Isınma turları sona erdi ve herkesin herşeyini ortaya koyacağı gerçek EL maçları başladı. Biz de ilk hafta maçında CSKA ile karşılaşacağız.
CSKA normal sezon sonunda bir çok konuda fark yaratarak ligin en önemli favorisi olduğunu kanıtladı. Bir çok işi tarafından da hem F4’un hem de şampiyonluğun bir numaralı favorisi. Bu fikirlere ben de katılıyorum.
Aslında sezon öncesi kadrolara bakıldığı zaman belki de Real Madrid ve Barcelona kadar zengin bir kadrosu olmadığını söyleyebiliriz. Bazı pozisyonlarda inanılmaz iyilerken bazı pozisyonlarda eksikler. Örneğin ciddi bir 5 numara eksikleri var. O pozisyonda çok önemli bir oyuncu haline gelen Sasha Kaun haricinde gerçek bir 5 numaraları yok. Çok farklı bir oyuncu olan Kyle Hines ve bu sene büyük çıkış gösteren Andrey Vorontsevich zaman zaman o pozisyonu dolduruyorlar. 5 numarada sadece Kaun bulunurken 4 numarada Hines ve Vorontsevich haricinde Victor Kharyapa, Demetris Nichols, Pavel Korobkov gibi çok sayıda oyuncuya sahipler. Bir diğer zayıf görünebilecek pozisyon da 2 numara. Itıodis’in elinde gerçek 2 numara olarak sadece Vitaly Fridzon var. Ancak burayı da Teodosic ve De Colo ile destekliyorlar.
Takımın en önemli silahı takım oyunu önce bunu belirtmek lazım. Bir takım gibi hareket edebiliyorlar. Senelerdir yıldızlar topluluğu olup bir türlü takım olamayan CSKA , Itiodis ile birlikte bunu başardı. Bu takım olgusu içinde savunma da hücum da oyunculardan bağımsız bir performans gösterebiliyor. Normal sezonu 71,8 sayı ile en az sayı yiyen 4.takım olarak tamamladılar. Bu sonuç onların sadece bir savunma takımı imiş gibi algı yaratmaması için 81,2 sayı ile en çok sayı atan üçüncü takım olduklarını da hemen belirtmek gerekiyor. 10 maçın 10’unu da kazanmaları yetmezmiş gibi maç başına 16.2 sayı averaj da yaptılar rakiplerine. Hangi istatistiği bakarsanız bakın, evinde oynadıklarına, deplasman maçlarına, rakiplerinin istatistiklerine.. Hiçbir istatistikte zayıf bir yan bulamıyorsunuz. Yine de çok zorlayıp bir iki tane bulabildim 🙂 Rakiplerine 19,6 ile en az savunma ribaundu aldıran bir takım olmalarına rağmen rakiplerinin aldığı hücum ribaundlarında ise bu rakım 12,3 olmuş ve en kötü 3.takım olmuşlar. Bunun nedeni olarak çok fazla hızlı hücum odaklı bir takım olmaları nedeniyle bazen herkes ileri koşmak istiyor ve savunma ribaunduna unutmaya başlıyorlar. Bir diğer üzerine konuşulması gereken istatistik de 3 sayı yüzdeleri. Kendi sahalarında %51,6 ile açık ara en iyi takımken bu oran deplasmanlarda %33,6 ya düşüyor. Tabi burada bizim üçlük yeme yüzdemiz devreye giriyor ve bu istatistik o anda anlamını yitiriyor 🙂 Bu rakamın 33,6 da kalması şu ana kadar bizimle oynamamış olmalarından kaynaklanıyor 🙂
Kadro incelemesine geri dönmek istiyorum. 5 ve 2 numaralarında eksikler olduğunu söylemiştim. Ancak öyle bir pg rotasyonları var ki bu konuda da ligin en iyi takımılar. Teodosic’i herkes tanıyor. Bugüne kadar transferi bizde çokca gündeme gelmişti. Ve ben hep onun raydan çıkma potansiyeli nedeniyle bu konuda çekimser davranmıştım. Ancak bu yaz Dünya Kupası ile birlikte ona birşeyler oldu. Artık o savruk, sinirlendiği zaman çıldırıp herkesin üzerinden şut atan, 5’e 1 hücum eden, saçma sapan top kayıpları yapan Teo gitti, onun yerine çok daha olgun, doğru şut seçen, hiçbir şekilde sinirlerine yenilmeyen Teo geldi. Zaten onun saha görüşünü, fundementalini, pas yeteneğini ve oyun zekasını konuşmaya gerek yok. Kendini iyi hissedip şut atmak istediğinde inanılmaz bir şutör olduğunu da belirtmek lazım. İyi bir savunmacı olduğu söylenemez ama zaten takım olarak onun verdiği açıklar hiç aksamadan kapanıyor.
