Maç önü yazımda da bahsettiğim gibi rakibin kadro ve basketbol kalitesi bizim çok altımızda olması nedeniyle hazırlık maçı kıvamında geçen maçı, deplasmanda olduğu gibi 15 sayılık bir farkla Fenerbahçe Ülker kazandı.
Zaten çok geniş olmayan rotasyonlarından en iyi oyuncularından biri olan Mardy Colins’in sakatlık nedeniyle eksilmesiyle güçleri iyice azaldı. Bir de bu yetmezmiş gibi FBU maça fırtına gibi girip önce 12-0 ile başlayıp 5 dakika dolduğunda skoru 19-2’ye getirince rakibin maça olan inancı ve direnci tamamen yok oldu. Maçın bu dakikasından sonra hazırlık maçı temposunda oynandı oyun. Ara ara rakibin yaptığı ataklara biraz vidaları sıkıştırıp tepki veren Fenerbahçe 10 sayılık seriler ile farkın azalmasına hiç izin vermedi. En fazla 7 sayı yaklaştı Turow ama maç hiçbir zaman stresli hale gelemedi.
Buna rağmen maç boyunca sezon başından beri bir türlü çözülemeyen sorunlardan biri olan üç sayı savunması, sıkıntı yarattı. EL’de 24 takım için rakıplerinin en yüksek yüzdeyle üçlük attığı birinci takım ünvanımızı haftalardır koruyoruz. Turow da ,%45,5 yüzdeyle 10 tane üçlük soktu potamıza. İki sayılık yüzdesinden daha yüksek bir yüzdeyle üçlük attılar bize.
Bunun haricinde maalesef son maçlarda büyük bir sıkıntı haline gelen serbest atışlar yine can sıktı. %58,3 ile 24 atışın sadece 14’ünde başarılı olabildik. Bu seviyede bir takımın bu kadar çok serbest atış kaçırması kabul edilebilir bir durum değil. Maçların zorluk derecesi arttıkça bu yüzdeleri telafi etmemiz mümkün olmayacak ve bize maç kaybettirecektir. Biran önce en azından %75 seviyelerine çıkmamız gerekiyor.
Son bir kaç maçtır 20’lerin üzerine çıkan asist sayısı da bu maçta 15’te kaldı. Ancak bu asistlerin 5 tanesinin Ricky Hickman’dan gelmiş olması oldukça sevindirici. Asist sayısındaki düşüşe rağmen top kayıplarını yeniden tek hanelere çekmemiz ise bizim açımızdan olumlu. Tabi rakibin savunmasının çok etkili olmadığını göz önüne alırsak bu çok da tatmin etmiyor.
Attığmız 89 sayının dengeli bir şekilde dağılması da takım için olumlu bir gösterge. 1-2-3 numara pozisyonlarından 49 sayı bulurken, 4-5 numaralardan ise 40 sayı bulduk. Top dolaşımı önceki maçlara göre tatmin edici şekilde olmasa da , top kullanım sayısı tüm takım içinde yayıldı.
Maçla ilgili öne çıkan oyunculara bakmak gerekirse öncelikle Ricky Hickman’dan bahsetmek gerekiyor. 27,11 dk ile Bogdanovic ile birlikte en çok sahada kalan oyuncuydu Ricky Hickman. Gayet iyi yüzdelerle (%50 iki sayı, %50 üç sayı, %100 serbest atış) 11 sayı bulan Hickman bundan daha önemlisi sıfır top kaybı yaptığı maçı 5 asist ile tamamladı. Umarım bu maç onun çıkış maçı olur.
Glock yine standard bir oyun ortaya koyup kendini çok da zorlamadan 21 sayı attı. Ancak maçın başında Bogdan ile birlikte farkın açılmasında ve maçın daha ilk çeyrekte sona ermesinde baş rolü aldılar. Bogdan ve Glock’un bu şekilde oynadığı zaman hem takımın seyir zevki çok artıyor, hem de hücumda gerçekten durdurulamaz bir hale geliyor.
