZER diyor ki:

    SERBEST ATIŞ KAÇIRMA KONUSUNA GERÇİ MAÇ SONU OBRADOVİÇ DE DEĞİNDİ AMA ÇOK ÇALIŞMAK MI LAZIM, KONSANTRASYON MU LAZIM ANLAYAMADIM.
    AYRICA SON POZİSYONDA TOPU POTA ALTINDAN ÇIKARAMAMAK ÇOK BASİT BİR HATAYDI.
    MÜCADELE VE HIRS KEYİF VERİCİYDİ ANCAK BASİT HATALARA DEVAM ETMEMEK GEREKİYOR. GEÇEN SENE Kİ TOP 16 YI YENİDEN GÖRMEK İSTEMİYORUM.
    UMUT VEREN TEK ŞEY MÜCADELE VE HIRS…

  3. Orçun ORAY diyor ki:

    Ben maçı izlemedim, sizin yorumlarınızdan ve kısa özetten takip ettim. Obradovic eski yardımcı koçuna 4. defa yenildi. F4 hedefi için, yani ilk 2 için, kazanılması gerek bir maçtı. Umarım zorlu Rusya deplasmanında 2. hafta telafi edilir. Umarım ilk 2 hesabı yaparken ilk 4 gene hayal olmaz. Ama oynanan basketbol o kadar depresyona sokucu değil, Koç Glock ve Bogdan’ın elinden topu alıp Zisis’e teslim etmeli, 6 asist çok güzel bir rakam, demek ki dümen Zisis’e geçerse bu rakam daha da artabilir. Semih’in süreleri neden kesildi anlamak mümkün değil. 2. hafta için umut var ama hatalar tekrarlanmamalı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir