Bizim açımızdan telafisi olan ancak Milan için çok daha kritik olan maçın, hem de onların sahasında hakim bir oyun sonrasında kazanınlmasının, takımın hem üst tura çıkma yolunda, hem de özgüvenin sağlanması anlamında çok büyük katkısı oldu.
Her maçta 2 yerli pivottan birini kullanıyor Obradovic. Ya Oğuz ya Semih hiç süre almadan bitiriyor genelde maçları. Dünün tercih edilen uzunu Semih’ti. Maça Kenan, Glock, Bogdan, Bjelica ve Semih ilk beşi ile başladık. 7.Dakikada Hickman girene kadar skor 20-11 lehimize idi. Bu skorun sağlanmasında skor katkısı beklentisi daha düşük olan Kenan&Semih ikilisinin 10 sayı 2 asist ve 1 ribaundluk performansı bir anda hiç beklemediğimiz bir başlangıç ve skor avantajı elde etmemizi sağladı. Ancak ne zaman Hickman oyuna girdi o andan itibaren oyun tamamen tersine döndü. 7 dakika boyunca sadece 11 sayıya izin veren savunmamız 3 dakikada 12 sayıyı potasında görürüken, bu 3 dakikalık süre de sadece 1(bir) sayı üretip çeyrek sonunda 23-21 geri düştük. Hickman bu sürede 2 adet iki sayılık, 1 adet 3 sayılık atıştan yararlanmazken bunların yanına iki tane de top kaybı ekleyip, rakibimizin yapamadığını yaptı ve bizi durdurdu.
İkinci çeyrekte ise Bjelica yerine oyuna giren Vesely’nin inanılmaz performansı sayesinde dengeyi tekrar kendimize çevirdik. Çoğu hücum ribaundu sonrasında takip smaçlarından olmak üzere tam 9 sayı üretti Vesely. Savunmada vidaların sıkılması ve rakibin de kötü seçilmiş zorlama üçlükleri denemesiyle farkı tam daha çok açacak ortamı yakalamıştık ki yine kendi ayağımıza kurşunu sıktık. İkinci çeyreğin henüz ikinci dakikasında faul hakkını dolduran rakibimize çizgiden cezalandırmamız gerekirken resmen ödüllendirdik ve sürekli faul yaparak bizi çizgiye götürmeyi tercih eder hale getirdik. İlk yarı sonunda faul yüzdemiz 7/18 ile %38 gibi saçma sapan bir durumdaydı. Kaçırdığımız 11 atışın en az 5’ini sayıya çevirsek ilk yarı sonunda farkın 12 ve üzeri olması kaçınılmazdı.
Bu yarı boyunca bir çok şeyi doğru yaptık. Mesela maçın başında Glock üzerinde baskıyı arttırıp ona top kullandırmama hedefiyle başlamalarını Glock’un çok akıllı oynayıp hiç zorlamamasıyla cezalandırmaya başladık. Bu dönemde Kenan’ın arka arkaya 2 üçlük bulması, hem skora hem onun özgüvenine çok faydalı oldu. İlk yarı boyunca Glock oyunda kaldığı süre boyunca bir kısa sürekli boş kaldı ve ceza atışı buldu. Hickman ilk dakikalarda bunları kaçırmış olmasına rağmen daha sonra o da isabet bularak rakibi cezalandırmaya devam etti.
Kenan, Semih, Vesely den gelen bu ekstra katkılarla, baskı altında kalan Glock ve pek gününde olmayan Bogdan’ın çok etkili olmamasına rağmen ve üstelik kaçan tonla serbest atışa rağmen 7 sayılık bir avantajla devre arasına girdik. Takımın bu kadar iyi görünmesinde en önemli faktörler, temponun yükselmesi, hızlı ayakları ile rakip potaya koşan iki uzunun verimli oyunu(Vesely&Semih) topun sürekli pas üzerinden hareket etmesi yüksek yüzdeli saha içi atışları oldu. Ayrıca son maçlarda gittikçe yükeslen performansını bu maçın ilk yarısında da devam ettiren Bjelica’ın oyunun her alanındaki verimli oyununu da atlamamak lazım.
İkinci yarıya yine Semih’in etkili oyunu ve 6 sayısı ile başlayınca farkı 12 sayılara taşıdık. Ancak bundan sonra gereksiz işler olmaya başladı. Tam 5 top kaybı yaptık bu çeyrekte. Çok fazla şut kaçırdık. Ancak rakip de bize uyunca skor olarak hep önde kaldık. Bir de ayrıca çok kritik anlarda Bogdan, Hickman ve çeyreğin son topunda Glock’un bulduğu 3 üçlük isabetiyle , rakibimizin 12 sayıda kaldığı bu periodda farkı 13’e çıkarıp oyunun bölümüne 49-62 önde girmeyi başardık.
İlk yarıda çok verim aldığımız Vesely hem faul probleminin hem de Obradovic’in tercihleri ile çok az süre alınca ondan hiç katkı alamadık. 13 sayılık farka rağmen bu çeyrekte oynanan oyun ilk yarıdaki oyun ile hiçbir alakası yoktu. Aynı GSLH maçında olduğu gibi ilk yarı harika oynayıp ikinci yarıda bunu devam ettiremedik. O maçtan farklı olarak, tempoyu bilinçli olarak düşürmüştük, bu maçta ise özellikle rakibin bunu istediği anlarda aynı şekilde karşılık verip sürekli gaza bastık. Bir ara tam 6 top arka arkaya boş döndü iki takımda. Ve bu yaklaşık 1 dakika içinde oldu.
