Her hafta kritik kabul ediyorum ancak bu hafta çok kritik:) Bu hafta alacağımız bir galibiyet sonrası iki hafta boyunca İstanbul da kalacağız ve bu sayede galibiyet sayımızı 4’e çıkarabilir ve yeniden iddialı konuma gelebiliriz.
Rakibimiz Top16 öncesi deplasman galibiyeti alabileceğimizi düşündüğümüz rakiplerimizden biri. Bir kaç senedir bir türlü takım olgusunu oturtamayan , sürekli yıldız oyuncu transferi ile başarıyı kovalayan bir takım var karşımızda. Oyuncu yapıları ve oyun düzenleri takım oyunu üzerine değil daha çok bireysellik üzerine kurulu. Ancak takım olarak iyi yaptıkları bir şey var ki bu aralar bunu gayet iyi yapıyorlar o da savunma. Top16 da 65.3 sayı ile potasını en iyi savunan takım durumundalar.
İstatistiklerine baktığımız zaman ilginç rakamlarla karşılaşıyoruz. Mesela kadrosuna bakıldığında çok skorer bir takım gibi görünüyor olmaları rağmen sadece 70.3 sayı buluyorlar ve 16 takım içinde 13. sıradalar. Düşük skorda kalmalarının en önemli nedeni demin de söylediğim gibi tamamen bireysellik üzerine kurulmuş hücum setleri. Maç başına 8.5 asist ile bu kategoride sonuncu sıradalar. Sadece az asist yapıyor değiller aynı zamanda maç başına 13.5 top kaybı yapıyorlar haliyle de asist/top kaybı oranında sadece %63 oran tutturup son sıradalar. Ribaundlarda da öne çıkan bir takım değiller ancak özellikle Top16 da %43.2 ile üç sayılık atıyorlar ve bu kategoride şu an en iyi takımlar. Bu istatistikte maç bazında bakarsak daha da çarpıcı bir sonuç çıkıyor ortaya. Kazandıkları (30 sayı fark attıları desek daha iyi olur ) Olympiakos maçında %57.1 ile tam 12 üçlük soktular, Laboral maçında da bu rakam %50 ile 10 üçlük olarak gerçekleşti. Bu iki maçı da kendi sahalarında oynadılar. Deplasmanda oynayıp kaybettikleri sırasıyla Panathinaikos ve Efes maçlarında ise %26,3 ve %38.1 isabet tutturabildiler. Sonuç itibariyle kendi sahalarında çok yüksek yüzdeyle atıyorlar yayın gerisinden ve bunu yakaladıkları zaman da kazanıyorlar. Bu şekilde üçlük atarken yayın içinden de %43.2 ile çok kötü atıyorlar ve 15. sıradalar. Bu da bize bu hafta Panathinaikos maçında yaptığımız gibi yayın gerisini risk etme ihtimalinin olmadığını net bir şekilde gösteriyor. Mümkün olduğu kadar dışarda boş bırakmamız lazım. Ancak bizim çok adam değişmeli ve maalesef henüz tam oturtamadığımız için mutlaka boşda adam bırakan savunmamız için büyük risk. Buna rağmen attıkları sayıların çoğu bireysel oyunlardan gelip asist sayılarının çok düşük olması bize boş adamı bulma konusunda çok da başarılı olmamaları nedeniyle bir ümit daha veriyor.
Yüksek yüzdeyle üçlük atmalarının haricinde önemli bir hücum silahları da fastbreak ler. Çok net savunma ribaundu alamamalarına rağmen maç başına çaldıkları 6.5 top sayesinde hızlı hücum şanları buluyor ve bunları sayıya çeviriyorlar.