Nemanja Bjelica’ya özel bir paragraf açmak lazım. Herkes zaten onun ne kadar yetenekli bir oyuncu olduğunu biliyor. Geçen sene 4 numaralı pozisyonu paylaştığı Kleiza’nın onunla çok benzer özellikler taşıması ve dakikaların genelde yarı yarıya paylaşılması, Bojan ile Emir’in genelde skoru taşıyan oyuncular olması onun rolünü daha sınırlı kılıyordu. Bu sene Vesely’in çok farklı bir oyuncu olması ve 5 numaradan aldığı süreler ile birlikte Bjelica’nın 4 numara pozisyonundaki önemi biraz daha belirginleşti. Maç başına 27 dakikanın üzerinde süre almaya başladı. EL’de özellikle son 5 maçta 13.8 sayı, 6.6 ribaund, 1.6 asist, 1.8 top çalma ve 20.4 verimlilik puanı ile takıma katkısını net bir şekilde istatistik kağıtlarına yansıttı. Ki istatistiklerin gösteremediği , zor anlarda öne çıkma, rakibin eksik yanından hücum etme gibi bir çok alanda hep fark yarattı Bjelica. Onu izlemek de gerçekten çok keyifli.
Hafta sonu TBL maçında attığı 27 sayı ile oldukça ses getiren Semih bu maçta o kadar etkili olamadı. Ancak istekli ve arzulu oyunuyla bu takıma katkı verebileceğine hem kendi inandı hem de bizleri inandırdı. Şunun altını çizmek lazım ki, Obradovic’in aklındaki ilk pivot o değil. Maçların kritik anlarında ya Zoric ile ya Vesely ile oynamaya devam ediyor coach. Yine de onu kullamaya başlaması bile umut verici.
Kenan , Milan maçında attığı 2 üçlük ile biraz kendine gelir mi diye düşünürken bu maçta da yine silik basketboluna devam etti. Topu yarı sahaya geçirip Bogdan ve Glock’a vermekten başka bir şey yapmamaya devam ediyor. Halbuki onun daha çok pozisyon yaratan, pnr oynayıp uzunları besleyen, içeriye drive eden basketbolunu görmek istiyor herkes.
Bu sezon ilk kez 12 kişilik kadroya girebilen Berk için de ayrıca mutlu oldum. Maçın sonunda sadece 2 dakika süre almış olması hiç önemli değil. Açıkcası bu kadar pg sıkıntısı yaşarken ve elimizde Glock, Bogdan, Emir ve hatta Melih 2 ve 3 numaraları oynayacak oyuncular varken , Serhat ve Can’ın yerine Berk’in kadroya girmemesini anlamlı bulmuyordum. Bu maç ile birlikte umarım onu daha çok kadroda görmeye başlarız.
Vesely hakkında çok fazla yorum yapıldı. Bir kısmı olumlu bir kısmı olumsuz. Hep şunu söyledim ben, onu nasıl kullanacağımız çok önemli. Takım eğer onu doğru kullanmaya başlarsa çok etkili bir silah olabilecekken, eğer onu doğru bir şekilde kullanmayı başaramazsak tamamen vasıfsız bir oyunca dönüşebilen bir oyuncu Vesely. Bazı özellikleri hiç kimse de yok. Özellikle bu kadar uzun bir oyuncunun bu kadar çabuk rakip potaya gidebilmesi, hiç kimsenin göremediği anlarda bile bir anda blok yapabilmesi, potanın çok üzerindeki topları bile yakalayıp içine vurabilen bir oyuncu olması ile Vesely çok fark yaratıyor. Onun bu özelliklerinden mümkün olduğu kadar çok faydalanmak lazım.
Sonuça tüm Avrupa’nın söylediği bir şey var ki, takımımız çok yetenekli oyunculardan oluşuyor. Hepsi başlı başına birer yıldız olmasına rağmen şu an beni en çok umutlandıran şey hiçbirinin egolarına yenik düşmeden takımın bir parçası olmayı kabullenmiş olması. Bu takım olgusu oturur da gerçekten bireysel yetenekleri takım performansına yansıyan bir takım olabilirsek çok başarılı olacağımızdan eminim.
Haftaya zorlu ve sıralamayı belirleyecek maç olan Panathinaikos maçını oynayacağız. O maç ile son maçlarda yakaladığımız formun ne kadar ciddi olduğunu daha iyi anlayabileceğiz.
Herkese iyi hafta sonları.