Euroleague de normal sezonun ilk yarısınn son maçına geldik. Bu Perşembe 20:15 de Ülker Arena’da Fransız Şampiyonu JSF Nanterre’i ağırlayacağız. Bu maç öncesi izlediğim maçları ve şu ana kadar oluşan istatistikleri ile rakibimizi analiz etmeye çalıştım.
Geçen sene Fransa ligini şampiyon bitirip tarihlerinde ilk kez EL’e katılma hakkı kazandılar. Kendi ligilerinde 6 maçta 5 galibiyet aldılar. Tek yenilgilerini bu hafta sonu LeMans karşısında 69-67 skorla aldılar. EL’de çok da iyi başlamadılar. İlk maçın da heyecanlıyla EL favorilerinden CSKA’nın 1-11 üçlük attıkları, ve sadece 62 sayı buldukları bir günde, ev sahibi de çok kötü bir şut yüzdesiyle oynayıp , ilk çeyreğini 10 sayı, ilk yarısını 8 sayı önde bitirdiği maçta, tüm ikinci yarısı boyunca sadece 24 sayı bulup maçı kaybettiler.
Partizan maçında ise tam anlamıyla dağıldılar. Aşırı sert Partizan savunmasına karşı hiç hücum edemediler. Sadece 3 oyuncunun toplamda 7 kere geldiği faul çizgisinden ancak 3 sayı çıkarmalarının da etkisiyle maçı 43 sayı ile tamamladılar. Durumun vahamiyetini anlatmak için 2 ve 4 çeyrekte, toplam bakın iki çeyreğin toplamında 12 sayı bulabildiler. Bu iki kötü maçın sonrasında mucize bir Barcelona deplasmanı kazandılar. 3.çeyreğin son dakikasında 60-48 gerideyken Jeremy Nzeulie’nin üç sayılık basketi ile son çeyreğe 9 sayı geride girip, bu çeyrekte Barcelona’ya sadece 7 sayı izni verip 20-7 lik çeyrek skoru ile maçı kazandılar. Maç sonunda Barcelona coach’u Pascual maçın son çeyreğinde kimliklerini ve karakterlerini kaybettiklerini ve bu da onlara çok acı bir mağlubiyete neden olduğunu söyledi.
Geçen hafta sahalarında oynadıkları Budivelnyk maçı ise Partizan maçının tam tersi gibiydi. İlk çeyreği 27-8, ikinci çeyreği ise 51-23 sonuçlanarak, maçı orada bitirdi ev sahibi. Bu yarıda 7-9 üçlük atarak çaresiz bıraktılar Budivelnyk’i. Tabi sadece hücumdaki iyi performanslarını söylersek hata etmiş oluruz. Öyle bir savunma yaptılar ki Budivelnyk’in bize ilk yarıda 43 Partizan’a 44 sayı attığı düşünülürse bu maçta attıkları 23 sayının sadece kötü şutlarından değil Nanterre’in iyi savunmasından olduğunu da söyleyebiliriz.
Tipik Fransiz basketbolu oynuyorlar. Çok uzun olmayan ama atletik özellikleri yüksek oyunculardan kurulmuşlar. Savunmada dediğim gibi agresif ve saldırganlar. 7,8 top çalmayla EL’de 6. sıradalar. Maçın içinde olup sistem dışına çıkmadıkları zaman son saniyeye kadar topu dolaştırıp boş şutu bulmaya çalışıyorlar. Bu hücumun 2. saniyesinde de 24. saniyesinde de olabiliyor. Pota altında oynayacak çok oyuncuları yok, iki 2,10 civarı iki oyuncuları var Ali Traore ile Mouhammadou Jaiteh(Takımın en genç oyuncusu 19 yaşında) toplamda 21,3 dakika süre alıyorlar. Ve oynadıkları süre boyunca çok top kullandıkları söylenemez.İkinin toplam katkısı 10 sayı 4,8 ribaund. Uzun oyuncu rotasyonlarını daha çok uzun forvetler Deshaun Thomas, Johan Passave ve Will Daniels ile dolduruyorlar. Ki bu oyuncular aslında 4 gibi bile değil 3 numara gibi oynuyorlar. 2,10 civarındaki uzunları savunurken kısa kalan boylarını da yardımlaşarak tölere etmeye çalışıyorlar. Will Daniels takımın EL deki en skorer oyuncusu, 12 sayı 5 ribaund ortalaması tutturmuş durumda. Onun ardından 9,5 sayı 3,5 ribaund ortalamalarıyla Deshaun Thomas geliyor. Johanne Passave ise takımın 5,3 ile ribanud lideri, ayrıca maç başına 6,7 sayı ortalaması ile oynuyor.
Genelde birebir oynamıyorlar. Sadece, atletik yapısı, hızlı çıkardığı şutlar ribaundlara desteği ile takımın önemli bir parçası olan Sergii Gladyr bu işleri bazen yapıyor.
Takımın guardları Trenton Meacham, Jekel Foster, Jeremy Nzeulie ve David Lighty. 24,3 dakika süre alan Meacham birinci opsiyon durumunda, topla çok hareketli ve elinde en çok top kalan bir oyuncu. Oldukça hızlı ve hareketli bir amerikalı. Çok güvenilir bir şutu yok, 15’i üçlük denemesi olan 22 şut kullandı şu ana kadar, 4-4 isabet yakalayıp 7 sayı ortalaması tutturdu. Nzeulie ve Foster da çok farklı değil ve Meacham’dan kalan süreyi paylaşıyorlar. Foster bizde geçen sene kısa bir süre forma giyen JR Bremer’a benzer bir oyuncu.
Takım istatistiklerine bakarsak da çok da tehdit edecek bir tarafları gözükmüyor açıkcası. Bir çok alanda çok daha üstün durumdayız. Tek önemli özellikleri savunmaları. Maç başına 65,75 sayı ile Real Madrid’in ardından en az sayı yiyen ikinci takım durumundalar. Bu savunmalarını çaldıkları 7,3 top ile ödüllendiriyorlar. Bunun haricinde bir çok istatistikte 24 takım içinde sonuncu sıradalar. 63,3 sayı ile en kötü hücum eden, 8 deneme ve %59,3 başarı oranı ile en kötü faul kullanan, 56,3 verimlilik puanı ile bu kategoride en az puan toplayan takım durumundalar. Ayrıca 12,3 asist rakamı ile 23., genel şut yüzdesinde de %42,4 ile 22. durumdalar.
Çok küçük bir salonda etkisi az bir seyirci önünde oynuyorlar. Bu nedenle kendi sahaları ve deplasman pek farketmiyor onlar için. Önemli olan onları düzenden çıkarmak, o zaman kontrolsüz hücum edip savunmada da çok aksıyorlar. Dolu tribünler önünde maça iyi başlayıp konsantrasyon kaybı (bu maç için tek endişem bu) yaşamadan oynarsak rahat bir galibiyet alacağımızı düşünüyorum. Güzel ve keyifli bir basketbol akşamı olması dileğiyle…
Ellerine saglik abi! Cok guzel degerlendirme olmus