Kendi sahamızda galibiyetle başladığımız Milano maçından sonra , ikinci hafta maçında Polonya deplasmanına gidiyoruz. Aslında başlangıç için en avantajlı fikstüre sahip olduğumuz söylenebilir. İlk deplasman maçı için en kabul edilebilir rakibe gidiyoruz. Grubun ne kadar zorlu takımlardan oluştuğunu düşündümüzde belki de deplasmandan galibiyet çıkarabileceğimiz tek takım olarak görülebilir.
Bu giriş bu maçın çok kolay geçeceğini ve mutlaka galip geleceğimiz fikrini uyandırmasın. Polonya’dan tek takım EL’e katılıyor ve bu genelde Stelmet Gora takımı oluyor. Geçen sene Polonya Ligi finalinde rakibini yenen PGE Turow Zgorzelec ilk kez EL’de boy gösterecek.
Normal sezonun en zorlu grubu olan grubumuzda çok dişli takımların içinde en mütevazi takımlar. Geçen hafta Panathianikos deplasmanına çıktılar ve maçı 84-77 kaybettiler. Rakibimizi çok izlememiş olmama rağmen bu maçın özelinde şunu söyleyebilirim: Çok yetenekli değiller, çok kapasiteli değiller, ancak çok inatçılar ve basketbol oynamayı seviyorlar. Tüm maç boyunca 10 sayı civarında geride götürdükleri maçı, son çeyrekte Panathianikos’un biraz gevşemesi nedeniyle farkı 2 sayıya kadar indirdiler. Genel olarak da maçın istatistiklerine baktığımızda maç sonunda koçlarının da dediği gibi maçı kaybettiren serbest atışlardaki düşük yüzdeleri oldu. İki takım da 27 serbest atış kullanmış olmasına rağmen, Panathianikos bunlardan 23’ünü sayıya çevirirken Turow takımı sadece 14 sayı bulabildi. Maçın da 7 sayı ile bittiğini düşünürsek bu kaçan serbest atışların ne kadar önemli olduğu iyice ortaya çıkıyor.
Kadrolarına baktığımızda öne çıkan çok oyuncu saymak pek memkün değil. Guard rotasyonunda yer alan Amerikalı Tony Taylor, George Washington’dan mezun. Draft edilemediği için bir sene NBDL de oynayıp sonra Turow a gelmiş. Geçen seneyi fena olmayan şut yüzdeleriyle ( %47 iki sayı, %45 üç sayı) maç başına 8-9 sayı ortalamalarıyla oynamış. Pana maçını da 9 sayı 3 asist ile tamamladı. Diğer pg ları Polonyalı Michal Chylinski , Taylor’a göre daha kalıplı daha oturaklı bir guard. O da Pana maçında 10 sayı 3 asist ile oynadı.
Forvette ise genç yaşına rağmen çok fazla takım gezen Sırp Nemanja Jaramaz’ı görüyoruz. 24 dakika süre aldığı Pana maçını 3 sayı 4 ribaund 3 asist ile tamamladı.
Takımın en önemli oyuncusu geçen seneyi Olympiakos da geçiren Mardy Collins. 30 yaşındaki oyuncu bugüne kadar çok farklı rollerde yer almış olmasına rağmen bu takımın yıldızı durumda. Pana maçında 23 sayı 9 ribaund 5 asist ile 29 verimlilik puanı üretti. Gayet yüksek yüzdelerle oynamış olmasına rağmen o da takıma uyup çok kötü serbest atış kullanarak %47 de kaldı. Takım onun üzerine kurulmuş diyebiliriz.
Uzun rotasyonunda da, Damian Kulig’i görüyoruz. Polonyalı oyuncu , geçen sene Polonya Liginin kazanılmasında çok büyük pay sahibi olmuş. Bu sene de takımın en güvenilir uzun oyuncusu. 29 dakika sahada kaldığı Pana maçında 17 sayı, 7 ribaund 2 asist 2 top kaybı ile oynadı. Oldukça kalın ve size’lı bir oyuncu Kulig buna rağmen yayın gerisinden de oldukça fazla deneme yapabiliyor. Bireysel olarak Collins ile birlikte bizi zorlayacak tek oyuncu olarak görünüyor.
Fazlasıyla haddini bilerek basketbol oynuyorlar. Coach’ları Sırp Rajkovic mümkün olduğu kadar akıcı ve top paylaşımını iyi yapan bir sistem kurmuş. Pana maçında 19 asist ve sadece 9 top kaybı ile oynamaları hücumda ne kadar iyi top dolaştırdıklarının ve paylaştıklarının göstergesi.
Kendi sahalarında ilk EL maçına büyük bir heyecan ve arzu ile çıkacaklar. Kaybedecek hiçbir şeyleri yok, kimse onlardan bir mucize beklemiyor bu da onların üzerindeki baskıyı tamamen yok ediyor. Kendi seyircileri önünde hayranlık duydukları Obradovic’i ağırlamaktan büyük memnuniyet duyacaklarını söylemiş Rajkovic.
Bizim takımın da henüz taşların yerine oturmadığını düşündüğümüzde belki de en kolay olacak maçı, çok da kolay kazanamayacağımız bir durumda olduğumuzu söyleyebiliriz. Ancak şu bir gerçek ki eğer bu deplasmanda kazanamazsak sıralama açısından çok daha zor bir deplasmandan galibiyet çıkarmak zorunda kalabiliriz.
Bu maçın ciddiyetinin bilincinde olur, Collins ve Kulig’i iyi savunursak maçı kazanmamız çok da zor olmaz. Umarım maçı kazanır ve 2’de 2 ile daha zorlu period öncesi moral motivasyonumuzu yüksek tutabiliriz.