Bilindiği gibi normal sezonun beşinci maçından sonra sakatlanmış ve sezonun geri kalanında oynayamamıştı. Ancak bizim maçta oynayaca ve yine takımın en önemli kozu olacak. Bence onu Obradovic’in geçen sene Bojan ile yaptığı gibi uzun bir oyuncu ile savunmak ve görüş açısını mümkün olduğu kadar daraltmak lazım. Elimizde bu işi yapabilecek bir tek Emir var ancak o da savunmada daha çok kolaya kaçıp top çalma peşinde olduğu için doğru adam olmayacaktır. Bogdan ondan sadece 2 cm uzun ve benim düşündüğüm etkiyi yapamaz. Bu iki oyuncu haricinde Teo’yu tutabilecek çabuklukta ve uzunlukta başka oyuncu da yok. Bu faktörlerle sanırım Obradovic onun karşısına Bogdan’ı koyacaktır. Gerçi Obradovic hiçbir zaman rakibe özel önlem almıyor. Bu nedenle bu konuşmalar tamamen boşa gidecek olabilir. Kim varsa sahada onu o savunur. Zaten bol adam değişmeli savunmamızda her perdenin arkasında onun karşısında sürekli başka bir oyuncumuz kalacaktır.
Nando De Colo da geçen seneden itibaren bizim transfer listemize girmiş, son zamanların en iyi pg çıkaran ülkesinin önde gelen temsilcilerinden biri. Valencia’daki başarılı performansının ardından NBA şansını deneyen ancak Tony Parker’ın arkasında Spurs’da beklenen çıkışı yapamayan De Colo bu sene CSKA ile tekrar Avrupaya döndü. Itıodis tarafından zaman zaman 2 numarada da kullanılan De Colo oldukça komple bir oyuncu. İşin hücum tarafında hiçbir eksiği olduğu söylenemez. Hem takımı oynatma hem kendi sayı bulma konusunda bir çok yetkinliği var De Colo’nun. %41 ile 3 sayı, %54,5 ile 2 sayı buluyor ve maç başına 13,6 sayı üretiyor. CSKA’da hiçbir oyuncu çok öne çıkmıyor Teodosic haricinde. Ancak tam 6 oyuncunun sayı ortalaması 10 ve üzerinde.
Bir diğer pg Aaron Jackson takım organizasyonunda yine çok önemli bir oyuncu. Ayrıca işin savunma tarafında da çok aktif rol alıyor. %56 ile 3 sayı %48 ile 2 sayı buluyor. Tempolu oyunu patlayıcı gücüyle takımın sıkıntıya girdiği anlarda hep bir çözüm buluyor.
Bir diğer güçlü oldukları bölge de 3 numara. Burada EL’in bana göre en komple ve faydalı oyuncusuna sahipler: Sonny Weems. Itiodis’in 30 dk ile en çok süre verdiği oyuncu. Sahada kaldığı sürece tabelaya yazdığırdığı istatistikler de gerçekten çok tatmin edici. %38,5 3 sayı, %51,7 2 sayı, %83,3 serbest atış yüzdeleri ile 14,7 sayı üretiyor. Bunun yanında 4,7 ribaund ve 4,7 asist de ilave ediyor. Bununla da kalmıyor savunmada hem rakibini bezdirecek kadar baskılı savunma yapıyor hem de her yardıma gidecek kadar da çalışıyor. Tüm bunları yüksek atletik özellikleri sayesinde süslüyerek de yapıyor.Bu mevkii de bir de Markoishvili’leri var ancak sezon başında sakatlandığı için ondan yeteri kadar verim alamadılar.