Çok kötü başladığımız son çeyrekte, rakibin de sertleşen savunması ve artan baskısıyla 2 dakika içinde 3 top kaybı birden yapıp rakibin ivme yakalamasına neden olduk. Glock üzerinde baskı ve ikili sıkıştırmaya devam eden Milan , hep bir oyuncu risk etti, ve bu dönemde Emir önce bir üçlük arkasına iki serbest atışla 5 sayı bulup biraz nefes aldırdı takıma. Ancak yine gaza bastı Milan takımı ve farkı 4 sayıya kadar indirdi. Bu sırada Zoric’in yerine oyuna giren Semih, Emir’in kaçan üçlüğünün ardından aldığı hücum ribaundu ve smaç basketi ve arkasına bu sefer Bogdan’ın kaçan üçlüğünün ribaundunu alan Hickman’ın attığı üçlük yine bir suni tenefüs yaptı takıma ancak tehlike sinyalleri bangır bangır bağırmaya başlamıştı bile. Semih kısa bir süre oyunda kalması ve buna rağmen 2 ribaund 2 sayı yapmasına 2 dakika sonra yerini tekrar Zoric’e bıraktı. Bu sırada fark 9 sayı lehimize idi maçın bitmesine de 4 dk civarında vardı. Ancak yine durdu takım, 2 top kaybı ve tamamen kontrolden çıkmış hücumların arkasına rakibin yaptığı 5-0 lık seri ile yine fark 4 sayıya indi. Ve belki de maçın en kritik topunda Hackett turniye kaçırıp farkı 2 sayıya indirme şansını kaçırdı. Maçın son dakikasında ise devreye Bjelica girdi. Önce çok zor bir turniye arkasına çizgiden bulduğu 4 sayı ile takımı rahatlattı. Tabi burada rakibin kaçan şutlarının büyük etkisi olduğunun da altını çizmek lazım. Biraz da şansımız ile maçın sonunu bir şekilde geçip maçı kazanmayı bildik.
Bu maçta en skorer oyuncumuz sürpriz bir şekilde Hickman oldu. Ancak bunu çok düşük bir yüzdeyle yaptığını belirtmek lazım. 13 top ile en çok top kullanan oyuncu oldu Hickman ve bunların sadece 4 tanesini sayıya çevirdi. Bunun yanında kritik anlarda yaptığı 3 top kaybını da eklemek lazım.
Bu maça kadar ortalama 9.8 top kaybı yapan takım, çoğu son ve kritik zamanlarda olmak üzere 13 top kaybı yaptı. Asist sayımızın da 17 de kaldığı günde sezon ortalamamıza göre oldukça kötü olduğumuzu söyleyebilirim.
Bunun yanında savunma anlamında belki de en sert maçlarımızdan birini oynadık. Yayın gerisinde yine rakibi çok rist etmemize ve boş şutlar vermemize rağmen şut ritmini tutturamamaları sayesinde çok canımız yanmadı. Her rakip dün akşam Milan’ın kaçırdığı şutları kaçırmayabilir ki, bunun örneğini Pana maçında çok net yaşadık. Ancak özellikle 2 sayılık atışlar ve pota altında yaptığımız etkili savunma sayesinde rakibimizi %31.4 de tuttuk ki maçın kilit noktalarından biriydi bu.
Şunu da ilave etmek lazım ki, son maçlarda başımızı en çok ağrıtan verdiğimiz hücum ribaundları konusunda , önceki maçlara oranla daha konsantre idik ve rakibi 11 ribaundda tutabildik. İlk maçta kendi sahamızda 19 ribaund verdiğimiz düşünülce 11 gayet kabul edilebilir bir rakam.
Takımda roller yavaş yavaş belirleniyor. Rotasyonda geçen haftalarda yaşadığımız sıkıntılar için de , GSLH maçında Melih’in, bu maçta Kenan ve Semih’in performanslarından sonra bir rahatlama görülebilir. Bu takımın çok fazla silahı var, ve bunlar yavaş yavaş etkili olmaya başladı. Bir de bu takıma gerçek bir pg eklenirse işte o zaman seyir zevki çok daha artacaktır.
Bu maçın kazanmasaydık da sıralamada büyük sıkıntı yaşamayacaktık. Ancak bu maçın kazanılması, geçen sene bizi iki defa yenen Milan gibi yüksek potansiyelli bir takımı deplasmanda yenmiş olmak, üstelik son anları oldukça stersli ve zorlu geçmesine rağmen kazanmış olmak , hem kendi güvenimizin iyice oturması hem de rakiplerin bizi büyük takım kategorisine koymaları açısından çok önemliydi.
Hala bu takımın geliştirmesi gereken çok konu var kimse pembe rüyalar görmesin. Ama en azından takıma fütursuzca saldıran, Obradovic’i dahi eleştirip takımdan göndermeye kadar getiren eleştirileri yapabilen sabırsız taraftar grubu bu seri galibiyetlerin ardından biraz olsun geri adım atacaktır. Zaman bu takımın en büyük ihtiyacı, o zamanı verecek en büyük grup da biz taraftarlar. Ne kadar kötü günde bu takımın arkasında olursak biz de kendi adımıza görevimizi yapmış oluruz.
point guard eksikliği giderilince bu takımın seyrine doyum olmayacaktır.Bu arada beni hala maça davet etmemiş olmam senin eksikliğindir.
point guard eksikliği giderilince bu takımın seyrine doyum olmayacaktır.Bu arada beni hala maça davet etmemiş olman senin eksikliğindir.