Tıkandıkları anlarda ise topu eline alıp birebir oynayacak çok sayıda oyuncuları var. Tabi birinci sırada Keith Langford geliyor. Çok önemli bir hücum silahı. Ancak tüm takımda olduğu gibi onda da bireysel düşünce tarzı ağır basıyor. Düzene sadık kalma ve takım için oynama güdüsünden uzak. Fakat o kadar önemli bir skorer ki, her türlü topu çemberden geçirebiliyor. Maç başına 30 dakika civarında sahada kalıyor ve 16.9 sayı takımın en skorer oyuncusu. Ne çok yakın savunabiliyorsunuz ne de bir adım geride. Çünkü yanınızdan vurup da geçebilir, bir adım gerisindeyseniz anında şutu gönderebilir. Bir şekilde onu bezdirip mümkün olduğu kadar ikili sıkıştırma ile rahatsız etmeliyiz. Birebirde mutlaka bizim savunmacılarımızı yenecektir. Yine de Ömer ile onun üzerinde yapabileceğimiz en iyi savunmayı yapmalıyız. Curtsi Jerrels da yakından tanıdığımız oyunculardan biri. Daniel Heckett transferinden sonra dakikaları azalan oyunculardan biri olmasına rağmen takımın top16 da en skorer ikinci oyuncusu. O da %52.9 ile üçlük atıyor ve kendini aşmış durumda. Ayrıca bildiğimiz gibi bazen dengesiz olsa da potaya gitme konusunda hem korkusuz hem de oldukça güçlü bir oyuncu. Ancak takımın bu iki guard oyuncusunun toplam asist sayısı 3.1 .
Takımda kısa oyuncu rotasyonu çok zengin ve çok kaliteli. Bu iki Amerikalının haricinde David Moss, Daniel Heckett ve Alessandro Gentile gibi üst düzey oyunculara sahipler. Hepsi birbirinden tehlikeli ve önemli skorerler.
Uzun rotasyonunda ise kısalara göre daha zayıflar. C.J.Wallace daha önce Barcelona da oynamış önemli bir oyuncu. Çok yönlü bir uzun ve fazlaca hücum silahına sahip. Ancak dominant bir oyuncu değil, sıkı savunmalara karşı oldukça pasifleşiyor. Eğer karşısında rahat bir savunma bulur ve boş bırakılırsa coşup rakibi darmadağın edecek kadar önemli bir oyuncu. Nicola Melli ve Samardo Samuels sahada ençok kalan uzunlar. Daha çok oyunun pis taraflarını yapıyorlar. Çok iyi ribaundçu olmamalarına rağmen oldukça sert oyuncular ve potayı iyi savunuyorlar. Onlar sahadayken potaya gitmek o kadar da kolay değil. Ama hücumda tehdit olacaklarını sanmıyorum. Gerçi bizim 5 numaraları düşündüğümüzde herkes bizim uzunlara karşı üstünlük sağlayabilir orası ayrı 🙂 Gani Laval ve Kristjan Kangur da yine sertlikleriyle ve savunmalarıyla öne çıkan oyuncular.
Bana göre kilit nokta üç sayılık atışlar , eğer bu konuda onların ritm tutmalarına izin vermezsek, Bjelica-Kleiza ikilisinden skor katkısı alabilirsek maçı kazanmamız çok zor olmayabilir. Ömer, Melih ve Bo’nun savunma performansları ile, Bojan’ın hücum performansı maçın sonucunu belirleyecektir.
Son olarak biraz bizden bahsetmek istiyorum. Normal sezondaki performansımız ile Top16 daki performansımız arasındaki bazı farkların altını çizmek daha doğrusu.
Bundan bahsederken de bizim istatistiklerimiz yerine rakiplerimize ne tarz istatistikler yaptırmışız ona baktım. Normal sezonda rakiplerimizi 73.3 verimlilik puanında tutarken top16 da bu 95’e çıkmış bu kategoride maalesef 1.olmuş durumdayız. Normal sezonda rakiplerimizin 74.9 sayı atmalarına izin verirken top16 bu rakam 83 olmuş ve maalesef yine 1.ciyiz. 2 sayılık atışlarda normal sezonda rakiplerimiz %52.3 de tutarken top16 da bu rakam %59.2 olmuş ve bilin bakalım yine kaçıncıyız. Son olarak asist/top kaybı oranında normal sezondaki rakiplerimize verdiğimiz ortalama %116.5 iken top16 da bu rakam 194.7 ye çıkıp yine bizi birinciliği taşımış.
Zaten performans düşüşümüz aldığımız sonuçlarla ortada bunu istatistik kağıdında görmek de çok şaşırtıcı olmadı. Ancak hiç bir kategoride rakiplerimizin istatistiklerini aşağı çekememiş olmak durumun vahamiyetini daha net bir şekilde gösteriyor. Bütün bunlara rağmen kaybettiğimiz 3 maçı da kazanabilirdik. Bu da takımın potansiyelinin ve silahlarının ne kadar çok olduğunun bir kanıtı.
Umarım bu haftadan itibaren geçen hafta başladığımız galibiyet serimize devam eder ve sezon başındaki istatistiklerimize ulaşabilecek performansı sahaya yansıtabiliriz.