Tekrar başa dönüyor ve asıl takım olgusuna dönüyorum. Itiodis henüz head coach’luk kariyerinin 2.yılında olmasına rağmen büyük bir çıkış gösterdi. Geçen gün yapılan ve tüm EL takımlarının GM’lerinin katıldığı ankette bu sezon için EL’in en başarılı coach’u seçildi. Oyuncularının tamamından yüksek verim alması, hem hücumda hem savunmada hiçbir aksayan taraf bırakmaması, oyun içinde doğru anda doğru hamleleri sayesinde saha içine etkin katkısı, sakat bir çok oyuncusu olmasına rağmen takım içinden çözümler bularak bunları hissettirmemesi gibi oldukça önemli katkı sağlıyor CSKA’ya.
Senelerce yardımcı coach’luğunu yaptığı Obradovic ile bir kez daha karşılaşacak Cuma günü. Geçen sene TBL’de 2 kere karşı karşıya gelmişler ve iki maçta da Banvit ile Fenerbahçe’ye üstünlük sağlamıştı. Ayrıca bu sezon başında hazırlık turnuvasında CSKA ile Fenerbahçe’ye büyük fark atmıştı. Umarım artık bu akşam kazanan çırak değil usta olur.
Zisis’in ilk maçtan harikalar yaratmasını beklemiyorum. Ancak aksayan ön alan savunmasına ve takım organizasyonuna direk katkı vereceğini umuyorum. Sezon öncesi hazırlık turnuvasında bize karşı büyük üstünlük kurmalarının en önemli nedeni uzunlarımızı hiç kullanamamış olmamızdı. Aslında yazımda da belirttiğim gibi 5 numara sıkıntıları var. Bir şekilde bizim Vesely, Zoric ve Semih ile içerden mutlaka tehdit oluşturmamız ve dışarda kısalarımıza olan baskıyı arttırmalarını engellemeliyiz.
Bunun dışında kaymalar konusunda boş adam bırakma lüksümüz yok. Her boş şutu değerlendirecek ve bize ağır darbe vuracaklardır. Hücum ribaundlarına mutlaka konsantre olmalı ve net savunma ribaundu almalarını da engellemeliyiz. Bu sayede fastbreak sayılarını minimumda tutabiliriz.
Son olarak top kayıpları bu maçta oldukça önemli olacaktır. Gerekirse tempoyu düşürük top kayıplarını kontrol altında tutmalıyız. Yaptığımız her top kaybı potamıza sayı olarak dönecektir.
Sonuç olarak sezonun bugüne kadar ki en zor maçına çıktığımız çok net. Maçın puan olarak telafisi olabilir belki ama motivasyonel etkisi bundan çok daha büyük. Yenersek takımın güveni daha da bir oturacak ve rakipler üzerine saldığımız korku daha da artacaktır. Ancak yenilirsek arka arkaya oynayacağımız zorlu maçlar öncesinde geçen sene yaşananlardan dolayı takım üzerinde stres artacaktır.
Maçın nasıl bittiği kadar maç içinde neler olduğu da çok önemli. Tüm oyuncuların biran bile konsantrasyonu dağılmadan bu maçı oynaması yenilsek bile rakibe teslim olmamaları çok önemli. Ayrıca Obradovic’in kendi öğrencisine sürekli yenilmesinin de sonunu getirmeleri önemli 🙂
Umarım güzel bir maçın ardından kazanan biz oluruz.
Hataların telafisinin olmayacağı maçlar başlıyor.
Takımın gerçek gücünün test edilmesi açısından çok önemli bir maç olduğunu düşünüyorum. AK ve KARA ortaya çıkacak.